Yetişkinlerin yüreklerindeki zehirli hançerler

Ahmet

New member
Kullanıcı
Katılım
4 Haz 2017
Mesajlar
10,838
Tepkime puanı
5,175
Puanları
0
Cinsiyet
Erkek
Yetişkinlerin yüreklerindeki zehirli hançerler

Kişinin ne olduğundan daha çok, kendini nasıl hissettiği önemlidir.

Bir kuşun kuş olmasından daha çok, kendini kuş gibi hissetmesidir önemli olan. Kendini kuş gibi hissetmeyen kuşlar uçamaz.

Nice çocuklar var ki aklı ile farklı, fikri ile farklı, çocuksu sevinci, hüznü ile farklı olsalar da, bu farkı fark edemeyen yetişkinlerin elinde perişan olup gidiyorlar… İçim acıyor…

Kimine “şımarık”, kimine “yaramaz” kimine ise daha bilimsel bir etiketle “hiperaktif” denilen çocukların yetişkinlerin ellerinden kurtulmak için çırpınışlarını seyrettikçe, bunalıyorum çaresizlikten.

Çocuk, yetişkin yetersizliğinin ilk kurbanıdır, maalesef…

Yetersiz ebeveynler görürsünüz. Örneğin, “Pedagog bizim çocuğa hiperaktif dedi.” bahanesinin arkasına saklanmışlardır… Artık kimse onlara “Nasıl çocuk yetiştirmişsiniz böyle, hiç yerinde durmuyor!” diyemeyecek, aksine “Allah sabır versin, böyle bir çocukla nasıl baş ediyorsunuz?” diye teselli edeceklerdir.

Ya da çocuğa erişemeyen öğretmenler görürsünüz, “Çocuğunuz ödevlerini yapmıyor, biraz evde ders yaptırın.” diyerek öğretmenlik görevini ebeveynlere devretmeye çalışan ve koca bir eğitim sisteminin anormalliğini çocuğa yükleyip “Çocuğunuzda dikkat dağınıklığı var galiba.” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışan öğretmenler…

Bir gün, ortaokula giden bir delikanlının farklı düşünme yeteneğini görmüş ve hayran kalmıştım. Sordum: “Okulda nasılsın, derslerin nasıl?” Cevap: “Sınıfın en tembeliyim.” Yeniden sordum: “Neden?” Cevap: “Derste hareketli olduğum için öğretmenim hep sınıftan çıkartıyor, müdür yardımcısına gönderiyor… Ama ben kımıldayamazsam, dersi anlamıyorum.”

Anlamaz, çünkü kinestetik zekâsı olan çocuklar kımıldamazlarsa akılları durur, anlayamazlar. Üstün zekâlı çocuklar kıpır kıpırdır. Eğer insan sevgisi ile dolu bir öğretmensen, çocuğu sınıftan kovmak, müdür yardımcısının yanına gönderip aşağılamak yerine, onun o hâlini saygı ile kabullenecek bir ruhsal genişliğe erişmen gerekmez mi?

Sordum çocuğa: “Müdür yardımcısının yanına gönderildiğinde kendini nasıl hissediyorsun?”

Cevap: “Çok değersiz…”

İşte buna “ben algısı” diyoruz…

Çocuğun ne olduğu önemli değil, kendini nasıl hissettiğidir önemli olan... Çocukluk yıllarında oluşan ben algılarının değişmesi de zordur, nice psikologlara gidersiniz de derdinize çare bulamazsınız.

Hani bir fıkra var ya…

Adamın biri kendini “arpa” zannediyormuş…

Bu yüzden bir türlü sokaklarda rahat dolaşamıyormuş… Kendisini kuşlar, tavuklar kapacak diye duvar diplerinde korka korka yürüyormuş…

Böyle yaşamak bir gün canına tak etmiş, tedavi olmak için bir psikoloğun kapısını çalmış.

“Ben kendimi arpa zannediyorum, tavuklardan korkuyorum bana yardım edin.” demiş.

Psikolog, “Birkaç seans görüşmeden sonra hiçbir şeyiniz kalmaz, endişe etmeyin.” diyerek görüşmeye başlamış bu talihsiz adamcağızla.

Çok değil, birkaç seans sonra, adam kendini iyi hissetmeye başlamış.

Psikolog son görüşmede adama sormuş: “Artık kendinizi hâlâ arpa gibi hissediyor musunuz?”

Adam, “İlahi psikolog bey, o günler eskide kaldı. Artık kendimi, insan olarak hissediyorum. Şimdi düşünüyorum da ne kadar saçma düşüncelermiş onlar, yardımlarınız için sağ olun var olun…” diyerek vedalaşmışlar.

Ancak birkaç dakika sonra adam nefes nefese tekrar odaya girmiş. Kapının arkasına saklanmış, korku dolu gözlerle psikoloğa bakarak “Ama psikolog bey, biz bir şey unuttuk… Tamam, ben arpa olmadığıma artık inandım ama bunu tavuklar ve kuşlar biliyorlar mı?” demiş…

Kişinin ne olduğu değil, kendini nasıl hissettiği önemlidir…

Aile içi sorunlar nedeni ile yanıma gelen bir çiftle konuşuyorduk. Hanımefendi bunalmış ve eşinden destek göremediğinden şikâyetçi olmuştu. Ona, “Sizce eşiniz sizi seviyor mu?” diye sorunca, “Eşim, seviyorum diyor ama bilemiyorum.” diye cevap verdi. “Neden bilemiyorsunuz?” diye sorduğumda çocukluk döneminin bütün trajedisi bir kelimeye sığdı birden: “Benim neyimi seviyor ki? Yani… Bilemiyorum…”

Çocukluk döneminde sevilmiş ancak varlıklarına değer görememiş çocuklar değersizlik hissi ile hislenirler… Onlar yetişkin olsalar dahi kendilerini sevilecek, sayılacak, mutlu olacak biri gibi hissetmezler…

Değersizlik hissini ne kendi çocuklarınıza ne de başkalarının çocuklarına yaşatmayın, bütün bir ömre zarar verecek zehirli hançerleri çocukların yüreklerine batırmayın. Acısı hiç unutulmuyor çünkü...
 

Ahmet

New member
Kullanıcı
Katılım
4 Haz 2017
Mesajlar
10,838
Tepkime puanı
5,175
Puanları
0
Cinsiyet
Erkek
Üst
Alt