Sen iyi ol yeter..

Friend

New member
Kullanıcı
Katılım
27 Eki 2017
Mesajlar
75
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Cinsiyet
Erkek
Sen iyi ol yeter..


Merhaba Darcy …

Yine sana yazıyorum, yine seni yazıyorum. Çünkü ben seni seçtim.

Bugün hayallerimle yüzleştim. Yüzleşme dediğim, yine hayallere yüz sürdüm. Yüzüm gözüm senin hayalin sevgilim. Ne kadar büyük hayaller kursam da senin romanında sadece önsöz kalıyor. Beynimdeki morfin gibisin Darcy. Yoksan varım, varsan yokum.

Her yeri açık, koskocaman bir terasa sığdırmak istemek nedir bilir misin Darcy ? Sana sığınmak istemenin bundan bir farkı yok. Hangi yanına sığınsam açıkta kalıyorum. Sonra yine hayallerim koşuyor yardıma. Ya da sinemalar, kitaplar, şarkılar, arkadaşlıklar, kısa metrajlı mutluluklar … En kötüsü ise farkında olmak. Neye çare olmadıklarını bilmek gibi yani.

Biriktirdiğim bütün hayalleri bozdurup, umut alıyorum. Bozdurup bozdurup harcıyorum elimde ne varsa. Zaten elimde sadece ” Ne ? ” sorusu var. Bir dikili acım yok, içinde sen olmayan … Yokluğa inşa edilmiş temeli sağlam hayallerim var benim Darcy ! Çimentosu sen olan … Seni biraz fazla koyduğum zaman çatlıyor biliyor musun ? Öyleymiş duvarlar. İçinde az olursan yıkılıyor, çok olursan kendini çatlatıyor. Öyle zor ki kıvamı tutturmak. Ne olduğun gibi görünebiliyorsun, ne de göründüğün gibi olabiliyorsun.


Bir düşünür, ” Hayallerini büyük tut ki onları gözden kaybetmeyesin” demiş. Benim hayallerim öylesine büyük ki içinde ben kayboluyorum Darcy. Kurguladığım bu gelecek döngüsü içinde bir şehir bulutunda kaybediyorum beni.

Hayal kurmak camdan bir çadırın içine uzanıp gökyüzünü seyretmek gibi bir şey Darcy. Hayal ‘gerçekten’ daha güzel. Gerçekleşmeyen hayallerse kırık. En kötüsü de hangi hayal biliyor musun sevgilim? Bazı şeylerin yeniden eskisi gibi olma hayali … Bir hayali daha en başında kırmak diye buna denir işte. Çünkü hiçbir şey eskisi gibi olmayacak Darcy.

İnanmakla bilmek arasındaki farkı hiç düşündün mü ? Her şeyi bilemezsin ama her şeye inanabilirsin. Benim kurduğum bu hayal odasına inanmam gibi … Bir gün gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceğini bilmiyorum ama buna inanıyorum. Ki bilmenin başladığı yerde inanmak biter. Ruhunun ete kemiğe bürünmüş haline dokunursam ve sen artık elle tutabildiğim, gözle görebildiğim bir şey olursan, artık inandığım değil bildiğim olursun. Bilmek dokunmaktır, dokunmak bilmektir. Hissetmekse kalptedir. Kalbimdesin şimdi.


Zihnimde bu yazdıklarım gbi darmadağınık işte. Çoğu kez senden önce daha mı mutluydum diye soruyorum kendime. Cevap hayır çıkıyor. Aslında insanın böyle bir mukayeseye girmemesi gerekiyor biliyor musun ? Eğer her yeni mutluluğu eski mutluluklarımızla karşılaştırırsak, tabi ki eski mutluluklar daha güzel gelir. Çünkü onlara duyulan özlem vardır işin içinde. Halbuki tüm bunlara ne gerek var ? Bırakalım eski mutluluklarımız eskide kalsın. Özlemler yeni mutluluklara olsun. Eski mutluluklar güzel gelir, gelirken de yeni mutluluğu gölgede bırakır, eskitir. Artık ne yeni mutluluk bize eski hazzı verir ne de eski mutluluklar geri gelir.

Hayat çok kısa Darcy. Vaktimiz çok kıymetli olmalı. Hele ki benim vaktim. Çünkü hayat, ilk savaşımızın son kurşunudur. Seninde için, benim ki gibi mi çok merak ediyorum. Kafamı eğip içini görmek isterdim. Bana bir ayna olduğunu söylüyordun ya hep … İşte içindeki o aynaya bakmak isterdim. O aynaya inanıyorum ama artık kendime o aynadan bakmam gerek. Belki o zaman ben de sana bir ayna olabilirim.

Bana yaralarını göster Darcy ! Senin de yaraların benimkiler kadar küfür gibi kanıyor mu ? Ben kanıyorum Darcy. Ve bu kanı durduramıyorum. Dudaklarım sararıyor, damarlarım büzüşüyor. Acı çekiyorum. Eğer beni gerçekten seviyorsan ve acılarımın dinmesi ölümüne bağlıysa ölümüne yardımcı olur muydun ? Bunu kimin için yapardın Darcy ? Benim için mi kendin için mi ? Aşkı kaybetmek adına bedeli ödenir mi her yaranın ?

Off neler soruyorum ben böyle ? Aklık kara kış yine. Eksiliyorum. Her şeyim eksik, kalbim, ruhum, aşkım, sen’im, elim … Eksik bir okşadığı saçlardan duyulan haz tam olabilir mi ? Sen yine de beni eksiklerimle yargılama, kendine borçlu çıkarsın! Ve burası çıkmazların girişi … Buradan giriş yok !


İnsan işte böyle çaresiz bırakıyor kendini. Bütün arabesk şiirler şöyle başlar: ” Sen çaresizlik nedir bilir misin? ”. Bende sana soruyorum; peki sen kendini çaresiz bırakmak ne demek bilir misin ? Çarenin olmadığı yerde başlamaz böyle bir çaresizlik. Etrafın çarelerle doluyken, hiçbirine dokunamamakla başlar … Beceremediğin için değil, seçmediğin için … Denizsiz bir yerde boğulmak gibidir bu. Yerçekimsiz bir ortamda tutunmaya çalışmak gibi. İnsanın kendine haksızlık etmesi gibi. Hiçbir yerin insanı olmak gibi.


Yapmak istediklerinle yapamadıklarının arasında oturur kalırsın. Bildiğin tüm çaresizliklerden daha çaresizce bir şeydir bu. Çıkmaz yollarını yol eyleyemezsin, yollarını çıkmazdan çıkaramazsın. ” Biri beni kandırsın” diye beklersin. Kandırılmaya bile razısındır. Sonra tutar kendini kandırırsın. İşte böylesi bir eksilmedir bu çaresizlik. Eksiliyorum Darcy! Bir kendime faydam yok, sevdiğime ölürken bile hala kendime kelepçeliyim , sana anahtar …

Ne geçmişte yaşayabiliyorum, ne de geçmiş bana bugünü yaşatıyor. İçimde hapishaneler çürüyor. Yine de kalbinde olmak her şey, kalbimde olman herşeyim … Uykuya bile senin gözlerinden dalıyorum. Bu kadar acıyı seni sevmenin ne demek olduğunu daha iyi öğrenmek için çekiyorum. Çünkü acının A’sını bilmeyen, mutluluğun M’sinden anlamaz.

Her gece dayayıp kulağıma senini, kendimi şakağımdan vuruyorum. Senin cehennemde yanmak sandığına ben aşk diyorum Darcy. Kırmızı ışıklar dökülüyor her kavşakta ama ben yine de yeşilde durmayı tercih ediyorum. Kendimi anladığımdaysa seni benle karıştırdığımı öğreniyorum.

Arkadaşlarım bana çok şaşırıyor biliyor musun ? İnsan bir hayalete nasıl aşık olur diyor. Oysa bilmiyor ki bir hayalete aşık olmak değil zor olan, zor olan o hayalete aşık kalmak. Tenhalığını kuru kalabalıklara kandıran insanlardan değilim ben. Ne yaptığımı ve ne yaşadığımı çok biliyorum. Bunu bilerek ve isteyerek yapıyorum. Ben onlar gibi her şeyimi hiçbir şeye satıp kendime çalımlar atmıyorum.


Yalnızlığımı seçtim; ama sensiz değilim … Onlar başkalarını seçip yalnız kalıyorlar. Kendi mevsimine bile ihanet eden yağmurlarda gül yetiştirmeye çalışıyorlar. Her gül ayı kokar, ama her gülü yine de koklarız değil mi ? İşte onlar bu ritüelin ne anlama geldiğini bilmiyorlar.


Hayatlar geçiyor, güzler geçiyor, güllerin kokusu geçiyor, bir tek sen geçmiyorsun Darcy. Bu güller de sensiz geçmiyor. Daha kaç güz yıl bekleyeceğim seni ? Olsun beklerim … Hem de beklentisizce beklerim … Bekleme odalarım, hayal odalarım, beklemek, askıdaki ömrümü … Ne kadar yavaş bir ölümdür beklemek bilir misin Darcy ? Mavinin neminde, göğsümdeki yatakta beklerim seni. Beklemek büyütür beni sevgilim. Kendi heybetinden korkan bir dev olurum.


Sen iyi ol yeter. Bende sızlasın her yaran.

İşte böyle bir şeysin bende Darcy. Hem içimdesin, hem düşecek gibisin. Tıpkı bir nefes gibisin. İçimde tuttuğum sürece benimsin. Bırakırsam gidersin, bırakmazsam öldüreceksin.

Bu gecelik bu kadar sevgilim.

Yine gelirim.

Çünkü ben seni seçtim.​
 
Üst
Alt