Mitolojinin Fantastik Güzellikleri Yaratıklar

[FONT=&quot]Mitolojinin fantastik yaratıkları[/FONT]
[FONT=&quot]
Ülkemizde fantastik edebiyatın yükselişi çeviri edebiyatı ile başladı. 90'lı yılların sonları ve 2000'li yılların başlarında dilimize kazandırılan Yüzüklerin Efendisi, Yerdeniz Serisi, Ejderha Mızrağı gibi başarılı çeviriler fantastik terimlerin ve yaratıkların da dilimize girmesini sağladı.

Daha önceleri mitoloji, FRP oyunları gibi ilgi alanı olmayan okuyucular ilk kez elf, buçukluk, cüce, ork gibi yaratıklarla karşılaştılar. Genel kültür sahibi bazı insanlar elf kelimesini duyduklarında belki akıllarına Noel Baba'nın cinleri geliyordu; buçukluk dendiğinde aklına bir buçuk porsiyon iskender gelenler yok değildir herhalde. Eskiden cücelik bir hastalıktı sadece ve ork dendiğinde de müzik aleti gelirdi akıllara.

Fantastik edebiyatın en renkli taraflarından biridir yaratıklar. Hemen hemen her fantastik eserde karşımıza çıkarlar. Kimi zaman kahramanlarımıza yardım ederken çoğu zaman da kahramanlarımızın karşısında yer alırlar. Genelde bu yaratıklar masallar, efsaneler ve mitolojilerden ortaya çıkarlar. Bu konuda da muhtemelen en geniş yaratık arşivine sahip firma, hem dünyanın en büyük fantastik kitap yayıncılarından olan hem de fantastik oyunlar üreten Wizards of the Coast'tur. 1970'lerin başlarından bu yana bu efsanevi yaratıkları hem oyunlarda kullanmışlar hem de oyunlara şekil veren kitaplarında yer vermişlerdir. (O zamanlar TSR Inc. vardı, sonradan Wizards of the Coast oldu). Bu nedenle mitolojik yaratıkları kullanırlarken bir yandan da kendi yaratıklarını ortaya koymuşlardır.

Mesela masallardaki elfler ile Yüzüklerin Efendisi'ndeki elf motifini ele alıp J.R.R. Tolkien'in İskandinav Mitolojisi'nden esinlendiğini görüp elflere mitolojiyi de harmanlamışlardır. Böylelikle elfler karakter kazanmışlardır, kendi tarihlerini ve kültürlerini oluşturmuşlardır. Cüceler de elfler gibi Tolkien'den ve İskandinav kültüründen ortaya çıkmışlardır. Kısa boylu, tıknaz ve güçlü karakterler olarak karşımıza çıkan cüceler, usta işçiler ve yeraltı mağaralarının inatçı, huysuz ırkıdır. Elfler, cüceler gibi ırklar karşımıza sosyal kahramanlar olarak da çokça çıkmaktadır.

Bununla birlikte Yunan Mitolojisi, İskandinav Mitolojisi, Kelt Kültürü ve Mısır Mitolojisi fantastik yaratık literatürüne en çok içerik sağlayanlardır. Yunan Mitolojisi unicorn, cerberus, pegasus, satyr, cyclops gibi yaratıkları; İskandinav Mitolojisi dryad, peri, troll gibi türleri fantastik edebiyata sokmuştur. Mesela cerberus (üç başlı cehennem köpeği) Harry Potter'ın ilk kitabı olan Harry Potter ve Felsefe Taşı isimli kitapta Felsefe Taşı'nın koruyucusu olarak karşımıza çıkmıştır. Örneğin İskandinav Mitolojisi'ndeki troll, mağaralarda yaşayan iri yaratıklardır. Bu yaratıklarla da Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi kitabında sıkça karşılaştık. Kelt Kültürü, doğanın güçlerini, ormanın ruhlarını ve büyünün farklı yollarını fantastik evrenlere kazandırarak büyüye renk katmıştır. Bunun en güzel örneklerini de Marion Zimmer Bradley'in yazdığı Avalon'un Sisleri kitabında görmek mümkün.

Mısır Mitolojisi ise Shedu, Sphinx, Lamassu, Mumya gibi yaratıkları sunmuştur. Rick Riordan'ın yazdığı Mısır kültürü ile bezeli Kane Günceleri serisinde bol bol mumyalar ve bu tür yaratıklarla karşılaşmak mümkün. Sadece mitolojiler değil tabii ki, folklor, halk hikayeleri ve efsaneler de edebiyata vampirler, ejderhalar, kurtadamlar, hayaletler ve hortlaklar gibi hemen hemen her kültürde olan yaratıkları kazandırmışlardır. Zaten bildiğiniz üzere hemen her fantastik kitapta ejderhalara rastlamak veya modern fantazya kitaplarında vampirlere rastlamak mümkün. (Twilight ile karıştırılmasın, vampir diyoruz. )

Bizlere daha yakın olan ve bizim topraklarımızı da sınırlarında barındıran Arap ve Türk folklorü de dünya edebiyatına önemli katkılarda bulunmuştur. İfritler, cinler, zümrüdüanka (phoenix) yaratıkları Anadolu ve Arap kültüründen dünya edebiyatına girmiştir. Türk – İslam sentezindeki fantastik oluşum da zaten bu dönemin mirasıdır. En güzel örneklerini de Şehrazad’ın anlattığı hikayeler olan “Binbir Gece Masalları”nda görmek mümkün. (Dizi değil aman karıştırmayalım.) Barak (köpek başlı insan), Vak Vak Ağacı (üzerinde pek çok insan başı olan bir ağaç), Huri, Karabasan gibi varlıklar da şekil değiştirerek benzer bir şekilde dünya fantastik edebiyatında yer almıştır.

Ülkemizde yazılan fantastik eserlerde genel olarak dünya edebiyatında sıkça kullanılan yaratıklar görülmektedir. Çeviri edebiyatı ise maalesef bu konuda çok yeterli kalmamaktadır. Çok uzun yıllardır mitologya ile beslenen bir dünya edebiyatı yaklaşık olarak 2000 çeşit yaratık barındırırken ülkemizde bu kadar yaratığı net olarak karşılayacak kelime bulunmamaktadır. Yıllarca fantastik kurgu, bilimkurgu ve çizgi roman editörlüğü yapmış biri olarak zaten İngilizce'den Türkçe'ye çeviri yaparken ortalama 200.000 kelimelik bir hazneden 20.000 kelimelik bir hazneye geçişi çok net yaşadım. Buna bir de hiç aşina olunmayan yaratıklar eklendiğinde durum daha da zorlaşıyor.

Mesela yaşayan ölü varlıklar veya nameft olarak dilimizde tanımlayabileceğimiz Wight, Shade, Phantom, Wraith, Ghost, Banshee, Lich, Shadow gibi varlıkları birebir çevirmekten başka çok az çare kalıyor. Çünkü bunların herbirini kendi kültürümüzden bir yaratıkla eşleştirmek imkansız. Buna mukabil Matron (yönetici kadın), Dromcek (drider), Gûl (Ghoul), Ejderan (Draconian), Fûl (Oliphant) gibi kelimeleri de başarılı Türkçeleştirmeler ile dile kazandırmış olduk.

“Matron” kelimesi Latince kökenli matrona kelimesinden geliyor ve ana, yönetici kadın anlamı taşıyor. Bu kelime dilimizde de kullanılan erkek yönetici karşılığı Patron kelimesinin femininum halidir. İlk defa Anayurt kitabının çevirisinde kullanılan bu kelime dilimize bu şekilde girmiştir. “Drider” kelimesi ise Drow ve Spider kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkmış bir kelimedir ve çevirmen Gürkan Genç ile birlikte bir Unutulmuş Diyarlar kitabı üzerine çalışırken biz de bunu Drow ve Örümcek kelimelerini birleştirerek “Dromcek” haline getirdik. Gûl kelimesi ise okunuş açısından Ghoul’u çağrıştırmakla kalmayıp Gûlyabani yaratığına da göndermede bulunan Çiğdem Erkal İpek tarafından yapılmış harika bir çeviridir. Draconian kelimesinin Türkçemize kazandırılmasında da draconianların bir tabur olarak hareket etmelerinden yola çıkarak ve mehteranları çağrıştırmasından ötürü ejderha ve mehteran gibi bir birleşim ile ejderan haline gelmesi de fantastik literatürümüze harika bir kelime kazandırmıştır.

Fûl ise Yüzüklerin Efendisi’ndeki dev mamut benzeri Oliphant isimli kelimenin çevirisidir. İngilizce Elephant kelimesinin fil olması ve Oliphant kelimesini de Elephant’ın bozunmuş hali olması sebebiyle Fûl kelimesi hem yaratığı çağrıştırıyor hem de güzel bir çeviri olarak karşımıza çıkıyor.

Benzer başka kelimeler de başarılı çeviriler ile dilimizin fantastik literatürüne kazandırılmaktadır. Buna mukabil yetenekli Türk fantastik edebiyat yazarlarımız da kendi ırklarını ve yaratıklarını yaratarak dilimizi zenginleştirmeye devam etmektedir.

Umarız fantastik yolculuk hiç bitmez ve fantastik kültürümüz gelişmeye devam eder.
[/FONT]







 
Üst
Alt