Kültür ve Medeniyet İlişkisi
Kültür; toplumların bilgi birikimlerini, yaşam biçimlerini, davranışsal özeliklerini; medeniyet ise kültürel yapı içerisinde var olmuş ve fakat daha çok fizikî varlığı ile somutlaşmış kültür ürünlerini içermektedir.
Başka bir pencereden bakacak olursak, medeniyet için “maddî kültür” ifadesini kullanmak da doğru olacaktır. Bu maddî kültürün içine toplumların var ettiği sosyal, hukukî ve ticarî normlar da birer parça olarak eklenebilir; zira örneğin kanunların toplumsal yapıyı düzenleyici etkisi, yazılı kurallar olarak yaptırım gücü keskin birer araç olmaları ve bunun da toplumsal yapıya kültürel anlamda seviye atlatması, onları da medeniyetin bir parçası hâline getirmektedir.
Türkiye’de sosyolojinin öncü isimlerinden Ziya Gökalp kültür ve medeniyet arasında bir ayrım yaparak kültürü tanımlamıştır.
Ona göre kültür ya da onun tabiriyle hars, “halkın ananelerinden, eğilimlerinden, örflerinden, sözlü ve yazılı edebiyatından, estetik ve iktisadi ürünlerinden oluşur.” Mümtaz Turhan’a göre de kültür, “bir cemiyetin sahip olduğu maddi ve manevi öğelerden oluşan bir bütündür” (Akt, Bostancı, 2003:111).
Kültür ile medeniyet arasında temel bir fark daha söz konusudur. Bu da kültürün, toplumları farklılaştıran bir özellik taşıması bakımından millî bir içeriğe sahip olmasına karşılık medeniyetin, bütün toplumların katkıda bulunduğu ve sahiplendiği, uluslararası bir değer kazanmış evrensel kültür içeriklerinin bütünü olmasıdır.
Örneğin bir Türk düğünü, Türk kültürünün bir parçasıdır; fakat Türk mimarisi, uluslararası bir değer kazanmış ve evrensel kültürün parçası hâline gelmiştir.
-Alinti-