Tebük seferi

  • Konbuyu başlatan Eqe
  • Başlangıç tarihi
Hz. Peygamber'in Hicretin dokuzuncu yilinda, Sam'da toplanan kirkbin kisilik Bizans ordusuna karsi çarpismak üzere Medine'den Tebük'e kadar sevkettigi en son ve en güçlü askerî hareket.

Tebük arap yarimadasinin kuzeyinde Medine ile Sam'in ortasinda bir yerin adidir. Suyu ve hurmaligi olan bir yerdir. Bu savas yolculugunun son ucu burasi oldugu için "Tebük Gazasi" adi ile anilmistir. Bu seferde savas olmamis fakat en güçlü bir Islâm ordusu techiz edilmis, böylece askerî ve siyasî açidan önemli bir zafer kazanilmistir.

Seferin nedeni: Bizans Imparatoru Heraklius'a bir mektup yazan Suriye'li hristiyanlar, Muhammed'in öldügünü, müslümanlarin da kitlik ve yokluk içinde perisan olduklarini, üzerlerine asker gönderilirse, onlari kendi dinine katmanin tam zamani bulundugunu bildirdiler (Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, VI, 191). Bunun üzerine Heraklius silahlandirdigi kirk bin kisilik askeri bir gücü Kubad'in komutasi altinda yola çikardi. Cüzam, Lahm, Gassân ve Âmile adini tasiyan arap kabilelerinin de Rumlarla birlikte hareket edecek!eri haberi Medine'ye ulasti. Zaten Allah'in elçisi kuzey sinirindan güvende degildi. Böyle bir askerî harekât hazirligini ögrenince genel seferberlik ilân etti. Allah'in Resulu diger gazvelerde genellikle seferin nereye olacagini gizli tutarken bu defa Bizans ordusuna karsi bir sefer düzenlenecegini açiklamisti. Çünkü gidilecek yer uzak, havalar sicak ve kurak, düsman güçlü idi. Ordunun buna göre hazirlik yapmasi gerekiyordu. Mekke'den ve diger arap kabilelerinden asker toplamak için de görevliler çikarilmisti.

Sicak, kuraklik, kitlik, uzaklik ve güçlü düsman unsurlari bu seferi "güç ve zor bir sefer" haline getirmisti. Bu yüzden seferin rastladigi zamana Kur'an-i Kerim'de "Sâatü'l-usre" (güçlük zamani) denilmis, bu sefere de Kur'an dilinden alinarak "Gazvetü'l usre (zorluk gazâsi)" adi verilmistir. Bu sefere katilan orduya da "Ceysü'l-usre (Güçlük ordusu)" denilmistir (bk. et-Tevbe, 9/117; ez-Zebîdî, Tecrîd-i Sarih, Terc ve Serh, Kamil Miras, 6. Baski, Ankara 1983, X, 4I8, 4I9; Ibn Ishak, Ibn Hisam, es-Sîre, IV, 161; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 75; Vâkidî, Megâzî, III, 991).

Hz. Peygamber savas için hazirlik yapilmasini emrettigi zaman mevsimin olumsuzluklari, ürünün hasat zamani olusu ve insanlarin yazin sicaginda agaç gölgesinde oturmayi sevmesi yüzünden, böyle sikintili bir yolculuga isteksizlik vardi. Ashab-i kiramin agir davranmasi dikkati çekmisti. Bu yüzden Allah'u Teâlâ müminleri söyle uyardi:

"Ey iman edenler! Size ne oluyor da: Allah yolunda cihata çikin, denildiginde, bazilariniz agirdan alarak, bulundugunuz yerden kimildamak istemiyorsunuz? Yoksa siz ahireti birakip, sadeœ dünya hayatina mi razi oldunuz? Halbuki dünya hayatinin geçici zevki ahiret saadeti yaninda pek az ve degersizdir" (et-Tevbe, 9/38). Devami ayetlerde, eger bu cihata çikmazlarsa can yakici bir azapla karsilasacaklari, bunun zararinin Allah'a degil kendilerine olacagi, Allah'in Resulune yardim etmeseler bile, Allah'in O'na yardim edecegini, nitekim Mekke'den hicret ederken de Resulullah'a yardim edildigi, magarada da o, arkadasina; "üzülme, Allah bizimle beraberdir" diyordu, böylece Allah'in Resulune emniyet ve güven verdigi, simdi de ayni yardimi yapabilecegini bildirdi (et-Tevbe, 9/39, 4I).

IIslâm toplumu su ayetle topluca cihata çagrildi: "Ey müminler! Güçlünüz zayifiniz hep birlikte savasa kosun. Allah yolunda mallarinizla canlarinizla cihat edin. Eger bilirseniz bu sizin için daha hayirlidir" (et-Tevbe, 9/41).
 
Üst
Alt