- Katılım
- 4 Haz 2017
- Mesajlar
- 10,838
- Tepkime puanı
- 5,175
- Puanları
- 0
- Cinsiyet
- Erkek
[h=3][/h][FONT="]
Cinsel istismar psikolojik, sosyolojik, ahlaki, hukuki pek çok boyutu olan bir sorun. Çok katmanlı bu sorunda tacizciyi lanetlemek, sistemleri suçlamak ve kurbanlara acımak dışında biz ne yapabiliriz sorusu maalesef geçiştiriliyor.
Her istismarda konuya dair tartışmalar bizi asıl meseleden uzaklaştırdığı gibi, çözüme de yaklaştırmıyor. Oysa bu ülke topraklarında yapılan her cinsel istismardan ‘BEN SORUMLUYUM’ diyerek yüksek bir farkındalık ve sorumluluk bilinciyle harekete geçmeden çözüme ulaşmak imkansız görünüyor.
Cinsel istismar konusunda ülkemizde hala yeteri kadar kapsamlı çalışma bulunmamaktadır. Net rakamlar verip istatistikler oluşturamasak da dünya literatüründen bazı bilgilere sahibiz. Bunlardan en önemlisi, cinsel istismar, sosyo-ekonomik düzeyle, eğitim seviyesiyle, ırkla, kültürle, dinle kesin olarak açıklanamıyor. Yani her sınıftan, her kesimden, her oluşumdan kişi tacizci ya da kurban olabilir. Toplumsal bakış açısı ve istismarı önlemeyle ilgili eğitim almak gibi faktörlerin ise istismarı dolaylı olarak azalttığını bulan çalışmalar dünya literatüründe mevcut. Bu iki faktör bize ne yapmamız gerektiğine dair önemli bir yol haritası sunuyor aslında.
-Yaşanan tüm cinsel istismarlardan ‘BEN SORUMLUYUM’ dememek için her bir yetişkin şu soruları cevaplamalı
1- Çocuğumu cinsel istismara karşı sağlıklı şekilde bilgilendirdim mi?
– Çocuğunuzu cinse istismara karşı doğru bilgilendirme, ona psikososyal gelişimine uygun bir dille ‘bedeninin kendine ait olduğu, onun isteği dışında hiç kimsenin bedenine dokunamayacağı, tehlikeli ve güvenli dokunuş arasındaki farkı, bedeninde dokunulamayacak noktaları (oral-göğüs-anal-genital bölgeler), eğer birisi dokunursa ne yapması gerektiğini öğretmektir.
2- Eğer çocuğum bir istismara maruz kaldıysa ben bunu anlayabilir miyim, ne yapacağımı biliyor muyum?
– Her cinsel istismar sonrası kurban mutlaka tepki verir. Okul başarısında düşme, sosyal uyumu kaybetme, içe kapanma, öfke nöbetleri, yeniden alt ıslatma, dürtüsel davranışlar, cinsel organıyla fazla ilgilenme, sık sık mastürbasyon yapma ya da tanımlayamadığınız başka psikolojik sorunlar görebilirsiniz. Bu konuda kesin çıkarım yapamasanız da çocuğunuzda ani bir davranışsal değişim görürseniz hemen bir uzmana başvurmalısınız.
3- Çocuğum istismara uğrasa bunu benimle paylaşabilir mi, yeterince iyi iletişim kurabiliyor muyum?
– Yaşanan son olayda da gördüğümüz gibi, istismar mağdurları bu konuyu aileyle paylaşmakta güçlük çekerler. Bunu ailesiyle paylaşabilenlerin sayısı oldukça azdır. Sorununu paylaşamamak, nasıl baş edeceğini bilemeyen küçük yaşta çocuklar için çok zorlayıcı bir durumdur. Bu nedenle ebeveyn-çocuk arasında sağlıklı bir iletişimin olması, çocuğun ebeveyninden sır saklama-yalan söyleme gibi savunmalar geliştirmemesi yaşanan istismarla hem başa çıkmayı kolaylaştırır hem de istismarın devam etmesini engeller, bu şekilde tacizciler başka çocuklara zarar vermeden cezalandırılmış olurlar.
– İstismarla mücadele de en zorlayıcı nokta aslında burası. Ceza sistemi ne kadar iyileştirilse de , hukuki yaptırımlar caydırıcı hale getirilse de pek çok taciz vakası gizli tutulduğu için istsmarcılar bu suça devam edebilmektedir. Yani her bir tacizcinin ceza alabilmesi için öncelikli olarak aile içi iletişimin sağlıklı olduğu, çocuğun kendini güvende hissettiği bir ev ortamı oluşturulmalı.
4- Çocuğum istismara uğradığını benimle paylaştığında ne yapacağımı biliyor muyum, sağlıklı şekilde bu süreçle başa çıkabilir miyim?
– İstismar sorununu toplumsal bir kaosa dönüştüren mekanizma aslında bizim konuya dair hala sağlıklı bakış açısını kazanamamış olmamızdır. Çok az sayıda çocuk bu durumu ailesiyle paylaşmayı becerebiliyor, ve daha da az sayıda aile bu süreci sağlıklı yönetebiliyor. Bu süreçte genel eğilim, sorunun üstünü kapatmak, çocuğa kötü muamele etmek hatta çocuğu cezalandırmak şeklinde. Dolayısıyla çocuk bir şekilde durumdan kurtulmak için aileye sığınsa bile aileler çocuğa karşı destekleyici olmuyor ve psikolojik yardıma başvurmuyor. Bu denli büyük bir travma ‘büyüyünce geçer’ denilerek üstü kapatılıyor.
Bu topraklarda yaşanan tüm istismarlar bizim sorunumuz, hepsiyle mücadele etmek toplumsal ruh sağlığı açısından hepimizin sorumluluğu. Eğer yukarıdaki sorulara ‘Evet’ diyemiyorsak, bu suça hepimiz ortağız. Bu mücadele de yapılması gereken ‘BEN SORUMLUYUM’ diyerek toplumsal bir farkındalık geliştirip, sorumluluk bilinciyle bu konuda kendimizi eğitmek ve psikolojik desteklere başvurmaktır.
[/FONT]
Her istismarda konuya dair tartışmalar bizi asıl meseleden uzaklaştırdığı gibi, çözüme de yaklaştırmıyor. Oysa bu ülke topraklarında yapılan her cinsel istismardan ‘BEN SORUMLUYUM’ diyerek yüksek bir farkındalık ve sorumluluk bilinciyle harekete geçmeden çözüme ulaşmak imkansız görünüyor.
Cinsel istismar konusunda ülkemizde hala yeteri kadar kapsamlı çalışma bulunmamaktadır. Net rakamlar verip istatistikler oluşturamasak da dünya literatüründen bazı bilgilere sahibiz. Bunlardan en önemlisi, cinsel istismar, sosyo-ekonomik düzeyle, eğitim seviyesiyle, ırkla, kültürle, dinle kesin olarak açıklanamıyor. Yani her sınıftan, her kesimden, her oluşumdan kişi tacizci ya da kurban olabilir. Toplumsal bakış açısı ve istismarı önlemeyle ilgili eğitim almak gibi faktörlerin ise istismarı dolaylı olarak azalttığını bulan çalışmalar dünya literatüründe mevcut. Bu iki faktör bize ne yapmamız gerektiğine dair önemli bir yol haritası sunuyor aslında.
-Yaşanan tüm cinsel istismarlardan ‘BEN SORUMLUYUM’ dememek için her bir yetişkin şu soruları cevaplamalı
1- Çocuğumu cinsel istismara karşı sağlıklı şekilde bilgilendirdim mi?
– Çocuğunuzu cinse istismara karşı doğru bilgilendirme, ona psikososyal gelişimine uygun bir dille ‘bedeninin kendine ait olduğu, onun isteği dışında hiç kimsenin bedenine dokunamayacağı, tehlikeli ve güvenli dokunuş arasındaki farkı, bedeninde dokunulamayacak noktaları (oral-göğüs-anal-genital bölgeler), eğer birisi dokunursa ne yapması gerektiğini öğretmektir.
2- Eğer çocuğum bir istismara maruz kaldıysa ben bunu anlayabilir miyim, ne yapacağımı biliyor muyum?
– Her cinsel istismar sonrası kurban mutlaka tepki verir. Okul başarısında düşme, sosyal uyumu kaybetme, içe kapanma, öfke nöbetleri, yeniden alt ıslatma, dürtüsel davranışlar, cinsel organıyla fazla ilgilenme, sık sık mastürbasyon yapma ya da tanımlayamadığınız başka psikolojik sorunlar görebilirsiniz. Bu konuda kesin çıkarım yapamasanız da çocuğunuzda ani bir davranışsal değişim görürseniz hemen bir uzmana başvurmalısınız.
3- Çocuğum istismara uğrasa bunu benimle paylaşabilir mi, yeterince iyi iletişim kurabiliyor muyum?
– Yaşanan son olayda da gördüğümüz gibi, istismar mağdurları bu konuyu aileyle paylaşmakta güçlük çekerler. Bunu ailesiyle paylaşabilenlerin sayısı oldukça azdır. Sorununu paylaşamamak, nasıl baş edeceğini bilemeyen küçük yaşta çocuklar için çok zorlayıcı bir durumdur. Bu nedenle ebeveyn-çocuk arasında sağlıklı bir iletişimin olması, çocuğun ebeveyninden sır saklama-yalan söyleme gibi savunmalar geliştirmemesi yaşanan istismarla hem başa çıkmayı kolaylaştırır hem de istismarın devam etmesini engeller, bu şekilde tacizciler başka çocuklara zarar vermeden cezalandırılmış olurlar.
– İstismarla mücadele de en zorlayıcı nokta aslında burası. Ceza sistemi ne kadar iyileştirilse de , hukuki yaptırımlar caydırıcı hale getirilse de pek çok taciz vakası gizli tutulduğu için istsmarcılar bu suça devam edebilmektedir. Yani her bir tacizcinin ceza alabilmesi için öncelikli olarak aile içi iletişimin sağlıklı olduğu, çocuğun kendini güvende hissettiği bir ev ortamı oluşturulmalı.
4- Çocuğum istismara uğradığını benimle paylaştığında ne yapacağımı biliyor muyum, sağlıklı şekilde bu süreçle başa çıkabilir miyim?
– İstismar sorununu toplumsal bir kaosa dönüştüren mekanizma aslında bizim konuya dair hala sağlıklı bakış açısını kazanamamış olmamızdır. Çok az sayıda çocuk bu durumu ailesiyle paylaşmayı becerebiliyor, ve daha da az sayıda aile bu süreci sağlıklı yönetebiliyor. Bu süreçte genel eğilim, sorunun üstünü kapatmak, çocuğa kötü muamele etmek hatta çocuğu cezalandırmak şeklinde. Dolayısıyla çocuk bir şekilde durumdan kurtulmak için aileye sığınsa bile aileler çocuğa karşı destekleyici olmuyor ve psikolojik yardıma başvurmuyor. Bu denli büyük bir travma ‘büyüyünce geçer’ denilerek üstü kapatılıyor.
Bu topraklarda yaşanan tüm istismarlar bizim sorunumuz, hepsiyle mücadele etmek toplumsal ruh sağlığı açısından hepimizin sorumluluğu. Eğer yukarıdaki sorulara ‘Evet’ diyemiyorsak, bu suça hepimiz ortağız. Bu mücadele de yapılması gereken ‘BEN SORUMLUYUM’ diyerek toplumsal bir farkındalık geliştirip, sorumluluk bilinciyle bu konuda kendimizi eğitmek ve psikolojik desteklere başvurmaktır.
[/FONT]