5 Saniye Kuralı
Halk arasında kulaktan kulağa yayılıp, tabir-i caizse bir mite dönüşen beş saniye kuralını bilirsiniz: kimisi der ki yere düşürdüğümüz yiyeceği beş saniye içinde alırsak 'kirlenmemiş' olur, afiyetle yiyebiliriz. Kimisi de bunu duymaya bile katlanamaz; yere düştüyse gidebileceği tek yer çöp kutusudur. Peki bilim bu konuda ne diyor? Yere düşen yiyeceği saniyeler içinde aldıysak gönül rahatlığıyla tüketebilir miyiz?
Beş saniye kuralının kulaktan kulağa yayılmasının altında yatan ana sebep, yere düşen bir yiyeceğe bakterilerin yerleşebilmesi için gereken sürenin beş saniyeden daha uzun olması gerektiği inancı. Tabii bu inancın altında ne gibi bilimsel sebepler var, orası muamma. Neyse ki bir grup bilim insanı bizleri rahatlatabilmek için değerli zamanlarının bir kısmını ayırıp bu soruyu cevaplamış.
Eğer kısa cevabı istiyorsanız sizi daha fazla uğraştırmayalım; sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim; bir yiyeceğin yerle temas ettikten sonraki beş saniye içinde tüketilebilecek durumda olması yerin ne kadar kirli olduğu ve kiri oluşturan bakterilerin ne kadar sürede yiyeceğe nüfuz edebileceği ile alakalı.
Kural ile ilgili bilinen ilk bilimsel çalışmayı Jillian Clarke isimli bir lise öğrencisi Illinois Üniversitesi’nde yaptığı araştırma stajı devam ederken gerçekleştirmiş. Clarke ve çalışma arkadaşları, yerleri kasten kirlettikten sonra yiyecekleri koyup değişen saniyelerde gözlemlemiş. Çalışmaların sonucunda hazırlanan raporda Clarke ve ekibi, yere düşen jelibon ve kurabiyelere bakterilerin 5 saniye içinde geçtiğini belirtmiş ancak yiyeceklere geçen bakteri miktarı açıklanmamış.
2007 senesinde Clemson Universite’inde konuyla ilgili bir başka çalışma yapılmış. Bu çalışmanın birincil amacı yiyeceğin yerde durduğu süreyle, yiyeceğe geçen bakteri miktarının arasındaki orantıyı gözlemlemek olmuş.
Çalışmanın sonuçları oldukça çarpıcı bir bulguyu ortaya koymuş; bilim insanları, yiyeceğin yerde kaldığı sürenin, yiyeceğe geçen bakteri miktarında etkili olmadığını gözlemlemiş. Yani yiyeceğin beş saniye ya da bir dakika boyunca yerde kalması, yiyeceğe geçen bakteri miktarında bunca zaman boyunca inanıldığı gibi etkili olmamış. Çalışmanın sonucunda süreden ziyade, yiyeceğin düştüğü yerdeki toplam bakteri miktarının düşen yiyeceğin yenilebilir olup olmamasını belirlediği gözlemlenmiş.
Buna ek olarak, yiyeceğin düştüğü zeminin yapısının da oldukça önemli olduğu ortaya konmuş. Örneğin, tahta ya da kalebodurdansa, halılara düşen yiyeceklere bakteri geçişinin daha az olduğu gözlemlenmiş; araştırma kapsamında aynı miktarda bakteri bırakılan halı, tahta ve kalebodur yüzeyler arasında, halıdan yiyeceğe geçen bakteri miktarı yüzde 1 iken, diğer iki zeminde bu oran yüzde 48 ile 71 olmuş.
Hala yesem mi yemesem mi diye düşünenler için geliyor:
Popular Science’ta yer alan bilgiye göre bir yüzeyde milyonlarca bakteri olduğunu düşündüğümüzde, bunun yüzde 0.1’i bile sizi hasta etmeye yeter. Kaldı ki bazı bakteri türlerinin oldukça kuvvetli olduğunu düşünürsek, yediğiniz şey yüzünden rahatsızlık hissetmek için bundan çok daha azı bile yeterli olabilir. Yani araştırma sonuçları da, sağduyu da bizlere yiyeceklerimizi olabildiğince temiz tutmamızı işaret ediyor.