İstanbul'da akşam üzeri..
Hava biraz da serin gibi..
Dünden kalma bir soğuk var rüzgarın koynunda,
Biriktirdiklerini dök/e/memiş sanki..
Günün yorgunluğuna inat,
Kocaman bir tebessüm yerleştirdim dudaklarımın kenarına..
Kararmak üzereymiş, soğukmuş hava..
İnan, aldırmıyorum buna..
Uzun zamandır almadığım kağıdı kalemi alıp karşıma,
Astım fona senli bir şarkı daha..
Birazdan okuyacaklarının hitabı yok aslında..
Biraz kendime yazıyorum, biraz şarkıya..
Galiba onunla benim aramda..
Olur ya,
Sen yine de üzerine alınma..!
İstanbul'da akşam üzeri..
Karanlık usul usul girerken içeri,
Duyulmaya başlıyor notaların sesi..
Bilirsin;
Onlarca suretin oldu, en az o kadar adın..
Kimi zaman koca şehir sen ve ben'den ibaretti sanki..
Her yüz sen'din nasıl olsa,
Her ses dudaklarının arasından çıkıyordu..
Meğer ne çok tanıdıkmışsın aslında..
Zaman sonra eksilmeye başladın..
Belki de aktı farkının makyajı,
Sıradanlaştın..
Her zaman sancılı olan biz'in yerini
Sen'ler, ben'ler almaya başladı..
Kimi zaman daha da uzaktı,
İsimler yetiyordu..
Galiba o zamanlara denk geliyor,
Sönmez sandığım yangınların şiddetini yitirmesi..
İçimde kopan fırtınaların meltemlere dönüp,
Derinlerimin sığ olması buna işaretti..
Ne çok sevmiştim seni..!
Mavi'nin tonları arasında geziyordu hayalin..
Bildiğim, gördüğüm tek renkti kendimi bulabildiğim..
Ve İstanbul..!
Her köşede satır satır seni okuyabiliyordum..
Kimi zaman martıların ağzına gizleniyordun boğazın serinliğinde,
Kimi zaman Çınaraltı'nda bir simidin gevrekliğinde..
İstiklal'in kalabalığı içimden geçiyordu her defasında,
Ve Çiçek Pasajı'nda fasılların öznesi sen oluyordun yine..
Rakının mezesi peynirse şayet,
Aşkıma senden başkasından ummadım medet..!
İstanbul'u soruyorlar bazen,
Eskisi gibi değil diyorum..
Martılar yine volta atıyor vapur üstlerinde,
Dalgalar yine kıyılarımı dövüyor ama
İstanbul biz'im gibi değil, biiyorum..
Endişelenme,
Şimdi oturup senden sonrasını yazacak değilim..
Senin gibi değiştim ben de..
Cümlelerimin öznesi, kalemimin rengi eskisi gibi değil artık..
Soranlara bir masaldı diyerek başlıyorum..
Bir varmış, bir yokmuş..
Varlığını üzerimden çıkarttığımdan beri,
Payıma düşen yazmak olmuş..
İstanbul'da akşam üzeri..
Tanıdık bir notanın koynunda,
Tanıdık mısraları düştüm arka arkaya..
Satır aralarını kendime sakladım,
Diğerleri başlığın altında..
..
- Eskiden, eskilerden -
Hava biraz da serin gibi..
Dünden kalma bir soğuk var rüzgarın koynunda,
Biriktirdiklerini dök/e/memiş sanki..
Günün yorgunluğuna inat,
Kocaman bir tebessüm yerleştirdim dudaklarımın kenarına..
Kararmak üzereymiş, soğukmuş hava..
İnan, aldırmıyorum buna..
Uzun zamandır almadığım kağıdı kalemi alıp karşıma,
Astım fona senli bir şarkı daha..
Birazdan okuyacaklarının hitabı yok aslında..
Biraz kendime yazıyorum, biraz şarkıya..
Galiba onunla benim aramda..
Olur ya,
Sen yine de üzerine alınma..!
İstanbul'da akşam üzeri..
Karanlık usul usul girerken içeri,
Duyulmaya başlıyor notaların sesi..
Bilirsin;
Onlarca suretin oldu, en az o kadar adın..
Kimi zaman koca şehir sen ve ben'den ibaretti sanki..
Her yüz sen'din nasıl olsa,
Her ses dudaklarının arasından çıkıyordu..
Meğer ne çok tanıdıkmışsın aslında..
Zaman sonra eksilmeye başladın..
Belki de aktı farkının makyajı,
Sıradanlaştın..
Her zaman sancılı olan biz'in yerini
Sen'ler, ben'ler almaya başladı..
Kimi zaman daha da uzaktı,
İsimler yetiyordu..
Galiba o zamanlara denk geliyor,
Sönmez sandığım yangınların şiddetini yitirmesi..
İçimde kopan fırtınaların meltemlere dönüp,
Derinlerimin sığ olması buna işaretti..
Ne çok sevmiştim seni..!
Mavi'nin tonları arasında geziyordu hayalin..
Bildiğim, gördüğüm tek renkti kendimi bulabildiğim..
Ve İstanbul..!
Her köşede satır satır seni okuyabiliyordum..
Kimi zaman martıların ağzına gizleniyordun boğazın serinliğinde,
Kimi zaman Çınaraltı'nda bir simidin gevrekliğinde..
İstiklal'in kalabalığı içimden geçiyordu her defasında,
Ve Çiçek Pasajı'nda fasılların öznesi sen oluyordun yine..
Rakının mezesi peynirse şayet,
Aşkıma senden başkasından ummadım medet..!
İstanbul'u soruyorlar bazen,
Eskisi gibi değil diyorum..
Martılar yine volta atıyor vapur üstlerinde,
Dalgalar yine kıyılarımı dövüyor ama
İstanbul biz'im gibi değil, biiyorum..
Endişelenme,
Şimdi oturup senden sonrasını yazacak değilim..
Senin gibi değiştim ben de..
Cümlelerimin öznesi, kalemimin rengi eskisi gibi değil artık..
Soranlara bir masaldı diyerek başlıyorum..
Bir varmış, bir yokmuş..
Varlığını üzerimden çıkarttığımdan beri,
Payıma düşen yazmak olmuş..
İstanbul'da akşam üzeri..
Tanıdık bir notanın koynunda,
Tanıdık mısraları düştüm arka arkaya..
Satır aralarını kendime sakladım,
Diğerleri başlığın altında..
..
- Eskiden, eskilerden -