- Katılım
- 27 Eki 2017
- Mesajlar
- 75
- Tepkime puanı
- 3
- Puanları
- 0
- Cinsiyet
- Erkek
Yastık Altı Gözyaşlarımdan İfşa Edildi Öyküsüzlüğüm
Pervasız düşlerimi,
Yalın ayak gözyaşlarımı es geçiniz lütfen.
İçimdeki çocuğu kaybettiğimde anladım;
Diri iken bile
Omuzlarında kendi cenazeni taşımak zorunda kalındığını.
(S)ağır yaralarıma tekil bir dikiş bile fazla görüldü
Ve gusle zorlandı içime düşmemiş bir kız çocuğunun tebessümü.
Hangi aşk cümlesini kursam, anlatım bozukluğuna denk geliyordu.
Gözlerimde ne zaman bir umut belirse,
Çocuksu yüreğim hep acının kürtajında (k)can kaybından
Ayrılığa hüküm giyiyordu.
Yetim çocukların yüzüne bir şiir vurana kadar tüm harflerimi azat ettim.
Bir ayağı uçurum boşluğuna düşmüş yüreğimi ayaklandırıp
Nihavent bir sesin rengine buladım sevdamı.
Ya bir şiirin ortasında sevda niyetine asın beni
Ya da ulu orta bir yerde kafiyesizliğimden vurun beni.
Sen ne zaman sesini yüreğimden çektin,
Beyin ölümü gerçekleşmiş hayatımın soğuk umutlarımı
Gökyüzüne gelin ettim.
Yokluğunu kapatmaya çalıştıkça,
Yastık altı gözyaşlarımdan ifşa edildi öyküsüzlüğüm.
El ense edildi aşka düşük yapmış mavi sürgünlüğüm.
Ve nefesime revâ görülmüş penceresiz bir ölüm.
Zaman aleyhte biliyorum.
Kavuşmalar, imkansızlığa / sonsuzluğa tehirli.
İçerden üzerimize kilitli bir acıyı ayıkladık hayat sahnemizden.
Sonra da mutlulukların bize kapı duvar olduğunda öğrendik,
Sevdanın konuşulmayan alfabesini.
Ve iki bedende bir sevdayı yaşatmaya çalışırken
Ölü doğmuş binlerce şiiri uyandırdık yüzyıllık uykusundan.
Oysa biz;
Gül’ümsediklerinde her iki yanağında
Peygamber çicekleri açan çocukların dualarında büyüyen sevdaydık.
Bedenlerimize bir ayrılık dikilse de,
Utangaç bakışların arasında sakladığın umutlarını acıya satma sakın.
Hüzünbaz ve işvebaz sancılarına inat sen sakın vazgeçme kendinden.
Aldırma zorluklara, boyun eğme karanlıklara.
Unutma sevgili;
Gül’üşlerindeki umuttan nasiplenip
Afrika çöllerini bile
Çicek bahçesine çevirebilecek kadar sevdalı hücrelerimiz.
“ Ömrüm, ömrüne feda olsun sevgili.”
Pervasız düşlerimi,
Yalın ayak gözyaşlarımı es geçiniz lütfen.
İçimdeki çocuğu kaybettiğimde anladım;
Diri iken bile
Omuzlarında kendi cenazeni taşımak zorunda kalındığını.
(S)ağır yaralarıma tekil bir dikiş bile fazla görüldü
Ve gusle zorlandı içime düşmemiş bir kız çocuğunun tebessümü.
Hangi aşk cümlesini kursam, anlatım bozukluğuna denk geliyordu.
Gözlerimde ne zaman bir umut belirse,
Çocuksu yüreğim hep acının kürtajında (k)can kaybından
Ayrılığa hüküm giyiyordu.
Yetim çocukların yüzüne bir şiir vurana kadar tüm harflerimi azat ettim.
Bir ayağı uçurum boşluğuna düşmüş yüreğimi ayaklandırıp
Nihavent bir sesin rengine buladım sevdamı.
Ya bir şiirin ortasında sevda niyetine asın beni
Ya da ulu orta bir yerde kafiyesizliğimden vurun beni.
Sen ne zaman sesini yüreğimden çektin,
Beyin ölümü gerçekleşmiş hayatımın soğuk umutlarımı
Gökyüzüne gelin ettim.
Yokluğunu kapatmaya çalıştıkça,
Yastık altı gözyaşlarımdan ifşa edildi öyküsüzlüğüm.
El ense edildi aşka düşük yapmış mavi sürgünlüğüm.
Ve nefesime revâ görülmüş penceresiz bir ölüm.
Zaman aleyhte biliyorum.
Kavuşmalar, imkansızlığa / sonsuzluğa tehirli.
İçerden üzerimize kilitli bir acıyı ayıkladık hayat sahnemizden.
Sonra da mutlulukların bize kapı duvar olduğunda öğrendik,
Sevdanın konuşulmayan alfabesini.
Ve iki bedende bir sevdayı yaşatmaya çalışırken
Ölü doğmuş binlerce şiiri uyandırdık yüzyıllık uykusundan.
Oysa biz;
Gül’ümsediklerinde her iki yanağında
Peygamber çicekleri açan çocukların dualarında büyüyen sevdaydık.
Bedenlerimize bir ayrılık dikilse de,
Utangaç bakışların arasında sakladığın umutlarını acıya satma sakın.
Hüzünbaz ve işvebaz sancılarına inat sen sakın vazgeçme kendinden.
Aldırma zorluklara, boyun eğme karanlıklara.
Unutma sevgili;
Gül’üşlerindeki umuttan nasiplenip
Afrika çöllerini bile
Çicek bahçesine çevirebilecek kadar sevdalı hücrelerimiz.
“ Ömrüm, ömrüne feda olsun sevgili.”
Moderatör tarafında düzenlendi: