Anlamı:
Haddini aşmak, bilmediği işe karışmak...
Hikayesi:
Zamanın ünlü ressamlarından birisi bir sergi açmış. Salonda onlarca insan hayran hayran resimlerine bakıyormuş. Ressam da bir perde arkasından gelenleri izliyormuş. Bir an bir şövalye tablosunun önünde durup yüzünü buruşturarak resme bakan bir adam dikkatini çekmiş. Adamın resmi beğenmediğini düşünerek yanına gelmiş: "Tablo'yu beğenmediniz galiba." demiş.
"Çizmenin körük kısmının kıvrımlarında ciddi hatalar var." demiş adam. Ressam resmi dikkatle inceleyince adamın haklı olduğunu anlamış. "Haklısınız" demiş ressam. "Peki ama bir bakışta nasıl anladınız bunu? Siz de mi resimle uğraşırsınız?" demiş. "Hayır" demiş adam " Ben bir kunduracıyım". "Gerçekten iyi farkettiniz" demiş ressam. "İlk fırsatta bunu düzelteceğim.Teşekkür ederim". Adam ressamın kendisine hak vermesinden iyice gerinmiş. Resimle ilgili yerli yersiz düşüncelerini sıralamaya başlamış. Resimdeki şövalyenin pantolonun da hatalı olduğunu söylemiş.
Ressam "Beyefendi" demiş "Orada durun! Bence siz çizmeyi aşmayın"
İşte bunun gibi insanın bilmediği işlere karıştığı, bilmişlik yaptığı, haddini aşıp kantarın topuzunu kaçırdığı durumlarda bu deyim kullanılır.