Han

En Güzel Edep Güzel Ahlaktir...!
Kullanıcı
Katılım
20 Ocak 2021
Mesajlar
7,620
Tepkime puanı
6,990
Puanları
0
Konum
Huzur🧿
Cinsiyet
Erkek

Fatih Döneminde Kültür ve Sanat


Fatih dönemi, Fatih Sultan Mehmed’in tahta çıktığı 1451 yılı ile vefat tarihi olan 1481 yılları arasını kapsamaktadır. Fatih’in İstanbul’u fethederek yeni bir çağ başlatmış olduğu bu dönemde Osmanlı Devleti sadece askerî, siyasî ve ekonomik kapsamda değil, sosyal ve kültürel anlamda da görkemli bir güce erişmiş bulunuyordu. Şüphesiz bunda Fatih ataları olan padişahların din, devlet, ilim ve sanat adamlarına gösterdikleri saygı ve hürmetin ve sağladıkları imkânların büyük katkısı olmuştur.

Bununla beraber 15. Yüzyılın ikinci yarısında kültür ve sanat alanında, çok daha fazla gelişme sağlanmıştır. Çünkü askerî ve siyasî anlamda tartışma götürmeyecek zaferler kazanan Fatih, bu zaferlerin anlam kazanabilmesi ve kalıcı hale gelebilmesi için bilimsel faaliyetler yanında şiir, mimari, musîkî, hat gibi kültürel ve sanatsal faaliyetlere de ihtiyaç olduğunun bilincinde idi.

Bu nedenle başka memleketlerdeki din, ilim, sanat ve kültür adamlarının başta İstanbul dahil olmak üzere Osmanlı ülkesine gelmeleri için yoğun bir çaba harcamıştır. Nerede bir âlim duysa ülkesine davet etmeyi ecdâdından bir vasiyet olarak almış olan Fatih, bu sayede İstanbul’un kültür ve sanat anlamında da bir merkez haline gelmesine büyük katkı sağlamıştır.

15. Yüzyılın ikinci yarısında İstanbul bütün ilim adamlarının, şairlerin, yazarların, sanatçıların, hattatların vs. Ilim, kültür ve sanatla uğraşan herkezin bir an evvel varmak istediği bir cazibe merkezi haline gelmişti. Çünkü İstanbul’da şairler, şiirleri karşılığında büyük ödüllere ve iltifatlara kavuşuyor, din ve ilim adamları korunup kollanıyordu.

Diğer taraftan Avnî mahlasıyla şiirler yazan; bu şekilde divan sahibi ilk Osmanlı padişahı olan Fatih, kendi çevresindeki şiir, ilim ve tasavvuf sohbetlerine katılıyordu. Bu sohbetler, şiir, ilim ve tasavvuf ehline bir bakıma sanatlarını ve maharetlerini kanıtlama fırsatı oluşturuyordu. Üstelik bu tür sohbetler, sadece İstanbul’da değil özellikle şehzâdelerin bulunduğu Anadolu şehirlerinde de gerçekleştiriliyordu.

Bu bakımdan en dikkat çekici iki Anadolu merkezi, yüzyılın sonuna doğru çetin bir saltanat mücadelesine girişecek olan Şehzâde Cem’in vali olduğu Kastamonu ve Karaman (Konya) ile Osmanlı’nın sekizinci padişahı olacak olan İkinci Bâyezîd’in 27 yıl şehzâde vali olarak görev yapmış olduğu Amasya’dır.

Şüphesiz Edirne, Bursa, Kütahya gibi şairlerin, din ve ilim adamlarının, sanat erbâbının buluştuğu devrin daha başka önemli kültür ve sanat merkezleri de vardır.


-Alinti-
 
Üst
Alt