Yıldırım Bayezid

Y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m-Bayezid-Hikayesi.jpg.webp


Yıldırım Bâyezid, rüşvet ile iş gören kadıları (hâkimleri) toplayıp yakılmalarını ya da Bizans’a nefyedilmelerini emretti. Sadrâzam Çandarlızâde Ali PaşaSultan’ın maskarası Arabi’yi çağırıp buna bir çâre bulmasını söyledi. Maskara, yol kıyafetini giyip Padişahın huzuruna çıktı.

“Sultânım! Hünkârım! Efendim, ferman buyurursanız Bizans’a giderim.” “Bre Arap maskara, Bizans’ta neylersin? Kastın nedür?..”
“Yakılmasını emrettiğiniz kadıların vazifelerin gördürmek için Bizans’tan papaz rica edip getirem,” deyince Bâyezid bunun hatâ olduğunu anlayıp:

“Bre Arap maskara! O halde tedbir nedür?”
“Ben kulun veziri değilim Hünkârım. Tedbîri vezir olan kulun bulur,” deyince Pâdişâh Ali Paşa’yı huzuruna çağırıp:
“Benim vezirim! Şu kadılar meselesine bir tedbir bul. Bu adamlar okumuş, âlim adamlardır. Bunlar hile ve hud’a ile, rüşvet ile iş yaparlarsa câhil olan teb-amıza ne deriz? Neden bu adamlar hak üzere olmazlar?”

“Şevketlü Hünkârım! Efendim! Kelâm-ı meşhurdur. Her külfet bir nimet mukabilidir. Aldıkları akça az olmağla geçinemezler. En iyi tedbir, bu adamların akçe miktarım artırmaktır. Onu yapalım Sultânım!..” dedi.
 
Üst
Alt