Kötümserlere...

  • Konbuyu başlatan Eqe
  • Başlangıç tarihi
E

Eqe

Guest
Kötümserlere ve sürekli kaygılı olanlara ne kadar aptal olduklarını söylemek istiyorum Bir gun Amerika’da, ortada ıyı bir neden yokken çok mutsuz olan bir kadınla karşılaştım Ona, “Kendini bedbaht etme, gençsin, onunde yıllar var, kendini üzmek için hiçbir neden yok” dedim Bana kendi işime bakmamı söyledi Uzuldum Böyle konuşmasının anlamı olmadığını söyledim Elini tuttum, dostça okşadım, o zaman tavrı değişti.

Böyle insanlara sadece sevgi ve şefkat göstererek yardım edebiliriz Yapay bir sevgi ya da boş sözler değil, kalpten gelen bir şeyden bahsediyorum Böyle bir durumda tartıştığımızda asıl amacımızdan uzaklaşabiliriz, oysa ki gerçek sevgi ve iyilikle yaklaştığımızda karşımızdaki insanla dolaysız iletişim kurmuş oluruz Sonuç olarak, bu kadın değişti ve içten gülmeye başladı.

Karamsar bir yapınız varsa, insan toplumunun parçası olduğunuzu ve derinde insanların doğal olarak birbirleri ıçin sevgi beslediğini hatırlayın Her zaman umudunuzu tazeleyecek, örnek almaya değer birisini bulacaksınız Endişe sızı hiçbir yere götürmez

Düşüncelerinizi olumlu bir yöne çevirmeye çalışın Herkesin kötü olduğunu düşünmek hata Bazı insanlar kotu, doğru, ama bu herkesin böyle olduğu anlamına gelmiyor Asıl ve cömert bir ruha sahip bir suru insan da var. Zihin Durumlarına Göre Davranışlar onu bir insan olarak görüp, bazen kötü bilgilendirilmiş olsalar da bütün insanların eşit olduğunu düşünerek ve dostça davranarak yavaş yavaş açılmasını sağladım.
Olayları hep karanlık tarafından gören insanlar vardır. Oldukça şaşırtıcı. Örneğin; sürgündeki Tibet topluluğunda bizler hepimiz aynı durumdayız ama aramızdan bazıları hep mutlu ve hep bize umut veren güzel şeylerden söz ediyor. Bazıları da hiçbir şeyde iyilik göremiyor. Her şeyi kötü tarafından alıyorlar ve sürekli endişeliler.
Budist metinlerde dünyanın dost ya da düşman, kusurlar ya da hoşluklarla dolu görünebileceği yazılıdır, bütün bu hâller zihnimize bağlıdır. Genellikle sadece avantajı ya da dezavantajı olan hiçbir şey yoktur. Kullandığımız her şey, yiyecek, giysi vs, birlikte yaşadığımız insanlar, aile, arkadaşlar, üstü-müzdekiler, altımızdakiler, ustalar, öğrenciler, hepsinin eksikleri ve yetenekleri vardır. Bu iş böyledir. Gerçeği doğru yargılayabilmek için iyi ve kötü yanları olduğu gibi kabul etmeliyiz.

Bir bakış açısından, her şeyi olumlu bir ışık altında görebiliriz. Acı çekmek bile yararlı görülebilir. Birçok zorluktan geçmiş olanların ufak tefek zorlukları dert etmediğini kolaylıkla söyleyebilirim. Deneyimledikleri zorluklar tabiatlarını dönüştürür ve daha geniş bir bakış açısı, daha dengeli, gerçeğe daha yakın, olayları daha olduğu gibi görebilen bir zihin kazandırır. Aksine hiçbir problemle karşılaşmayıp yaşamlarını pamuklar içinde geçirenler gerçeklikten uzaktırlar. Ufacık bir dertle karşılaştıklarında yasa boğulurlar.

Ülkemi kaybettim, yaşamımın büyük bölümünü sürgünde geçirdim, yurttaşlarım işkence gördü, soykırım yapıldı, tapınaklanmız yerle bir edildi, uygarlığımız dağıldı, ülkemiz talan edildi ve kaynaklan yağmalandı. Bayram edilecek bir durum yok ortada. Ama aynı zamanda diğer uluslarla, dinlerle, kültürlerle ve bilgi kaynaklarıyla kurduğum bağlantılar beni güçlendirdi. Özgürlüğün değişik biçimlerini ve daha önce bilmediğim evrensel bakış açılarını keşfettim.

Sürgündeki Tibetliler arasında duygusal olarak en güçlü ve en neşeli olanlar en çok acı çekmiş olanlardır çoğunlukla. Hapiste berbat koşullarda yirmi sene geçirmiş olanlardan birçoğu ruhsal açıdan bu donemin yaşamlarının en iyi yıllan olduğunu söylediler. Tapınağımdan bir keşişe yıllarca inancını inkâr etmesi için işkence yaptılar. Hindistan’a kaçtı, korkup korkmadığını sordum. Samimiyetle, o zaman tek korkusunun işkencecilerine karşı şefkat duygularını yitirmek olduğunu söyledi.
II. Dünya Savaşı’nı görmüş ve hemen ardından zor bir ekonomik dönem geçirmiş olan Fransız, Alman ve ingilizler ufak sıkıntılar karşısında dağılmıyorlar. Sahip olduklarından memnunlar, çunku çok daha kötüsünü gördüler. Tersine, bu savaşı görmemiş, anaokulundaymışçasına mutlu yaşayanlar hemen ağlamaya meyilliler, hatta en ufak bir zorlukta neredeyse kendilerini kaybediyorlar. Mutluluk orada ama göremiyorlar.

Bazı gençler maddeci gelişimden memnun değiller ve maneviyata dönüyorlar. Bence bu olumlu. Ama her durumda dünyanın iyi ve kötü şeylerden oluştuğunun farkına varmalısınız, gerçek olarak kabul ettiğimiz şeyleri büyük ölçüde biz kendi zihinlerimizle yaratıyoruz.
 
Üst
Alt