Halk arasında üç aylar diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylardır. Nitekim Hz. Peygamber, Recep ayı girdiğinde “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bizlere mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua etmiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259).
Bir defasmda, Peygamber efendimiz, Receb aymda tutulacak oruçların faziletini anlatıyordu. Orada bulunanlardan, yaşı ve piri fani bir zat ayağa kalkıp:
-Yâ Resûlallah! Ben Receb ayının hepsini oruçlu geçiremem, dediğinde; Peygamber efendimiz:
– Sen Receb ayının birinci, on beşinci, sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevabına kavuşursun. Çünkü sevaplar on misli kaleme alınır. Fakat sen Receb-i şerifin ilk cuma gecesinden gafil olma ki, melekler o geceye Regâib gecesi demişlerdir. Zîra o gece, gecenin üçte biri geçtikten sonra göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Kâ’be-i muazzama etrafmda toplanırlar. Allahü teâlâ onlara hitâben:
“Ey meleklerim! Dilediğinizi benden isteyiniz.” buyurur. Onlar:
“Yâ Rabbî! İstediğimiz, Receb ayında oruç tutanları mağfiret etmendir.” deyip, isteklerini arzederler. Allahü Teâlâ:
“Ben, Receb ayında oruç tutanları mağfiret ettim.” buyurur.
Yine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
“Receb ayında bir gün, bir gece vardır ki, bir kimse o gün oruç tutsa, gecesinde namaz kılsa, ibâdete devam eylese, bir yılın bütün günlerini oruç tutmuş, bütün gecelerini ibâdetle geçirmiş sevâbı verilir. O gün Receb’in yirmi yedinci günüdür.”
Ramazan ayında oruç tutmak farzdır (Bakara, 2/184-185). Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamberin (s.A.S.) diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Savm, 52-53; Müslim, Sıyâm, 173-79).
Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir.
-Alinti-
Bir defasmda, Peygamber efendimiz, Receb aymda tutulacak oruçların faziletini anlatıyordu. Orada bulunanlardan, yaşı ve piri fani bir zat ayağa kalkıp:
-Yâ Resûlallah! Ben Receb ayının hepsini oruçlu geçiremem, dediğinde; Peygamber efendimiz:
– Sen Receb ayının birinci, on beşinci, sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevabına kavuşursun. Çünkü sevaplar on misli kaleme alınır. Fakat sen Receb-i şerifin ilk cuma gecesinden gafil olma ki, melekler o geceye Regâib gecesi demişlerdir. Zîra o gece, gecenin üçte biri geçtikten sonra göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Kâ’be-i muazzama etrafmda toplanırlar. Allahü teâlâ onlara hitâben:
“Ey meleklerim! Dilediğinizi benden isteyiniz.” buyurur. Onlar:
“Yâ Rabbî! İstediğimiz, Receb ayında oruç tutanları mağfiret etmendir.” deyip, isteklerini arzederler. Allahü Teâlâ:
“Ben, Receb ayında oruç tutanları mağfiret ettim.” buyurur.
Yine Peygamber efendimiz buyurdu ki:
“Receb ayında bir gün, bir gece vardır ki, bir kimse o gün oruç tutsa, gecesinde namaz kılsa, ibâdete devam eylese, bir yılın bütün günlerini oruç tutmuş, bütün gecelerini ibâdetle geçirmiş sevâbı verilir. O gün Receb’in yirmi yedinci günüdür.”
Ramazan ayında oruç tutmak farzdır (Bakara, 2/184-185). Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamberin (s.A.S.) diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhârî, Savm, 52-53; Müslim, Sıyâm, 173-79).
Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir.
-Alinti-