TEKNOLOJİK GÖRSEL ŞÖLEN

EUPHRAT

Mevsim.Org Doğru Adrestesiniz
Yönetici
Katılım
3 Ocak 2017
Mesajlar
1,197
Tepkime puanı
2,691
Puanları
113
WASHINGTON

Amerika’nın Los Angeles kentinde yaşayan sanatçı Refik Anadol’un eserlerini izlerken kendinizi kimi zaman Boğaziçi’nin derin sularında, kimi zaman sonsuzlukta, kimi zamansa rakamların gizemli dünyasında hissediyorsunuz.

Google’ın sanatçılarla yapay zeka mühendislerini biraraya getiren programına katılan Anadol, birçok kişinin aksine, yapay zekayı tehdit olarak görmüyor, bir araç olarak kullanıyor.
“Tarihler boyunca teknoloji her zaman yaşamamız gereken, aslında bizim aynamız olan bir olgu, hatta ateşi bulduğumuzda nasıl yemek yapabildiysek, aynı zamanda silah da yapabildik. Yaptığımız yemeklerle bir araya gelip paylaşabildiysek, yaptığımız silahlarla da ayırdık birbirimizi. Dolayısıyla yapay zeka da aynı şey aslında. Bizi bir araya getirebilir, dönüştürebilir, problemleri çözmeyi öğrenebiliriz. Ya da birbirimizi yok edebilen bir şeye dönüşebilir bu bize kalmış bir şey” diyen Anadol’un çocukluğunda sanatçıda iz bırakan herşey, onun bugünkü başarısının anahtarı olmuş. İzlediği bir film, hediye edilen bir bilgisayar bugün insanları büyüleyen eserlerin önünü açmış.

“Sekiz yaşındayken, ‘Bıçak Seti’ filmini izlediğim ilk dönem, ilk gün muazzam etkilendim. Uçan bir araba, bir gökdelenin önünden geçen bir medya cephesi, düşünebilen insansı robotlar, duyguları olan yapay zeka, çok etkiledi bunlar beni ve aynı yaz aynı zamanda anne babamın hediyesiyle ilk bilgisayara sahip oldum. Ve 8 yaşından beri aslında yapay zekayı ve bilimkurguyu hayatımdan çıkarmadım. O günden beri bu rüya kurma, hayal kurma ve hayalleri gerçeğe dönüştürme çabası devam ediyor” diye konuşan Refik Anadol, Türkiye’de bir çok ilke imza attıktan sonra hayallerini, hedeflerini Amerika’ya taşımış. Anadol, dünya devi teknoloji şirketleri için, fırçanın yerini yapay zekanın aldığı günümüzde, verilerini paylaşabilecekleri bir isim.

Lisans bitirme projesi Türkiye’deki ilk video hızlandırma projesi olan Anadol, arkasından da birçok proje yapma şansı buldmuş, hatta Türkiye'deki ilk veri heykelini yapmış. Anadol, Amerika'da yaşamanın ona kattığı artıları şöyle açıklıyor: "Hayalini kurduğum gerçeklik, ne olduğunu bile bilmediğim bir gerçeklikti.

Lisansüstü çalışmam için UCLA’ e gelmem ciddi bir değişiklik sağladı, çok değerli insanlarla çalışma, mentorluk yapma fırsatı buldum. Özellikle kamusal alanda sanat yaptığım için son 5 yıldır bu insanların çok değerli öğütleri ama en önemlisi teknoloji devleri yani Bill Gates’in koleksiyonuna girmiş olmam, arkasından Google, Intel, Microsoft, Siemens, IBM, bunlar çok büyük teknoloji devleri. Bu insanların amaçları, hayalleri logolarını göstermek değil, tıpkı Rönesans’ta olduğu gibi, nasıl zamanında 15’nci, 16’ncı yüzyılda bir sanatçı dünyanın en güzel pigmentini fırçasını alıp en güzel mimari yapıları boyayabiliyorsa, bu firmalar da en iyi algoritmaları, en iyi donanımları, yazılımları paylaşarak onlardan sanat yapmamı rica ediyorlar.”

Refik Anadol her zaman bilinmeyi sorgulayan, bilimle, sanatla ve teknolojiyle iç içe bir genç olmuş. Şimdiki hedefi de ‘görünmeyeni görünür kılmak’.

Sözlerine “Veri şu anda çevremizdeki en görünemez fakat en önemli şeylerden biri aslında, elimizdeki telefonlara yön veren aplikasyonlar, düşüncelerimiz, beğenilerimiz, yorumlarımız hepsi makinalar tarafından alınır, yok olur, arkamızdan giden şeylere dönüşmeye başlar” diye devam eden Refik Anadol, yapay zeka ve büyük veriyle kamusal alanda yapılan ilk projenin de sahibi.
Osmanlı Bankası arşivlerinden 1.7 milyon dökümanın yapay zekadan geçirilip, şiirsel bir şekilde görselleştirilmesinin hikayesi olan arşiv rüyası, dünyada ilk yapay zeka ve büyük veriyle kamusal alanda yapılan ilk proje.
Anadolu’nun Google’la olan bu ilk projesini, 'Sonsuzluk Odası' adlı bir başka proje takip etmiş. Bu da yine İstanbul’da ortaya çıkarttığı, dünyanın her kıtasına ulaşmış, 2 milyonda fazla kişinin değerlendirdiği, gördüğü bir oda.
Sanatçı sergiyi ziyaret eden konuklarla birebir iletişim kuruyor, hiç sıkılmadan projelerini anlatıyor. Ve onların eserlerinden keyif aldığı görmek ona da keyif veriyor.

Washingtonlular’ın sergiyle buluştuğu Artechouse sanat galerisi, uzun kuyruklarda bekleyen sanatseverlere sergi aralarında dinlenme olanağı sunduğu gibi, bu modern eserlere, içeceklerini yudumlarken tanıklık etme imkanı da veriyor.

Yapay zekanın günümüzde sanatçıların eserlerine şekil vermek için nasıl etkili bir araç olduğunu gösteren sergi, 2 Eylül’e kadar Artechouse DC’de ziyaretçilere açık olacak.
 
Üst
Alt