Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Anlamı:
Devlet Kuşu Konmak deyimi günümüz de de çok kullanılan bir deyimdir. Bu deyim aslında şanslı insanlar için kullanılır. Hiç yoktan kendisine çıkan büyük şansı anlatır. Devlet Kuşu Konmak deyiminin ortaya çıkış hikâyesi nasılmış ona bir bakalım.
Hikâyesi:
Bir rivayete göre, vaktiyle...
Anlamı:
Kolay kandırabilir durumdaki kişi.
Hikayesi:
Zamanında İkinci Mahmut kılık değiştirip yanına iki adamı da alarak halkın arasına karışmış. Sirkeci’ye gelip oradan bir sandala binip karşıya geçmek istemişler. Şanslarına görmüş geçirmiş, ihtiyar bir kayıkçıya denk gelmişler. Kayıkçı da ne...
Hikayesi:
Vaktiyle mirasyedinin biri sandalını tamir ettirmiş, zifletmiş. İş bitince, vekilharcı eline on yedi liralık bir masraf pusulası tutuşturmuş. Yalı komşularından hesabını bilen bir arkadaşı ile sohbet esnasında söz sandaldan açılınca, arkadaşı hayretler içinde, aynı tamiratı daha...
Anlamı:
Bazı insanların her işi ters gider, şans bir türlü gülmez onlara. Böyle insanlara yardım etmeye padişahın bile gücü yetmez.
Hikayesi:
Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış. Dolaşırken bir kahvehaneye gitmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor.
-Tıkandı baba, çay...
Anlamı:
Umulmadık bir kazanç veya çıkar sağlama imkânı ele geçirmek.
Hikayesi:
Avcılığı hastalığa benzetenler az değildir. İnsan bir alıştı mı bırakması mümkün değil, derler. Bir gün, avcılık işinde usta arkadaşlar bir araya gelmişler. Tabi avcılar bir araya gelince konuşulacak mesele de...
Anlamı:
Toprağı Bol olsun deyimi, günümüzde Müslüman olmayan kişiler için ölünün ardından söylenir. “Ruhu sükûn içinde olsun” anlamında kullanılır. Bu söz Müslüman olmayan ölülerin anılması anında söylenir. Müslüman ölüler için “Allah Rahmet Eylesin” denir.
Hikayesi:
İlk çağ inançlarına...
Anlamı:
Uzayıp giden bir işi bitirivermek anlamında kullanılan bir deyimdir.
Hikayesi:
Bu deyimin aslı temyize havale etmektir. Ancak halk ağzında bozularak temize havale etmek şekline dönüşmüştür.
Temyizin anlamı, ayırmak, ayırt etmek, iyiyi kötüyü, haklıyı haksızı doğruyu yanlışı ayırmak...
Anlamı:
Bu deyim de tekeden süt sağılamaması esasına göre şekillenmiştir. İmkânsız işler yapmaya kalkışanlar için kullanıldığı gibi, çok yüksekten atıp saçma şeyler anlatanlar için de kullanılır.
Hikayesi:
İmkansızı denemeye veya yapmaya çalışanlar hakkında, veya uygunsuz, dayanıksız ve saçma...
Anlamı:
Kendi menfaati ve çıkarı için başkasının saflığını kullanmak anlamında kullanılan bir deyimdir.
Hikayesi:
Şehzade Bayezid, Amasya valisi iken av merakıyla iyi cins tazılar besler, tazı yarışları yaptırırmış. Tıpkı şehzade gibi tazı merakı olan bir sipahi de bir tazı almış, beslemiş...
Anlamı:
Gitmeye hazırlanmak.
Hikayesi:
Bağdat’ın en ünlü dilencisiydi Abbas. Dilencilikten elde ettiği servet herkesin dilindeydi.
Onun yolundan gitmek isteyen, henüz onun gibi para toplayamayan bir acemi, Abbas’ı görmeye, deneyimlerinden yararlan maya karar verdi.
Onunla karşılaşabilmek...
Anlamı:
Bir kişinin ortadan kaybolması/ yok olması.
Hikayesi:
Sır, gizli şey demektir. Tasavvuf çevrelerinde ve özellikle Mevlevilikte, bu kelimenin sırlamak şeklinde fiil yapılmış hali sıkça kullanılır. Sırlamak, "kapamak, örtmek, ses ve hava akımına müsaade etmeyecek derecede bir yere...
Anlamı:
Kim olduğu kesin olarak bilinmeyen kişi. Yeri ve kimliği bilinmeyen kişiler için kullanılan bir deyim.
Hikâyesi:
Bugün toplumumuzda maalesef yersiz yurtsuz ve kimsesiz çocuklar, çocuklar gençler ve yetişkinler vardır. Bunun sebebi parçalanmış aileler, sahipsizlik ve sosyo-ekonomik...
Anlamı:
Gizli gizli bir şeyler yaparak ortalığı karıştırmak, herkesi birbirine düşürmek, insanları aldatmak.
Hikâyesi:
Herkese karşı dürüst ve adil olmalı. Kimseye karşı hile yapmamalı.
Aldatan aldanır. Bir gün ortaya çıkar. Hile yapan, insan içine çıkamaz.
Uçsuz bucaksız ovanın birinde bir...
Anlamı:
Artık katlanamaz, dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak.
Hikayesi:
Ülkenin birinde zengin mi zengin bir aile yaşarmış. Bu ailenin bir tek kızı varmış. Kız, önce babasını ve ardından da annesini kaybetmiş. Küçük kızın koruyuculuğunu amcası üstlenmiş ve onu evine getirmiş.
Fakat bütün...
Anlamı:
Yenisinin eskisinden daha kötü çıkması.
Hikayesi:
Vaktiyle bir hırsız varmış. Soyulmadık ev, girilmedik dükkân bırakmamış. Gün gelmiş hastalanmış, ölüm döşeğinde yatıyormuş. Ölüm korkusuyla bütün yaptıklarına pişman olmuş. “Ey merhameti bol Allahım. Ne kazandıysam hırsızlıktan...
Anlamı:
Bir işin en can alıcı noktası.
Hikayesi:
Bir cam ustasıyla çırağının öyküsüdür bu…
Zeki, cana yakın, çalışkandı çırak. Her sabah erkenden dükkânı açar, ustası gelinceye kadar bütün hazırlıkları tamamlardı. Ustası gelince onu saygıyla dinler, bilgisini artırmak için bütün dikkatini...
Anlamı:
İçinden çıkılmaz bir iş yüklenip uğraşmak anlamında kullanılan bir deyimdir.
Hikayesi:
Zamanın birinde İstanbul’daki Üsküdar Toptaşı bimerhanesinin başına alaylı paşalardan biri idareci tayin edilmiş. Önceleri sadece hastanenin idari işleriyle ilgilenen paşa zamanla tıbbî konulara da...
Anlamı:
Kendinden üstün veya daha çok değer verilen birinin gelmesi ile gözden düşmek, itibarı kalmamak veya herhangi bir konuda geçilmek, aşılmak anlamında kullanılır.
Hikayesi:
Osmanlı devrinde esnaf teşkilatı, ahilik geleneğinin uzantısı olarak belli bir nizam içerisinde ve fevkalede...
Anlamı:
Neticesinden hayret ve şaşkınlık içinde kaldığımız, hoşumuza gitmeyen bir hareket, bir söz, bir düşünce karşısında "Ölür müsün, öldürür müsün?" diye yakınırız.
Hikayesi:
Vaktiyle köylünün biri hacca gitmiş. Tabii, dönüşte eşe dosta, hısım akrabaya hediye getirmek adetten... Herkese...
Anlamı:
Okuyup yazmak, tahsil görmek. Öğrenim görmek, cahillikten kurtulmak, aydınlanmak demektir.
Hikâyesi:
Okumak, yazmak gerçekleri anlamak; iyiyi kötüyü, güzeli çirkini, birbirinden ayırmak, olgunlaşmak demektir. İnsan bilmediğinin cahilidir. Dinimiz bize beşikten mezara kadar okumamızı...