Nesnel İdealizm (Düşüncecilik) Nedir, Ne Demektir?
Nesnel idealizm deyimi; dinsel kaliteli öğretilerden daha soyut bir görünüşe bürünen, gerçek dışı ve bilim dışı olmakta farksız bulunmakla birlikte, açıkça tanrılık varsayımı dile getirmeden evrenin temelinde ruhsal bir özün evrenden önceliğini ileri süren felsefesel öğretileri adlandırır.
Pek çok idealist, Platon‘dan çağdaş düşünürlere kadar, hem aşırı öznelliğe em de dış dünyanın insan yapımı olduğu görüşüne katılmamaktadır. Dünyanın biçim ve düzeninin ve bu şekilde bilginin dünyanın doğasının kendisi tarafından belirlendiğini düşünmektedirler.
Akıl, dünyanın düzeninde var olanları keşfetmektedir. Evreni, sistematik yapısının akıldı düzen ve değer dile getiren anlaşılabilir bir alan olarak yorumlamaları bakımından idealisttirler. Evrenin nihai yapısının zihni olduğunu söylediklerinde demek istedikleri evrenin tek bir kuşatıcı düzen olduğudur; temel doğasının akıl olduğu ve organik bir bütün oluşturan bir düzen.
Modern nesnel idealizm temsilcileri dünyanın tüm parçalarının tek bir kuşatıcı seviyede içerildiği anlayışını devam ettirmektedir ve bu birliği Mutlak Bir Akıl’ın hedeflerine ve düşüncelerine yüklemektedirler.
Hegel mutlak veya tekçi idealizmin en ünlü sistemlerinden birini ortaya koymuştur. Onun sistemine kimi zaman mantıksal idealizm, evrimsel idealizm denmektedir. Us, evrenin temelidir. Evren, usun kendisini açması sürecidir.
Doğa kendisini dış bir şekilde dile getiren mutlak akıl’dır. Düşüncenin yasaları hemde gerçekliğin yasalarıdır. Tarih mutlağın kendini doğada ve insan tecrübesinde gösterdiği bir yöntemdir. Dünya kendini düşüncemizde ifade etmektedir; düşünmemiz dünyanın doğasını belirlemektedir.
Toplam dünya düzenini, organik, organik olmayan ve varlığın ruhsal aşamalarını kuşatan tek bir kapsayıcı düzen olarak düşündüğümüzde mutlak’tan veya mutlak tin’den ya da Tanrı’dan söz etmiş oluruz.
Nesnel idealizm temsilcileri dış veya nesnel bir gerçekliğin varlığını inkâr etmezler. Gerçekte, deneyimin nesnel yanını adil bir biçimde ele alanın sadece kendilerini olduğuna inanmaktadırlar.
Çünkü insanların kendi içlerinde buldukları aynı düzen, akıl ve amaç ilkelerini doğada bulmaktadırlar. Doğanın kalbinde amaçlı zekâ vardır; bunun keşfedildiğine ve dünyaya dikte ettirilmediğine inanmaktadırlar.
Doğa benden önce vardı ve benden sonra da var olacak. Evrenin yapısındaki anlam ve zekâya inanç idealizmin temelini meydana getiren asıl husus olmaktadır.
-Alinti-