Modernizm Nedir, Ne Demektir?
Modernizm, aydınlanmayla beraber ortaya çıkan, hümanizm ve demokrasi temeli üzerine yükselen bir düşünce sistemidir. “Modern” köken itibariyle Latince bir kelime olan “modo” (son vakitler, tam şimdi)’den türetilen modernus teriminden gelen bir sözcüktür. Kökeni itibariyle, yeni olanı eski olanın aleyhine olacak biçimde olumlayan bu kavramdır.
Genel olarak, alışılmış olanı yeni olana tabi kılma tavrı, yerleşik ve geleneksel olanı yeni ortaya çıkana uydurma eğilimi ya da düşünce tarzıdır. Özel olarak da Batıda 19. Yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan ve kilisenin teolojik öğretisiyle toplum teorisini kentleşme ve endüstrileşmenin, alışılmış otoritenin çöküşü ve liberal/demokratik düşüncelerin yükselişinin ve nihayet modern bilimin etkisiyle dünya görüşünde vuku bulan değişmelerin sonucu olan yeni toplumsal ve politik şartlara uyarlamayı hedefleyen tavır, harekettir.
Modernizm, yeni bir dünya görüşünü, kültürel bir gelişmeyi, yeni bir hayat tarzını belirtmektedir. Modernizm, Orta Çağ’ın düşünüş tarzı ve yaşam kalıplarına bir tepkinin ürünüdür. Modernizm; olguculuk (pozitivizm), akılcılık, insanın özerkliği ve bilginin evrenselliği ilkelerini benimseyen bir akımdır.
Klasik çağda kilisenin egemenliği altında olan Batı düşünce dünyası ‘modernizm’ ile din etkisinden kurtularak buluşabilmiştir. Bu, Modernizme geçişin en önemli belirleyicisi olarak görülmektedir çünkü modernizmle beraber akıl ve aklın egemenliğinde ortaya çıkan felsefi ve bilimsel söylemler her çeşit yaklaşımı yeniden şekillendirilmiştir. Pozitivizm, rasyonalizm, empirizm, varoluşçuluk gibi felsefi akımlar toplumsal hayatı ve bilimsel yaklaşımı belirleyen önemli felsefi söylemler olmuştur.
Modernizmde bilim, insanın mutluluğunun anahtarı olarak görülür. Bilim, pratik yönü ile insanlığa lüksü ve konforu vadeder, insanı mükemmelleştirir, ona hatırı sayılır bir güç ve iktidar sağlar. İnsan bilimle doğanın efendisi haline gelir ve doğaya hükmeder. Ancak bilime dayanan bir toplumumuzun, üyeleri mutlu yaşamakta olan, gerçekten özgür ve rasyonel bir toplum olabileceğine, dünya hakkında ne kadar çok şey bilinirse, insan yaşamının o ölçüde iyi bir yaşam haline geleceğine, acı, sefalet ve mutsuzluğun gerçek sebebinin bilgisizlik olduğuna inanılır.
Modernizmin bilime ve akla verdiği değer, ilerleme ülküsünün de temelini oluşturmaktadır. Akla duyulan aşırı güven, insanın aklı ile doğanın kurallarını anlayabileceği ve yaşamını yeniden düzenleyebileceği yönündedir. Doğayı anlayan ve ona bilim ile hükmeden insan, daha mutlu, daha medeni, daha rahat bir hayat sürer. Sürekli olarak kötüden iyiye bir gidiş söz konusudur ki bu da modernizmin ilerleme anlayışını ifade eder. Bilim birikimsel olarak ilerledikçe, mevcut sorunlar tek tek çözülecek ve insanlık refah içinde bir yaşama kavuşacaktır.
Foucault’nun görüşleri çerçevesinde yapılan çalışmalara göre Modernizmi 18. Yüzyılda Aydınlanma ile başlayarak yirminci yüzyılın ilk yarısına kadar olan süre içerisinde değerlendirmek mümkün olabilmektedir.
Pippin’e göre Modernizmin temel karakteristikleri şöyle sıralanmaktadır.
- Üzerinde tefekkür edilecek olan bir tabiat anlayışından ziyade yönetilecek bir tabiat düşüncesi,
- Tabiata materyalistik ve matematikleştirilebilir bir yaklaşım,
- Açıklamada nihai neden fikrinin reddi,
- Bilgi ile ulaşılabilecek sonlara yönelik realistik bir yaklaşım,
- Temelinde bilimsel bilginin bulunduğu ilerlemeye yönelik genel inanç.
-Alinti-