Üyelerin Sesinden ŞİİR ler

lastsamurai

Yasaklı Üye
Yasaklı
Katılım
17 Mar 2018
Mesajlar
648
Tepkime puanı
739
Puanları
0
Yaş
42
Cinsiyet
Erkek
Aslında bu deneme bir şiirden çok tirad oldu. umarım beğenirsiniz...

Aşk-ı Anarşizm


uzattım bileklerimi sevgili ihanet
buyrun teslim alın beni
çünkü bendeniz insanlara hep sadık kalarak
belli ki kurduğunuz şu düzene karşı bir anarşist oldum

doğrudur
dikenli tellerinize geceleri avuçlarımın kırmızısıyla "illa ki aşk" yazdım
evet, suçumu kabul ediyorum, ben o devrimciyim
çantamda en güzel aşk şiirlerini yakalatmış
sayfa aralarındaki papatyalarıma da iyi bakınız efendim
onları şiirin kokusundan (yani dalından) kopartmayınız
hem ne olacakmış ki ben dürüstlüğümle ne işkencelere maruz kaldım
sizin üzerime dökeceğiniz soğuk sözler vız gelir
biliyor musunuz sevgili ihanet, dün karanfil sokakta idik
bugün için aldatılmışlıklar üzerine nasıl bir eylem yapacağımızı konuştuk
Umutları çatal bıçak kullanarak tüketenler için büyük broşüler hazırladık hatta
elbette ki her şey onları sizin gözünüzün içine içine sokmak için idi
belki dedik sevgili ihanet, böylece belki küçücük bir kıvılcım
o dahi yeterdi bize inanır mısın
çünkü en büyük yangınlar küçük kıvılcımlarla başlar idi
Aşktan yoksun topraklara bahar ancak böyle gelebilirdi


son olarak bir sorum olacak zatıalinize
rica etsem, içeride bize bir kalem bir de kağıt verebilirler mi?
çünkü en güzel dizeler göz hapsindeyken yazılır derler
öyle ya, açık kalmış bir musluk sizce de israf değil mi?
 

Minikçe

Well-known member
HanımZade
Katılım
11 May 2017
Mesajlar
9,662
Tepkime puanı
11,973
Puanları
113
Konum
..
Cinsiyet
Kadın
çekirge telsiz sesleri, görseller ve yine o duygu. tşk ler
Aslında bu deneme bir şiirden çok tirad oldu. umarım beğenirsiniz...

Aşk-ı Anarşizm


uzattım bileklerimi sevgili ihanet
buyrun teslim alın beni
çünkü bendeniz insanlara hep sadık kalarak
belli ki kurduğunuz şu düzene karşı bir anarşist oldum

doğrudur
dikenli tellerinize geceleri avuçlarımın kırmızısıyla "illa ki aşk" yazdım
evet, suçumu kabul ediyorum, ben o devrimciyim
çantamda en güzel aşk şiirlerini yakalatmış
sayfa aralarındaki papatyalarıma da iyi bakınız efendim
onları şiirin kokusundan (yani dalından) kopartmayınız
hem ne olacakmış ki ben dürüstlüğümle ne işkencelere maruz kaldım
sizin üzerime dökeceğiniz soğuk sözler vız gelir
biliyor musunuz sevgili ihanet, dün karanfil sokakta idik
bugün için aldatılmışlıklar üzerine nasıl bir eylem yapacağımızı konuştuk
Umutları çatal bıçak kullanarak tüketenler için büyük broşüler hazırladık hatta
elbette ki her şey onları sizin gözünüzün içine içine sokmak için idi
belki dedik sevgili ihanet, böylece belki küçücük bir kıvılcım
o dahi yeterdi bize inanır mısın
çünkü en büyük yangınlar küçük kıvılcımlarla başlar idi
Aşktan yoksun topraklara bahar ancak böyle gelebilirdi


son olarak bir sorum olacak zatıalinize
rica etsem, içeride bize bir kalem bir de kağıt verebilirler mi?
çünkü en güzel dizeler göz hapsindeyken yazılır derler
öyle ya, açık kalmış bir musluk sizce de israf değil mi?
 

Gizem

kill the negativity before it kills you
HanımZade
Katılım
11 May 2017
Mesajlar
274
Tepkime puanı
114
Puanları
0
Cinsiyet
Kadın
tebrik ederim, güzel bir çalışma olmuş.. emeğinize sağlık
 

lastsamurai

Yasaklı Üye
Yasaklı
Katılım
17 Mar 2018
Mesajlar
648
Tepkime puanı
739
Puanları
0
Yaş
42
Cinsiyet
Erkek
Bu şiirimde de İstanbul'u aldım karşıma...
İstanbul içinde hırçın bir çiçeği...


Çok Şey Değişecek


Yüzünü diyorum
Birkaç gece dudaklarıma emanet bıraksan
Bıraksan ya
Çok iyi bakarım söz
Düşerim belki yanağındaki çukurlardan
Boyuna dirilip yüzünde, sonra yeniden
Ama yine de iyi bakarım

Hiç sevmedim seni henüz yakından
Yorgun bir iş çıkışı
Sen bakarken bir vitrine dalgınca o akşam
Gözlerin, vitrin ışığından daha kırılgan
İzliyordum gizlice
Bir sokak lambasının karanlık tarafından
Nasıl baktığını
Ve nasıl gördüğünü
Vitrin mi
İçerisinde gözlerini rehin alan bir entari
O vitrin mi?
Aklının her akşam ışıklı yoluna düştüğü

Bilmiyorum mesela
Gözlerin nasıl kavuşur Kirpiklerinle bilmiyorum
Ya da bebeğine kimler düşüyor her akşam
O gizlice ağlayan bebeğine gece yastık altında
Öyle bir bebek düşün işte
Elleriyle, anne parmağına tutunan
Bilakis anne göğsüne muhtaç

Bir bebek
Kimine göre İstanbulda bir sahil adı
Kimine göre dualarla beklenen bir sancı


Ne çantanı unutursun orada ne de içindekileri
Çıkarken, ışıkların yaladığı vakit bir kenti
Hiçbir suret birbirine benzemiyor değil mi
Saatler geçerken asvaltlarda onsekizi
Ve trafik bekletirken içindeki aceleciliği

Hiç saymıyorum bile
Cam kenarından izlediğin o sıkıcı insanları
O an aklından kim bilir neler geçtiydi

Öyle ya

Boğaz köprüsü unuttun çoktan mesela
Üzerinden kaç defa denizi seyrettiğini
Geçerken bir vapurla Haliç'e
Kaç martıya ziyafet çektirdiğini
Balıkların hatrındaki bulanık suretini
Saymıyorum

Lodostan habersiz bir koyda
Saçından kopup suya savrulan
Tüm mavi beklentini
Unuttun çoktan

Unuttun diye söylüyorum sana
Bilmiyorsun yüzündeki asıklığın nedenini
Geçerken sen önümden başın eğik önde
Düşürdüğünü aklıma bir menekşeyi
Menekşe ki
Bir çiçekçinin ellerinde kaderi
Düşün, toprağından erken koparılmış bir çiçeği
Çiçekler dalında daha güzel değil mi?
Neden koparıyorlar dalından çiçekleri?

Neyse ne

Yani, gerçekten böyle mi?
Sana kalırken hep
Bir semt pazarında mutfak alışverişi
Gerçekten tüm mücadelen
Elindeki o poşetlerin ağırlığında mı gizli

Hem

Ne iyi olurdu değil mi
Açken midemiz bir ekmek arasına
Balıkların ciğeri sızlarken bir ızgarada
Peki
Hiç düşündün mü neler hissettiklerini

Serin kış rüzgarlarının uğuldayan şiiri
Göğsümüzdeki bir aşkın sayfasında işli
Kenarı kıvrık, altı çizili
İşte bunlardı
İnleyen balıkların hazin kaderi


Hafızana eklediğin her yemek tarifini
Nasıl olmuş diye sorabileceğin
Akşam akşam bir adam
Bir adam, eder bir güzel akşam
Bir kadın bir adamı aşık eder
Bir sofrada her akşam
Öyle ya da böyle bir aşık adam
Kalırken salonda sohbet artıklarından
Ve makineye dizerken ellerin
Kirli bir tabağın temiz umudunu her akşam


Sonra gel kusurlar tak boynuma
Kusurlardan yeni kusurlar doğur
Sonra bir daha kusurlar büyüt
Her gece ettiğin vedalara
Bir bir arsızlığını bırak
Bu da bir gelişmedir
Gizlediğin şeyleri de sayarsak


Yırt at diyorum
Şu içindeki güvensizliğin çıplak nefretini
Yırt at
Çıplak işte görüyorsun
Bu da bir edepsizlik değil mi?
Oysa sen sevmezdin böyle şeyleri


Bana sorarsan düşür inadındaki şiddeti
Şiddet iyi bir şey değil ki
Düşün öldürürken kocası bir kadını
Bir sokağın ikindi vakti
En az beş kurşunla bir cumartesi

Ne diyesin ki
Biraz kırmızı işte, biraz da mavi
Ne diyesin ki
Bir kenarımızı yakıyor ise yaz mevsimi
Ben kışı sevmem demedim ki
Eylüller fışkırdı takvimden de
Biz istemedik miydi
Paslı bir sobanın yanında bir çay sohbeti
Kim yok diyebilir ki
Kış bu kardeşim, üşütür sevmeyeni
Çay desen, siyahı tutar gözlerini

Keza sevdim birlikte
Her saat başı küsüp gitmelerini
Soğuksa soğuk!
Üzerine tam oturuyor bu hırçın giysi
Ve tut ki sana yakışıyor
Ağzındaki yırtıcılığın kan kusan pençeleri
Ne diyesin ki?..

Bir şekilde gelecek sıcak iklimler yine
Bu da bir döngünün sonucu işte
Takılıp gidilmiyor ki kışın ardına
Göçmen kuşların aksine
Belki bir Turna
Ağzında, gözleri donuk bir levrek
Uçuyor bir levrek
Turna ağzında
Son kez denizi izleyerek

Bırakalım dünya dönsün yerinde
Nasılsa sıra bize de gelecek
Yüzüme haykır tuttuğun nefesini
Bir nefes ki ciğerlerinden salınan
Bir nefes
O nefesle daha bir çok çiçek beslenecek



Sığın kanatlarımın altına
Yarısı ısırılmış çilek kokunla
Boynuma sar dallarını hatta
Göreceksin, aramızda çok şey değişecek...
Bu perde mutlu sonla bitecek
 
Son düzenleme:

Minikçe

Well-known member
HanımZade
Katılım
11 May 2017
Mesajlar
9,662
Tepkime puanı
11,973
Puanları
113
Konum
..
Cinsiyet
Kadın
@lastsamurai çok güzel okumuşsun yine Yüreğine selam olsun.Şiirlerinden birini okumama izin verirmisin

Bu şiirimde de İstanbul'u aldım karşıma...
İstanbul içinde hırçın bir çiçeği...


Çok Şey Değişecek


Yüzünü diyorum
Birkaç gece dudaklarıma emanet bıraksan
Bıraksan ya
Çok iyi bakarım söz
Düşerim belki yanağındaki çukurlardan
Boyuna dirilip yüzünde, sonra yeniden
Ama yine de iyi bakarım

Hiç sevmedim seni henüz yakından
Yorgun bir iş çıkışı
Sen bakarken bir vitrine dalgınca o akşam
Gözlerin, vitrin ışığından daha kırılgan
İzliyordum gizlice
Bir sokak lambasının karanlık tarafından
Nasıl baktığını
Ve nasıl gördüğünü
Vitrin mi
İçerisinde gözlerini rehin alan bir entari
O vitrin mi?
Aklının her akşam ışıklı yoluna düştüğü

Bilmiyorum mesela
Gözlerin nasıl kavuşur Kirpiklerinle bilmiyorum
Ya da bebeğine kimler düşüyor her akşam
O gizlice ağlayan bebeğine gece yastık altında
Öyle bir bebek düşün işte
Elleriyle, anne parmağına tutunan
Bilakis anne göğsüne muhtaç

Bir bebek
Kimine göre İstanbulda bir sahil adı
Kimine göre dualarla beklenen bir sancı


Ne çantanı unutursun orada ne de içindekileri
Çıkarken, ışıkların yaladığı vakit bir kenti
Hiçbir suret birbirine benzemiyor değil mi
Saatler geçerken asvaltlarda onsekizi
Ve trafik bekletirken içindeki aceleciliği

Hiç saymıyorum bile
Cam kenarından izlediğin o sıkıcı insanları
O an aklından kim bilir neler geçtiydi

Öyle ya

Boğaz köprüsü unuttun çoktan mesela
Üzerinden kaç defa denizi seyrettiğini
Geçerken bir vapurla Haliç'e
Kaç martıya ziyafet çektirdiğini
Balıkların hatrındaki bulanık suretini
Saymıyorum

Lodostan habersiz bir koyda
Saçından kopup suya savrulan
Tüm mavi beklentini
Unuttun çoktan

Unuttun diye söylüyorum sana
Bilmiyorsun yüzündeki asıklığın nedenini
Geçerken sen önümden başın eğik öne
Düşürdüğünü aklıma bir menekşeyi
Menekşe ki
Bir çiçekçinin ellerinde kaderi
Düşün, toprağından erken koparılmış bir çiçeği
Çiçekler dalında daha güzel değil mi?
Neden koparıyorlar dalından çiçekleri?

Neyse ne

Yani, gerçekten böyle mi?
Sana kalırken hep
Bir semt pazarında mutfak alışverişi
Gerçekten tüm mücadelen
Elindeki o poşetlerde mi gizli

Hem

Ne iyi olurdu değil mi
Açken midemiz bir ekmek arasına
Balıkların ciğeri sızlarken bir ızgarada
Peki
Hiç düşündün mü ne hissettiklerini

Serin kış rüzgarlarının uğuldayan şiiri
Göğsümüzdeki bir aşkın sayfasında
Kenarı kıvrık, altı çizili
İşte bunlardı
İnleyen balıkların hazin kaderi


Hafızana eklediğin her yemek tarifini
Nasıl olmuş diye sorabileceğin
Akşam akşam bir adam
Bir adam, eder bir güzel akşam
Bir kadın bir adamı aşık eder
Bir sofrada her akşam
Öyle ya da böyle bir aşık adam
Kalırken salonda sohbet artıklarından
Ve makineye dizerken ellerin
Kirli bir tabağın temiz umudunu her akşam


Sonra gel kusurlar tak boynuma
Kusurlardan yeni kusurlar doğur
Sonra bir daha kusurlar büyüt
Her gece ettiğin vedalara
Bir bir arsızlığını bırak
Bu da bir gelişmedir, gizlediğin şeyleri de sayarsak


Yırt at diyorum
Şu içindeki güvensizliğin çıplak nefretini
Yırt at
Çıplak işte görüyorsun
Bu da bir edepsizlik değil mi?
Oysa sen sevmezdin böyle şeyleri


Bana sorarsan düşür inadındaki şiddeti
Şiddet iyi bir şey değil ki
Düşün öldürürken kocası bir kadını
Bir sokağın ikindi vakti
En az beş kurşunla bir cumartesi

Ne diyesin ki
Biraz kırmızı işte, biraz da mavi
Ne diyesin ki
Bir kenarımızı yakıyor ise yaz mevsimi
Ben kışı sevmem demedim ki
Eylüller fışkırdı takvimden de
Biz istemedik miydi
Paslı bir sobanın yanında bir çay sohbetine
Kim yok diyebilir ki
Kış bu kardeşim, üşütür sevmeyeni
Çay desen, siyahı tutar gözlerini

Keza sevdim birlikte
Her saat başı küsüp gitmelerini
Soğuksa soğuk!
Üzerine tam oturuyor bu hırçın giysi
Ve tut ki sana yakışıyor
Ağzındaki yırtıcılığın kan kusan pençeleri
Ne diyesin ki?..

Bir şekilde gelecek sıcak iklimler yine
Bu da bir döngünün sonucu işte
Takılıp gidilmiyor ki kışın ardına
Göçmen kuşların aksine
Belki bir Turna
Ağzında, gözleri donuk bir levrek
Uçuyor bir levrek
Turna ağzında
Son kez denizi izleyerek

Bırakalım dünya dönsün yerinde
Nasılsa sıra bize de gelecek
Yüzüme haykır tuttuğun nefesini
Bir nefes ki ciğerlerinden salınan
Bir nefes
O nefesle daha bir çok çiçek beslenecek



Sığın kanatlarımın altına
Yarısı ısırılmış çilek kokunla
Boynuma sar dallarını hatta
Göreceksin, aramızda çok şey değişecek...
Bu perde mutlu sonla bitecek
 

aSk

New member
HanımZade
Katılım
2 Ocak 2018
Mesajlar
572
Tepkime puanı
948
Puanları
0
Yaş
33
Cinsiyet
Kadın

Ahmet

New member
Kullanıcı
Katılım
4 Haz 2017
Mesajlar
10,838
Tepkime puanı
5,175
Puanları
0
Cinsiyet
Erkek
Bu şiirimde de İstanbul'u aldım karşıma...
İstanbul içinde hırçın bir çiçeği...


Çok Şey Değişecek


Yüzünü diyorum
Birkaç gece dudaklarıma emanet bıraksan
Bıraksan ya
Çok iyi bakarım söz
Düşerim belki yanağındaki çukurlardan
Boyuna dirilip yüzünde, sonra yeniden
Ama yine de iyi bakarım

Hiç sevmedim seni henüz yakından
Yorgun bir iş çıkışı
Sen bakarken bir vitrine dalgınca o akşam
Gözlerin, vitrin ışığından daha kırılgan
İzliyordum gizlice
Bir sokak lambasının karanlık tarafından
Nasıl baktığını
Ve nasıl gördüğünü
Vitrin mi
İçerisinde gözlerini rehin alan bir entari
O vitrin mi?
Aklının her akşam ışıklı yoluna düştüğü

Bilmiyorum mesela
Gözlerin nasıl kavuşur Kirpiklerinle bilmiyorum
Ya da bebeğine kimler düşüyor her akşam
O gizlice ağlayan bebeğine gece yastık altında
Öyle bir bebek düşün işte
Elleriyle, anne parmağına tutunan
Bilakis anne göğsüne muhtaç

Bir bebek
Kimine göre İstanbulda bir sahil adı
Kimine göre dualarla beklenen bir sancı


Ne çantanı unutursun orada ne de içindekileri
Çıkarken, ışıkların yaladığı vakit bir kenti
Hiçbir suret birbirine benzemiyor değil mi
Saatler geçerken asvaltlarda onsekizi
Ve trafik bekletirken içindeki aceleciliği

Hiç saymıyorum bile
Cam kenarından izlediğin o sıkıcı insanları
O an aklından kim bilir neler geçtiydi

Öyle ya

Boğaz köprüsü unuttun çoktan mesela
Üzerinden kaç defa denizi seyrettiğini
Geçerken bir vapurla Haliç'e
Kaç martıya ziyafet çektirdiğini
Balıkların hatrındaki bulanık suretini
Saymıyorum

Lodostan habersiz bir koyda
Saçından kopup suya savrulan
Tüm mavi beklentini
Unuttun çoktan

Unuttun diye söylüyorum sana
Bilmiyorsun yüzündeki asıklığın nedenini
Geçerken sen önümden başın eğik öne
Düşürdüğünü aklıma bir menekşeyi
Menekşe ki
Bir çiçekçinin ellerinde kaderi
Düşün, toprağından erken koparılmış bir çiçeği
Çiçekler dalında daha güzel değil mi?
Neden koparıyorlar dalından çiçekleri?

Neyse ne

Yani, gerçekten böyle mi?
Sana kalırken hep
Bir semt pazarında mutfak alışverişi
Gerçekten tüm mücadelen
Elindeki o poşetlerde mi gizli

Hem

Ne iyi olurdu değil mi
Açken midemiz bir ekmek arasına
Balıkların ciğeri sızlarken bir ızgarada
Peki
Hiç düşündün mü ne hissettiklerini

Serin kış rüzgarlarının uğuldayan şiiri
Göğsümüzdeki bir aşkın sayfasında
Kenarı kıvrık, altı çizili
İşte bunlardı
İnleyen balıkların hazin kaderi


Hafızana eklediğin her yemek tarifini
Nasıl olmuş diye sorabileceğin
Akşam akşam bir adam
Bir adam, eder bir güzel akşam
Bir kadın bir adamı aşık eder
Bir sofrada her akşam
Öyle ya da böyle bir aşık adam
Kalırken salonda sohbet artıklarından
Ve makineye dizerken ellerin
Kirli bir tabağın temiz umudunu her akşam


Sonra gel kusurlar tak boynuma
Kusurlardan yeni kusurlar doğur
Sonra bir daha kusurlar büyüt
Her gece ettiğin vedalara
Bir bir arsızlığını bırak
Bu da bir gelişmedir, gizlediğin şeyleri de sayarsak


Yırt at diyorum
Şu içindeki güvensizliğin çıplak nefretini
Yırt at
Çıplak işte görüyorsun
Bu da bir edepsizlik değil mi?
Oysa sen sevmezdin böyle şeyleri


Bana sorarsan düşür inadındaki şiddeti
Şiddet iyi bir şey değil ki
Düşün öldürürken kocası bir kadını
Bir sokağın ikindi vakti
En az beş kurşunla bir cumartesi

Ne diyesin ki
Biraz kırmızı işte, biraz da mavi
Ne diyesin ki
Bir kenarımızı yakıyor ise yaz mevsimi
Ben kışı sevmem demedim ki
Eylüller fışkırdı takvimden de
Biz istemedik miydi
Paslı bir sobanın yanında bir çay sohbetine
Kim yok diyebilir ki
Kış bu kardeşim, üşütür sevmeyeni
Çay desen, siyahı tutar gözlerini

Keza sevdim birlikte
Her saat başı küsüp gitmelerini
Soğuksa soğuk!
Üzerine tam oturuyor bu hırçın giysi
Ve tut ki sana yakışıyor
Ağzındaki yırtıcılığın kan kusan pençeleri
Ne diyesin ki?..

Bir şekilde gelecek sıcak iklimler yine
Bu da bir döngünün sonucu işte
Takılıp gidilmiyor ki kışın ardına
Göçmen kuşların aksine
Belki bir Turna
Ağzında, gözleri donuk bir levrek
Uçuyor bir levrek
Turna ağzında
Son kez denizi izleyerek

Bırakalım dünya dönsün yerinde
Nasılsa sıra bize de gelecek
Yüzüme haykır tuttuğun nefesini
Bir nefes ki ciğerlerinden salınan
Bir nefes
O nefesle daha bir çok çiçek beslenecek



Sığın kanatlarımın altına
Yarısı ısırılmış çilek kokunla
Boynuma sar dallarını hatta
Göreceksin, aramızda çok şey değişecek...
Bu perde mutlu sonla bitecek
yüreğine sağlık kardeşim
 
Üst
Alt