Kültür Emperyalizmi Nedir, Kültürel Emperyalizm Ne Demektir?
Bir kültürün çeşitli araçlarla kendini başka kültürlere egemen kılmasına ve o kültürü köklerinden koparmasına denir. Kültürel emperyalizm sömürgecilik gibi açık istilalarla gerçekleşeceği gibi meşru rekabet ve propaganda kanallarıyla da gerçekleşebilir.Kültür emperyalizmi, politik ve ekonomik güç kullanarak bir kültürün değer ve özelliklerinin, yerel kültürün kaybolması pahasına yüceltilmesi ve yayılmasıdır.
Küreselleşme bir önceki ünitede anlatılmış olduğu gibi teknolojik, ekonomik ve politik bir çok gelişmenin doğurduğu bir süreç olduğuna göre, kolay bir mantık yürütmeyle bu alanlarda egemen olan güçlerin, kültürel alanlarda da egemen olacağı sonucuna ulaşılabilir ki bu da bizi, kültür emperyalizmi olarak isimlendirilen bir başka kavrama götürür.
Sovyetler Birliği’nin ve Doğu Bloğu’nun çöküşüyle bir çok alanda ama özellikle kitle iletişim alanında başı çeken ülkenin ABD Birleşik Devletleri olması, ABDn kültür kodlarının dünyaya bir ölçüde egemen kılınmasını sağlamıştır.
ABDn kültüründe yemek, müzik, sinema, kısacası bir hayat tarzını belirleyen bütün elemanlar, bugün değişik coğrafyalarda bir çok insanın hayatının da elemanları dır. Bugünün gençleri, bu ürünlerin ithal edilmesinden ve yerleşmesinden sonra doğmuş oldukları için, bu ithal sürecini deneyimlememişler, bunu verili olarak almışlardır.
Bu şekliyle globalleşme öncesinde hâlihazırda kültür emperyalizmi olarak adlandırılabilecek bir ön aşamanın yaşandığı söylenebilir. Yine de kültür emperyalizmi kavramı, globalleşmenin nitelediği dünyayı tam anlamı ile karşılamakta zorlanır.
Kültürel farklılığın ve kaynaşmanın en belirgin olduğu alandan, yani dilden örnek vermek gerekirse, İngilizce’nin giderek dünyanın ortak dili haline gelmesi ile, ona özgü değer yargılarının ve sembollerin de başka kültürlere aktarıldığını söylemek mümkündür.
Diğer taraftan, artık daha fazla temas halinde olan insanlar, ortak dil ihtiyacını karşılarken İngilizce’ye kendilerine özgü telaffuz ve kalıpları taşı- maktadırlar. Bu sebeple kültür emperyalizmi kavramı bugünün dünyasını eksiksiz olarak nitelememektedir. Örneğin; Türkiye’de yaklaşık yüz sene önce egemen yabancı dil olan Fransızcadan Türkçe’ye, bir çok kelime girmiştir.
‘Ancak Fransızca’da olmayan, Fransızcaya benzeyen başka sözcükler de icat edilmiştir. Sosyetik bunlardan birisidir. Bunların mizahi bir amaçla üretildiği bellidir. Ama atmasyonda bu amaç iyice belirginleşir’ (Belge, 2008: 20). Benzer durumlar bugünün egemen dili İngilizce için de geçerlidir.
Gündelik konuşmanın arasına sıkışan İngilizce veya Türkçeleştirilmiş İngilizce kelimeler, kalabalık caddelerde veya alışveriş merkezlerinde kanıksadığımız Türkçe-İngilizce kırması mağaza isimleri, popüler şarkıcının adına ilave edilerek onu belirleyen İngilizce sözcükler, bu tür bir katılımın örneklerindendir.
Sömürgecilik ve emperyalizm hareketlerinin sömürge toplumlarında uyguladıkları kültür politikaların genel adı olan kültürel emperyalizm, kültür emperyalizmi olarak da adlandırılmaktadır. Bir ülkenin yahut toplumumuzun kendi kültürel değerlerini bir başka topluma zorla kabul ettirmesi neticesinde gerçekleştir.
Sömürgecilik yalnızca maddi kaynaklar üstünden yürümemekte, asıl etkisini kültür kurumları üstünde göstermektedir. Sömürgeci toplumların, sömürgeleştirdiği toplumların dili, kültürü, inancı, değerleri, gelenekleri ve görenekleri, yaşam biçimleri ve tasavvurlarını değiştirme, bozma, yok etme, asimile etme girişimlerinin bir sonucu olan kültürel emperyalizm, çok etkili ve devamlı bir sömürgecilik faaliyetidir. Görece sömürgeciliğin tamamlamasından sonra dahi devam etmekte olan bir süreçtir.
Kültürel emperyalizm yaklaşımının belki ana direği, globalleşmenin bir Batı projesi olduğu iddiasıdır. Bu husus Batı kültürel ürünlerinin kolay bir yaygınlığının veya ba-tılı kapitalist kurumların ağırlığının ötesinde manalar taşımaktadır.
Söylenmek istenilen küre-selleşmenin Batı emperyalizminin devamı olan tarihsel bir süreç olduğudur. Kültürel emper-yalizm yaklaşımı bu tarihsel süreci temel öncül kabul ederek, makul bir biçimde bunu çağdaş globalleşmenin içine konumlandırır. Böylece mesele, filmler, kot pantolon ve içecekleri aşan bir global kültür temelinde değerlendirilir.
Küreselleşme artık Batının epistemolojik, ontolojik kuramlarını, değerlerini, ahlaki sistemlerini, rasyonalizm anlayışlarını, bilimsel gö-rüşlerini, siyasi kültürlerini vs kapsar bir hâle getirilir. Batı dışı toplumların batılılaştırıldığı bir süreci ima eder (Tomlinson, 2011: 285).
Kültürel emperyalizm, alışılmış sömürgecilik ve emperyalizm hareketlerinde farklı işlemektedir. Sömürgeciliğin son bulması ile bitmeyen kültürel emperyalizm, baskın kültürün sömürgeleştirdiği toplumumuzun kültürü üstündeki devamlı etkisini göstermektedir.
Bir ülkenin topraklarının işgalinin son bulması ile bitmeyen ve daha sonraki senelerde devam etmekte olan etkili bir emperyal hareket olan kültürel emperyalizm, yerel kültürler, diller, semboller, değerler, davranışlar, duygular, düşüncelerın köklü dönüşümler geçirmesini arzular. Bir asimile olma ve yabancılaşma durumunu ortaya çıkartır.
-Alinti-