Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Anlamı:
Hiç uygun olmayan bir vakitte hiç uygun olmayan hareket yapan, yahut laf söyleyen hakkında kullanılan kişiler için denir.
Hikayesi:
Sultan II. Mahmut devrinde Mehmet Efendi isminde bir zat yaşarmış. Münasebetsizlikle şöhret bulmuş. Padişah bir gün onu dinleyip münasebetsizliğinin...
Anlamı:
İyiler şifa bulmak, kötüler kötülük yapamaz hale gelmek.
Hikayesi:
Musul kentinde Yunus Nebi zamanından kalma bir çeşme varmış. Suyundan içen mahzunlara şifa, zalimlere zehir olurmuş. Ne zaman şehre bir zalim vali gönderilse, halk bir müddet sonra onu götürüp bu çeşmeden su içirir ve...
Anlamı:
Kendi bildiği ve düşündüğü şeyin tek geçek olduğunu savunan, bunun dışındaki yaklaşımlara eleştiriler getiren kişilik.
"Sen de başımıza Molla Kasım kesildin."
Hikayesi:
Bir halk söylencesine göre Yunus üç bin şiir yazmış, bunları bir divan haline getirmiş. Yunus'tan sonra bu divan...
Anlamı:
Anlamsız sözler söylemek, yalan uydurmak, boş konuşmak anlamında kullanılır.
Hikayesi:
Uzun havalarda, anlamlı dizeleri arasında seslendirilen, anlamsız nakaratlar da vardır. Bunlar “yalelli”, “of, of”, ya da “vay vay” şeklinde olabilir. Hemen hemen bütün Türk boylarında da...
Anlamı:
Bu deyim, “alay etmek için, birisiyle şakacıktan eğlenmek” mânâsında kullanılır.
Hikayesi:
Zaman zaman duyarız:
Ne matrak adam!
Matrak bir filmdi.
Seninle matrak geçmişler.
Matrak olsun diye...
Tahmin edileceği gibi bu ifadelerde matrak, "eğlendirici, gülünç, komik" gibi manalarda...
Anlamı:
Sırf şenlik olsun diye davranan, bir amaca yönelikmiş gibi gayret ettiği halde işe yaramayan şeyler yapan kişiler için kullanılır.
Hikayesi:
Çelebi Sultan Mehmet, saltanatının ilk yıllarında oğlu Murat'ı Amasya'da yerine vekâleten bırakıp kendisi bir müddet Merzifon'da ikâmet eder. O...
Anlamı:
Boş söz.
“Söylediklerimi lafügüzaf zannetme.”
“Lafügüzaf dinleyecek vaktim yok, önemli işlerim var.”
Hikayesi:
Hani “lâf ” diye bir kelimemiz vardır. Son zamanlarda “söz, kelâm” karşılığı olarak kullanılması yaygınlaştı. Hemen herkes, birilerinin sözlerinden “lâf ” diye bahsediyor...
Anlamı:
Eline geçen fırsattan faydalanarak çok para biriktirip zengin olmak.
Hikâyesi:
Bazı insanlar hayatta bir taşla iki kuş vururlar. Karşılarına çıkan fırsatları iyi kullanarak bir sürü dünyalık, yani mal mülk ve para edinirler. Karşımıza bir imkân, bir iş fırsatı çıktığı zaman, bunu iyi...
Anlamı:
Çeşitli baskılar ve tehditler görüp geçirdiğinden böyle şeylere aldırış etmemek, böyle şeyleri önemsememek, türlü olaylar yaşayarak bilgi ve tecrübe sahibi olmak.
Hikâyesi:
Hayat inişi çıkışlıdır. İnsan hayatta birçok baskı ve tehditle, korkutmayla karşılaşır. Böyle şeylerle...
Anlamı:
İyi alışkanlıklar edinmiş ve bunu uzun yıllar sürdürmüş kişi, kolay kolay bu yapısından vazgeçip de kötülük edemez.
* Kani: Müslüman özel adı.
* Yani: Hıristiyan özel adı.
Hikayesi:
Kânî 1712 doğumlu Tokatlı bir şairdir. Mizahî ve nüktedan kişiliğe sahiptir. Bir ara Trabzon’dan...
Anlamı:
Sosyal ve toplumsal olaylara uyum sağlayamayıp düşünce dengesini bozmak, aklını kaybetmek.
Hikâyesi:
Hepimiz bir aile, bir topluluk içinde yaşıyoruz. Aile içi ilişkiler olduğu gibi, toplumun içinde de insanlarla ilişkimiz olacaktır. Bu ilişkinin sağlıklı olması için karşılıklı güven...
Anlamı:
İyilik yapayım derken, birine büyük zarar vermek ya da bir işi düzelteyim derken büsbütün bozmak.
Hikâyesi:
Bir işi yaparken dikkatli ve tedbirli olmak lazım. Bir işte gerekli ustalık ve titizlik olursa, zarar ziyan da o kadar az olur.
Düğünlerde, Perşembe günü gelin hanımın yüzü...
Anlamı:
Dış görünüşüne aldanılmamalı. Bu işin altından neler çıkacak en sonunda belli olur.
Hikâyesi:
Dış görünüş insanı her zaman aldatır. Dışı çok güzel olup da içi fitne, fesat ve kötülükle dolu insanlar vardır. Bir yazarın dediği gibi “Kitabın ve insanın dış görünüşüne aldanmamalı, iç...
Anlamı:
Birçok kimsenin ilgili olduğu bir olaydan, yalnızca bir kimsenin zarar veya ceza görmesi anlamında kullanılan bir deyimdir.
Hikayesi:
Kabak, hafifliği ve kolay işlenirliği sebebiyle önceleri çeşitli sıvıların saklandığı bir kap olarak kullanılırmış. Zevke göre üzerine işleme yapılır...
Anlamı:
Boş gezen, serseri gibi insanlar için kullanılan bir deyimdir.
Hikayesi:
Şimdi olduğu gibi eskiden de Anadolu’dan İstanbul’a çalışmak üzere adamlar gelir, bunların çoğu da herhangi bir mesleğe sahip olmadıkların dan ya hamallıkla, yahut kazma kürekle çalışarak işe başlarlarmış...
Anlamı:
Bir işi, birisi çevirmek, idare edici olmak.
Hikâyesi:
İpin ucunu başkalarına vermemek lazım. Yani kendi işimizi, kendimiz görmeli ve idare etmeliyiz. Bir başkası, bizim işimizde gösterdiğimiz titizliği göstermeyebilir. Aksine işlerin yürümesinde aksilikler çıkabilir.
Evvelce, uzun...
Anlamı:
İstenilen bir işi yapmamak için birtakım bahaneler, gerçekleşmesi mümkün olmayan şartlar ileri sürmek, engeller ve güçlükler çıkarmak.
Hikâyesi:
Bir insan bir başkasının işini yapıyor, gönülsüz davranıyor, bir takım bahaneler ileri sürüyorsa ısrarın anlamı yoktur. Aslında komşu...
Anlamı:
Giyimine çok özen gösterenler için kullanılan bir deyim.
Hikâyesi:
İnsanın içi gibi dışı da temiz ve uyumlu olursa ne ala! Toplum içinde şık bir giyim, tavsiye mektubu gibidir. Bir insanın dışı, içinin aynasıdır. İşte, toplantıda veya toplu olarak yaşanılan yerlerde insanın dış görünüşü...
Anlamı:
Söylenecek söz, verilecek karşılık veya yapacak bir şey kalmayacak bir duruma düşmek, yüzünde hoşnutsuzluk belirmek, ortaya çıkan olumsuz durumdan üzüntü duymak.
Hikâyesi:
I. Murat zamanında kurulan yeniçeri ocağı, Osmanlıların yaptığı bütün savaşlarda elde edilen başarının en büyük...
Anlamı:
Kötü ve zor duruma düşmek.
Kötü ve zor durumlara düşmemek için dikkatli olmak, akıllı davranmak, yasaklara uymak gerekir. Yasaklar mutlaka toplumun huzur ve faydası, halkın güvenliği için konur.
Hikâyesi:
Bu deyimin hikâyesi IV. Murat devrine aittir. Padişah, keyif veren her şeyi...