Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ben seninle çadırda bile yaşarım.
Ellerin olsun, sesin olsun, gülüşün olsun…
Kısacası sen ol yeter bana.
Başımı dizine koyduğum her yer huzur, sana sarıldığım her an mutluluk…
Ötesi cennet! Sen ve ben, yani bizim birlikteliğimiz paha biçilmez muhteşem bir sanat eseri. Çok rasyonel seviyorum seni. “Aşk karın doyurmaz” diyorlar, aldırma.Sen yine de gel ömrümü ye… “Ziyade olsun” der gibi sev beni.
Kendimden özür diliyorum..Yaşadığım süre boyunca hep merhametimin arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada bıraktım. Kimseden bir şey beklemedim, doğrusu bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı
yaşayamadıklarımı içimde sakladım, sustum
bastırdım olsun dedim insanlık bende kalsın.
Ben en iyisini yaşatayım ki istemeye yüzüm
olsun dedim. Verdim, hep verdiim karşılığını alıp
alamadığıma bakmadan, aslında güçlü olmak
değildi istediğim, ama olmak zorundaydım ve
bırakıldım. Kendimi hep erteledim. Kimsenin beni
anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri
bana verilmiş bir görev olarak gördüm. Herkesi mutlu etmek zorundayım sandım. Benimde mutlu olmam gerektiğini unutmuşum meğer..
Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki
vicdanım rahat etmeliydi. Birilerinin de bana karşı
görevleri olduğunu hiçe saymışım oysa... Ne yazık ki; Bana verilen rolleri en iyi şekilde oynarken onların
rollerini iyi oynayıp oynamadığına hiç bakmadım. Karşımdakilerin eksiklerini tamamlamaya çalışırken, onların
hatalarını görmeye vaktim kalmamış sanki. Beni üzmelerine bakmadan, karşılığında ne aldığıma ne
hissettiğime aldırış etmeden hep verdim.. Kendimi nasılda unutmuşum.. unutturmuşlar aslında. Paramparça
olmuş kalbime, cayır cayır yanan içime doğruları söylemeye çalışan beynime, mutsuz yüzüme hep sus
dedim. Sen sus... Kendime haksızlık ettim, kimseye etmediğim kadar. Herkesi dinledim kendimi
dinlemediğim kadar. Kimse benim yüzümden mutsuz olmasın diye, hiç bir şeyin sebebi ben olmayayım diye mutluluk oyunlarımı oynadım.. Yetmedi yeni oyunlar buldum. Ama bir gün bir bakmışım ki paramparça
olmuşum. Tutunacak tek duygu bırakmamışım kendime. kendimi teselli edecek tek şey yokmuş hayatımda.
Allak bullak olmuşum.. Kendimi aramaya çıktığımda yorgun, yılgın, bitkin bir köşede saklanıp ağlayan bir erkek
çocuğu olarak buldum. Ve ona elimi uzattım diyebildiğim tek şey GEÇTİ, bir daha seni kimse üzemeyecek.
Şimdi senden özür diliyorum. Seni bu kadar hiçe saydığım için, insanların seni bu kadar üzmelerine müsade
ettiğim için, seni hiç bir zaman dinlemediğim için, üzerine bu kadar sorumluluk yüklediğim için, hakkın olan
bütün duyguları sana yaşatmadığım için... Şimdi tekrar söylüyorum. İnsanlığından, kalbinden, duygularından,
çocukluğundan, hislerinden çok özür diliyorum... Galiba ben almadan vermenin Allah'a mahsus olduğunu
unutmuşum...
Dayı Deme Geçene Kadar Köprüyü
Ciddiye Alma Ömür Denen Törpüyü
Kalp Gözüyle Bakarsan Görürsün
Dostun Düşmanın Yüzündeki Örtüyü
.........
İnsnoğlu Kurudasın Yaştasın
Kazananı Olmayan Savaştasın
Demir Atamadın Hiçbir Limana
Bilmez misin Hep Ölecek Yaştasın
............
Düşüncesiz Fikrin
Fikirsiz Düşüncenin
Beyinsiz Lideriyim
Herkesler Gibi Bende
İnsanım Baksanıza
Hem Kemik Hem Deriyim
Yalnızca Bir Farkım Var
Onlar Mesuliyetli
Ve Ben Serseriyim
.......
Eski bir Türk filmi izlemek ıstiyorum, Insanların saf olduğu zamanları anlatmalı. Genç kızlar sevdiğinin parmak ucuna bile dokunduğunda ürpermeli.
Adamlar çok güzel bakmalı, Bakılan kadınlar çok güzel utanmalı. Ille de şarkılar olmalı, Ille de.
‘Sen uzaklarda değil, damarımda kanımsın ’ demeli Neşe Karaböcek. ‘Seni andım bu gece ’ diyen sesi gelmeli Emel Sayın'ın.. Sonra Zeki Müren söylemeli,’ Elbet bir gün buluşacağız.