Abayı Yakmak...

SuMBuL

Tam güldüğün yerde başlar şiirler... Yang❤️
Moderator
Katılım
4 Ara 2020
Mesajlar
2,331
Tepkime puanı
4,612
Puanları
113
Konum
...
Cinsiyet
Kadın
08.jpg


Anlamı:

Gönül vermek, tutulmak, aşık olmak...


Hikayesi:

Aba, dövme yünden değişik kalınlıklarda yapılan bir tür kumaşın adı olup genelde beyaz renkte imal edilir. Siyah renklisine ise kebe denir.
Bu cins kumaşın kullanıldığı bir çok yer olmakla birlikte aba denilince genellikle dervişlerin giydiği hırka anlaşılır. Vücudun tamamını örtecek kadar geniş ve uzun, yakasız ve yensiz dikilen abanın özelliği, düğmesiz olup kuşak ile kullanılmasıdır.
Bu deyim mecazen "birisine âşık olmak, tutulmak, gönül vermek" gibi anlamlar ihtiva eder. Dervişler arasında birilerinin aşkının büyüklüğünden bahsedilecekse eskiden, "Ooo! Abası hayli yanıktır!" gibi ifadeler kullanılırmış.

'Abayı yakmak' deyimi nereden geliyor?

Eski tekkelerin mimarî kompleksi içinde bir mescid (ya da cami), ortada şadırvanı olan bir avlu ve avluyu çevreleyen derviş hücreleri, büyükçe bir dershane, mutfak, kiler, ambar vs. Bulunduğu bilinmektedir. Bilhassa kışın dershanelerin ocağı harlı ateşle yakılarak dervişânın burda toplanmaları sağlanır; bu şekilde hem iktisat yapımlı, hem de uzun saatler mürşidden istifade ortamı oluşturulurdu.
İşte böyle bir kış gecesinde, yün abalarına bürünmüş dervişler dershanede halka olup şeyh efendiyi dinlemeye başlamışlar. Efendi hazretleri coştukça anlatmış; anlattıkça coşturmuş ve dervişler kendilerinden geçecek derecelere gelmişler. O sırada olacağı bu ya, ısınmak için odanın bir köşesinde yaktıkları ocaktan bir kıvılcım fırlamış, sırtı ocağa dönük oturan bir dervişin abasına konmuş. Yün aba, için için yanmaya başlamış. Tabii dervişin haberi yok, o hala aşkla hocasını dinleme derdinde. Önce hafif, beyaz bir duman çıkmış, ardından küçük kırmızı ateş büyümüş de büyümüş. Kısa sürede aba cayır cayır yanmaya başlamış.

Ancak o zaman dervişler sohbetin cazibesinden sıyrılıp kendilerine gelmişler. Arkası tutuşan arkadaşlarına “Abayı yaktın! Abayı yaktın!” diye bağırmışlar. Abası yanan derviş, can havliyle kendisini dışarı atmış. Karlarda yuvarlanıp abasını söndürmüş. O günden günümüze “abayı yakmak” deyimi dillerde kalmış.

İşte böyle, insanın gönlünün bağlandığı, kör kütük aşık olduğu, aşka dalıp dünyayı unuttuğu durumlarda kullanılır bu deyim.
 

Han

En Güzel Edep Güzel Ahlaktir...!
Kullanıcı
Katılım
20 Ocak 2021
Mesajlar
7,620
Tepkime puanı
6,990
Puanları
0
Konum
Huzur🧿
Cinsiyet
Erkek
Ekli dosyayı görüntüle 11983

Anlamı:

Gönül vermek, tutulmak, aşık olmak...


Hikayesi:

Aba, dövme yünden değişik kalınlıklarda yapılan bir tür kumaşın adı olup genelde beyaz renkte imal edilir. Siyah renklisine ise kebe denir.
Bu cins kumaşın kullanıldığı bir çok yer olmakla birlikte aba denilince genlikle dervişlerin giydiği hırka anlaşılır. Vücudun tamamını örtecek kadar geniş ve uzun, yakasız ve yensiz dikilen abanın özelliği, düğmesiz olup kuşak ile kullanılmasıdır.
Bu deyim mecazen "birisine âşık olmak, tutulmak, gönül vermek" gibi anlamlar ihtiva eder. Dervişler arasında birilerinin aşkının büyüklüğünden bahsedilecekse eskiden, "Ooo! Abası hayli yanıktır!" gibi ifadeler kullanılırmış.

'Abayı yakmak' deyimi nereden geliyor?

Eski tekkelerin mimarî kompleksi içinde bir mescid (ya da cami), ortada şadırvanı olan bir avlu ve avluyu çevreleyen derviş hücreleri, büyükçe bir dershane, mutfak, kiler, ambar vs. Bulunduğu bilinmektedir. Bilhassa kışın dershanelerin ocağı harlı ateşle yakılarak dervişânın burda toplanmaları sağlanır; bu şekilde hem iktisat yapımlı, hem de uzun saatler mürşidden istifade ortamı oluşturulurdu.
İşte böyle bir kış gecesinde, yün abalarına bürünmüş dervişler dershanede halka olup şeyh efendiyi dinlemeye başlamışlar. Efendi hazretleri coştukça anlatmış; anlattıkça coşturmuş ve dervişler kendilerinden geçecek derecelere gelmişler. O sırada olacağı bu ya, ısınmak için odanın bir köşesinde yaktıkları ocaktan bir kıvılcım fırlamış, sırtı ocağa dönük oturan bir dervişin abasına konmuş. Yün aba, için için yanmaya başlamış. Tabii dervişin haberi yok, o hala aşkla hocasını dinleme derdinde. Önce hafif, beyaz bir duman çıkmış, ardından küçük kırmızı ateş büyümüş de büyümüş. Kısa sürede aba cayır cayır yanmaya başlamış.

Ancak o zaman dervişler sohbetin cazibesinden sıyrılıp kendilerine gelmişler. Arkası tutuşan arkadaşlarına “Abayı yaktın! Abayı yaktın!” diye bağırmışlar. Abası yanan derviş, can havliyle kendisini dışarı atmış. Karlarda yuvarlanıp abasını söndürmüş. O günden günümüze “abayı yakmak” deyimi dillerde kalmış.

İşte böyle, insanın gönlünün bağlandığı, kör kütük aşık olduğu, aşka dalıp dünyayı unuttuğu durumlarda kullanılır bu deyim.
Gercekten cok Güzel.. Cok Tesekkür Ederim..
 
Üst
Alt