Trombon
Trombon, üflemeli bir çalgı çeşididir. Fincan biçimli bir ağızlığa dayanan dudakların titreşmesiyle ses çıkarmaktadır. Boru uzunluğunu değiştiren ve “kulis” adı verilen bir sürgüsü vardır. Bu sürgü trombonun farklı notalarda ses çıkarabilmesini sağlar. İlk olarak 15. yüzyılda kullanılmıştır.
Trombon, üflemeli bir çalgı çeşididir. Fincan biçimli bir ağızlığa dayanan dudakların titreşmesiyle ses çıkarmaktadır. Boru uzunluğunu değiştiren ve “kulis” adı verilen bir sürgüsü vardır. Bu sürgü trombonun farklı notalarda ses çıkarabilmesini sağlar. İlk olarak 15. yüzyılda kullanılmıştır.
Piston Trombon, kulis yerine trompet gibi 3 adet pistonu olan bir türü daha vardır, ses sınırları kulis trombon ile aynı ve sesinin rengi kulis trombondan biraz farklıdır.
Trombon konusunda en gelişmiş ülke Almanya olmakla birlikte en iyi trombonistlere örnek olarak Armin Bachman ve Branimir Slokar’ı verebiliriz.
İtalyanca “tromba” kelimesi trompet anlamına gelirken “trombone” kelimesi büyük trompet anlamında kullanılmıştır. Almancada ise “buzune” kelimesinden “posaune” türemiştir. Almanlar “buzune” terimini Fransızcadaki düz trompet anlamına gelen “buisine” den almışlardır. İngilizler ise trombonu “sagbut” ve “shagbolt” kelimelerinden türediği düşünülen “sackbut” olarak adlandırmışlardır. Bu sözcüklerin kökleri tam olarak bilinmemekle birlikte eski Fransızcada çekmek anlamına gelen “sacquer” sözcüğünden geldiği düşünülmektedir. “Sacquer” sözcüğünün çok benzeri olan, İspanyolcadaki “sacabuche” yani içini dışarı çıkarmak anlamına gelen sözcüğünde İngilizcedeki kelimelerin kaynağı olabileceği ileri sürülmektedir.
XVIII. yüzyıla gelindiğinde besteciler trombonu solo enstrüman olarak da kullanmaya başlamışlardır. 1755 yılında Georg Wagenseil’in yazmış olduğu alto trombon için konçerto, 1762’de Leopold Mozart’ın alto trombon için konçertosu, 1764’te Michael Haydn’ın alto trombon için yazmış olduğu Re Majör Divertimento ve 1769 yılında Johann Georg Albrechtsberger’in alto trombon için yazmış olduğu konçerto gibi günümüz trombon repertuvarına büyük katkısı olmuş eserlerin yanında bugün ismi az bilinen besteciler de solo trombon için eser yazmaya başlamışlardır. Ayrıca trombon 1780 yılında bazı sahnelerde dramatik etki yaratmak için operada kullanılmaya başlanmıştır. Buna örnek Mozart’ın “Don Giovanni” ve “Sihirli Flüt” operaları gösterilebilir.
Trombon’un her açıdan gelişimi konusunda ki en önemli tarihler son 20 yılda olmuştur.
İtalyanca “tromba” kelimesi trompet anlamına gelirken “trombone” kelimesi büyük trompet anlamında kullanılmıştır. Almancada ise “buzune” kelimesinden “posaune” türemiştir. Almanlar “buzune” terimini Fransızcadaki düz trompet anlamına gelen “buisine” den almışlardır. İngilizler ise trombonu “sagbut” ve “shagbolt” kelimelerinden türediği düşünülen “sackbut” olarak adlandırmışlardır. Bu sözcüklerin kökleri tam olarak bilinmemekle birlikte eski Fransızcada çekmek anlamına gelen “sacquer” sözcüğünden geldiği düşünülmektedir. “Sacquer” sözcüğünün çok benzeri olan, İspanyolcadaki “sacabuche” yani içini dışarı çıkarmak anlamına gelen sözcüğünde İngilizcedeki kelimelerin kaynağı olabileceği ileri sürülmektedir.
XVIII. yüzyıla gelindiğinde besteciler trombonu solo enstrüman olarak da kullanmaya başlamışlardır. 1755 yılında Georg Wagenseil’in yazmış olduğu alto trombon için konçerto, 1762’de Leopold Mozart’ın alto trombon için konçertosu, 1764’te Michael Haydn’ın alto trombon için yazmış olduğu Re Majör Divertimento ve 1769 yılında Johann Georg Albrechtsberger’in alto trombon için yazmış olduğu konçerto gibi günümüz trombon repertuvarına büyük katkısı olmuş eserlerin yanında bugün ismi az bilinen besteciler de solo trombon için eser yazmaya başlamışlardır. Ayrıca trombon 1780 yılında bazı sahnelerde dramatik etki yaratmak için operada kullanılmaya başlanmıştır. Buna örnek Mozart’ın “Don Giovanni” ve “Sihirli Flüt” operaları gösterilebilir.
Trombon’un her açıdan gelişimi konusunda ki en önemli tarihler son 20 yılda olmuştur.