Yılkıdan üç türlü at gelir...
Bazı atlar, daha diğer atlara vurulan kırbacın sesini duyduklarında terk ederler huysuzluklarını; ruhlarıyla derileri arasında bir mesafe yoktur.
Bazı atlar ise, kırbacın açtığı yarayla ruhları arasında gider gelirler
yara açıldıkça ruhlarıyla derileri arasındaki mesafe kapanıverir.
Kan ruhlarına damlayınca teslim ederler kendilerini.
Bazı atlar da var ki...
her kırbaçta açılır ruhlarıyla bedenleri arasındaki mesafe.
Sen onu kırbaçladıkça ele geçmez olur onun ruhu
öylelerinden geriye, cansız bir tay bedeni kalır.
Bir de seyisin hafızasında,
gururu hiç öldürülemeyen bir tayın, gurur kıran görüntüsü...
Ustalık, bu tür tayları uslandırmakta değil,
ona hiç bulaşmamakta saklı.
Kırbaç, zaten yola gelecekler için bir bahanedir...