Sebilanın Terası (Her Telden)

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
' Ne halin varsa gör ' dediğin gün çözülmüştü dilim... Yillarin suskunluğunu ardından çığlıklayıp " ßenim " dedim... Benim en çok " Sen " halim var ... Göre ßilir miyim ?
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Gel gel arzum muradım gel sar meni öz qollarına


 

Lucius

New member
Kullanıcı
Katılım
13 Haz 2017
Mesajlar
502
Tepkime puanı
1,299
Puanları
0
Cinsiyet
Erkek
Sevgili Kalb-i Sebila nasıl özledim .. Hazar denizini.. nasıl özledim çörni ikra yı.. ben varsa bir çörni çay alayım molokko'lu olsun.. benden de sana senin ruh halini anlatan ... hüzünlü bir parça gelsin ..
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Sevgili Kalb-i Sebila nasıl özledim .. Hazar denizini.. nasıl özledim çörni ikra yı.. ben varsa bir çörni çay alayım molokko'lu olsun.. benden de sana senin ruh halini anlatan ... hüzünlü bir parça gelsin ..
Ahh azizim diyorum işte gel bu sene misafir edek : ))) yollarım tabi niye yollamim : ))
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Bir kurdu avcılar fena halde sıkıştırmıştır.
Kurt ormanda oraya buraya kaçmakta, ancak peşindeki avcıları bir türlü ekememektedir.
Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar.
Köylü elinde yabasıyla tarlasına girmektedir. Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar:
"Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra yakalayıp öldürecekler."
Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler.
Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder.
Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar.
Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü "görmedim" der ve avcılar uzaklaşır.
Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar, kurdu dışarı salar.
"Çok teşekkür ederim" der kurt, "Bana büyük bir iyilik yaptın"
"Önemli değil" der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürümeye baslar.
"Bir dakika" diye seslenir kurt: Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem lazım ve burada senden başka yiyecek bir şey yok."
Köylü şaşırır: "Olur mu, ben senin hayatını kurtardım." "Yapılan iyiliklerden, verilen hizmetlerden daha çabuk unutulan bir şey yoktur" der kurt.
"Ben de kendi çıkarım için senin iyiliğini unutmak ve seni yemek zorundayım." Bir süre tartıştıktan sonra, ormanda karşılarına çıkacak olan ilk üç kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler.
Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar. " Ne vefası " der kısrak, " Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar doğurdum, gezdirdim. Ve yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya kovdu...
" Bir sıfır öne geçen kurt sevinirken bir köpeğe rastlarlar. "Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim" der köpek, " Yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur..." Kurt köylüye döner, "İşte gördün" der.
Köylü de son bir çabayla "Ama üç diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye" diye cevap verir. Bu kez karşılarına bir tilki çıkar.
Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir. " Her şeyi anladım da" der tilki "Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın?" Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamış gibi yapar: "Gözümle görmeden inanmam..." İşin sonuna geldiğini düşünen kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar.
Köylü eline bir taş alır ve "Beni yemeye kalktın ha nankör yaratık" diyerek torbanın içindeki kurdu bir süre pataklar. Sonra tilkiye döner "Sana minnettarım beni bu kurttan kurtardın" der. Tilki de "Benim için bir zevkti" diye cevap verir. O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür. Sonra da torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürter: "Haklıymışsın kurt, yapılan iyilikten daha çabuk unutulan bir şey yokmuş..."
kurt-dovmesi60-600x600.jpg
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Hz. Süleyman’a, hayvanlarla özellikle de kuşlarla konuşabilme yeteneği bahşedilmişti. Bir gün yaralı bir kuş ona gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Dervişi huzuruna getirten Hz. Süleyman sorar;
Bu kuş senden şikâyetçi, niye bu kuşun kanadını kırdın?
Derviş; Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı incindi, der.
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa dönerek; Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun!
Kuş cevap vermiş;
Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah'tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım!
Hz. Süleyman bu savunmayı beğenir ve kısasın yerine gelmesi için;
Kuş haklı, hemen bu dervişin kolunu kırın, diye emreder.
Kuş o anda;
Efendim, sakın böyle yapmayın, der. Niçin diye sorar Hz. Süleyman.
Kuş; Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar.
Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Sevgimi nasıl göstereceğimi bilmiyordum. Arkadaşlarım haklıydı. Vahşiydim, yabaniydim. Madem ki seni seviyorum, O halde canına okumam hak. Madem ki beni sevdin, Tüm kutsal kitaplardaki belalar, Sana müstehak....!
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Değer verdiğini söylemekle değerli hissettirmek birbirinden çok farklı şeylerdir...
Gök gürlediğinde de ses çıkar ama bu her zaman yağmur yağacağı anlamını taşımaz...!
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Tükürülecek bir yüzün bile yokken ;
ßen seni Aşk ile Nitelendirdim ...
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Yavaş yavaş alışalım geceye
Umut etme ne yarına seneye
İkide bir tutup da pencereye
Bakma artık gölnüm gölnüm
Başımın belası



 

CcNarNia

New member
Kullanıcı
Katılım
19 Tem 2017
Mesajlar
1,562
Tepkime puanı
2,340
Puanları
0
Cinsiyet
Erkek
“Biz değil miyiz tırnak içindeki kelimeler”
“Soluklandıkça ciğerlerine sevda dolan biz değil miyiz”

Bakir özlemler hüzünlerimi incitirken
Sarıl bana..
Sarıl ki uyanayım ellerinin büyüsüyle.
Avuçlarına saklanan mutluluk üşümesin
Öpmelerim örtsün üstünü.
Güneşi kilitle tenimin kuytularına
Bütün sevdalar adına ısınsın yüreğim
Dudakların ilişsin kurduğum düşlere
Içimdeki gurbet bitsin.
Bilirim ki
Yok tebessümlerimin başka sahibi
Sensiz gökyüzü neyime
Güneşin doğduğu yerde saklarım seni.

Aldırma kördüğüm olmuş bulutlardan
Çıkmaya çalışan sahte gökkuşaklarına,
Onlar yağmurlarımıza mağlup
Yaralı sevinçlerle ıslanırlar
Bir damla ağıtla
Bastırırlar sevdayı göğüslerine.
Oysa biz,
Hasretin kavurduğu zamanlarda
Bir sonraki umudu düşleyerek sevdik,
Gözlerimizden asi baharlar geçtiğinde
Boy verdik sürgün şarkılarla
Vazgeçmedik,
Mevsimler dölledik güz akşamlarında
Cemreler düştü kelimelerimize
Nazlıca filizlendi yüreğimiz
Duvağını taktı toprak.

Ne hüzün var şimdi hayatımızda
Ne de kalbimizde sızlayan yaralar.
Şimdi sevme zamanı
Yürek çarpıntılarımızın eşliğinde.
Bir rüzgar olup
Dokunmak var sol yanımızdaki yemine.
Hangi kelime yeter sonsuzluğumuzu anlatmaya
Hangi şiir anlatabilir
Gökyüzümüzde oynaşan hayalleri,
Kim yakabilir her gün bizim gibi
Umudun ışığını.
Yoktur kirli yüzü şehirlerimizin
Kalabalıklara inat
Adımlarımız bulur birbirini
Yüreğimizle yürürüz.

İşte bu yüzden sevgili
Sözlerin gözlerime dokunduğunda
Ince ince ağlar sensizliğim,
Sığınmalarım seni kucaklar.
Dumanı tüten serseri bir özlemle
Mısralarım düğümlenir,
Islanmış tüm hecelerde çözülürüm.
Sen ki bilirsin üşüdüğüm asi çığlıkları
Sararsın buram buram yakan sevdanla
Üryanlaşır bedenim,
Lal olur bütün sancılar.

Haydi sevgili, acele et
Zamanımız yok hüzünlerle oyalanmaya.
Tut ellerimden
Sevdaya hazırla gökyüzümüzü.
Şiirlerimizi seviştir fütursuzca
Dipnot düş altına sevmeye dair.
Anlat yarının bir başka doğacağını
Alnımdan öp yaşamak gibi
Beni kucakla …

tumblr_mlzvl6bAi61r19orho1_500.gif
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
“Biz değil miyiz tırnak içindeki kelimeler”
“Soluklandıkça ciğerlerine sevda dolan biz değil miyiz”

Bakir özlemler hüzünlerimi incitirken
Sarıl bana..
Sarıl ki uyanayım ellerinin büyüsüyle.
Avuçlarına saklanan mutluluk üşümesin
Öpmelerim örtsün üstünü.
Güneşi kilitle tenimin kuytularına
Bütün sevdalar adına ısınsın yüreğim
Dudakların ilişsin kurduğum düşlere
Içimdeki gurbet bitsin.
Bilirim ki
Yok tebessümlerimin başka sahibi
Sensiz gökyüzü neyime
Güneşin doğduğu yerde saklarım seni.

Aldırma kördüğüm olmuş bulutlardan
Çıkmaya çalışan sahte gökkuşaklarına,
Onlar yağmurlarımıza mağlup
Yaralı sevinçlerle ıslanırlar
Bir damla ağıtla
Bastırırlar sevdayı göğüslerine.
Oysa biz,
Hasretin kavurduğu zamanlarda
Bir sonraki umudu düşleyerek sevdik,
Gözlerimizden asi baharlar geçtiğinde
Boy verdik sürgün şarkılarla
Vazgeçmedik,
Mevsimler dölledik güz akşamlarında
Cemreler düştü kelimelerimize
Nazlıca filizlendi yüreğimiz
Duvağını taktı toprak.

Ne hüzün var şimdi hayatımızda
Ne de kalbimizde sızlayan yaralar.
Şimdi sevme zamanı
Yürek çarpıntılarımızın eşliğinde.
Bir rüzgar olup
Dokunmak var sol yanımızdaki yemine.
Hangi kelime yeter sonsuzluğumuzu anlatmaya
Hangi şiir anlatabilir
Gökyüzümüzde oynaşan hayalleri,
Kim yakabilir her gün bizim gibi
Umudun ışığını.
Yoktur kirli yüzü şehirlerimizin
Kalabalıklara inat
Adımlarımız bulur birbirini
Yüreğimizle yürürüz.

İşte bu yüzden sevgili
Sözlerin gözlerime dokunduğunda
Ince ince ağlar sensizliğim,
Sığınmalarım seni kucaklar.
Dumanı tüten serseri bir özlemle
Mısralarım düğümlenir,
Islanmış tüm hecelerde çözülürüm.
Sen ki bilirsin üşüdüğüm asi çığlıkları
Sararsın buram buram yakan sevdanla
Üryanlaşır bedenim,
Lal olur bütün sancılar.

Haydi sevgili, acele et
Zamanımız yok hüzünlerle oyalanmaya.
Tut ellerimden
Sevdaya hazırla gökyüzümüzü.
Şiirlerimizi seviştir fütursuzca
Dipnot düş altına sevmeye dair.
Anlat yarının bir başka doğacağını
Alnımdan öp yaşamak gibi
Beni kucakla …

tumblr_mlzvl6bAi61r19orho1_500.gif
Yüreğinize sağlık bay narnia teşekkürler : ))
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Gitmemeliydin azizim.
Ben git desem de gitmemeliydin.
Görmesem de görmeli, sevmesem de sevmeliydin.
Önce ızdırabım olmalıydın, aşkım olman için;
Çekmeliydin sancıyı, yakmalıydın çırayı…
Unuttun mu azizim aşk neydi?
Hayalini bile hayal etmeye şükredebilmekti.
Aşk dokunmak değildi ki azizim / Yüreğe okunmaktı.
Hoyrat esen rüzgârlarda âminleri,
Hayata beraber dokunmaktı.
Herkesin bir dünyası var kapılarını sıkı sıkıya kapadığı...
Açtığında ağladığı...
Ben sana açtım.
Ben sana kandım azizim.
Ben sana yandım.
İçtiğin çayın tadını paylaşamadığın dostların,
Renginde hissedemediğin sevdaların,
Kokusunda buram buram muhabbetin olduğu aşkların
Olmadıysa…
Boşa yaşamışsın be azizim.
Sevgi neyinize sizin?
Söylesene yürek ne ki sizin için?
Evet, anladım azizim.
Sen aşkı bilmiyorsun.
Tespihin yüreğinden düşeli / aşkın düş olmuş.
Bu yüzden soluklaşmış renksizleşmişsin azizim.
Biraz damla damla gökkuşağı katsak ruhuna,
Sen ağlasan ben güneş gibi açsam dualarında…
Sizler gibi insanlar için sevmek?
Zor iş be azizim.
Bak hayat ne güzel; sevmeye ne gerek?
İşin yok gibi,

Gece yarısı uykunu bölüp hayallerde düşünmek…
Hadi ya! Nedir ki sevmek?
Bir somun ekmeğimiz var ona şükür gerek.
Bölünmüş ruhunun parçalarını toplayamazsın,
Acır sınırsızca…
Aklın dağılır uçar bir bahar kokusuna.
Oradan yitirdiğin aklın konar bir kuşa.
Bir bakarsın kuş pır pır eder yüreğinin çırpınışlarında
Ah be azizim, zor iş sevmek!
Her daim gönlünde gözlerini görmek,
Üstüne bir de burnunun sızısı gibi özlemek,
Sicim sicim gözyaşlarıyla gözlerinden dökülmek...
Kaldırımlardan, sokaklardan,
Yüreğinde taşıdığınla yürümek…
Okuduğun kitaplarda bile ismini görmek
Hatta bazen sevgi,içinden taşan
o hayalle konuşmak demek.
Yok be azizim hiç sana göre değilmiş sevmek
Zor iş be azizim zor iş... Sevmek!
Sahi! Ne dedin?
Sevmek, hayat mı demek?
O zaman kendini sevdirip de gidenler utansın desek.
Bu şiire bir de üslubunca bir şerh düşsek.

Ve bazı sevenler, gizlidir..
Çünkü bazen sevgiyi yalnız yaşamak gerekir..

El değmesin..
Göz değmesin..
Söz değmesin diye..__//
 

Kalbi-Sebila

You can go your own way
HanımZade
Katılım
17 Kas 2017
Mesajlar
2,165
Tepkime puanı
3,443
Puanları
0
Yaş
34
Cinsiyet
Kadın
Bir duman olsaydım sigaranda
Bir yaprak olsaydım dallarında
Hiçbir şeyi bu kadar istemezdim
Bir toprak olsaydım mezarında


 
Üst
Alt