Siyaset felsefesi

Uzay

New member
Kullanıcı
Katılım
29 Mar 2017
Mesajlar
42
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Erkek
Siyaset felsefesi, devlet, politika, özgürlük, adalet, adalet, toplum ve otorite gibi konulara eğilen felsefe dalıdır. Devlet nedir, Devlet kurumlarına neden ihtiyaç duyulur, Hükümetin yasal dayanakları nelerdir, Devlet hangi konulara müdahale etmeli ya da etmemelidir, vatandaş nedir, devletle ilişkileri nasıl olmalıdır gibi birçok sorgulamayla insanın bu yaygın örgütlenme şeklini ele alır.

Çin’de 5. yüzyıldan itibaren Konfüçyüs, Mensiyus ve Mozi gibi düşünürler devlette birlik ve istiktarı öğütlemiştir. Buradaki filozoflar devletçilik yanlısıdır. Konfüçyüs hiyerarşiye çok önem verir, geleneklerin bozulmasını eleştirirdi. En yetenekli olanın devlet kademelerine getirilmesini(meritokrasi) savundu. Eski Yunan’da Platon’un Devlet adlı eseri Yunan şehir devletlerinin ütopik bir şeklini anlatır. Yunanlılar şehir devletleri şeklinde yaşadığından birçok yönetim ve siyaset şekli görülmüştür. Timokrasi, Oligarşi, Demokrasi, tiranlık gibi idareler Yunanlılarca denenmiştir. Aristoteles Nikomakhos’a Etik ve Politika adlı çalışmasıyla devlet felsefesine katkı yapmıştır. Daha sonra Stoacılar önemli yorumlar getirdi. Dünya vatandaşlığı ve uyum içinde yaşamayı savundular. Cicero gibi Romalılar stoacılardan etkilendi. Ortaçağda Aziz Augustine bir ütopya da yazarak ideal devleti düşündü. Din odaklı bir felsefe yürüttü. Thomas Aquinas tanrının ve insanın kanunlarını belirlemeye çalıştı. İslam dünyasında İbn- Haldun, Farabi, İbni Rüşd gibi filozoflar devlet ve siyaset işlerine felsefi yorumlar getirdiler.

Rönesansta Makyavel’in çalışmaları meşhurdur. Hükümdarın halkı idare etmek için her yola başvurabileceğini savunmuş ve Aquinas ile birlikte kralın ilahi kaynağının gerekliliğini anlatmıştır. John Locke hükümdarın kati ve ilahi yanlarını reddetmiş, kendinden önceki kralcı filozoflara karşı çıkmıştır. Locke insanın dünyaya boş bir levha olarak geldiğine inanır. Aristoteles gibi “mutlu olmaya çalışan sosyal bir hayvan” tasavvur eder. Amerikan ve Fransız devrimlerini yaşayan John Locke, Montesquieu ve Jean-Jacques Rousseau modern devlet düşüncesine etki eden önemli filozoflardır. Immanuel Kant felsefesinde evrensel olanı aradı ve devletin de her zaman ve her koşul için geçerli temellere oturtulmasını istedi. Birleşmiş milletler tarzı örgütlenmeyi ve hayatın mekanik düzenini ilk betimleyenlerdendir. Endüstri Devrimi’nden sonra Karl Marks ve Friedrich Engels kapitalizm eleştirileriyle tanındılar. O zamana kadar destek bulan Hegel’in “ruhun fenomenolojisi” görüşüne karşı Marks, tarihsel materyalizme inanıyordu. Yani Marks’ın felsefesi görünür dünyada var olanın dışındakini dikkate almıyordu. Hegel ise aslolanın ruh ve onun dönüşümü olduğunu söylemişti. Marks’ın sosyalizm ve komünizm tahlilleri ekonominin itici gücü olan işçi sınıfının takdirini aldı. Onun devlet felsefesi üzerine dünya siyasetini yönlendiren fikirler geliştirildi. Vladimir Lenin, Mao Zedong, ve Fidel Castro Marksizmi uygulamaya geçirmiş hem de kendilerince bakış açıları geliştirmişlerdir. 20. yüzyılın başında “anarşizm” fikri gelişti. Mikhail Bakunin, Pierre-Joseph Proudhon or Peter Kropotkin gibi anarşistler kanunlar ve güçlerle koruma altına alınmış mevcut düzeni reddettiler. Başsızlık- Erksizlik diye çevrilebilecek bu düşünce devlet, yasa, kral, tanrı gibi düzenleyici güçleri reddeder. Doğal olanın başsız- idaresiz bir yaşam olduğunu savunur.

Çağdaş devlet ve politika düşüncesinde Avrupa ve Kuzey Amerikalı hakimiyetini görmekteyiz. Hannah Arendt, Karl Popper, Friedrich Hayek, Leo Strauss, Isaiah Berlin, Eric Voegelin, Judith Shklar, Herbert Marcuse, Theodor W. Adorno, Max Horkheimer, Jürgen Habermas,Gilles Deleuze, Michel Foucault, Claude Lefort ve Jean Baudrillard çağdaş devlet felsefesinde fikir beyan etmiş düşünürlerdir. Çağdaş devlet tasavvurunda çevrecilik ve tüketim kültürünü eleştirme belirgin bir tavırdır. Antik filozoflardan farklı olarak devletin doğal yaşama, sınırlı kaynaklara yaklaşımı eleştirilmiştir. 20 yüzyıldan itibaren küreselleşme ve politik sınırların belirsizleşmesiyle sentezler ortaya çıktı. Karşıt görüşer- sosyalizm ve kapitalizm gibi- bir arada uygulanmaya başladı. Sosyal devletler ortaya çıkarken, Çin gibi komünist devletlerde de muazzam kapitalist genişlemeler yaşandı. Günümüzde farklı görüşlerin bir arada yaşandığı ve dünyanın sınırlı kaynaklarına dikkat çekilen devlet düşünceleri mevcuttur.
 
Üst
Alt