Bir gün bir adam, elinde bir mektup, hocayı tutup:
– “Hocam zahmet ya sana, şu mektubu bir okusana?”
Açar bakar ki Hoca mektup baştan sona arapça.. Şöyle bir iki evirir çevirir söktüremez çaresiz geri verir. Der ki:
– “Başkasına okut bunu sen..”
Adam şaşırır:
– “Neden?”
– “Türkçe değil bu mektup okuyamam.”
Yine anlamaz adam, Hoca’nın okuması yok zanneder:
– “Ayıp hoca, ayıp” der.
– “Benden utanmıyorsan şundan utan; şu başındaki koca kavuğundan utan!”
Hoca, kavuğunu çıkarıp uzatır adama:
– “Madem ki” der, “iş kavuktadır; haydi bakalım, giy de şunu; kendin oku bakalım.
– “Hocam zahmet ya sana, şu mektubu bir okusana?”
Açar bakar ki Hoca mektup baştan sona arapça.. Şöyle bir iki evirir çevirir söktüremez çaresiz geri verir. Der ki:
– “Başkasına okut bunu sen..”
Adam şaşırır:
– “Neden?”
– “Türkçe değil bu mektup okuyamam.”
Yine anlamaz adam, Hoca’nın okuması yok zanneder:
– “Ayıp hoca, ayıp” der.
– “Benden utanmıyorsan şundan utan; şu başındaki koca kavuğundan utan!”
Hoca, kavuğunu çıkarıp uzatır adama:
– “Madem ki” der, “iş kavuktadır; haydi bakalım, giy de şunu; kendin oku bakalım.