Srebrenitsa ve Jepa'nın düşmesi

[KRSAG=https://forum.mevsim.org/makale/Srebrenica.jpg]Srebrenitsa ve Jepa'nın düşmesi[/KRSAG]
Srebrenica'nın düşmesi, 1991-1995 Yugoslavya İç Savaşı (Hırvatistan Savaşı ve Bosna Savaşı)'nın en dramatik olayıdır.

16 Nisan 1993'te Birleşmiş Milletler'in 'güvenli bölge' ilan ettiği Srebrenica, 11 Temmuz 1995'te Ratko Mladiç komutasindaki Sırp Cumhuriyeti Ordusu (VRS; Vojska Republike Srpske) tarafından Krivaja 95 Operasyonu sonucu ele geçirildiğini belirtiliyor. Bundan hemen sonra Sırp askerleri yaklaşık 25.000 kadın ve çocuğu ayırarak, otobüslerle Boşnakların elindeki Kladanj bölgesine gönderdi. Srebrenicalı Boşnak erkekleri konusunda çeşitli versiyonlar vardır.

Uluslararası kamuoyunda kabul gören versiyona göre,13 yaş ile 70 yaş arasındaki yaklaşık 8 bin Boşnak erkek kurşuna dizilerek toplu mezarlara gömüldü. Srebrenica Katliamı, Aliya İzzetbegoviç tarafından "II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın gördüğü en vahşi katliam" olarak nitelendirilmiştir. 26 Şubat 2007'de Lahey Adalet Divanı da bu katliamı bir 'soykırım' olarak kabul etti.

Sırp yanlısı versiyon ise, Srebrenica Soykırımı'nın NATO askeri müdahalesini haklı göstermek için İzzetbegoviç ve Clinton tarafından uydurulduğunu, olaylarda ölenlerin sayısının 2-3 kat şişirildiğini, öldürülenlerin çoğunun da aslında Boşnak ordusuna mensup askerler olduğunu iddia etmektedir.

Aksine Žepa (Jepa)'nın düşmesi, Yugoslav iç savaşı tarihine ilişkin az bilinen olaylardan biridir. Sırplar, Srebrenica'nın zaptından iki gün sonra Jepa'ya karşı Stupčanica 95 Operasyonu başlattı, ancak 25 Temmuz'da kenti zapt edebildi. Jepalı siviller ve yaralılar Kladanj ve Saraybosna'ya gönderildi. 285. Tugaya mensup askerler tutuklanarak Sırbistan'daki askeri esir kamplarına nakledildi. Daha sonra Sırplar ile Boşnaklar arasında esir değişimi yapıldı. Albay Avdo Paliç, Žepa'nın düşmesinin tek kriminal kurbanı oldu. 27 Temmuz'da, Jepa`daki bir UNPROFOR kampında, resmi görüşmeler sırasında, Paliç ortadan kaybolmuştur.

Bosnalı Sırplara yönelik 30 Ağustos-14 Eylül 1995 yılında gerçekleştirilen NATO saldırısının resmi gerekçeleri, BM koruması altındaki Srebrenica ve Žepa'nın düşmesi, Srebrenica soykırımı iddiaları ve ikinci Markale Katliamı şeklindeydiler. Boşnak ve Hırvat güçlerinin, NATO'nun de hava desteği vermesiyle, Güney-Batı Bosna ve Ozren'in ele geçirilmesi sağlandı. Bosna Sırp mevzilerinin büyük bir bölümünü tahrip edildiğinden, 9 Sırp kent düştüğünden ve Banya Luka düşebileceğinden Sırp Cumhuriyeti teslim olmak zorunda kalmıştı. Bu kapitülasyon Sırp Cumhuriyeti bağımsızlığının yitirmesi, NATO’nun Bosna-Hersek'i işgal etmesi, Saraybosna'nın Bosna-Hersek Federasyonu'na dahil edilmesi ve 110.000-120.000 Saraybosnalı Sırp'ın sürgününün yolunu açmıştır. Bosna Savaşı Sırplar için tam askeri, politik ve psikolojik yenilgiyle sonuçlanmıştır.

Tarihsel Geri Plan​


1990’daki Yugoslavya nüfus sayımlarına göre 5.736 nüfusluk Srebrenica kenti yüzde 63.92 oranında Boşnak çoğunluğa sahipken Sırplar sadece yüzde 28.4’sini oluşturuyordu. 2.441 nüfusluk Jepa kenti ise 2.330 Boşnak'ı, 103 Sırp'ı ve 8 Yugoslav'ı oluşturuyordu.

18 Nisan 1992'de Srebrenicalı Sırp milisi Srebrenica'yı ele geçirip Müslüman milisini silahsızlandırdı. Bunun üzerine Miloşeviç’in eski korumalarından Nasır Oriç, İslami köktendinci gençlerden oluşan sözde askeri birliği kurdu. Sonrasında Srebrenica'nın çevresi, şiddetli çatışmalar aralıksız devam edilmiş bölge haline geldi. 6 Mayıs gününde İslamcılar Blječeva ve Gniona köyleri yakıp yıktı. 8 Mayıs gününde ise Srebrenicalı Sırp lideri Goran Zekiç pusuya düşüp öldürüldü. 9 Mayıs 1992'te, Boşnak kuvvetleri Srebrenica'yı girdikten sonra bütün Srebrenicalı Sırplar panik içerisinde Bratunaç'a kaçtılar. (10-13 Mayıs Sırplar misilleme olarak Müslümanları Bratunaç'tan dışarı attılar). Artık 'temizlenmiş' Srebrenica bir 'İslamcı ocağı'na dönüştü. Üç yıl boyunca Nasır Oriç'in 'askerleri', uluslararası toplumun tepkisizliğinden istifade ederek Sırp köylerine saldırdılar.

İngiliz gazeteci Joan Phillips, Nisan 1992-Mayıs 1993 arasındaki Naser Oriç tarafından düzenlenen saldırılarda 1.200 Sırp'ın hayatını kaybedildiğini, 3.000'in yaralandığını ve 14.400'ün sürüldüğünü söylemektedir. Sırp kaynaklarına göre 1992-1995'te Boşnak komutan Naser Oriç komutasında Srebrenica civarındaki 3.287 Sırpın katledildiği ve 50'den fazla Sırp köyün ateşe verildiği, ama aynı Oriç Lahey mahkemesinde yargılanmış ve beraat etmiştir. Lahey mahkemesi Oriç'le ilgili "emrinde bulunan askerlerin kontrolünü sağlayamadığı"na dair aklayıcı bir karara vardı. Oriç'in avukatları Sırp köylerine yapılan askeri hareketin meşru olduğunu, saldırıların stratejik ve askeri kararlar neticesinde yapıldığını ve Srebrenica'da aç kalan Müslümanlara yemek sağlamak için yapıldığını iddia ederek savunmada bulundu.

Savaş başladıktan sonra Bosnalı Sırplar İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılan soykırımın tekrarlanmasından korkarak, Kuzey Podrinje ve Sırp Hersek'i arasında güvenli bir iletişim aracı oluşturmak için etnik arındırma çalışmalarına başladılar. Vlasenica, Brutunaç, Zvornik, Foça, Rogatitsa, Podromaniya ve Han-Pjesak gibi komşu bölgelerden kaçan on binlerce Boşnak Srebrenica bölgesinin nüfusu 60.000’e (kentin nüfusu 25.000'e) kadar, Jepa'nın nüfusu ise 12.000’e kadar yükselmişti.

Ayrıca, Srebrenica güneyindeki boksit ocakları da Zvornik Alüminyum Fabrikası'nın tek geçim kaynağıydı. Boşnaklar'ın Srebrenica'yı ele geçirmelerinden sonra, Zvornik fabrikası boş boş durur ve Sırplar büyük zarar görürdü.

Aralık 1992 - Mayıs 1993 olayları. Srebrenica ve Jepa "güvenli bölgeleri
Mayıs-Aralık arasında Naser Oriç ve adamları tarafından 40 Sırp köyü baskına uğradı. 1992 Aralık ayında Naser Oriç, Srebrenica'nın kuzey-batısında Sırpların elindeki bölgelere karşı saldırıya geçti. 14-15 Aralık tarihlerinde Loznica, Bjelovac ve Sikirić köyleri toptan imha edildi. 24 Aralık'ta İslamcılar, Kravica-Bratunaç yolunun kesimi ve Glogova tepeleri tuttu. 7 Ocak 1993 tarihinde ise, Kravica ve Šiljkovići köyleri, Sırplar en önemli Sırp bayramlarından biri olan Noel yortusu kutlarken Boşnak kuvvetlerinin baskınına uğradı. Saldırı sonucunda 30 Sırp'ın öldürüldüğü , yaklaşık 1.000'in ise köylerinden sürüldüğü belirtiliyor. Sırp köyü yakıldığında, Oriç buradan da Cerska-Kamenica bölgesinde bulunan Ferid Hociç'in müfrezesine askerlerinin bir kısmını göndererek Boşnak kuvvetlerini birleştirdi. Srebrenica’nın etrafındaki "Sırplardan arındırılmış" çember gittikçe genişletilmesine rağmen gerekli önlemleri almayan BM’nun tavrı İslâmcı güçleri cesaretlendiriyordu. Boşnak ordusu doğu-güneyine doğru hızla ilerlerdi, Ćosići ve Kusići köyleri yakıp yıktı ve Sırbistan'ın sınırında bulunan Skelani köyüne baskın yaptı. Sırp milisinin direnişi, üye sayısının az olması nedeniyle başarısız oldu. Sırp siviller Sırbistan'a tek köprü üzerinden kaçmaya, Drina nehrinden yüzerek geçmeye çalışırken Boşnaklar tarafından ateşe tutuldular. Skelani'ye baskın sonucu 65 Sırp öldürüldü veya suda boğuldu, 165 kişi de yaralandı. Tutsak aldığı 30 Sırp'a kötü muamelede bulunuyordu.

On gün içinde, Boşnaklar, Drina nehrinin batı kıyısında hakim durumdaydılar. Perućac hidroelektrik santralı ile Sırbistan'da bulunan Ljubovija ve Bajina Bašta kentleri üzerine havan toplarıyla ateş ediliyordu. Sırplar, İslâmcıların saldırılarını devam ettirmesi durumunda buna yanıt vermeye ve orduyu Skelani'ye kaydırmaya zorunda kaldı. 26-30 Ocak çatışmalarda İslâmcı kuvvetleri Sırbistan sınırından geri atıldı. Ocak ayı sonunda Skelani'de başlayan büyük taarruz ile açılmış ve Şubat ayında Bratunaç ile Potoçari'ye hakim 773 metrelik Çauş tepesi, Kamenica, Bjelovac ve Sikirić köylerinin Boşnak işgalinden kurtarılmasıyla sonuçlanmıştı. Kamenica ve çevresinde bulunan toplu mezarlar, parçalanmış cesetler ve işkence izleriyle dolu cesetler yabancı gazetecilere gösterilmiştir. Fakat Batı medyası, bu olay karşısında suskunluğa gömülüp Sırpların Şeytanlaştırılması kampanyası sürdürdü.

27 Şubat'ta batıdan diğeri güneyden olmak üzere iki müfreze Çerska'ya hücum etti. 28 Şubat'ta ABD Hercules uçakları tarafından Doğu Bosna'ya havadan gıda ve ilaç atılması kararının uygulanmasına başlandığı, ancak yardım paketlerinin Çerska'yı ele geçiren Sırplara ulaştığı kaydedildi. ArBiH ve Boşnak mülteci Çerska'dan 7 kilometre uzaklıktaki Konyeviç Polye'ye çekildi. O dönemde Çerska'nın düşmesi, Batılı ülkeler tarafından "Müslümanları kurtarmak"ta olduğunun işareti olarak algılandı. (İlginçtir ki, Naser Oriç'in Sırp köylerini toptan imha ettiği veya Sırbistan'da bulunan kentler üzerine ateş ettiği günlerde, Batı İslâmcı saldırısına göz yumuyordu.) 5-9 Mart'ta Bosna BM Gücü Komutanı Philippe Morillon, Srebrenica'ya giderken Çerska ve Konyeviç Polye'ye de uğradı. 9-15 Mart'ta Srebrenica'da bulunan Philipe Morillon, burada yaşayan insanlarla dayanışmasını göstermek için şehirde kalacağını açıklayarak, "Sizi asla yalnız bırakmayacağım!" ifadesini kullandı ve Sırpların ateşi kesmesini istedi. Bu arada, Sırplar Konyeviç Polye'yi kıskaç içine alıp İslâmcı'yı bozguna uğrattı ve Bratunaç-Konyeviç Polye karayolu boyunca köyleri kurtardı. 15 Mart'ta Philippe Morillon, Sırp Cumhuriyeti Ordusu Genelkurmay başkanı Manoylo Milovanoviç ile yaptığı görüşmede, Srebrenica'da ateşkes için söz aldığını açıklarken, Sırplar da yardım konvoyuna izin verdiler.

18 Mart'ta Bosna-Hersek hükümeti, ülkenin doğusunda Srebrenica'da, yaşanan drama çözüm bulunması için BM Güvenlik Konseyi'ni acil olarak toplantıya çağırdı. Barış görüşmeleri için New York'ta bulunan Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç de, görüşmelerden çekildiğini açıkladı. İzzetbegoviç, "Bu görüşmeleri kesiyoruz anlamına gelmesin. Otellerimizde kalacağız ve Sırpların insanları öldürmeyi durdurmalarını bekleyeceğiz" dedi. 19 Mart'ta Aliya İzzetbegoviç, New York'ta yaptığı açıklamada, New York'ta başlayan barış görüşmelerine Sırp saldırıları kesin bir şekilde durmadıkça iştirak etmeyeceğini bildirdi. (25 Mart'ta Aliya İzzetbegoviç, Radovan Karaciç ve Mate Boban, New York'ta sürdürülen barış görüşmeleri çerçevesinde, bir araya gelerek üçlü bir görüşme yaptılar)
20 Mart'ta Sırp kuşatması altındaki Srebrenica kentine gece girmeyi başaran yardım konvoyunun, kadın, çocuk ve yaralıyı alarak kentten ayrıldı ve ertesi günde yaklaşık 600 sivili taşıyan 19 araçlık BM konvoyunun Tuzla kentine vardı. Bundan sonra, Ratko Mladiç komutasındaki Bosna Sırp ordusu, Srebrenica'ya saldırı tekrar başlayıp Kraglivoda köyü ve 900 metrelik Osmaçe tepesini ele geçirdiler. 26 Mart günü Srebrenica'dan cephe hattı 5-7 kilometre bulunuyordu. Aynı gün Eski Yugoslavya'daki UNPROFOR Komutanı General Lars-Erik Walhgren ile Bosna-Hersek'teki UNPROFOR Komutanı General Philippe Morillon, Belgrad'da Bosnalı Sırpların Başkomutanı General Ratko Mladiç ile görüştüler. General Walhgren görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Sırp komutanının yarın saat 12.00'den başlayarak ateşkes ilan ettiğini ve ateşkesin yanı sıra, Srebrenica'ya gitmek için bekleyen 20 kamyonluk yardım konvoyunun yoluna devam etmesi için izin verdiğini de bildirdi. 26 Mart günü de ABD Başkanı Bill Clinton, Beyaz Saray'da Aliya İzzetbegoviç ile görüştü. Bill Clinton Alija Izetbegović'e, Batı Avrupa ülkelerinin Boşnakları desteklemeye razı edilmesi için, Bill Clinton ve Helmut Kohl'ün çabalarının yoğunlaştırılacağını söylemiştir.

29 Mart günü de Alman, Amerikan ve Fransız uçakları tarafından Srebrenica'ya 3,5 ton yiyecek atıldı. Bu arada UNHCR görevlileri 60.000 kişinin yaşadığı şehri boşaltmanın planını yapmaya koyuldular. Her gün 20 boş kamyon gönderilerek 1000 kişinin şehri boşaltmasının hesabı yapıldı, bu harekât işi 40–60 gün arasında bitirilecekti. Ancak tahliye edilen kişi sayısı 9.000'e ulaşırken Srebrenica'dan sivilin tahliyesine Müslüman komutanlar tarafından, "Sırpların etnik temizlik politikasına yardımcı olacağı" gerekçesiyle izin verilmemesi nedeniyle, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği şehre yardım göndermeyi durdurdu.

30 Mart günü Sırplar Naser Orić'in 48 saat içinde kayıtsız şartsız teslimini istediler. Sırp görüşmeci albay Dragutin Ilić, Bratunač'ta UNHCR görevli ile yaptıkları görüşme sırasında, "Ya onları direnmekten vazgeçirip siz hepsini şehir dışına çıkaracaksınız, ya da biz şehri iki gün içinde alacağız" dedi.

13 Mart günü Batı medya tarafından, Bosna-Hersek üzerinde ilan edilen uçuşa yasak bölge kararının ihlal edildiği ve Srebrenica yakınındaki Müslüman mevzilerinin uçaklarca sürekli olarak bombalandığı bildirildi. Bu nedenle 19 Mart günü BM Güvenlik Konseyi'nde, Bosna-Hersek üzerindeki uçuş yasağının ihlal edilmesi durumunda güç kullanılmasını öngören karar tasarısı üzerinde anlaşma sağlandı. 31 Mart 1993'te ABD'nin baskısı altında bulunan BM GK'i, 816 no'lu kararıyla NATO'ya tüm Sırp uçakları vurmaya izni verdi.

1 Nisan günü Sırplar, şiddetli topçu ateşi açılması ile Skenderovići ve Zeleni Jadar'a yönelik saldırıları sürdürdüler. 6 Nisan günü Bahreyn'de bulunan Aliya İzzetbegoviç, Saraybosna Radyosu'ndan uydu bağlantısı ile yaptığı konuşmada, Sırp kuşatması altında bulunan Srebrenica'daki durumu çok kritik olarak niteledi ve "Artık günlerin değil, dakikaların sayılı olduğunu" söyledi. Öte yandan, İslam Konferansı Örgütü, BM'ye başvuruda bulunarak, Srebrenica'nın kurtarılması için somut önlemler alınmasını istedi.

12 Nisan saat 12.00'de BM 816 no'lu kararı uyarınca NATO'ya bağlı savaş uçakları Deny Flight (Uçuş Yasağı) Harekatı başlattı. Aynı gün de UNHCR Sözcüsü John McMillan, Srebrenica'ya Sırp birliklerinin açtıkları yoğun top ateşi sonucu 15'i çocuk, 56 kişinin öldüğünü 73 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Nihayet, iki haftalık şiddetli savaşlardan sonra 14 Nisan gecesi Sırplar savunma hatlarını güneyden ve doğudan yarmayı başardılar. Şehrin güneyindeki Zeleni Yadar köyünü ele geçirdiler. Savunma hatlarının yarıldığı ve Srebrenitsa'nın teslim olacağı haberi Saraybosna'ya ulaştırıldı.

16 Nisan günü BM Barış Gücü'nün Zagreb'deki bürosu tarafından yapılan açıklamada, Barış Gücü Komutanı General Lars-Eric Wahlgren'in Slobodan Miloşeviç ve Radovan Karađić ile görüştüğü belirtildi. Açıklamada, "General Wahlgren, İkinci Kanada Taburu'na Tuzla'dan acilen hareket etme ve yarın Srebrenica'ya girme talimatı verdi" denildi. BM Sözcüsü Joe Silis de New York'ta yaptığı açıklamada, Miloşeviç'in BM yetkilileri ile temas kurarak Bosna'daki Barış Gücü askerlerinin Srebrenica'ya gönderilmesini istediğini bildirdi. Srebrenica'da bulunan Hans Wens adlı bir insani yardım görevlisi, Tuzla kentine gönderdiği radyo mesajında "Srebrenica da artık her şey bitti. Hiçbir umut kalmadı, halk dehşet içinde, insanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar" dedi. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Sırp öncü birliklerinin kuşattığı Srebrenica kenti ve çevresinde "güvenli bölge" oluşturulmasını kararlaştırdı ve Sırp birliklerinin bölgeden derhal çekilmesini istedi.

17 Nisan günü BM Güvenlik Konseyi, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne karşı uygulanan yaptırımların sertleştirilmesini kararlaştırdı. Güvenlik Konseyi, aldığı 820 sayılı kararında; Bosna-Hersek'in toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve siyasi bağımsızlığını yeniden teyit etti, zor kullanılarak toprak gaspedilmesi ile etnik temizlik kampanyasının kabul edilemez olduğu ve Bosna'daki sivillerin karşı karşıya bulunduğu durumun derin bir kaygıya yol açtığı vurgulanan kararda, Yugoslavya ile Bosna ve Hırvatistan'da Sırpların elindeki bölgelerde, daha önce alınan BM Güvenlik Konseyi kararlarının ihlalleri anlamına gelen tüm faaliyetler kınandı. 18 Nisan günü Ratko Mladić ile Sefer Halilović'in, BM Koruma Gücü Komutam General Lars-Eric Walhgren eşliğinde Saraybosna Havaalanındaki tarafsız bölgede bir araya geldikleri ve Sırp kuşatması altındaki Srebrenica için ateşkes anlaşması imzaladılar.

Bundan sonra Srebrenica'dan helikopterlerle ağır yaralıların tahliyesi başladı. Ratko Mladiç yaptığı açıklamada, Müslüman askerlerin silahlarının Srebrenica'da imha edilmesini ve Müslümanların tanktan bıçağa kadar ellerindeki silahları teslim etmelerini istedi. Müslümanların elindeki obüsler ve 300 hafif silah BM Barış Gücü tarafından "Güvenlik Konseyi`nin 819 numaralı kararını yerine getirme" gerekçesiyle toplanmış ve Potoçari bir üssüne yerleştirilmişti. BM Koruma Gücü Sözcüsü Barry Frewer yaptığı açıklamada, Müslümanların ateşkes anlaşması uyarınca ağır silahlarını teslim ettiklerini, ancak Sırpların olabir saldırısına karşı Srebrenica'da bulunan Kanada birliğinin Müslümanları savunacağını söyledi. Öte yandan, VRS Genelkurmaybaşkanı Manoylo Milovanoviç de yaptığı açıklamada, Srebrenica'daki Müslümanların, ellerindeki silahları BM Koruma Gûcü'ne devrini öngören anlaşmayı ihlal ettiklerini ileri sürerek, "Müslümanlar çoğunluğu eskimiş, kullanılmaz durumda olan küçük çaptaki silahlarını BM Gûcü'ne verdi" ifadesini kullandı.

Bosna'daki BM Kuvvetleri'nin Komutanı Philippe Morillon, Srebrenica'da güvenliği sağladıklarını belirterek "Sırplar, bundan sonra Srebrenica'ya ateş açarlarsa bütün dünyaya saldırmış olacaklardır" dedi. Öte yandan, İngiltere Hükümeti, Srebrenica kentini savunma görevini üstlenen BM gücüne bağlı 139 Kanadalı askeri, güç durumda kaldıklarında kurtarmak için gerekirse kuvvet kullanabileceğini açıkladı. (1995 Ocak ayında Kanadalı UNPROFOR askerilerinin yerine Dutchbat'ı geçirdiler.)

Mayıs Ayı başında, Sırplar, Jepa bölgesini ele geçirmeye ve Han-Pjesak'taki VRS karargâhını güvenlik altına almaya çalıştı. Jepa'nın düşmesi olacağı haberinin New-York'a ulaştırıldığı zaman uluslararası toplum yine Müslümanların imdadına yetişti. 6 Mayıs 1993’teki olağanüstü toplantısında almış olduğu 824 no’lu kararlarıyla BM Güvenlik Konseyi, Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde ve Bihaç ile birlikte Srebrenica’yı da güvenli bölge ilân etti. Fransız General Philippe Morillon, Saraybosna'daki başkanlık konutunda Aliya İzzetbegoviç ile görüşerek Jepa'yı kurtaracağına dair söz verdi. Sırplar, "silahsızlandırma anlaşması"nı kabul etmek zorundaydılar. Ancak, tıpkı Srebrenica "güvenli bölgesi" gibi Jepa "güvenli bölgesi" de kâğıt üzerinde kaldı. Zira bu sefer de tam ters bir durum olarak BM güçleri silahlardan arındırılmış güvenli bölgeler olan Jepa ve Srebrenica'daki Boşnakların Sırplara yaptığı saldırılara seyirci kalıyorlardı.

Eylül 1993 olayları. Komplo Teorileri​


[KRSOL=https://forum.mevsim.org/makale/Clinton_Izetbegovic.png]9 Eylül 1993 tarihli Moscow-Pullman Daily News sayfası (Resimde: Bill Clinton ve Aliya İzzetbegoviç)[/KRSOL]
8 Eylül 1993'te Aliya İzzetbegoviç yine Beyaz Saray`ı ziyaret etti. İzzetbegoviç, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Clinton'a, Saraybosna kuşatmalarını kaldırmaları için Sırplara belli bir süre tanınması, bu süre sonunda kuşatma hala sürerse ABD'nin Sırp mevzilerini havadan vurması yolundaki isteklerini ilettiğini, ancak Başkan Clinton'un bu isteği kabul etmediğini bildirdi. ABD Başkanı Bill Clinton ise, ABD'nin Bosna'da tek başına hareket edemeyeceğini, ancak ülkenin üç etnik cumhuriyete bölünmesini öngören barış planının uygulanması için NATO çerçevesinde kara birlikleri gönderebileceklerini söyledi.

1992-1995'te Srebrenica polisi şefi olan Hakiya Meholiç'in Dani dergisine verdiği demece göre, 1993 yılı Eylül ayında Saraybosna’da katıldığı bir hükûmet toplantısında Aliya İzzetbegoviç, NATO müdahalesinin ancak Bosna-Sırplarının Srebrenica’ya saldırması ve 5.000 Müslüman'ı öldürmeleri durumunda gerçekleşebileceğini açıkladı. Hakiya Meholiç, 22 Haziran 1998 tarihli Dani dergisine verdiği demeçte, 27-29 Eylül 1993'te Saraybosna’da geçtiği Boşnak Parlamentosu (Bošnjački Sabor) toplantısı ve Srebrenica ile Jepa heyetinin Saraybosna’ya gelişi hakkında çok şeyler anlattı. Demece göre, toplantının başlamasından önce, "Holiday Inn." otelinde katıldığı Srebrenicalı ve Jepalı Müslümanların liderleri ile görüşmede Aliya İzzetbegoviç, "Srebrenica ile Vogoşça'yı (Sırp Saraybosnasının bir kısmı) takas etme" önerisinde bulundu. Daha sonra İzzetbegoviç, "Biliyorsunuz, 1993 Nisan ayında (Çerska ve Konyeviç Polye'nin düşmesinden sonra) Bill Clinton bana, NATO müdahalesinin ancak çetnik kuvvetleri Srebrenica’ya saldırıp orada en az 5.000 Müslüman'ı öldürürlerse mümkün olabileceğini söylemiştir" ifadesini kullandı.

Boşnak Parlamentosu'nda, Cenevre Barış Planı'nın kabul edilemeyeceği, ancak işgal altındaki topraklarının bir kısmının Sırplardan geri alınıp, gelecekte kurulması düşünülen Müslüman cumhuriyetine verilmesi koşuluyla onaylanabileceği kararı alındı. Boşnak Parlamentosu toplantısı bittikten sonra İzzetbegoviç bütün Boşnak heyetleri kabul etmiş, ancak belirsiz nedenlerle Boşnak lideri Srebrenicalı ve Jepalıların heyetini kabul etmeyip Srebrenica ve Jepa için bütün tekliflerini reddetmiş.

Aliya İzzetbegoviç ve Bill Clinton arasındaki gizli anlaşma tezleri Edward S. Herman (ABD), Alexander Dorin (İsviçre), Jürgen Elsaesser (Almanya), Jerminal Çivikov (Bulgaristan), Aleksandr İonov (Rusya), Aleksandar Paviç (Sırbistan), Lilyana Bulatoviç (Sırbistan), İbran Mustafiç (Bosna-Hersek) ve başkaları savunmaktadır.

Sözde güvenli bölgeler​


Güvenli bölge ilan edilmiş ve silahtan arındırılmış olan bu bölgeye yasağa rağmen, Naser Oriç'in 1 Ocak 1994'te kurduğu 8. Harekat Grubu (Komandа 8. operativne grupe "Srebrenica" Armije Republike Bosne i Hercegovine) ve 1995 başında yeniden düzenlediği Bosna-Hersek Ordusu 2. Kolordosu 28. Tümeni (28. divizija 2. korpusa Armije RBiH), Sırp gıda konvoy ile yolcu otobüslerine pusu kurmalarını, Sırp köylerine ve Sırp ordusu mevzilerine saldırılarını da sürdürüyordu. Zaten, Sırp kuşatması altındaki "güvenli bölgeler", savaş boyunca, hava üzerinden Tuzla ve Saraybosna'dan silâh, cephane ve sigara alabildiler. Rus askeri tarihçisi Aleksandr İonov, 1995 Ocak-Mayıs ayları arasında 300.000 fişek, 44 RPG-7 bombası, 6 havan (+60 havan mermisi), 100 AK-47 ve 50 telsiz Srebrenica'ya ulaştırıldığını söylemektedir. Radovan Karaciç'in verdiği bilgilere göre, 13 Şubat 1995'te Tuzla'dan 40 Makineli tüfek helikopterle Jepa'ya, sonra Srebrenica'ya taşınmıştır. Bu nedenle, 1995 Mart ayında Karaciç Srebrenica ve Jepa'nın tamamen dış dünyadan koparılmasını emretti ve yardım konvoylarının bu kasabalara ulaşması engellendi. Sırp Cumhuriyeti Ordusu Genelkurmayı, Srebrenica ve Jepa'yı ele geçirmeye karar vermiş, hazırlıklarına başlamıştı.

Boşnak ordusunun başsız bırakılması​


Boşnak hükûmeti Sırpların hazırlıkları bilindiği halde saldırı öncesi Srebrenica'daki askerini gücünü oluşturan 28. Tümen'i başsız bırakmıştır. 16-17 Nisan 1995'te Naser Oriç, 28. Tümen'e mensup 17 subay, 285. Jepa Tugayın Kurmaybaşkanı Ramo Çardakoviç ve 4 Jepalı subay, Zenica Askerî Subay Okulunda eğitim ve Saraybosna'da subay kursu eğitimi gerekçesiyle helikopterlerle Tuzla'ya nakledildi. Bosnalı Sırplar, Boşnaklara BM "koruması" altındaki Batı Slavonya etnik temizliği üzerine intikam tehdidinde bulununca, 28-nci Tümenin Kurmaybaşkanı Ramiz Beçiroviç ve 283-ncü Dağcı Tugayın Komutanı Eyüb Goliç Srebrenica'ya döndüler. 7 Mayıs saat 02.10'da Mil Mi-8 helikopteri Živinice'den kalktı. Helikopterde ekip üyelerinin yanı sıra 19 yolcu olduğu bulunuyordu. Helikopter, Žepa bir bölgesindeki iniş noktasına yaklaştığı sırada Sırplar tarafından düşürülmüş. [kaynak belirtilmeli] Žepa bölgesinde meydana gelen helikopter kazasında 12 kişinin öldüğü ve 10 kişinin de hafif yaralandığı bildirildi. Hayatta kalanlar Beçiroviç, Goliç ve Çardakoviç ise, kazanın nasıl gerçekleştiğini bir türlü açıklayamamaktadırlar. Kaza nedeniyle Boşnak hakimiyetindeki bölge'nin Srebrenica/Jepa ile ulaşımı kesildi. Öylece Beçiroviç ve Goliç, Sırp saldırısı karşısında 5.500-6.200 kişilik tümene birden komuta etmek zorunda kalmış iken, Naser Oriç ve 15 subay Tuzla'da bulunuyordu.

Batı Slavonya etnik temizliği​


UNPROFOR Boşnakların Sırplara yaptığı katliamlara, etnik temizleme operasyonlarına ve silahlı saldırılarına seyirci kalırken UNPOFOR kontrolü altındaki diğer bir güvenli bölge olan Batı Slavonya'da 1 Mayıs 1995'te, Hırvat kuvvetleri de orada yaşayan Krayina Sırp Cumhuriyeti ilan ettigi Batı Slavonya'daki sivil Sırplara saldırdılar. 21 Şubat 1992'de BM GK'i 743 sayılı kararıyla "BM barışı koruma misyonu"nun (UNPROFOR, United Nations Protection Force) oluşturulmasına ve "Birleşmiş Milletler koruması altındaki üç bölge" olan Doğu Slavonya, Batı Slavonya ve Krayina bölgelerinde görevlendirilmesine karar verdi. Ancak, 1995 yılı Nisan-Mayıs aylarında Batı Slavonya'yı korumakla görevli UNPROFOR kuvvetleri, sivil Sırp halkını korumamış, aksine Sırplardan Hırvat saldırısı haberini de saklamışlardır. Arjantin, Nepal ve Ürdün taburları, saldırı konusunda birçok saat önceden uyarıldıkları için, askerî operasyon sahasından başka yerlere kaçmışlardır. Batı Slavonyalı Sırp güçleri saldırıya karşı ciddi bir direniş gösteremedi ve bozguna uğratıldı. Çok kısa bir süre devam eden "sınırlı polis harekâtı" sonucu 454 kadar öldürülmüş ve 18.000 kadar sivil Sırp da yerinden edilerek etnik temizlik planların bir parçası olarak göçe zorlanmıştır. Bu Sırplar da yaşadıkları yerlerden Sırp Cumhuriyeti içlerine doğru göç etmek zorunda kalmışlardır.
Batı Slavonya'daki bu travmatik olay ve Srebrenica güvenlik bölgesi koşullarının Boşnak tarafı tarafından ihlal edilmesi ve Boşnakların bu bölgelerdeki Sıprlara saldırılarının UNPROFOR tarafından engellenememesi yüzünden nihayetinde Srebrenica düşmesinin önşartları oluşmuş oldu. Temmuz ayı ortasında ise Sırp Cumhuriyeti Parlamentosu Başkanı Momçilo Krayişnik (Momčilo Krajišnik), BM koruması altındaki Batı Slavonya etnik temizliğinden intikam almak için Srebrenica "güvenlik bölgesi"nin alınması gerektiğini ilan etti.

NATO ve BM'nin müdahalesi​


28 Şubat'ta "Bosna-Hersek'te uçuş yasağını" ihlal eden 4 Sırp uçağı, Robert G. Wright ve Scott O' Grady'nin yönettikleri 2 Amerikan F-16 uçağı tarafından düşürüldü. ABD'nin saldırısı sonucunda üç Sırp pilot öldü. 10 ve 11 Nisan 1994 tarihlerinde, NATO iki havadan destek operasyonu düzenleyerek Gorajde "güvenli bölgesi"nin çevresindeki Bosnalı Sırp tanklarını ve birliklerini bombaladı. 5 Ağustos ve 22 Eylül 1994 tarihlerinde, NATO uçakları Saraybosna bölgesindeki Bosnalı Sırp mevzilerini de bombaladı. 21 Kasım 1994'te NATO uçakları BM tarafından "güvenli bölge" ilan edilmiş olan Bihaç'ı korumak üzere Krayina'daki Sırp üslerine akın yapmış ve Udbina Havaalanı'nı yoğun bombardıman etmişlerdir. 22-23 Kasım 1994'te, NATO uçaklarının Bosanska Krupa, Dvor-na-Uni ve Otoka'daki Sırp mevzilerini bombaladıkları ve bu saldırının UNPROFOR'un isteği üzerine gerçekleştirildiği belirtiliyor. NATO'nun hava saldırısı, Krayina Sırp, Müslüman özerklikçi ve Bosna Sırp güçlerinin Bihaç, Cazin ve Velika Kladuşa'ya doğru ilerlemelerine mani olamadı. Krayina Sırplar için Bihaç "güvenli bölge"si sırtına takılı bıçaktı. Savaş süresince Sırplar ve Müslüman özerklikçileri, kuşatılmış 5-nci kolordu kuvvetlerini imha edip Krayina'nın cephe gerisinin güvenliğini sağlamak ve Batı Bosna Müslüman bölgesi üzerinde iktidarı Fikret Abdiç'e devretmek amacını gütmüşlerdir. Bihaç'ın düşmesi tehdidi Amerikalıları endişelendirdi. Atif Dudakoviç (MPRI ile işin sorumlusu Bosna-Hersek Ordusu'in kilit adamıdır) ve 5-nci kolordu durumunun umutsuz olduğunu gören Amerikalılar, stratejik kent olan Bihaç'ı kurtarmak maksadıyla ABD eski başkanı Jimmy Carter'i "arabulucu" olarak Bosna'ya gönderdi. 19 Aralık 1994'te Sırp Cumhuriyeti'nin başkenti Pale'de Radovan Karaciç ile görüşen Jimmy Carter (resim 13 Ekim 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.), Bosnalı Sırpların barış istediklerini ve barış için öne sürülen şartları yerine getirdiklerini belirtti. "Barıştırıcı" Carter, NATO'nun artık tarafsız olacağına ve hiçbir hava saldırısı olmayacağına dair vaatlerde bulunuyordu. Carter "gönüllü arabuluculuk" yapmaya gittiği Bosna-Hersek'te ülke çapında ateşkes ilan edilmesi için Boşnak ve Sırpları ikna ettiğini ekledi. Karaciç de, Carter'in vaatlerine inandı. Ve bu nedenle 31 Aralık 1994'te Bosna-Hersek'te Sırplar ve Boşnaklar arasında 4 ay süreli ateşkes anlaşması imzalandı. İmzalanan anlaşması uyarınca Bosna Sırp kuvvetleri Bihaç'tan çekildi.
Aslında, savaş başladığından beri Boşnak yanlısı tutum takınan Amerikalıların tarafsızlık içinde bulunmak gibi bir niyeti hiçbir zaman olmadı. 25 ve 26 Mayıs 1995'te NATO uçakları, UNPROFOR istihbaratı verilerine dayanarak Pale çevresinde iki Sırp cephaneliğini bombaladı. NATO'nun saldırısı ve UNPROFOR'un casusluk faaliyeti Sırpları kızdırdı. Sırplar misilleme olarak 284 BM askerini ve gözlemcisini esir aldılar, esirler cephaneliklerin kapılarına, köprü ayaklarına ve bombalanması muhtemel yerlere zincirlendiler. NATO başka bir saldırı yaparsa ellerindeki esirleri öldüreceklerini söylediler. (Ayrıca, 2 Haziran'da Sırplar tarafından güncellenerek kullanılan SA-6 sistemi, Scott O' Grady'nin F-16'sını da düşürmüştü. Yüzbaşı O'Grady, altı gün boyunca Sırp sahasında saklanmış ve Amerikan denizcileri tarafından kurtarılmıştır). NATO ve BM'nin haftalar süren bu aşağılanması en başta Fransa olmak üzere birçok ülkede tepkilere yol açtı. Fransa kamuoyunda tepkilerin daha çok olması Sırpların esir aldığı bu askerlerin çoğunluğunun Fransız olmasındandı. Fransa hükûmeti krizin son bulması için Eski Yugoslavya'daki UNPROFOR'un Komutanı Fransız General Bernard Janvier'den elinden geleni yapmak istedi.
Sırpları kaygılandıran bir sorun vardı: tıpkı Gorajde, Saraybosna ve Bihaç'a saldırı durumunda gibi Sırp Srebrenica ve Jepa'ya saldırısı durumunda NATO'nun güç kullanabilmesidir. 4 Haziran 1995'te Janvier Ratko Mladiç'le Zvornik'te görüştü. Sırpların esir aldıkları askerlerin serbest bırakılmasına karşılık gelecekte Sırplara karşı hiçbir NATO hava saldırısı olmayacağı teklifini yaptı. 9 Haziran'da Split'te Bernard Janvier ve Bosna'daki UNPROFOR'un Komutanı İngiliz General Rupert Smith ile görüşen BM Genel Sekreterinin Yugoslavya'daki Özel Temsilcisi Yasuşi Akaşi bu anlaşma onayladı. Akashi kamuoyuna yaptığı açıklamada BM'in barışı koruma ilkelerine kesinlikle uyacağını söylemekteydi, diplomatik bu ifadenin normal dildeki karşılığı UNPROFOR'un artık Sırplara karşı bir saldırı için NATO'yu izin vermeyeceği idi. Akashi'nin 'tarafsızlık' garantisi, kışkırtıcı bir nitelik taşıdığından Sırpların Srebrenica'ya saldırmasının yolunu açtı.
7, 13 ve 18 Haziran 1995 tarihlerinde, Bosnalı Sırplar tarafından, rehin aldıkları BM görevlileri serbest bırakıldı.

Saraybosna Savaşı ve Vişnitsa Olayı​


[KRSAG=https://forum.mevsim.org/makale/Clinton_Izetbegovic.png][/KRSAG]
15 Haziran 1995'te Aliya İzzetbegoviç Saraybosna'da bir bildiri yayımlayarak, Bosna ordusunun Saraybosna'yı saran Sırp çemberini kırmak için harekete geçtiğini açıkladı. 15-17 Haziran'da Boşnak Ordusu, Semizovaç-Olovo yolunu, Çemerska, Debelo Brdo ve Trebeviç dağlarını ele geçirdi. İzzetbegoviç yaptığı açıklamada, hükûmet birliklerinin başlattıkları saldırının hedefinin, Saraybosna çevresinde 3 yıldır devam eden Sırp kuşatmasını bitirmek olduğunu, saldırının bu hedefe ulaşıncaya kadar devam edeceğini ekledi. 18-22 Haziran'da Boşnak Ordusu, Pale'yi (Sırp Cumhuriyeti'nin başkenti) zaptetmeye çalıştı, fakat direnişle karşılaşınca savaş hareketlerini durdurmak zorunda kaldı. Bu arada Bosnalı Sırplar elindeki askeri birliklerini Saraybosna cephesine kaydırdı ve 22 Haziran'da karşı saldırıya geçerek Boşnak Ordusunu bozguna uğrattı. Sırplar da Semizovaç-Olovo yolunu ve Çemerska'yı geri aldi, ayrıca Saraybosna-Trnovo yoluna hakim ve stratejik öneme sahip tepelerini ele geçirdi. 15-28 Haziran Saraybosna Savaşı sonunda tarafların tahmini kayıpları ise şöyledir: Boşnaklar 1.000 ölü ve 3.000 yaralı, Sırplar ise 200 ölü ve 600 yaralı.

26 Haziran 1995'te Boşnak Ordusu Kurmaybaşkanı Enver Hacihasanoviç'in emri üzerine Vişnitsa (Višnjica) köyü yakılıp yıkılmıştır. Hacihasanoviç, Vişnitsa'ya saldırının Saraybosna cephesindeki Sırp kuvvetlerini çekeceğini bildirdi. Srebrenica Bölgesi Belediyesi Yürütme Komitesi Başkanı İbran Mustafiç bu provokasyona öteden beri karşıydı. Mustafiç, Vişnitsa'ya saldırından sonra intikam olabileceği yolunda uyarıda bulunmuştu. Mustafiç'in uyarısına rağmen Boşnaklar, Hollandalı askerlerin mevzileri içinden geçerek Vişnitsa'ya saldırı yaptılar. Bu kez Sırp köylülerin çoğu dağlara kaçmayı başardı. Boşnaklar, 1 askeri öldürdü ve 3 köylüyü yaralandı, Sırp mallarını yağma edip evleri yaktılar. Bundan sonra 100 koyunu götürüp Srebrenica 'güvenli bölgesi'ne döndüler. Bu saldırı Saraybosna Savaşının sonucunu etkilemedi, ancak Srebrenica 'güvenli bölgesi'nin çözülüşü hızlandırdı.
Radovan Karaciç, Vişnitsa yakma haberini alınca Srebrenica'nın alınması emrini verdi.

Srebrenica va Jepa'nın düşmesi​


Krivaya 95 (Krivaja 95) Operasyonu. Srebrenica'nın düşmesi

Srebrenica'daki 28. Tümen, başta AK-47 ve Makineli tüfekler olmak üzere hafif silahlarla donatılmış olan 5.500-6.200 askerten ibaretti. Tek bir tanka ya da bir zırhlı taşıyıcıya sahip değildiler, topçuların yalnızca 80mm'lik havanlar, bir Hongjian Red Arrow-73 ve bir 76-mm dağ topu M1938 (+40 mermi) vardı. 370-400 kişilik Hollanda Taburu ise otuz zırhlı taşıyıcıya, altı BGM-71 TOW'a ve altı 81mm'lik havanlara sahipti.

Srebrenica'yı zaptetmesi üzerine Sırplar bölgeye 3 bin asker, 10 tank, bir zırhlı personel taşıyıcı ve 52 top ile Sam füzeleri sevk edilmişti. 6.750 kişilik ihtiyat kuvvetleri Srebrenica ve Jepa etrafındaydılar. Bosna Sırp Ordusu, "güvenli bölge"nin Boşnak savunma hattını yarmak istemektediler. 6 Temmuz (1995) sabahı saat 3.15'te 28. tümenin mevzilerine roket ateşi açılması ile saldırı başladı. Tüm gün boyunca Sırplar 836 m-lik Javor dağına hücum yapmaktaydılar. Ama akşam üzeri sağanak hâlinde yağmur boşandı. Görüş azaltıldığı için Sırplar çıkış mevzilerine geri çekildi. Hollandalı komutanın hava desteği isteği, Carl Bildt ve Slobodan Miloşeviç arasındaki görüşme yapıldığı gerekçesi ile reddedildi.

Ertesi gün askeri harekat durduruldu. Çünkü Srebrenica bölgesi sise büründü tamamen. 8 Temmuz'da Hollandalılar açılan ateş sonucu Javor dağındaki iki kontrol yerini terkettiler. 9 Temmuz günü saat 9.00 ve 18.15'te Sırplar, Hollandalıların iki gözetleme mevzilerine daha saldırdı ve 30 kadar Hollanda askerini rehin aldı. Javor dağı ve Zvornik'in boksit ocaklarıyla bağlantısını sağlayan önemli bir kavşak artık Sırpların elindeydi.

9 Temmuz günü saat 17.00'de Sırp öncüsünün şehre yaklaştığı haberini Thom Karremans'a ulaştı. Bu bilgiler üzerine Karremans, 28. Tümen Komutan Vekili Ramiz Beçiroviç'ten yardım istedi. Thom Karremans Beçiroviç'e "Srebrenica'yı Sırp saldırısından koruyacak önlemler alınması" çağrısında bulunuyordu. Hollandalı komutan Boşnaklara teslim ettikleri silahların (Potoçari Üssündeki obüsler, havanlar ve top) geri alınmasını istemelerine rağmen isteğine olumsuz cevap aldı. Ramiz Beçiroviç şu şekilde cevap vermiş:"Bu silaha ihtiyacımız yok. Srebrenica'yı korumaya niyetli değiliz. NATO hava desteğini neden istemediniz?" Bu karşılığı hiç beklemediğinden şaşıran Karremans hava desteği isteğini yineliyordu. Aynı günün akşamı Bernard Janvier ve Yasushi Akashi Bosnalı Sırplara, sabaha kadar geri çekilmezlerle ve rehin Hollandalıları serbest bırakmazlarla NATO'nun hava saldırısı düzenleyeceği tehdidinde bulundu.

10 Temmuz saat 07:00'de Mido Salihoviç komutasındaki 100 kişilik müfrezesi, Srebrenica iki kilometre güneyindeki Kozle köyün ün yanındaki Sırp koluna ansızın hücum etmiş, bir tank ve birkaç araba ateşe vermiş, daha sonra Kozle ile Jivkovo Brdo'ya hakim tepeleri zaptetmişti. Bu sırada Salihoviç'in Beçiroviç'e yaptığı takviye çağrıları cevapsız kaldı. Öğleden sonra Sırp kuvvetleri, tepelere yoğun bir topçu ve havan ateşi açarak taarruza başladılar. Salihoviç müfrezesi kısmen dağıldı kısmen imha edildi.

10-11 Temmuz gecesi Boşnak askerleri, Srebrenica'nın güneyindeki savunma mevzilerini terk etmeye ve kuzey-batı yönüne doğru gitmeye başladı. (2002 yılında "NIOD-rapport: Srebrenica en 'veilig' gebied; Reconstructie, achtergronden en analyses van de val van een Safe Area" adlı bir incelemede yer alan Hollanda askerlerinin ifadeleri, Srebrenica'nın Boşnak Ordusu tarafından Sırplara teslim edildiği gerçeğini ortaya koyuyordu. Fakat 6.600 sayfalık rapor yayınlamasının aradan sekiz yıl geçtiği halde, Hollanda Savaş ve Dokümantasyon Merkezi bu raporu hâlâ dünyanın hiçbir diline (ne İngilizceye, ne de Sırpçaya) çeviremedi.) 11 Temmuz sabah Srebrenica'da tam bir kaos durumuydu; binlerce sığınmacı panik içerisinde sokaklarda koşuşturuyordu. Gün ortasında çoğunluğu kadın, çocuk ve ihtiyarlardan müteşekkil 20.000’den fazla sığınmacı Potoçari’deki ana Hollanda üssüne kaçtılar. Hollandalı askerler de kenti boşalttılar.

Saat 14:40’ta iki Hollanda F16 uçağı Srebrenica’yı kuşatan Sırp mevzilerine iki adet bomba bıraktı. 1 Sırp tank vuruldu. Sırplar bu saldırılara ellerindeki Hollandalı rehineleri öldürecekleri ve Potoçari Üssünü bombardıman edecekleri tehdidiyle karşılık verince bundan sonraki saldırılar durdu.

11 Temmuz 1995 günü saat 16.15'te Ratko Mladiç, 28. Tümenin hiç direnmeden bırakılmış kente kolaylıkla girdi. Mladiç, Srebrenitsa'yı ele geçirdiğinde, kent merkezinde bir kameraya konuşurken şunları söylemiştir: ""İşte 11 Temmuz 1995'te Sırp şehri Srebrenica'dayız. Büyük bir Sırp bayramı arifesinde iken bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Nihayet, dahiyalara karşı gerçekleştirdiğimiz ayaklanmadan sonra, bu toprakta "Türklerden" intikam almamızın vakti geldi

Potoçari kampı. Mültecilerin tahliyesi​


11 ve 12 Temmuz tarihlerinde Mladiç, Karremans ve Boşnak yetkilileri (Nesib Manciç, Çamila Osmanoviç-Purkoviç ve İbrahim Nuhanoviç) ile görüşmeler sonucu mültecilerin otobüslerle konvoy halinde Tuzla Serbest Bölgesine götürülmesini konusunda anlaşmaya vardı. Bu amaçla Sırp Cumhuriyeti hükümeti Potoçari'ye 50 otobüs gönderdi. Otobüsler kente gelirken Sırplar, 15 ile 70 yaş arası erkekleri "savaş suçlusu sanıkları sorguya çekmek" gerekçesiyle ayırdı. Potoçari’ye kadar gelen Mladiç televizyon kameraları karşısında kimseye bir şey yapılmayacağı ve herkesin güvenle Srebrenica dışına çıkarılacağı garantisi verdi. Mladiç de, "Size Allah yardım edemez ama Mladiç edebilir!" diyor ve elindeki çikolataları Boşnak çocuklara dağıtıyordu. Ancak Mladiç, "bütün İslamcı teröristler ve savaş suçluları" bulunup cezalandırılacağını uyarıda bulunuyordu.

12 Temmuz günün öğleden sonrası kadın ve çocuklarla dolu 20 araçlık ilk konvoyu Hollandalı askerler eşliğinde Boşnak güçlerinin kontrolündeki Kladany'a doğru yola çıkardılar. Otobüslerle cephe hattı yakınına götürülen kadın, çocuk ve yaşlı insanlar yolda indiriliyorlar ve 10 kilometrelik yolu yürümek zorunda bırakılıyorlardı. Aynı bir şekilde sonraki iki gün içerisinde 25.000 dolayında sivil Potoçari kampından tahliye edildi. Yaklaşık 750 erkeği (esirler içinde İbran Mustafiç vardı) cezaevine ve esir kamplarına yerleştirildi.

Mültecilerin tahliye işlemi bittikten sonra Hollandalı askerler kampta yaklaşık bir hafta daha kaldılar. Hollanda Taburu daha sonra 21 Temmuz’da Hırvatistan’a nakledildi.

Yoğun bir psikolojik bombardıman
BM Genel Sekreteri Butros Gali Srebrenitsa'nın düşmesine ilişkin gazetecilere yaptığı açıklamasında, BM'nin en önemli görevinin Srebrenitsa'dan kaçanlara güvenli bir barınak bulması olduğunu söyledi. Bu maksatla UNPROFOR Tuzla'ya acil yardım malzemesi (kişisel hijyen, çadır, ilaç ve su), doktor ekibi ve uzman gönderdi. Ama Boşnak hükûmeti Tuzla kentine insanı yardım konvoylarının ulaşmasını engelleyip psikolojik savaşta medya baskı aracı olarak Srebrenitsalıları kullanmayı tercih etti. Srebrenica'dan tahliye edilen binlerce kadın, yaşlı ve çocuk Tuzla Havaalanında derme çatma çadırlara veya kızgın güneş altındaki yerlere sığınmıştı. Sıcak bir yazdı, insanlar kavruluyordu. CNN, BBC, France 2 ve başka Batı televizyon kanalları, gayrisıhhi şartlar altında yaşayan çocukları, ağlayan kadınları ve sıcak çarpmasına maruz kalan ihtiyarları göstererek Sırplara karşı kin besliyordu. Günlerdir Batı basını 'kurşuna dizme', 'yakma', 'diri diri gömme', 'kitlesel tecavüz' ve 'Srebrenitsa cesetler yığın yığındı' öyküleriyle ilgili haberlere geniş yer veriyor.

Batı kamuoyu hemen bu öykülerin NATO müdahalesi lehine kanıt olduğunu belirtti. Hatta II. Jean Paul, 23 Temmuz 1995'te Bosna'da "adil savaş" ("guerra giusta") başlatmak için NATO'ya çağrıda bulundu. Kamuoyunun yükselen tepkisi nedeniyle 24-25 Temmuz ve 1 Ağustos 1995 tarihlerinde NATO, Bosnalı Sırplara karşı askeri bir operasyonu öngören bir karar almış, İtalya'daki hava üslerine savaş uçakları göndermeye başlatmıştır.

Pilici-Branyevo katliamı​


Tuzla'ya 28.Tümenin yarması
11 Temmuz günü akşam üzeri 28. Tümene mensup asker ve yetişkin erkekten oluşan 12.000-15.000 kişilik bir grup Šušnjari (Şuşnyari) köyünde toplandı. Yaptıkları suçların cezasını çekmekten kurtulmak ve yürüyerek Boşnak kontrolündeki bölgeye ulaşabilmek arzusundaydılar. 11-12 Temmuz gecesi Boşnaklar dağlar ve orman içinden Tuzla’ya doğru yola çıktılar, ancak Kamenica ve Snagovo bölgelerinden geçerken Bosna-Sırp kuvvetlerinin pusularına düştüler. Boşnakların bir kısmı topçu ateşi ve havan ateşiyle öldürüldü. Boşnakların bir kısmı ise mayınlara çarpıp öldü ve Jadar nehrini gecmeye zorlaması sonucu boğuldu. Sırp askerleri yakalayabildiklerini de öldürdü. Esirlere acımasız ve sert davranışı intikam hırsı ile açıklamak olanaklıdır. Sırp askerleri arasında Boşnak vahşetinin görgü tanıkları ve Naser Oriç'in saldırılarında ölenlerin yakınları vardı. Bosna-Hersek Sırp Cumhuriyeti Araştırma Komisyonunun hazırladığı bir raporda linç edilen Boşnakların sayısı yüzden az olarak gösterilir. Zaten, Jepa Bölgesinde bulunan Ratko Mladiç ve Radislav Krstiç, kendi askerlerin kontrolünü sağlayamadılar.

Bu ağır kayıplara rağmen 28.Tümen Sırp mania müfrezesini kırıp geçirdi ve 16 Temmuz günü sabah üzeri karşıdan geldiği Bosna-Hersek Ordusu 2. Kolordusu birlikleriyle birleşti. 15 Temmuz'daki savaş sonucu 50 Sırp öldü, 150 Sırp ise yaralandı. Yeni asker ölümlerden kaçınmak için 16 Temmuz saat 13.00'te beş günlük ateşkes ilan edildi ve Boşnaklara koridor açıldı. Bu süre içinde 5.500 (Boşnak yanlısı versiyon) ile 10.000 (Sırp yanlısı versiyon) kişi arası Tuzla'ya salimen ulaşabildi.

BM görevlileri, 28.Tümenin yarması koşullarını denetlemek ve Tuzla'ya ulaşan erkek sayısını belirtmek için hiçbir şey yapmadı. Bunun üzerine ölü sayısı Boşnak hükûmeti tarafından "düzeltildi", 28.Tümene mensup askerler "masum ve silahsız siviller" olarak nitelenmişti. 25 Temmuz 1995'te ise BM İnsan Hakları Komisyonu Özel Raportörü Tadeusz Mazowiecki, Paris'te yaptığı açıklamada, "Bosnalı Sırplar'ın Srebrenica "güvenli bölgesini" ele geçirmelerinden sonra, 7 bin kişinin kayıp olduğunu" bildirmiştir.

Stupçanitsa 95 (Stupčanica 95) Operasyonu. Jepa'nın düşmesi
11 Temmuz günü Sırp Cumhuriyeti Ordusu'nun bir kısmı, 10.000-12.000 Müslüman’ın yaşadığı ve 79 Ukraynalı UNPROFOR askeri tarafından güvenliği sağlanan Jepa "güvenli bölgesi"ne kaydırıldı. 13 Temmuz'da Radislav Krstiç komutasındaki Bosna Sırp birlikleri Jepa'yı da bombalamaya başladılar.

14 Temmuz tarihinde ise Bosnalı Sırplar, başında Albay Avdo Paliç'in bulunduğu 285. Tugay'ın teslim etme teklifini reddettikten sonra Jepa'ya karşı saldırılarını yoğunlaştırıp BM Koruma Gücü askerlerine ait son iki gözlem karakolunu ele geçirdiler. 15 Temmuz'da Jepa Belediye Başkanı radyo aracılığı ile Saraybosna'ya gönderdiği mesajda, "Zepa çevresindeki Sırp çemberi daralıyor. NATO'nun Sırplara hava akını düzenlemesini, Acil BM Acil Mukabele Gücü'nün yardıma gelmesini bekliyoruz" dedi. Bunun üzerine Jepa'daki BM üssünü kuşatan Sırplar, NATO uçaklarının kenti kurtarmak için yardıma çağrılması halinde üssü bombalamakla tehdit ettiler.

19 Temmuz'da Ratko Mladiç, Radislav Krstiç ve Jepa liderleri arasındaki görüşmeler sonuç vermedi. Ve 22 Temmuz'da Sırplar cephenin güney kesiminde tank birliği kullandı. 25 Temmuz'da Jepa da düştü.

27 Temmuz'da, Jepa`daki bir UNPROFOR kampında, resmi görüşmeler sırasında, Albay Avdo Paliç ortadan kaybolmuştu. Boşnak hükümeti, Bosnalı Sırp kuvvetlerinin Paliç'i götürdüklerini ve Paliç'in kalıntıları sekiz diğer kurbanla birlikte 2001 yılında Bosna'nın doğusundaki Rogatica kasabasında ortaya çıkarılan bir toplu mezardan çıkarıldıklarını bildirdi. Adli tıp uzmanları 5 Ağustos 2009'de Avdo Paliç'in kalıntılarını teşhis ettiklerini söylediler.

Sonraki olaylar​


Gorajde Sorunu
Bosnalı Sırplar, Srebrenica ve Jepa birlikte ile Gorajde'yi (Doğu Bosna'daki üçüncü "güvenli bölge") ele geçirmek istemekteydiler. 20 Temmuz'da Radovan Karaciç, Amerikan Watete televizyonuna verdiği demeçte, Boşnaklara, Gorajde ile Saraybosna'nın bir kısmını takas etme" önerisinde bulundu. Karadziç, Boşnakların Sırplara zorluk çıkarmanın dışında Gorajde'ye ihtiyacı olmadığını belirterek, önerdikleri değişimin savaşmaktan daha iyi olduğunu söyledi. Bunun üzerine 21 Temmuz'da ABD Dışişleri Bakanı Warren Christopher Londra Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Sırplara acilen "Gorajde'ye saldırmayın" şeklinde bir ültimatom verilmesini istedi. 22 Temmuz'da ABD Savunma Bakanı William Perry de, Londra'da yapılan Temas Grubu genişletilmiş toplantısından sonra Washington'a dönerken, uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, Sırpların uluslararası uyarılara meydan okuyarak "güvenli bölge" Gorajde'ye saldırmaları halinde, NATO savaş uçaklarının, hava saldırıları gerçekleştirmek için birkaç gün içinde hazır duruma geleceğini ekledi.

Dayton Anlaşmasının çizdiği sınırlara göre, Gorajde Boşnak-Hırvat Federasyonu'na bırakılmıştır.

Krayina etnik temizliği. "Srebrenica uydu görüntüleri"


28 Temmuz'da Bosnalı Hırvatlar, Jepa bir bölgesine başında Ratko Mladiç komutasındaki Sırp kuvvetlerin yığmasından istifade ederek Banya Luka'yı Knin'le bağlayan iki önemli şehri Bosansko Grahovo ve Glamoç'u ele geçirdiler. Aynı gün 20 bin Sırp sivili, dağları aşarak Grahovo ve Glamoç'u terk etti.

4-8 Ağustos 1995 tarihlerinde ise Hırvatistan Ordusu, Boşnak 5. kolordu ve NATO’yla işbirliği içinde, Fırtına Harekâtı düzenleyerek, Krayina Sırp Cumhuriyeti'ni ve Batı Bosna Cumhuriyeti'ni yıkmıştı. 10 Ağustos 1995'te, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü David Johnson Washington'da yaptığı açıklamada, Sırplar'ın Srebrenica'yı ele geçirmesinden sonra 10 bin kadar kişinin akıbetinin bilinmediğini kaydetti. Johnson, uydudan elde edilen fotoğrafların birer kanıt olarak BM Güvenlik Konseyi'ne ABD Daimi Temsilciliği tarafından verileceğini bildirdi. Aynı gün BM GK'nin basına kapalı yapılan toplantısında Amerika'nın BM Büyükelçisi Madeleine Albright, resimde Nova-Kasaba'nın etrafında daha yeni kazıldığı belli olan topraklar ve 2.000-2.700 kişinin gömüldüğü toplu mezarları açıkça görüldüğünü açıkladı. Albright de, ABD uydularının Srebrenica yakınlarındaki futbol sahalarında toplu olarak öldürülmeyi bekleyen Müslümanların yerlerini tespit ettiklerini belirtti. Ancak 'futbol sahası görüntüleri' hiçbir zaman kamuoyuna gösterilmedi. BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri olan Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve İngiltere kararıyla, Srebrenica uydu görüntüleri gizlendi ve hatta, gelecek 30-50 yıl içinde Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde kullanımını yasaklandı.

1995 Ağustos ayında "Birleşmiş Milletler 8.000 kişinin yaşamını yitirdiği katliamı önlememiş" diye haberler ve "Srebrenica uydu görüntüleri" dünya basını ve televizyon ekranlarını uzun süre işgal etti. CNN, CBS, BBC, France 2, TG1, Hollanda Televizyonu, Agence France-Presse muhabirleri Srebrenica bir bölgesine geldiler. Fakat muhabirler ne toplu mezarlar ne de futbol sahası bulamadılar. Lahey Mahkemesi müfettişleri ise 1996'da Nova-Kasaba bir bölgesinde çalışmalara başladı, ancak 33 kalıntı bulabildi. Nihayet, Batılı bağımsız gazetecileri, 'Srebrenica uydu görüntüleri'nin aslında sahte olduğunu ileri sürdüler. Tekzip yazıları, 20 Ağustos 1995 sayılı The Guardian Manchester'de, 17 Aralık 1997 sayılı Die Tageszeitung'da, Mart 1996 sayılı Living Marxism'de ve Mart-Nisan 1996 sayılı Nova, Frankfurt o/m'da yayınlandı ama bunun hiçbir anlamı yoktu. Dünyâ kamuoyu bütün dikkatini Srebrenica üzerinde toplayarak Krayinalı Sırpların acılarını unuttu ve II. Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’daki en kötü etnik temizlik olan Krayina etnik temizliğinde NATO ve UNPROFOR'un oynadığı rolüyle ilgilenmedi.

Rövanşizm​


1993-Temmuz 1995 arasında Alman uçakları ve pilotları, Bosna-Hersek üzerindeki havadan yardım operasyona ve "Uçuş Yasağı" operasyonuna UNPROFOR çevresinde ve BM GK'inin onayı ile katılıyordu. Srebrenica ve Jepa'nın bir düşmesine kadar iç kamuoyunun baskısıyla Birlik 90/Yeşiller Koalisyonundan Alman politikacı Joschka Fischer Alman askerlerinin Bosna’ya gönderilmesinin yanlış oldugunu söylüyordu. Ancak bu gerçek, 1995 yılının Temmuz ayında tam tersine döndü. 30 Temmuz 1995'te Joschka Fischer, Bosna’da yaşanan olayları "faşizmin yeni bir şekli" ilan etmiş ve Srebrenica sonrası Alman Ordusunun Balkan’a gönderilmesine artık karşı olmadığını açıklamıştır. Deliberate Force Operasyonu, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Alman hava kuvvetlerinin ilk askeri operasyonudur.

Srebrenitza katliamı iddiası de, Almanya'nın Kosova Savaşı'na katılmasını haklı göstermek için Berlin'e fırsat verdi. 28 Mart 1999'te, Almanya Savunma Bakanı Rudolf Scharping, ARD televizyonuna verdiği demeçte, Almanya'nın Kosovalı Arnavutları soykırımdan koruyacağını açıklayarak "Srebrenica'da BM barış güçleri 30.000 kişinin katledilmesine seyirci kaldıklarını" söyledi.

Srebrenica anıtı​


20 Eylül 2003 ABD eski Başkanı Bill Clinton, Srebrenica katliamı anısına, Potoçari'de anıt bir mezarın açılışını yaptı. Sırp Cumhuriyeti kontrolü altındaki bölgede yapılan anıtın açılışına 20 binden fazla kişi katıldı. Clinton, katliamın sorumlularının yakalanması çağrısında bulundu. Törende toplanlar, Clinton’un üç yıl süren Bosna Savaşı’nın Kasım 1995'te sona ermesindeki rolüne değindi. Konuşmanın ardından, kazı yapılan toplu mezardan çıkarılan, 16 ile 75 yaş arasındaki 106 kişiye ait naaş toprağa verildi.

Akrepler​


2 Haziran 2005'te, yani iddia edilen soykırımın 10. yıldönümünden sadece 1-1,5 ay önce La Hey Mahkemesi’nde "Škorpioni" (Шкорпиони) isimli sözde askeri birliği bir üyesinin kişisel arşivinden alınan video kaydı gösterildi. Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'nin eski lideri Slobodan Miloşeviç yargılandığı sırada Lahey Mahkemesi'nde de gösteren video kaydında, dağlık ve ormanlık bir bölgede esir alınan 6 kişinin nasıl kurşuna dizildiği gösterilmekteydi. Bu görüntüler, 11 Temmuz 1995'te Srebrenica’da 8000 Bosnalı Müslümanın öldürülerek gerçekleştirildiği soykırımın bir kanıtı olarak kabul edildi.

2007 Nisan ayında Belgrad’taki Sırbistan Savaş Suçları Mahkemesi dört Sırp milisi beş yıl ile yirmi yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırdı. Sanıklar, 1995 yılı yazında Bosna-Hersek'in Trnovo köyünde altı Müslüman esiri öldürmekten suçlu bulundular. Hakim davanın karar duruşmasında, "Akrepler" birliğin komutanı Slobodan Mediç ve yardımcısı Branislav Mediç'e 20 yıl, suçunu itiraf eden Pera Petraşeviç'e 13 yıl, diğer sanık Aleksander Mediç'e ise 5 yıl hapis cezası verdi. Aynı davada yargılanan Aleksander Vukov ise beraat etti. Hakim de, sivil halka karşı savaş suçu işlendiğini açıkladı ancak "soykırım" ya da "insanlığa karşı suç" gibi terimleri kullanmaktan kaçındı.

Mahkeme​


10. Suikast Müfrezesinin üyeleri davası

Yugoslavya polisi 1996 yılının Mart ayı başında Voyvodina'nın Novi Sad kentinde 10. Suikast Müfrezesinin iki eski üyesi Drajen Erdemoviç ve Radoslav Kremenoviç'i yakaladı. Erdemoviç ve Kremenoviç, aynı ayın sonunda Lahey'e sevkedildi. 22 Mayıs'ta Kremenoviç serbest bırakıldı ve Belgrad'a döndü.

31 Mayıs, 19 ve 20 Kasım 1996'te, Hırvat paralı askeri Drajen Erdemoviç Srebrenitsa olayları hakkında bilgi verdi. Erdemoviç, üyesi olduğu 10. Suikast Müfrezesinin, 16 Temmuz 1995'te, Zvornik kuzeyi-batısındaki Pilica'da bulunan bir ciftlikte 1.200 kadar kişiyi nasıl sistematik olarak öldürdüğünü anlattı. 29 Kasım 1996'da Drajen Erdemoviç bizzat kendisi yaklaşık 70-120 silâhsiz Müslüman'ı öldürmekten dolayı savaş hukuku ve geleneklerini ihlal etmekten suçlu bulunmuş ve 10 yıl hapis cezası almıştır 5 Mart 1998'de cezası 5 yıla indirilmişti. 2000 yılının Ağustos ayında Drajen Erdemoviç, general Krstiç'e karşı tanıklık yapması karşılığında özgürlüğüne kavuşmuştur.

19-20 Nisan gecesi 2010 yılında, Sloven paralı asker Franc Kos, Hırvatistan'ın doğusundaki Bajakovo'da, Sırbistan'dan Hırvatistan'a girerken Hırvatistan polisi yakalandı. Bosna medyasına göre, Franc Kos, 10. Suikast Müfrezesinin mensubu olarak Pilica-Branyevo katliamına katıldı.

Radislav Krstiç davası​


2 Aralık 1998'de Radislav Krstiç NATO güçleri tarafından tutuklandı. Radislav Krstiç, 2 Ağustos 2001 yılıında Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soykırım suçlusu olarak suçlu bulunup 46 yıl hapisle cezalandırıldı. 19 Nisan 2004'te cezası 35 yıla indirilmiştir.

Slobodan Miloşeviç davası
Slobodan Miloşeviç'e göre, Srebrenica olaylarıda yabancı gizli servislerin bir parmağı olduğu konusunda ciddi gerekçeleri vardır. 27 Eylül 2002'de, Miloşeviç Lahey Mahkemesinde yaptığı savunmada, katliamın Fransız Gizli Servisi emrinde bulunan paralı askerler tarafından gerçekleştirdiğini söyledi.

Radovan Karaciç davası
2009 yılının Temmuz ayında Radovan Karaciç, Srebrenica katliamında "ölü sayısının abartıldığını" kanıtlamak için DNA testlerini kullanmak istedi.

Soykırım davası
26 Şubat 2007'de Lahey Adalet Divanı; bu katliamı bir 'soykırım' olarak kabul etti; ancak Sırbistan'ın sorumlu tutulmayacağına karar verdi.
 
Üst
Alt