Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Sofrasında Yemek Çeşitleri

Kâinatın Efendisi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sofrası da yaşadığı hayat gibi gayet sade ve mütevâzı idi. Onun sofrasının hâli, yemek ve içmek ile ilgili ümmetine nasihatleri, israfın çok yaygın olduğu, genelde İslam dünyasını ve özelde de biz Türkiyeli Müslümanları yakından ilgilendiriyor. Bir tarafta Arakan gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde zulme maruz kalmış ve açlıktan bir deri bir kemik olmuş Müslümanların hali. Bir tarafta da sünneti seniyye’nin zıddına olarak çok yemekten iyice semirmiş ve obezite hastalığına yakalanmış Müslümanların hali. Allah Te‘âlâ Kâinatın Efendisi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hadîs-i şerîflerinden ibret almayı ve nasihatlenmeyi cümlemize nasip etsin.

Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin sofrasında neler bulunurdu? Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hangi yemekleri yemekten hoşlanırdı? Kâinatın Efendisi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sofrasında bulunan yemek çeşitlerini yakından mütalaa edelim…

Risâlet Meab Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Sofrası
Simak ibni Harb naklediyor: “Ben, sahâbî Numan ibni Beşir (Radıyallâhu Anh)ın: “Sizler dilediğiniz miktarda yiyip içmeye ne kadar da düşkünsünüz! Oysaki ben, sizin Nebîniz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i, karnını doyuracak kadar kuru ve değersiz bir hurma bulamadığı bir durumda iken görmüşümdür” dediğini işittim.
Sirke Ne Güzel Katıktır[HR=][/HR]
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) annemiz anlatıyor: “Muhakkak ki Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Sirke ne güzel katıktır’ buyurmuşlardır.”

Câbir ibni Abdillâh (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Sirke ne güzel katıktır” buyurmuşlardır.”

Tâbiûndan Zehdem el Cermî (Rahimehullâh) anlatıyor: Biz, Ebû Musa el-Eş‘arî (Radıyallâhu Anh)ın meclisinde idik. Bu sırada tavuk eti ikram edildi. İçimizden bir kişi tavuk etinden yüz çevirip uzaklaştı. Bu durumu gören Ebû Musa el-Eş‘arî (Radıyallâhu Anh): “Sana ne oldu” diye sorduğunda, o adam şöyle cevap verdi: “Tavuğu pis şeyler yer iken gördüm, bu sebeple bir daha yemeyeceğime dair yemin ettim” dedi. Bunun üzerine Ebû Musa el-Eş‘arî (Radıyallâhu Anh): “Sofraya yaklaşınız zira ben Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i tavuk eti yerken gördüm” buyurdu

Ümmü Seleme (Radıyallâhu Anhâ) validemizin azatlısı Sefine (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Ben Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte Hubara (Toykuşu) eti yedim.”

Zehdem el Cermî (Rahimehullâh) rivayet ediyor: “Biz, Ebû Musa el Eş‘arî (Radıyallâhu Anh)ın yanında idik ve sofra kuruldu ilk önce tavuk eti ikram edildi. Toplum içerisinde Beni Teymullah Kabilesinden kırmızı yüzlü ve kabilenin mevlası (reisi) bu adam sofraya oturmak istemedi. Bu durumu gören Ebû Musa el Eş‘arî (Radıyallâhu Anh): ‘Sofraya buyurun, zira ben, Peygamber Efendimizin (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tavuk eti yediklerini gördüm’ dedi. Buna karşılık o adam: “Ben onu pis şeyler yerken gördüm. Bu sebeple ebedi tavuk eti yememeye yemin içtim” dedi.”
Zeytinyağıyla İlgili Nebevî Tavsiye[HR=][/HR]
Ebû Esid (Radıyallâhu Anh) rivayet ediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Zeytinyağını yiyiniz ve onunla vücudunuzu yağlayınız. Zira o mübarek bir ağaçtan meydana gelmektedir” buyurmuşlardır.

Ömer İbn’ül-Hattab (Radıyallâhu Anh) naklediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Zeytinyağına -ekmeğinizi banarak- yiyiniz ve onunla vücudunuzu yağlayınız. Zira o mübarek ağaçtan elde edilmektedir’ buyurmuşlardır.

Enes ibni Malik (Radıyallâhu Anh) naklediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) kabak yemeğinden hoşlanırlardı. Her ne zaman kabak yemeği ikram etseler veya kabak ile yapılmış bir yemeğe davet edilseler, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in kabak yemeğinden hoşlandığını bildiğimden yemeğin içindeki kabakları seçer ve Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in tabağına takdim ederdim.”

Cabir ibni Ebi Tarık (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Bir gün Peygamberimizi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ziyarete gitmiştim. Bu sırada Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) önünde bulunan kabakları küçük parçalar halinde doğruyorlardı niçin böyle yapıyorsunuz diye sorduğumda: ‘Bu şekilde doğrayarak yemeğimizi çoğaltmış oluyoruz’ buyurdular.”
Arpa Ekmeği ve Kabak Yemeği[HR=][/HR]
Enes ibni Malik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Bir terzi, Rasûlullâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i yemeğe davet etmişti. Bu yemeğe Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte iştirak ettim. Sofrada, Peygamberimize, arpa ekmeği ile kabak ve et suyu ile yapılmış çorba ikram ettiler. Bu sırada Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in, tabağın kenarındaki kabakları seçtiğini gördüm. O günden sonra kabak yemeğini sevmeye başladım.”

Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) annemiz anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem), helva ile balı severlerdi.”

Ümmü Seleme (Radıyallâhu Anhâ) validemiz anlatıyor: “Allah Rasûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e kızartılmış et takdim etmiştim. O eti yedikten sonra ellerini ve ağzını yıkamadan namaza durdular.”

Abdullah ibni Haris (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Ben Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte Mescidi Nebevî’de ateşte pişirilmiş et yemeği yedim.”

Muğire ibni Şu‘be (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Bir gece vakti Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yemek ziyafetine iştirak etmiştim. Yemekte kızartılmış et ikram edilmişti. Risaletmeab Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir bıçak ile o etten bir parça kestiler ve bana verdiler. Tam da bu esnada Bilâl-i Habeşî (Radıyallâhu Anh) gelerek, namaz vaktini bildirmek için ezan okumaya başladı. Ezan sesini duyan Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) elinden bıçağı bıraktılar ve latife yaparak: ‘Allah onun iyiliğini versin. Vazifesini hiç de aksatmaz, vakit girer girmez namaz vaktinin geldiğini ne güzel duyurur’ buyurdular.”
Et Yemekleri Hakkında Bir Fasıl[HR=][/HR]
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e et yemeği ikram edilmişti. Bu yemekte koyunun ön kollarını ayırıp Rasûlullâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e takdim ettiler. Risaletpenah Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ön kol etinden hoşlanırlardı, ısırarak onu yediler.”

Abdullah ibni Mes‘ûd (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) koyunun ön kol etinden hoşlanırlardı. Hatta Peygamberimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i şehid etmek için, kol etine zehir bile konuldu.”

Ebû Ubeyd (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) için bir tencerede et yemeği pişirmiş idim. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ön kol etini sevdiğini biliyordum. Bu sebeple ön kol etlerinden birini Zât-ı Risâlet Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e ikram ettim. Onu yedikten sonra: ‘Bana bir kol eti daha ver’ buyurdular. İkinci kol etini de kendilerine takdim ettim. Onu da yedikten sonra üçüncü kol etini de istediler. Bu durum üzerine: ‘Yâ Rasûllellâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), bir koyunun kaç kolu vardır? (İki kolu vardı verdim üçüncüsü yok ki takdim edeyim!)’ dedim. Bunun üzerine bana: ‘Nefsim elinde olan Allah’a (Celle Celâluhû) yemin ederim ki şayet sükût edip verseydin her istediğimde bana kol eti verebilirdin!’ buyurdular.”

Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) annemiz anlatıyor: “Esasen kol eti, Rasûlullâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in çok sevdiği bir et değildi. Şu kadar var ki her zaman et yemeği bulup da yiyemezlerdi. Kol eti ise çabucak pişen ve zaman almayan bir yemek türüdür. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) sofrada vakit kaybetmemek için kol etini tercih ederler idi.”[19]

Abdullah ibni Ca‘fer (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Ben Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in: ‘Etin en leziz olan kısmı, sırt etidir’ buyurduklarını işittim.”
Sirke Hakkında Hadîs-i Şerîfler[HR=][/HR]
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemiz naklediyor: “Risaletpenâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Sirke ne güzel katıktır’ buyurmuşlar idi.”

Ümmü Hani (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Mekke’nin fethi günü, evimi teşrif eden Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Yiyecek bir şeyiniz var mı?’ diye sordular, ‘Hayır yâ Rasûlellâh, sadece kuru ekmek ile sirke var’ dedim. O da bana: ‘Getir onu, sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez’ buyurdular.”

Ebû Musa el-Eş‘ârî (Radıyallâhu Anh) naklediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Âişe’nin diğer kadınlara olan üstünlüğü, tiridin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir’ buyurdular.

Enes ibni Malik (Radıyallâhu Anh) naklediyor: “Zat-ı Risaletpenah Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Aişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü, tiridin sair yemeklere karşı olan üstünlüğü gibidir’ buyurdular.”

Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) naklediyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir miktar kuru çökelek yedikten sonra ellerini ve ağızlarını yıkadıklarını; başka bir zamanda ise koyunun sırt etinden bir miktar yediklerini ve sonra ellerini ve mübarek ağızlarını yıkamadan namaza durduklarını görmüştüm.”

Enes ibni Malik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Rasûlullâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Safiyye (Radıyallâhu Anhâ) annemiz ile evlendiklerinde, düğün yemeği olarak hurma ve sevik ikram etmişlerdi.”

Peygamberimizin âzadlısı olan Ebû Rafi (Radıyallâhu Anh)ın hanımı Selma (Radıyallâhu Anhâ) anlatıyor: “Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)ın oğlu Hasan (Radıyallâhu Anh), Hazreti Abbas (Radıyallâhu Anh)ın oğlu Abdullah (Radıyallâhu Anh) ve Hazreti Ca‘fer’in oğlu Abdullah (Radıyallâhu Anh) (üç amcaoğlu) beraberce ziyaretime gelmişlerdi. Bana: ‘Bize öyle bir yemek hazırlayın ki, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in de hoşlandığı ve severek yedikleri bir yemek olsun!’ dediler. Ben de onlara: ‘Ey oğulcağızlarım! Rahmet Peygamberi’nin hoşlandığı yemeği bugün sizler iştah ile yiyemezsiniz’ dedim. Onlar: ‘Hayır bilakis yiyebiliriz bizim için lütfedip yapınız’ diye istekte bulundular. Kalktım, bir miktar arpa aldım değirmende öğüttüm. Arpa ununu, toprak tencerede pişirdim. Sonrada üzerine biraz zeytinyağı döküp, biraz biber birazda baharat ektim. Sonra da bu yemeği onlara takdim edip: ‘İşte bu, Fahr-i Kâinat Efendimizin (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) hoşlandığı ve severek yediği yemektir’ dedim.”

Cabir ibni Abdullah (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Bir gün Risaletpenâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) evimizi teşrif buyurdular. Zatı Risalet Efendimize ikram etmek üzere bir koyun kestik. Bu durumu görünce latife yaparak: ‘Ev sahipleri, bizim eti sevdiğimizi nerden de bildiler’ buyurdular.”

Yine Cabir ibni Abdullah (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Bir gün Rasûlullâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) beni de yanlarına alarak, Ensardan bir kadının ziyaretine gittiler. Kadın ikram etmek üzere bir koyun kesip pişirdi. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) etten bir miktar yediler. Ev sahibesi olan hanımefendi yemeğin ardından bir sepette hurma ikram ettiler. Efendimiz ondan birkaç tane aldılar. Sonra da abdest alıp öğle namazını eda ettiler. Aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar geldiler. Ev sahibesi, arta kalan koyun eti yemeğinden bir sofra daha kurdu. Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ondan da yediler. Daha sonra da, elini ağzını yıkamadan ikindi namazına durdular.”

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in teyzelerinden Ümm’ül-Münzir (Radıyallâhu Anhâ) anlatıyor: “Bir gün Risaletmeab Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), beraberinde Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)ı da alarak ziyaretime gelmişler idi. O sırada evimizde tavana asılmış hurma hevenkleri (bostan dolabı) var idi. Rasûlullâh Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hurma yemeye başlayınca, onunla beraber Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh) da yemeye koyuldu. Bu durumu gören Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Yavaş ol yâ Ali! Sen daha hastalıktan yeni kalktın; henüz nekahet (hastalıktan yeni iyileşen) devresindesin; hurma sana dokunur’ buyurdular. Bunun üzerine Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh), Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in tavsiyesini tutarak yerine oturdular. Peygamberimiz ise yemeğe devam ettiler. Bende Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)a arpa unu ile pazı yemeği pişirip ikram ettim. Bu sefer de Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)a: ‘İşte bundan ye! Zira bu, senin durumuna daha layık bir yemektir’ buyurdular.”

Hazreti Aişe (Radıyallâhu Anhâ) annemiz anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bazı zamanlar odama gelir yiyecek bir şey olup olmadığını sorarlar idi. Bir defasında:’Yâ Aişe! Yiyecek bir şey var mı?’ diye sordular. Bende hayır cevabını verdim. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘O halde ben oruç tutacağım’ buyurdular. Başka bir gün geldiklerinde:

— Ey Allâh’ın Peygamberi, bugün bize hediye getirdiler,
— Nedir o hediye?
— Hays yemeğidir” (Çekirdeği ayıklanmış hurmaya sade yağ ve çökelek ya da un katılarak pişirilen bir yemek türüdür.)
— Fakat ben oruç tutma gayesi ile kalkmış idim, diyerek latifede bulundular, sonra da hays yemeğini afiyet ile yediler.

Yusuf ibnü Abdullah ibni Selâm (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Ben, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i mübarek ellerine bir parça arpa ekmeği alıp üzerine de bir tek hurma katıp: ‘İşte bu, bunun katığıdır’ diyerek yerken gördüm.”

Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) tencerenin dibinde kalan yemeği severlerdi.”
Dipnotlar[HR=][/HR]
[1] Şemail 26.Bab No:155
[2] Şemail 26.Bab No:154
[3] Şemail 26.Bab No:156
[4] Şemail 26.Bab No:157
[5] Şemail 26.Bab No:158
[6] Şemail 26.Bab No:159
[7] Şemail 26.Bab No:160
[8] Şemail 26.Bab No:161
[9] Şemail 26.Bab No:162
[10] Şemail 26.Bab No:163
[11] Şemail 26.Bab No:164
[12] Şemail 26.Bab No:165
[13] Şemail 26.Bab No:166
[14] Şemail 26.Bab No:167
[15] Şemail 26.Bab No:168
[16] Şemail 26.Bab No:169
[17] Şemail 26.Bab No:170
[18] Şemail 26.Bab No:171
[19] Şemail 26.Bab No:172
[20] Şemail 26.Bab No:173
[21] Şemail 26.Bab No:174
[22] Şemail 26.Bab No:175
[23] Şemail 26.Bab No:176
[24] Şemail 26.Bab No:177
[25] Şemail 26.Bab No:178
[26] Şemail 26.Bab No:179
[27] Şemail 26.Bab No:180
[28] Şemail 26.Bab No:181
[29] Şemail 26.Bab No:182
[30] Şemail 26.Bab No:183
[31] Şemail 26.Bab No:184
[32] Şemail 26.Bab No:185
 
Üst
Alt