Acaba kaç kişiyiz

ACABA KAÇ KİŞİYİZ?
Hamd; Âlemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün sahibi olan Allahu Teâlâ(c.c)’ya Salat ve Selam Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimize, temiz ehl-i beytine ve Ashabına olsun İnşallah. Hz. Âdem (As.)’den günümüze kadar; Tağuti güçlere karşı cihad eden ve Allahu Teâlâ (c.c)’nın rızasını kazanmak gayretiyle şehadete koşan bütün müminlere dua ederiz! Amellerimizin bidayeti ve nihayeti; verdiği nimetleri saymaktan bile acze düştüğümüz Allahu Teâlâ’ya hamdetmektir.

Allah’ın dininin hâkimiyeti için mücadele edenler bilmelidirler ki bu yol bu dava çok zor mücadele isteyen ağır bir davadır.

“Bu yol dikenli bir yoldur, ayağını canını seven gelmesin.”

Bu yolda ilerleyenlerin başlarına sürgünler, belalar, eziyetler, işkenceler ve tabi ki asılsız iftiralarda gelecektir.

Tabi ki insanlar daha da zordur.

Hayatımızda milyonlarca Müslüman gibi görünen ama Müslümanlardan olmayan birçok kişi vardır.

Her ne kadar Müslüman gibi görünmeye çalışsalar da aslında değillerdir. Sözleri diken gibidir çok acımasızdırlar.

Biz de Müslümanız “Elhamdulillah” deseler de oysaki değillerdir.

Müslümanlardan en çok nefret eden ve onlarla en çok alay eden münafıklardır.

Hep bir fırsatını gözlerler, Müslümanlar ne zaman gaflete düşecek ne zaman başlarına bir bela gelecek diye bir fırsat ararlar.

Gülen yüzlü maskelerinin arkasında nefret kusan kin besleyen gerçek yüzleri vardır. Ama bunu kendilerince saklamaya çalışırlar.

“Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.” (Ali-imran Suresi 118.Ayet)

“Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.” (Ali-imran Suresi 119.Ayet)

“Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.” (Ali-imran 200.Ayet)

Rasulullah ne diyordu hadis de?

“Cehennemin en alt tabakasında münafıklar olacaktır.”

Neden onlar cehennemin en alt tabakasında olacaklar?

Çünkü onlar İslam’a ve Müslümanlara en çok zarar verenler olmuşlardır.

Tarihte buna şahittir.

“Sizden önce gelip geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.” (Bakara Suresi 214.Ayet)

Rasulullah’ın Ailesine atılan çirkin iftira!

İfk olayı= Müminlerin annesi, Rasulullah’ın eşi olan Hz. Aişe’ye atılan bu iftirayı Rasulullah’ın yanında bulunan Müslüman gibi görünmeye çalışan kişiler yapmıştır.

Allah (c.c) Ayetinde şöyle buyuruyor:

“Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azab vardır.” (Nur Suresi 11.Ayet)

Demek oluyor ki, onlar ne bir fert ne de birkaç kişidirler. Onlar tek bir hedef doğrultusunda yanyana gelmiş bir grupturlar. Bu grup islama karşı açıktan cephe almayıp, islam kisvesi altında müslümanları gafil avlama peşinde idiler ve ifk olayı da onların öldürücü hilelerinden biri idi.

Bu çirkin sözleri nifak güruhu vasıtası ile dolambaçlı vesilelerle yaymaya başladı. Kötülükte öyle ileri gitti ki, doğrulanmayan ve tüm alametlerin olayı yalanlamasına rağmen bütün Medine bu iftiralarla çalkalandı.

Günahtan kaçınmayan Müslümanların dillerinde dolaştı, tam bir ay günlük konuşma konularını teşkil etti.

O yalan ki daha ilk anda itiraz edilip reddedilmesi gerekiyordu.

Bugün bile insan dehşete düşüyor. Nasıl oldu da böyle bir yalan o zamanın Müslüman toplumu arasında revaç bulabildi? Nasıl oldu da toplumun bünyesinde bu kadar büyük bir tesir meydana getirdi? (Seyyid Kutub)

“O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah katında çok büyük (bir suç)tür.” (Nur Suresi 15.Ayet)

İbni İshak şöyle rivayet eder= “ Ebu Eyyub’a karısı ümmü Eyyub der ki= “ Ey Ebu Eyyub, halkın Hz. Aişe (r.anha) hakkında söylediklerini duyuyor musun? Ebu Eyyub = Evet fakat yalandır. Sen olsaydın bunu yapar mıydın ya ümmü Eyyub? Deyince “Hayır Vallahi ben olsaydım yapmazdım.” Der. Bunun üzerine Ebu Eyyub: “ Vallahi Aişe ise senden daha hayırlıdır. O hiç yapmaz” der.

Allah azze ve celle, münafıkların attığı bu çirkin iftirayı müminlerin kendi aralarında bile konuşmasını yasaklamıştır.

“Onu işittiğiniz zaman, erkek müminler ile kadın müminlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?” (Nur Suresi 12.Ayet)

Allah (c.c) müminlere öğüt veriyor ve diyor ki:

Eğer iman edenlerden iseniz, bunun gibisine bir daha dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir. Allah size ayetleri açıklıyor; Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nur Suresi 17-18.Ayet)

Bu Ayette de müminlerin yar ve yardımcısının bir tek Allah olduğunu bildiriyor:

“Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf (şefkat eden ve) Rahim olmasaydı (ne yapardınız)?” (Nur Suresi 20.Ayet)

“Çirkin utanmazlıkların (fuhşun) iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azab vardır. Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz.”(Nur Suresi 19.Ayet)


Bu olay kaçyüz sene önce yaşansa da zaman mekân müminler için önemli değildir.

Müminlere düşen ibret alıp ders çıkarmaktır.

Ve bu olayın daha yani bugün yaşanmış gibi müminlerin unutmamasıdır. Unutmayalım ki münafıkların, küfür ehlinin planlarını, hainliklerini ve Müslümanların Rasulullah yanlarındayken bile nasıl fitneye düştüklerini, nasıl şeytanın oyununa geldiklerini görelim.

Bu olayı kendi nefsinde dert edinmeyen kimse bundan kendine bir ders de çıkaramaz. Önce bir dert edinelim kendimize sonra da ders çıkartalım.

Hz. Aişe’ye atılan bu iftirayı bizler kitaplar da okurken bile kendi Ailemize atılan bir iftira gibi dert edinip üzülmüyorsak biz önce bir imanımızı gözden geçirelim.

Kaldı ki Rasulullah’ın Ailesi bizim kendi Ailemizden daha hayırlıdır, daha da değerlidir.

Bizim hayatımızda ve etrafımızda bulunan ikiyüzlü münafıklar, Allah ve Rasulü düşmanı olanlar bizlere Müslümanlara bir iftira attığında münafıklar bir haber yaydığında ve bu ağızdan ağıza dolaştığında, Müslümanlar hakkında şöyleydi, böyleydi, dediğinde, her kim duyduysa, Ailemiz, Akrabamız, Eşimiz, Dostumuz, Arkadaşımız, Kardeşlerimiz, acaba kaç kişi bu apaçık bir iftiradır diyecek, ya da diyebilecekler mi?

Kaç kişi Allah için ayağa kalkıp da bu bir iftiradır diyecek.

Etrafımızda ne kadar sağlam imana sahip Müslümanlar var.

Ne kadar Müslüman kardeşini koruyabilecek fertler var.

Küfür ehli münafıklar, Müslümanlara her zaman 2 çeşit zarar vermişlerdir.
  1. İşkence
  2. İftira
Bu İslam düşmanları Müslümanlara kinlerinden nefretlerinden ötürü hep saldırmaya çalıştılar. Ki durmadan gece gündüz de devam ediyorlar.

Ya Müslümanları zindanlara atıp hapsedip işkence yoluyla öldürürler. Ya da iftira atıp, işid’ti, teröristti, haindi, deliydi, yobazdı, gericiydi, derler.

“Size deli denmedikçe siz iman etmiş olmazsınız.”

Aslında bu saydıklarım Müslümanlara atılan bu iftiraları söyleyen şahısların kendilerine aittir. Onlar kendi kimliklerini Müslümanların üzerlerine atarak temize çıkmaya çalışırlar.

Toplum birazcık dikkatli olsa Kimin hain, kimin terörist, kimin de yobaz gerici olduğunu görecektir.

Münafıkların yapmaya çalıştığı “Çamur at izi kalsın”

Yani kalplerde Müslümanlara karşı şüphe uyandırmak toplumun Müslümanlardan nefret etmesini sağlamak ki amaçlarına da ulaşıyorlar zaten.

“Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” (Hucurat Suresi 6.Ayet)

Bu toplumun haber kaynağı Kur-an ve Sünnet olmazsa tabi ki toplum münafıklardan değil de Müslümanlardan nefret edecek.

Rabbim Bizleri Hakk’ı Bilip, Hakk’ı Yaşayan Ve Bu Hakk Uğrunda Mücadele Edip Canlarını Hakk Yoluna Feda Edenlerden Eylesin İnşallah.

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN









sare gündoğdu yazıları
 
Üst
Alt