Hacı Bektaşı Veli Ve Bektaşilik
Hacı Bektaş-ı Velî, yalnızca Anadolu’nun değil Balkanların Türkleşmesi ve İslâmlaşması sürecinde de etkili olmuş önemli isimlerden birisidir. Hoca Ahmed Yesevî’nin müritlerinden ve Babaî halifelerinden kabul edilmektedir. Devrin pek çok sûfîsi gibi onun da hayatı hakkında yeterli ve kesin bilgiler mevcut değildir. Daha çok rivâyetler, söylentiler ve menkıbelerle tanınmaktadır.Muhtelif kaynaklarda, Mevlânâ ile aynı dönemde yaşadığı belirtilmektedir. Makâlât-ı Sûfiyâne adlı eseri, Hacı Bektaş-ı Velî’nin Arapça yanında İslâmiyet ve tasavvuf konusunda geniş bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. Bu eser, Sa‘düddîn adlı bir Bektaşî tarafından Türkçeye çevrilmiştir. 14. Yüzyılın âlim ve Mevlevî şairi Hatiboğlu da bu eserin manzum çevirisini yapmıştır. 1271’de ölen Hacı Bektaş-ı Velî’nin kabri, Kırşehir’de bugün kendi adı ile anılan ilçededir. Kaynaklarda Makâlât, Velâyetnâme, Kitâbü’l-Fevâ’id, Fâtihâ Sûresi Tefsîri, Şathiyye, Nasîhatler, Şerh-i Besmele, Makâlât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniyye gibi eserleri olduğu belirtilir.
Horasan Türklerinden olan Hacı Bektaş-ı Velî, Anadolu’ya gelince Suluca Kara Öyük’e (Kırşehir) yerleşmiş ve orada Türk kültür ve tarihi açısından en önemli tarikatlardan olan Bektâşîliği kurmuştur. Fuad Köprülü, Osmanlı coğrafyasında hem İslâmiyetin hem de Türk kültürünün gelişmesi noktasında büyük katkı sağlayan Bektaşîliğin silsilesini Kutbüddîn Haydar, Lokman-ı Serahsî ve Ahmed Yesevî gibi Türk mutasavvıflarına kadar götürmektedir.
Anadolu’da kurulmuş olan en kuvvetli ekonomik ve sosyal yapılardan olan Ahîlik teşkilatına dahil olan Bektaşîlik, yeniçeri ordusunun kuruluşunda önemli rol oynamıştır. Öyle ki Hacı Bektaş-ı Velî, yeniçeri ocağının pîrî ve üstâdı kabul edilmektedir. Nitekim Nihad Sâmi Banarlı’nın işaret ettiği gibi yeniçerilerin savaşlara giderken söyledikleri Allah Allah! Eyvallah... Baş üryân, sîne püryân! Allah Allah! Nûr-ı Muhammed nebî; pîrimiz, hünkârımız Hacı Bektaş-ı Velî... biçiminde başlayan gülbang da bu görüşü desteklemektedir.
Bektaşîlik tarikatının gelişmesinde 15. Yüzyılın ikinci devresi şeyhlerinden Balım Sultan’ın önemli katkıları olmuştur. Bu dönemde Bektaşîlik, Anadolu ve Rumeli’de çok büyük bir gelişme göstermiştir. İkinci Mahmud’un yenileşme gayretleri çerçevesinde yeniçeri ocağını kaldırmasıyla bağlantılı olarak Bektaşî tekkeleri de kapatılmıştır. Abdülazîz tarafından bu tekkeler tekrar açılmışsa da tekke ve zâviyeler hakkındaki kanunla diğer bütün tarikatlarla beraber bütünüyle kapatılmıştır. Bununla beraber 13. Yüzyıldaki şekliyle bütünüyle örtüşemese de, bugün Anadolu ve Rumeli’de toplumun günlük yaşantısında ve gönlünde yaşamaya devam etmektedir.
-Alinti-