Hafta'nın Konusu KADINA ŞİDDET !!!

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle dünyanın her yerinde kadınlar seslerini duyurmak için sokaklara çıktı.

Fransa’nın başkenti Paris’te yüzlerce kadın yürüyüş yaparken Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron sadece 2016 yılında Fransa’da 123 kadının eş ve sevgilileri tarafından öldürüldüğünü açıkladı.

İtalya’nın başkenti Roma’daki eylemde, kadın sığınma evleri ve şiddet gören kadınlarla ilgili tüm diğer kurumlara yönelik fonları arttırması talebi öne çıktı. İspanya’nın başkenti Madrid’de de yüzlerce kadın, kadına yönelik şiddeti protesto ederken, “Korkmuyoruz!” diye de haykırdı. İspanya’da 2017’de en az 45 kadın eşleri ya da sevgilileri tarafından öldürüldüğü açıklandı. Madrid’deki yürüyüşte kadınlar sık sık, “Ölmediler, katledildiler” ve “Daha kaç kadın ölecek” sloganları attı.
Son bir yılda 94 kadın cinayetinin işlendiği, en az 6 bin kadının cinsel şiddet gördüğünün kayıtlara geçtiği Latin Amerika ülkesi Peru’da da kadınların öfkesi sokağa taştı. Binlerce Perulu kadın başkent Lima sokaklarında şiddete karşı yürüdü. Bir başka Latin Amerika ülkesi Uruguay’da da kadın örgütleri başkent Monteviedo’da düzenlenen yürüyüşün ardından bugün de Latin Amerika ve Karayiplerde çocuk yaşta zorla evlendirilen kız çocukları sorununa çözüm bulmak amacıyla bir konferans düzenliyorlar.

KADIN CİNAYETLERİ HER YERDE!
Her 53 saatte bir kadın cinayetinin işlendiği Ekvador’un başkenti Quito’da da kadın örgütleri kentin tarihi merkezinde binlerce kadının katılımıyla yürüyüş yaptı.

25 Kasım’ın Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü ilan edilmesinin nedeni Karayipler’deki bir ada ülkesi olan Dominik’te üç devrimci kadının, Mirabal Kızkardeşlerin devlet tarafından katledilmesiydi. Mirabal Kızkardeşlerin ülkesi Dominik’te de kadınlar, başkent Santo Dominik’te toplanarak sadece son bir yılda işlenen 80 kadının cinayetinin hesabını sordular. Dominik’te yine bir yıl içinde 55 bin aile içi şiddet vakası nedeniyle devlete başvuru yapıldığı açıklandı.


Şili’nin başkenti Santiago’daki kadına yönelik şiddetle mücadele yürüyüşüne yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Sadece bir yılda 254 kadının öldürüldüğü Arjantin’nin başkent Buenos Aires dahil birçok kentinde de binlerce kadın sokaklarda biraraya geldi.
Latin Amerika kadın cinayetlerinin en çok işlendiği bölgelerden biri. Son bir yılda Honduras’ta 466, El Salvador’da 371 ve Guatemala’da 211 kadın yakınları olan erkekler tarafından öldürüldü.

Meksika’nın Chiapas kentinde 20 örgütün ortak eyleminde ise hükümetten kadın cinayetleri için özel araştırma birimi oluşturulması talep edildi.


Yunanistan’da kadın örgütleri ve çeşitli siyasi örgütlerin ortam yürüyüşünde de kadına yönelik şiddet protesto edildi.

2017’de kayıtlara 18 kadın cinayetinin geçtiği Portekiz’te hükümet “#BirDakikaDahiSessizliğeHayır” kampanyası başlattı. Ülkenin birçok kentinde kadınlar sokaklara çıkarak eylem yaptı.

Almanya’nın başkenti Berlin’de 17 kadın örgütü tarafından bir miting ve yürüyüş düzenlendi. Avusturya’nın başkenti Viyana’da kadın örgütleri tarafından şehrin çeşitli merkezlerinde eşzamanlı eylemler düzenlendi. Akşam saatlerinde ise 15 kadın örgütünün katılımıyla Stephanplatz’ta bir miting gerçekleştirildi.

Norveç’in başkenti Oslo’da çeşitli kitle örgütleri, siyasi partiler, kadınlı ve erkekli yüzlerce kişi meşaleli bir yürüyüş gerçekleştirerek, kadınlara yönelik taciz ve şiddeti protesto etti.

Jernbanetorget alanından meclis önünündeki alana yürüyen kitle, pankart ve mor bayrakların yanı sıra Paris’te öldürülen Kürt kadınların fotoğraflarını da taşıdı. Meclis önündeki konuşmalarda kadınlara yönelik şiddete karşı dayanışmanın ve kadınların sessiz kalmamasının önemine dikkat çekildi.

Norveç’te meydana gelen her dört kadın cinayetinden biri kadınların eşleri tarafından gerçekleştiriliyor. Şiddet vakalarının yüzde 90’ının mağduru ise yine kadınlar.
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Birleşmiş Milletler’e bağlı UNESCO 25 Kasım kapsamında, dünya genelinde farkındalığın artması için ‘Turuncu giyinin’ dedi.

Her yıl 25 Kasım olarak kabul edilen Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde Birleşmiş Milletler’e bağlı UNESCO dünya genelinde konuya ilişkin farkındalığın artması için ‘Turuncu giyinin’ dedi. 25 Kasım’da herkesi şiddet karşıtı renk olan turuncular içinde fotoğraflar çekerek sosyal medyadan paylaşmaya davet eden UNESCO sosyal medyada #OrangeTheWorld (Dünyayı Turuncuya Boya) etiketi ile farkındalık kampanyası başlattı.

BM Örgütünün yaptığı, “Kimseyi geride bırakmıyoruz: Kadına ve Kız çocuklarına Yönelik Şiddeti Bitireceğiz” başlıklı açıklama 1960 yılının 25 Kasım’ında Dominik Cumhuriyeti’nde vahşice öldürülen Mirabel kız kardeşlerinin hikayesi hatırlatıldı. Birleşmiş Milletler iki kadının vahşice öldürülmesinin ardından bu günü Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü olarak seçmişti.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde her üç kadından biri hayatında en az bir kez genellikle erkek partnerinden fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu insanda çok derin fiziksel ve psikolojik yaralar açabilen bir deneyim ve uzmanlar insanın sağlığını, onurunu, güvenliğini ve bağımsızlığını ihlal ettiğini, toplumun kumaşını zayıflattığını, kalkınmanın sürdürülebilir ve kapsayıcı olmasının önünü kestiğini söylüyor.
 

Zorbey

New member
Kullanıcı
Katılım
29 Ağu 2018
Mesajlar
100
Tepkime puanı
145
Puanları
0
Konum
istanbul
Cinsiyet
Erkek
En Hassaz Olduğum Konudur, Kadına Şiddet ve Kadını Ağır Baskı Altına Sokanlar, Şerefsiz Haysiyetsizdir..!! Not Ağır Olduysa Gerekli Düzeltmeyi Yapın lütfen yazımda..
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Kadına şiddetin cezası nedir 2018 derseniz günümüzde bu konu ile ilgili yapılan ve işlenilen suçlar hükmüne bakılması gerekiyor. Yani darp ya da benzeri seviyede ise para cezası şiddetli bir durum söz konusu ise o zaman hapis cezasına kadar gidebiliyor. Artık cezalar da caydırıcılık açısından yükselmeye başladığı için bu konuda aktif bir sonuç alınması gerekiyor. Ancak yazılı kanunların aksine uygulanışında tam olarak caydırıcılık söz konusu olmadığı için Kanun Hükmünde Kararnameler ile durum çok daha düzenli ve caydırıcı hale getirilmesi gerekmektedir. Bununla ilgili hükümet yetkilileri de yakında bu konuda daha caydırıcı cezaların geleceğinin altını çiziyor. Yazımınız son kısmında da detaylı anlattığımız üzere koruma kanunları ve cezaların değerleri bize referans olmalıdır.
Kadına karşı şiddetin cezası kaç yıl sorusunun cevabı işlenen suça göre. Bir kaç seneden başlayıp örekte de görüleceği üzere en üst sınırdan 14.5 yıla kadar uzamaktadır. Bu yüzden ortalama olarak bakar isek 1 yıldan başlıyor ve daha farklı şekillerde değişkenlik gösterebiliyor. 2017 yılında Yargıtay ceza dairesi başkanı Şebnem Günaydın (tek kadın ceza dairesi başkanı) başkanlığındaki 3. Ceza Dairesi, çocuğa, eşe ve aile bireylerine karşı yapılan her türlü silahlı saldırıda üst sınırdan ceza verilmesie hüküm getirdi. TCK’nın 1 yıldan 3 yıla kadar hapis gerektiren 86. maddesindeki “Kasten yaralama suçunun” alt sınırdan verdikleri birer yıl hapis cezalarını bozdu. Ceza Dairesi, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak, 2 yıldan daha fazla olarak verilmesini istedi. Hürriyet'in haberine göre kül tablası, telefon gibi sert cisimler ve ayakkabı da silah sayılacak.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

SeHZaDe

New member
Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2018
Mesajlar
164
Tepkime puanı
238
Puanları
0
Yaş
35
Cinsiyet
Erkek
bu ölümlerim ve şiddetin artmasının en büyük sebekleri birincisi cahillik eğitimsizlik bir dieri ruh hastalıgı sorunu olması sonuncu en önemliside cevredeki insanların bu konuda duyarsız davranması bu tarz seyleri görüpte görmezden gelmesi bunun artmasına neden oluyor malesef :(
 

Markus

New member
Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2018
Mesajlar
2,971
Tepkime puanı
659
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbuL
Cinsiyet
Erkek
Gün geçmiyor ki gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında ve diğer tüm iletişim araçlarında, kadınlara yönelik tacizden, istismardan, eziyetten, psikolojik baskıdan, hakaretten tutun da, tekme tokada hatta öldürmeye varan bir şiddet davranışının haberine rastlamayalım.





Hiç de hoş ve kabul edilebilir olmayan bu durum yalnızca bizde değil, bütün dünyada üzerinde ciddiyetle durulması gereken sosyal bir olgudur. Birleşmiş Milletler kadına şiddet konusunu, “Cinsiyete dayalı ve kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucu doğuran veya bu sonucu doğurmaya yönelik özel yaşamda ya da kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüğün keyfi biçimde engellenmesidir,” olarak tanımlar.



Kadına yönelik şiddetin toplumsal şiddeti, kötülüğü, nefreti yeniden üreten boyutu, toplumsal yansımaları ve bireyin gördüğü zarar olarak iki yönlü etkisi bulunmaktadır. Kadının şiddeti yoğun olarak yaşaması, tüm toplumu etkileyen ağır sonuçları da beraberinde getirmektedir. Şiddeti yaşayan kadınların çocukları da ya istismar edilmekte ya da o şiddeti bizzat yaşamaktadırlar. Ya da en azından görgü tanıklarıdırlar. Yapılan araştırmalar sonucunda bu çocukların yüzde 85’in şiddetin potansiyel uygulayıcıları ya da kurbanları olarak yetiştikleri tespit edilmiştir.



Ülkemizde başka nedenlerle yaşadığımız terör olaylarının yaygınlaşmasına, kadına ve çocuğa yapılan şiddetin fazlasıyla destek verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Şiddetin ikinci etkisi de, bireysel anlamda kadınlarımızın ve çocuklarımızın ruhsal hastalıklar, kin ve nefret gibi olumsuz davranışlar, kendileri dışında herkesi düşman görmek gibi psikolojik nevrozlar, huzursuzluk, depresyon, bedensel ağrı ve gerginlikler, aile yapısının bozulması ve üretkenliğin azalması gibi sorunlarını çoğaltmaktadır.



Sivas ve çevresinde yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, kadınların yüzde 40’ı aile içi şiddeti yaşamaktadır. Bunların yüzde 91’i eşi tarafından şiddete maruz kaldığını söylemiştir. Yine aynı gruptaki kadınların yüzde 59’a yakın bölümüne göre de, ekonomik yetersizliğin şiddeti artıran en önemli etken olduğu belirlenmiştir.



8 Mart 2001 tarihli Vatan Gazetesi’ndeki köşesinde, Mutlu Tömbekeci, “Son yedi ayda 246 kadın öldürüldü. Maktulün kadın olduğu cinayetler yedi yılda on dört kat artmış durumda. Kadınlar bu ülkede sinek gibi öldürülüyorlar. Kimler tarafından !? Büyük bölümü kocaları, nişanlıları, sevgilileri geri kalanlar da ağabeyleri ya da erkek kardeşleri tarafından... kadınlar tahayyülün ötesinde yalnız ve sahipsizdirler. Hele bir başınıza gelsin, nasıl çaresiz ve yapayalnız kaldığınıza inanamayacaksınız,” derken, adeta yukarıdaki tespitlerin ne kadar doğru ve somut olduğunu apaçık ve tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.



Yine aynı günlerde, kadına şiddet konusunu işleyen Rasim Ozan Kütahyalı da Vatan Gazetesi’ndeki yazısında, “Madem devlet polisiyle, yargısıyla madem toplum ailesiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla sahip çıkamıyor, o zaman kadınların kendi kendilerini savunma vakti gelmiştir. Kadınlar silahlanmak zorundadır,” derken çözümü radikal boyutlara taşımıştır.



Bütün gelişmelere, eğitimin, kültürün, sanatın, bilimin en üst noktalara ilerlediği dünyamızda hala kadına şiddetten bahsederken, konuyu tarih açısından irdelediğimizde de karşımıza pek parlak olmayan bir tablo çıkar. Şöyle ki;



*Hint geleneğinde kadın, erkeğin mutlak egemenliği altındaydı. Kayıtsız şartsız itaat ve sadakat göstermek zorundaydı. İnsan ilişkilerinde tercih ve söz hakkı yoktu.

*Japon ve Çin geleneğinde, eşine ve onun akrabalarına sunduğu hizmetle değer kazanırdı. Erkek özellikle de aile yaşantında her şeye hakimdi.

*Kadın, Yunan geleneğinde alınıp satılan, adeta devredilen bir eşya niteliğindeydi.

*İslam öncesi toplumlarda, kız çocuklarının diri diri gömülmesi korkunç bir insanlık dramıydı.



Günümüz modern yaşamında kadın erkek eşitliği tam anlamıyla söz konusudur. Modern kadın iş, aile ve toplumsal hayatta özgürdür ve eski dönemlere kıyasla önünde pek çok imkan vardır. Buna rağmen günümüz kadının sorunlarının başında toplumsal rolü, ekonomik bağımsızlığı, dış dünyada ya da evinde, manevi, maddi ve cinsel yönden rahatsız edici davranışlara karşı kendini korumak gelmektedir.



Gene günümüzde çalışan kadın hem iyi bir eş hem iyi bir anne hem de iş dünyasında başarılı bir eleman ya da yönetici olmak zorundadır. Düşünün ki, bütün bunları başarıp artan zamanında da şayet zaman artar ise, kendi gereksinimlerini halledecek, kendisiyle ilgilenecek, yorgun düşen bedenini ve ruhunu dinlendirecektir.

Fakat gerçekler ne yazık ki yukarıdaki satırlarımı hiç de doğrulatmıyor. Her alanda kadına şiddet sanki normal bir yaşam davranışı kabul edilmiş gibi bütün yaygınlığıyla devam ediyor. Oysa unutmamalıyız ki, kız çocuğundan yaşlı nenemize her kadına atılan en küçük bir fiske bile apaçık terördür. Çünkü onlar kızlarımız, bacılarımız, eşlerimiz ve “Cennet ayaklarının altındadır” dediğimiz annelerimizdir ve de bu dünyanın meşakkati onların omuzlarındadır.



Bunları bilerek, “Kadınımız kutsaldır. Onlara kalkan eller kırılsın,” demekle iş bitmiyor. Öncelikle kadınlara yönelik her türlü şiddetin psikolojik, sosyolojik ve hukuksal bir sorun olarak kabul edilmesi şarttır. Devlet, çıkaracağı yasalarla, alacağı önlemlerle daha caydırıcı olmanın çarelerini bulmak zorundadır.



Toplum olarak biz de, sivil toplum kuruluşları, medya, basın, tüm iletişim araçları, okullarımız ve hatta ordumuz el ele vererek büyük ve ciddi bir kampanya başlatalım. Böyle bir kampanyada yer almanın da en kutsal bir insanlık görevi olduğunu unutmayalım.
 

defneBOX

New member
HanımZade
Katılım
29 Eki 2018
Mesajlar
81
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Yaş
36
Cinsiyet
Kadın
1540891970401.png



ŞİDDETİN HİÇ BİR TÜRÜ KABUL EDİLEMEZ !! KADIN ÇOCUK HAYVAN CANLI... SADECE KADINA DEĞİL ŞİDDETE KARŞI DURMALIYIZ !!
 
Üst
Alt