16. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu
16. Yüzyılda Osmanlı Devleti, siyasi kudret açısından tarihindeki en yüksek seviyeye ulaşırken, dil, edebiyat, kültür ve sanat alanlarında da gelişmesini devam ettirmiştir. Bu yüzyılda, Osmanlı dünyanın cazibe merkezi olurken dünya siyasi hayatında söz sahibi global bir aktör haline gelmiştir.
Bu devirde toplumun kültür ve refah seviyesi alabildiğine yükselmiştir. Bu yüzyılda Osmanlı’nın saltanat makamında İkinci Bayezid (1481-1512), Yavuz Sultan Selim (1512-1520), Kanûnî Sultan Süleyman (1520-1566), İkinci Selim (1566-1574), Üçüncü Murad (1574-1595) ve Üçüncü Mehmed (1595-1603) bulunmuştur.
Osmanlı, bu yüzyıla İkinci Bayezid’in ılımlı idaresinde girmiştir. Bu ılımlı tavır, özellikle göçebe topluluklar gibi Osmanlı hakimiyetine karşı memnun olmayan grupları isyana cesaretlendiriyordu. Şah İsmail’in Anadolu’da yapmış olduğu siyâsî propaganda Osmanlı idaresine karşı oluşan muhalefetin iç sorun olmaktan çıkmasına sebep oldu.
Osmanlı hakimiyet alanlarında çıkan huzursuzlukların, yaşlı ve hasta Sultan İkinci Bayezid tarafından denetlenemediği aşikar bir gerçekti. Bu durum karşısında Şehzâde Selim, yeniçeri desteğini de alarak 1512’de babasını tahtı bırakmaya zorladı.
Birinci Selim (Yavuz), tahta geçtikten sonra, evvela tahtta kendine rakip olan kardeşlerini ortadan kaldırdı. 1514 Çaldıran zaferiyle Şah İsmail’i yenerek Safevî tehlikesini bertaraf etti. Birinci Selim, 1516 Merc-i Dâbık, 1517 Ridâniye Zaferleriyle Memlûkların elindeki Suriye, Mısır ve kutsal toprakları aldı.
Özellikle Mekke ve Medine’nin Osmanlı’nın eline geçmesi, Osmanlı’yı İslam halifeliğinin merkezi olma pozisyonuna yükseltti. Birinci Selim’in fetihlerinin önemli bir diğer sonucu da dünyanın en zengin ticaret yolunun Osmanlı’nın eline geçmesidir.
Kanûnî Sultan Süleyman dönemi ise Osmanlı’nın altın çağıdır. Kanûnî döneminde, Osmanlı yönünü batıya çevirmiş, bir dünya gücü olarak ortaya çıkmıştır. Kanûnî Sultan Süleyman, Habsburglardan V.Karl ile Fransa kralı I.François arasındaki problemde I.François’in yanında yer alarak Avrupa siyasetinde aktif rol almıştır.
1526 Mohaç’la Macaristan Türk hakimiyetine girmiş, 1538 Preveze’yle Osmanlı donanması, Akdeniz hakimiyetini sağlamıştır. Kanuni Sultan Süleyman, askerî ve siyasî başarılarının yanında, kanunnameleri günün koşullarına göre bir kez daha düzenleyerek bir kanunnameler çağı oluşturmuştur.
1566 senesinde Kanûnî’nin ölümünden sonra, İkinci Selim, Üçüncü Murad ve Üçüncü Mehmed zamanlarında Osmanlı fetihlerinin devam ettiğini görürüz. İkinci Selim ve Üçüncü Murad döneminde Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa, devlet yönetiminde etkili olmuş, dönemin olaylarına yön vererek Osmanlı’nın yükselişine önemli katkıda bulunmuştur. Bu yüzyılın sonuna doğru pek çok kurum yapısında bozulma işaretlerinin görülmesi, 17. Yüzyılda devletin bir duraklama dönemine girmesine sebep olmuştur.
-Alinti-
16. Yüzyılda Osmanlı Devleti, siyasi kudret açısından tarihindeki en yüksek seviyeye ulaşırken, dil, edebiyat, kültür ve sanat alanlarında da gelişmesini devam ettirmiştir. Bu yüzyılda, Osmanlı dünyanın cazibe merkezi olurken dünya siyasi hayatında söz sahibi global bir aktör haline gelmiştir.
Bu devirde toplumun kültür ve refah seviyesi alabildiğine yükselmiştir. Bu yüzyılda Osmanlı’nın saltanat makamında İkinci Bayezid (1481-1512), Yavuz Sultan Selim (1512-1520), Kanûnî Sultan Süleyman (1520-1566), İkinci Selim (1566-1574), Üçüncü Murad (1574-1595) ve Üçüncü Mehmed (1595-1603) bulunmuştur.
Osmanlı, bu yüzyıla İkinci Bayezid’in ılımlı idaresinde girmiştir. Bu ılımlı tavır, özellikle göçebe topluluklar gibi Osmanlı hakimiyetine karşı memnun olmayan grupları isyana cesaretlendiriyordu. Şah İsmail’in Anadolu’da yapmış olduğu siyâsî propaganda Osmanlı idaresine karşı oluşan muhalefetin iç sorun olmaktan çıkmasına sebep oldu.
Osmanlı hakimiyet alanlarında çıkan huzursuzlukların, yaşlı ve hasta Sultan İkinci Bayezid tarafından denetlenemediği aşikar bir gerçekti. Bu durum karşısında Şehzâde Selim, yeniçeri desteğini de alarak 1512’de babasını tahtı bırakmaya zorladı.
Birinci Selim (Yavuz), tahta geçtikten sonra, evvela tahtta kendine rakip olan kardeşlerini ortadan kaldırdı. 1514 Çaldıran zaferiyle Şah İsmail’i yenerek Safevî tehlikesini bertaraf etti. Birinci Selim, 1516 Merc-i Dâbık, 1517 Ridâniye Zaferleriyle Memlûkların elindeki Suriye, Mısır ve kutsal toprakları aldı.
Özellikle Mekke ve Medine’nin Osmanlı’nın eline geçmesi, Osmanlı’yı İslam halifeliğinin merkezi olma pozisyonuna yükseltti. Birinci Selim’in fetihlerinin önemli bir diğer sonucu da dünyanın en zengin ticaret yolunun Osmanlı’nın eline geçmesidir.
Kanûnî Sultan Süleyman dönemi ise Osmanlı’nın altın çağıdır. Kanûnî döneminde, Osmanlı yönünü batıya çevirmiş, bir dünya gücü olarak ortaya çıkmıştır. Kanûnî Sultan Süleyman, Habsburglardan V.Karl ile Fransa kralı I.François arasındaki problemde I.François’in yanında yer alarak Avrupa siyasetinde aktif rol almıştır.
1526 Mohaç’la Macaristan Türk hakimiyetine girmiş, 1538 Preveze’yle Osmanlı donanması, Akdeniz hakimiyetini sağlamıştır. Kanuni Sultan Süleyman, askerî ve siyasî başarılarının yanında, kanunnameleri günün koşullarına göre bir kez daha düzenleyerek bir kanunnameler çağı oluşturmuştur.
1566 senesinde Kanûnî’nin ölümünden sonra, İkinci Selim, Üçüncü Murad ve Üçüncü Mehmed zamanlarında Osmanlı fetihlerinin devam ettiğini görürüz. İkinci Selim ve Üçüncü Murad döneminde Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa, devlet yönetiminde etkili olmuş, dönemin olaylarına yön vererek Osmanlı’nın yükselişine önemli katkıda bulunmuştur. Bu yüzyılın sonuna doğru pek çok kurum yapısında bozulma işaretlerinin görülmesi, 17. Yüzyılda devletin bir duraklama dönemine girmesine sebep olmuştur.
-Alinti-