İslam âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre, bayanların âdet ya da lohusalık hallerinde camiye girmeleri caiz değildir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 73-74; Mevvâk, et-Tâc, I, 552; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 119).
Hayız ve nifas halleri, dinimizce hükmen kirlilik sayılmakta ve ibadetlere engel kabul edilmektedir. Camiler de ibadet mekânıdır. Hz. Peygamber “Ben hayızlı ve cünüp kimsenin mescide girmesini/mescitte bulunmasını helal görmüyorum.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 94; İbn Huzeyme, Sahih, II, 284), “Mescit, hayızlı ve cünübe helal değildir.” (İbn Mâce, Tahâra, 126) buyurmuştur.
Bazı âlimler ise ihtiyaç halinde söz gelimi, camideki bir eşyayı almak için, âdetli bayanın camiye girmesini ya da camiden geçen yolun daha yakın olması gibi bir nedenle caminin içinden geçmesini caiz görmüşlerdir (İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 166; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 119). Hanefiler de ihtiyaç olması durumunda cünüp kişinin, teyemmüm yapmak şartıyla mescitten geçebileceğini ve orada ihtiyaç oranında kalabileceğini caiz görmüşlerdir (Kâsânî, Bedâi’, I, 38). Bu görüşlerin dayanaklarından birisi, Hz. Peygamber’in bir seferinde, âdet gününde olan Hz. Aişe’den mescide bir örtü uzatmasını istemesidir (Müslim, Hayız, 11; Ebû Dâvûd, Taharet, 105).
Hanbelîlerden bir görüşe göre cünüp, âdetli ya da lohusa kimseler bu durumda iken namaz abdesti almaları şartıyla mescitte bulunabilirler (Merdâvî, el-İnsaf, I, 347). Zahirîlere göre ise âdetli kadın camiye girebilir ve orada durabilir (İbn Hazm, el-Muhallâ, V, 196). İhtiyaç halinde bu görüşlerle de amel edilebilir.
Âdetli ya da lohusa olan kişiler hakkındaki bu hükümler, duvar ya da diğer bir şeyle çevrilip mescid olarak inşa edilmiş ve içerisinde itikâfın yapılmasının sahih olduğu yerler için geçerlidir. Bu sebeple mescidlerin avlusu ve müştemilatında bulunup da duruma göre imama uyulabilen yerler mescidden farklı değerlendirilmiştir. Bu yerler Hanefi, Maliki ve Hanbelilerden gelen sahih görüşe göre bu konu da mescidin hükümlerine tabi değildir.
-Alinti-
Hayız ve nifas halleri, dinimizce hükmen kirlilik sayılmakta ve ibadetlere engel kabul edilmektedir. Camiler de ibadet mekânıdır. Hz. Peygamber “Ben hayızlı ve cünüp kimsenin mescide girmesini/mescitte bulunmasını helal görmüyorum.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 94; İbn Huzeyme, Sahih, II, 284), “Mescit, hayızlı ve cünübe helal değildir.” (İbn Mâce, Tahâra, 126) buyurmuştur.
Bazı âlimler ise ihtiyaç halinde söz gelimi, camideki bir eşyayı almak için, âdetli bayanın camiye girmesini ya da camiden geçen yolun daha yakın olması gibi bir nedenle caminin içinden geçmesini caiz görmüşlerdir (İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 166; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 119). Hanefiler de ihtiyaç olması durumunda cünüp kişinin, teyemmüm yapmak şartıyla mescitten geçebileceğini ve orada ihtiyaç oranında kalabileceğini caiz görmüşlerdir (Kâsânî, Bedâi’, I, 38). Bu görüşlerin dayanaklarından birisi, Hz. Peygamber’in bir seferinde, âdet gününde olan Hz. Aişe’den mescide bir örtü uzatmasını istemesidir (Müslim, Hayız, 11; Ebû Dâvûd, Taharet, 105).
Hanbelîlerden bir görüşe göre cünüp, âdetli ya da lohusa kimseler bu durumda iken namaz abdesti almaları şartıyla mescitte bulunabilirler (Merdâvî, el-İnsaf, I, 347). Zahirîlere göre ise âdetli kadın camiye girebilir ve orada durabilir (İbn Hazm, el-Muhallâ, V, 196). İhtiyaç halinde bu görüşlerle de amel edilebilir.
Âdetli ya da lohusa olan kişiler hakkındaki bu hükümler, duvar ya da diğer bir şeyle çevrilip mescid olarak inşa edilmiş ve içerisinde itikâfın yapılmasının sahih olduğu yerler için geçerlidir. Bu sebeple mescidlerin avlusu ve müştemilatında bulunup da duruma göre imama uyulabilen yerler mescidden farklı değerlendirilmiştir. Bu yerler Hanefi, Maliki ve Hanbelilerden gelen sahih görüşe göre bu konu da mescidin hükümlerine tabi değildir.
-Alinti-