Kompozisyon Nasıl Yazılır?
Başarılı ve güzel bir yazı yazmak için bilinmesi gerekenleri, sırasıyla şöyle gösterebiliriz:
1. BİLGİ BİRİKİMİ
Üniversite eğitimiyle bir meslek için hazırlık yapılır, o mesleğin gerektirdiği birikim aktarılmaya çalışılır. Aydın insanın bilmesi gerekenler ise yalnızca kendi mesleğiyle, ilgi alanlarıyla, çevresiyle ve dönemiyle sınırlanamaz. Kendisine yöneltilen hemen her soru için az çok söyleyecek sözlerinin olması beklenir. "Ben inşaat mühendisiyim, ülke sorunlarından, sosyal çevreden, spor faaliyetlerinden, trafikten ... Hiç anlamam" demek aydın insana yakışmaz. Kişinin çevresine karşı duyduğu sorumluluk; onu araştırmaya, incelemeye ve öğrenmeye yönlendirir. Böylece deneyimi için ilk adımlar atılmış olur.
Herhangi bir bilim ya da sanat dalıyla ilgili özel araştırmalar ve deneyimler sonunda elde edilecek uzmanlık bilgisini saymazsak genel bir kültür sahibi olmak ve (sözlü ya da yazılı) kompozisyonlar meydana getirmek için aşağıda sayılan etkinliklerin yapılmasında fada vardır:
A) Okuma
Yazılı ya da sözlü anlatım becerisini geliştirmenin en etkili ve en güzel yöntemlerinden biri, çok okumaktır. İlgi duyulan alanlar ile ilgili gazeteleri, dergileri, kitapları... Okumak insanı hiç şüphe yok ki, başkalarından daha bilgili kılacaktır. Bilhassa, sanat değeri taşıyan, okumaya değer, klâsik kitapları, yazıları okumakla yazarının bilgi birikiminden, deneyimlerinden de faydalanmak mümkündür. Kişi ne kadar çok okursa dil ve anlatım becerisi, düşünme becerisi, bilgisi, duygu ve hayâl gücü... O derecede gelişir.
Okuyan insan doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden daha kolay ve isabetli ayırt eder; kendini, çevresini, insanları, dünyayı ... çok daha iyi tanır.
B) Kütüphanelerden faydalanma
Herhangi bir konu da kapsamlı bilgiye sahip olmak; konuyu araştırmak, incelemek, öğrenmek, kısacası kendimizi çok daha iyi yetiştirmek için gidilecek yerlerin başında kütüphaneler gelir. "Ulusların kalkınmasında iki önemli kaynak başta gelir: Bunlardan biri, bilgi birikimlerinin toplandığı yer olan kütüphanelerdir; diğeri de yeni bilgilerin yöntemlerin araştırıldığı yer olan lâboratuvarlardır. Kütüphanelerin sayısı ne kadar çoksa, içerisindeki kitapların sayısı duyulan gereksinmeyi eksiksiz olarak karşılayabiliyorsa, bundanda önemlisi, oradan yararlananların sayısı ne kadar çok ise, o ülke o ölçüde kalkınmıştır."[1]
Günümüzün imkânlarıyla kütüphanelerden değişik şekillerde faydalanmak mümkündür: Klâsik bir yol olarak, kitabı okur, işimiz bitince yerine koyarız ya da kütüphaneye üye olarak kitapları ödünç alıp istediğimiz yerde okur, süresi içinde geri veririz. Yeni bir yol olarak internet kütüphanelerin web sayfalarına girerek bilgisayar ortamına aktarılan kitapları inceleyebilir, yararlanılacak yerleri kendi bilgisayarımıza kopyalayabilir ya da istediğimiz sayfaları yazdırabiliriz.
Okuyucuya daha kolay ve çok daha iyi hizmet sunabilmek için kütüphanelerde -imkânlar ölçüsünde- bilgisayarlardan ve bilgisayar programlarından yararlanılmaktadır. Bugün kütüphanelerde ağır ağır ayrı bölümler açılarak CD kütüphaneleri oluşturulmaya başlanmıştır.
C) İnternetten faydalanma
Akla gelebilecek hemen her alandaki ve her konudaki bilgiye internet sayesinde kolaylıkla ulaşmak mümkündür. Sanal kütüphaneler, on-line araştırma dergileri, internet ortamındaki kitaplar, dergiler, antoloji sayfaları... Meraklıları için yalnızca birkaçıdır.
D) Bilgisayar programları ve CD (VCD, DVD)'lerden faydalanma
Bilgisayar programları kullanılarak ciltlerlerce kitapta yer alan bilgi, harita, resim ya da belgeseller, filmler CD ya da DVD'lere aktarılabilmektedir. Etkileşimli (interaktif) olarak hazırlanan eğitim programlarıyla daha çok bilgiye, çok çabuk, çok ekonomik ve çok keyifli bir biçimde ulaşmak mümkündür.
E) Dinleme
Bir dersi, semineri, açık oturumu, tartışmayı, sohbeti vb. Dinlerken de çok şeyler öğrenmek mümkündür. Özellikle bir amaca yönelik yapılan dinleme; dinlemeye hazır durumda, dikkati konu üstünde toplayıp, kavramaya çalışarak, duyguları kontrol edip not tutarak yapılacak olursa dinlemeden elde edilecek yarar daha da artacaktır.
F) Gözlem yapma
Başarılı bir kompozisyon oluşturmanın temel şartlarından birisi de gözlemdir. Çevrede olup bitenleri, varlıkları, nesneleri, tabiatı duyular aracılığı ile (bir anlamda) fark etmek, bunlardan faydalı sonuçlar elde etmek ve deneyimler kazanmak iyi bir gözlemle mümkündür. Sanatçıları diğer insanlardan ayıran önemli özelliklerden biri, bunların iyi bir gözlem yeteneğine sahip olmalarıdır. Onlar, bizim göremediğimizi, önemsemediğimizi, fark etmediğimizi hemen görürler. Çünkü onlar bakma ile görmeyi birbirinden çok iyi ayırırlar.
Üzerinde iyi gözlem yapmadığımız konuları ya da eşyayı başkalarına anlatmak bir hayli güçtür. Ömründe deniz görmemiş birine denizin ne olduğunu anlatabilmek ancak iyi bir gözlem sonunda mümkündür.
Gözlem yolu ile yaşamdan dersler almak, deneyimler kazanmak da ihmal edilmemelidir. Meselâ, on dakika geciktiği için derse alınmayan arkadaşlarını gören öğrenciler, bundan kendileri için bir ders çıkarabilmelidirler.
G) Kesik (Kupür) biriktirme
Kesik (kupür); gazete, dergi vb. Yerlerden kesilen yazılardır. Okunan gazetelerde, dergilerde ilgi çeken, daha sonra kaynak olarak kullanılabilecek türden haber, makale, fıkra vb. Gibi yazılar kesilerek gereğinde konulara göre ayrı ayrı zarflarda ya da dosyalarda biriktirilerek bir arşiv oluşturulabilir. "Ünlü bir yazara kendini nasıl yetiştirdiğini sormuşlar, şöyle açıklamış: Okuduğum bir kitaptan beğendiğim sözleri not eder, bir zarfa koyarım; gazetelerden, dergilerden kestiğim yazıları bir başka dosyada saklarım. Zamanla bir hazine ortaya çıkar. Yazmaya oturduğum zaman benim için her şey artık hazırdır."
H) Şiir defteri tutma
Şiir kitaplarındaki şiirler güzeldir. Ancak bazı şiirler vardır ki bizlere göre daha güzeldir, en güzeldir. İşte bu şiirlerin bir defterde toplanmasıyla hem güzel yazılar yazarak yazma alıştırması yapılmış olacak hem de duyguları en güzel şekliyle ifade yolları konusunda birikim kazanılacaktır.
ı) Günlük yazma
Herhangi bir olay, haber ya da yorumla ilgili kişisel düşüncelerin sıcağı sıcağına, günü gününe bir deftere ya da ajandaya düzenli şekilde yazılması anlatım yeteneğinin geliştirilmesinde etkili yollardan birisidir.
I) Özlü sözleri derleme
Yazılı ya da sözlü anlatımda sözü uzatmamak, etkiyi artırmak, örnek vermek... Için özlü sözler başlığı altında topladığımız atasözleri ve özdeyişlerden yararlanılabilir. Bu sözlerde uzun yılların bilgi birikimi ve birikimi en veciz şekliyle ifadesini bulmuştur. Özlü sözlerin derlendiği kitaplar okunup (istenirse konularına göre) seçme yapılarak bir deftere yazılabilir. Böylelikle hem düşünce ufku genişletilmiş hem de yazı ya da konuşma için malzeme de toplanmış olur.
2. KONU SEÇME
Yukarıda sıralanan yollarla ve bunlara ilâve edilebilecek değişik etkinliklerle birikim kazandıktan sonra sıra, üstünde söz söylenecek ya da yazı yazılacak konuyu seçmeye gelir. Konunun araştırma yapmaya uygun, bol kaynağı olan ve kişinin ilgi alanına giren, sınırları belli olan bir konu olmasına özen gösterilir.
3. PLÂN YAPMA
Plânın olmadığı yerde düzensizlik, dağınıklık, güçlük, zevksizlik ve kabalık kendisini nasıl gösteriyorsa plânlanmadan ortaya konan yazılı ya da sözlü kompozisyonda da benzer aksaklıklar hemen kendisini gösterecektir. Esasen iyi bir yazı ya da konuşma plânsız olmaz.
4. BAŞLIK BULMA
Başlık, yazının ya da konuşma konusunun adıdır. Tabiatta adı olmayan, ismi konmayan varlık olmadığına göre yazıya da bir isim konmalıdır.
İyi bir başlık;
Kısa ve öz,
Dikkat çekici ve merak uyandırıcı,
Konuyla ilgili,
Ana düşünceyi etkili bir şekilde anlatan,
Kolay söylenebilen ve akılda kalıcı,
Yazının içeriği hakkında fikir verici,
olmalıdır.
Film adlarına, kitap adlarına, makale başlıklarına, haber başlıklarına... Dikkat edilirse bunların yukarda sayılan nitelikleri taşıdığı görülür.
Düşünce yazıları için konu, konunun maddesi ya da en temel düşünce uygun başlıklar olarak seçilirken olay yazıları için daha geniş bir yelpazeden başlık seçmek mümkündür: Olayın geçtiği yer; olay kahramanı; olayın adı; olay kahramanı ve olayın yeri; olayın özü olan eylem gibi. Nelerin başlık olarak kullanılabileceği hakkında bir fikir vermek için başlıklardan bazı örnekler aşağıda sıralanmıştır:
Bilim ve Teknik, Yurt Duyguları, Edebiyatımızın İçinden,Türkçenin Sırları, Osmancık, Atatürk Şiirleri Antolojisi, Türk Dili, Çoban Çeşmesi, İstanbul'u Dinliyorum, Bizim Duvarlar, Çile, Suç ve Ceza, Silâhlara Veda, Cemile, Kılıbık, Otuz Beş Yaş, Duvar, Küçük Kız, Mihriban, Düşünmek, Üç Nasihat, Kurumuş Ağaçlar, Bayrak, Karadeniz, Memleket Türküsü, Güle Yel Değdi, Sinekli Bakkal, Acımak, Sarnıç, Yaprak Dökümü, Türkçe Bilen Aranıyor.
Bölüm başlıkları ve en temel başlıklar satırı ortalayacak şekilde büyük harflerle kaleme alınır ve (ünlem ya da soru ifadesi yoksa) sonuna herhangi bir noktalama işareti konmaz. Alt bölümlere ait başlıklar ise küçük harflerle kaleme alınır.
Önce başlık konup yazının buna göre geliştirilebileceği gibi, yazıyı tamamladıktan sonra da uygun bir başlık seçilebilir.
5. PARAGRAF BİLGİSİ
Herhangi bir yazının bir satır başından öteki satır başına kadar olan bölümüne paragraf denir. Paragraf, geniş bir konunun belli bir bölümünü dile getiren düşünce birimidir.
Paragraflar, bütün bir konunun ayrı ayrı bölümlerini dile getiren, kendi bünyesinde de bütünlüğü olan birimlerdir. Bu bakımdan iyi düzenlenmiş bir paragrafta cümlelerin açık, etkili ve birbirine bağlı olması gereklidir.
Uzun bir yazının bölümlere ayrılmaması okuyucuyu yoracağı için yazıdaki çeşitli ana fikirlerin birbirinden ayrılması paragraflarla mümkün olur. Böylelikle yazının kolay okunması ve anlaşılması sağlanır. Yazıda ilk satırın biraz içeriden başlaması (paragraf şekli), bir düşüncenin veya konunun bir bölümünün tamamlanıp diğer bir bölümüne geçildiğini gösterir. Böylelikle okuyucunun ilgisi devam ettirilir, yazının daha kolay kavranması da sağlanır.
A) Temel cümle
Paragrafta, işlenecek düşüncenin özünü oluşturan bir cümle (temel cümle) muhakkak bulunmaktadır. Bu cümle, üstünde durulacak temel düşünceyi açıkça ya da dolaylı yoldan dile getiren bir cümle olabilir. Bu cümle paragrafın özeti olarak değerlendirilebilir; ancak paragraftaki diğer cümlelerde bulunan düşüncelerin hepsini kapsamaz.
Temel cümle yazarın üslûbuna göre, paragrafta değişik yerlerde bulunabilir: Önce temel cümle yazılıp yardımcı fikirlerle geliştirilebileceği gibi, açıklamalar yapıldıktan sonra, "işte burdan çıkarılacak sonuç budur" dercesine paragrafın sonuna yazılabilir ya da bir başka yol olarak temel cümle paragrafta direk olarak doğruya yer almaz, yazar bunu bizim bulmamızı ister.
B) Yan cümleler (Yardımcı fikirler)
Temel cümle, yardımcı fikirlerle uygun bir tarzda, değişik metotlarla açılarak geliştirilir. (Böyle olmasa, bütün paragrafların birer cümleden ibaret olması gerekirdi.) Paragrafta; ortaya atılan temel düşünceyi, aynı doğrultuda destekleyen yardımcı fikirlerle konu ve düşünce bütünlüğü sağlanır.
Paragrafta işlenen konunun, düşüncenin özelliğine göre en temel düşünceyi açmak, geliştirmek için aşağıda sıralen temeln metotlar kullanılabilir. Bu metotlara düşünceyi geliştirme yolları da denir. Bir paragrafta bunlardan yalnızca biri kullanılabileceği gibi, birkaçı aynı anda kullanılabilir:
Tanımlama: Bir kavramın ya da nesnenin ne olduğunu, ne işe yaradığını; belirleyici özellikleriyle anlatmaktır. Makale gibi fikir yazılarında ve giriş paragraflarında daha çok kullanılır. Tanımlama, kimdir, nedir sorusunun yanıtıdır.
"Yazıcılar, klavye veveyaha değişik giriş aygıtlarıyla bilgisayara girilen bilgileri ya da yazıları kâğıt üzerine aktarmaya yarayan aygıtlardır." örneğindeki gibi.
Örnekleme: Soyut niteliği olan düşünceyi (ya da görüşü), okuyanın ya da dinleyenin zihninde canlandırmak, onun kolay kavranmasını sağlamak amacıyla yapılan somutlaştırmadır.
Karşılaştırma: Birbiri arasında benzer ya da farklı yönler bulunan iki kavram ya da nesnenin ortak veya farklı yönlerini incelemeye karşılaştırma denir. Sık kullanılacak olan metotlardan birisidir.
Roman ve hikâye olay yazıları olduğu için benzer yönleri çoktur. Hikâyede olay, romanda olaylar vardır. Kahramanların ve çevrenin tanıtımına romanda çok yer verildiği hâlde hikâyede detaya girilmez...
Tanık gösterme: Fikir yazılarında, ortaya atılan düşünceye okuyanı inandırmak için tanınmış kişilerin görüşlerinden yararlanmaya tanık gösterme denir. Okuyucuya ya da dinleyiciye "ben bu konu da böyle düşünüyorum ancak bu alanın uzmanı ve sizin de tanıdığınız, itimat ettiğiniz falanca da aynı kanaattedir" mesajı verilerek inandırıcılık artırılmaya çalışılır.
Benzetme: Anlatıma güç kazandırmak için aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki kavram ya da nesneden zayıf olanı kuvvetliye benzetmedir.
"Şimdi, buz gibi soğuk su içmek istiyorum." cümlesinde su soğukluğu yönü ile buza benzetilmiştir.
Tasvir: Anlatılmak isteneni okuyucuların gözü önünde canlandırmak gerekli olduğu zaman başvurulan yollardan biri tasvirdir.
"Bu balçıktan insanlar, aralarında hiç konuşmadan yürürler. Kiminin sırtında bir tutam çalı, kiminin bir çuval saman vardır. Kimi bir keçi yavrusunu kucağına almıştır; kimi bir mandayı dürtüşleyerek önüne katmıştır. Boz eşek, İsmail'in ardından, başını önüne eğmiş, küçücük küçücük adımlarla yürür." ( Y. K. Karaosmanoğlu, Yaban)
Temel cümle, zıt fikirlerle de açılabilir. Bu metotta, önce karşıt düşünceler kaleme alınır sonra bunların yanlışlığı belgelerle ortaya konur.
C) Birlik
Paragrafta üstünde durulan temel düşünceden, işlenen konu dan uzaklaşmamaya birlik denir.
Her paragrafta konunun yalnızca bir yönü ele alınmalı, başka bir yönüne geçileceği zaman yeni bir paragrafa başlanmalıdır. Bağımsız olarak düşünüldüğünde, her biri işlediği konuyu mükemmel olarak dile getiren cümleler, arada ilgi olmadan bir paragrafta toplanırsa paragrafın konu bütünlüğü, birliği bozulmuş olur. Her cümlenin bir yönü ile temel cümleye bağlanmasıyla paragrafın birliği sağlanmış olur.
Meselâ bir yazıda sınıfın tanıtımı yapılacaksa; sınıfın konumu, ölçüleri, eşyası, öğrencileri... Her biri ayrı paragraflarda işlenmelidir.
D) Düzen
Paragrafı oluşturan temel cümle ve yardımcı düşüncelerin, işlenen konunun özelliğine göre bir sıraya konması gereklidir. İlginç fikirlerin ve ayrıntıların mantıklı bir düzene göre sıralanması, okuyucunun paragrafı daha kolay kavramasını sağlar.
Konunun özelliğine göre; zaman, bakış açısı, görüş tarzı ve mantıkî düzen ölçü olarak kullanılabilir. Zamana göre yapılacak bir düzenlemede olaylar ya da konu geçmişten bugüne ya da bugünden geçmişe doğru bir sıra izlenerek kaleme alınır. Zamana göre sıralama; hikâye, roman, hatıra, biyografi, öz geçmiş gibi yazılarda daha çok kullanılır. Görüş tarzına göre yapılacak düzenlemede; yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya; sağdan sola, soldan sağa; içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye; uzaktan yakına, yakından uzağa gibi bir sıra izlenir. Tasvir bölümleri genel olarak görüş tarzına göre düzenlenir. Mantıkî düzenlemede ise genel olarakn özele, özelden genele; parçadan bütüne ya da bütünden parçaya doğru bir sıra izlenir. Düşünce yazılarında bu metot daha çok kullanılır.
E) Ölçü
İyi düzenlenmiş paragraflar arasında düşüncelerin önemine göre bir ölçü bulunmaktadır. Basit konunun işlendiği bir paragrafın uzunluğu ile önemli bir düşüncenin işlendiği paragrafın uzunluğu aynı olmaz. Paragraflar arasındaki bu dengeyi koruyabilmek için şunlar yapılabilir:
Paragrafta işlenecek düşünceler, okuyucuya göre ayarlanmalıdır.
Önemli düşünceleri içermeyen paragraflar kısa yazılmalıdır.
Yazmaya başlamadan evvel konunun tamamı hesaba katılmalıdır.
Açıklama gerektiren, önemli düşüncelerin bulunduğu paragraflar, diğerlerine göre uzun olmalıdır.
Paragrafların uzunluğu ile alakalı bir sınırlama olmadığı için bu ölçüyü, yazar ayarlamalıdır.
Aragrafların, birbirine uygun bir biçimde bağlanması gerekli olduğu unutulmamalıdır.
Paragraf Çeşitleri
Herhangi bir konunun farklı bölümlerini oluşturan paragrafları, yerine ve özelliğine göre başlangıç paragrafı, giriş paragrafı, geçiş paragrafı, gelişme paragrafı ve sonuç paragrafı gibi çeşitlere ayırmak mümkündür:
Başlangıç paragrafı: Uzun yazılarda konuya girmeden önce, o konu ile direk olarak ilgisi olmayan fakat yine de onu aydınlatmaya yarayacak düşüncelerin bulunduğu paragraftır. Başlangıç paragrafı, yazının ilk paragrafı demek değildir ve her yazıda olmaz.
Giriş paragrafı: Okuyucuyu konuya hazırlamak, düşünceleri (ya da olay yazılarında yeri) tanıtmak, onu okumaya yönlendirmek amacı ile düzenlenen paragraftır. Bir anlamda yazının vitrini olan bu paragrafın dikkat çekici bir biçimde, iyi düzenlenmesi gerekir.
Geçiş paragrafı: Özellikle, uzun yazılarda paragraflar ya da bölümler arasında ilgi kurmak için düzenlenen paragraftır. Bir paragraftan diğerine geçildiğinde kimi zaman arada bir kopukluk hissedilir. İşte bunu gidermek için iki paragrafı birbirine bağlayan bir geçiş paragrafı düzenlenir.
Gelişme paragrafı: İşlenen konunun düşünceyi geliştirme yollarından istifadeyle, çeşitli yönleriyle açıklandığı, geliştirildiği paragraftır. Yazıda giriş bölümünden sonra yer alır.
Sonuç paragrafı: Giriş ya da gelişme bölümündeki düşüncelerin kısaca özetlendiği, en temel düşüncenin hatırlatıldığı paragraftır. Usta yazarların yazılarında genelde bu paragraf bulunmaz. Çünkü yazar söyleyeceklerinin hepsini daha öncesinden bitirmiştir. Ancak, değerlendirmeyi okuyucuya bırakmamak (onun yanılmasını önlemek) ya da etkili bir şekilde yazıyı tamamlamak anlayışı ile sonuç paragrafı düzenlenebilir.
Paragraflar, (istenirse) konularına göre olay paragrafı, tasvir paragrafı, tahlil paragrafı ...Gibi çeşitlere de ayrılabilir.
UYARI: Paragraf çeşitleriyle, yazının bölümleri birbirine karıştırılmamalıdır. Giriş bölümü yalnızca bir paragraftan ibaret olabileceği gibi birden çok paragraftan da oluşabilir. Dolayısıyla giriş bölümüyle giriş paragrafı aynı anlamda kullanılamaz. Benzer şekilde, gelişme bölümü de tek paragraftan ibaret değildir. Bu bölümde gelişme paragrafları birden çok olur. Sonuç bölümü ise bir paragraf olabileceği gibi birkaç paragraf biçiminde de düzenlenebilir. Düşünce yazılarındaki giriş, gelişme, sonuç bölümleri; olay yazılarında serim, düğüm, çözüm biçiminde adlandırılır.
6. DİLİN KURALLARINI BİLME
İyi bir yazı yazmak ya da başarılı bir konuşma yapabilmek için dilin (ses bilgisinden cümleye kadar bütün) kuralları, söz varlığı çok iyi bilinmelidir. Kelimelerin anlamlarını, bunlar arasındaki anlam inceliklerini ve dilin ifade kabiliyetini iyi bilmek, yazen temel (ya da konuşen temel) kolaylık sağlayacaktır. Bu konu daki birikimin bir anda oluşması elbette olanaklı değildir. Kişi, evvela konunun önemine inanır, bol bol okur, araştırır, yazma alıştırmaları yapar, sabırlı olur ve bunu zamen temel yayarsa bu birikimi kazen temelbilir.
7. YAZMA
Bilgi birikimden yola çıkarak konuyu tespit edip plânladıktan sonra (paragrafların fonksiyonları göz önüne alınarak) yazmaya başlanmalıdır. Ancak kişinin kendini hazır hissetmesinin yazının güzelliği ile direk olarak ilgisi olduğunu belirtmekte fada vardır.
Yazmaya önce, kısa yazılar yazarak başlamakta fada vardır. Hatta başlangıçta yatkınlık kazanmak için şiirler, kısa hikâyeler... Olduğu gibi yazılabilir. Sonra bir üslûp kazanıncaya kadar bol bol yazı denemeleri yapılmalıdır. Bu konu da Benjamin Franklin diyor ki "Güzel yazıları derleyen bir kitap elime geçti, satın aldım. Baştan aşağı okudum. Üslûbu çok hoşuma gitti. Bu üslûp yeteneğine erişme isteğini duydum. Taklitle işe başladım. Önce kitaptaki en güzel makaleleri seçtim. Her paragrafın önemli yerlerini özetledim. Kitabı bir kenara attım. Birkaç gün sonra bu makaleleri aslına uygun olarak, kitaba bakmadan yazmaya çalıştım. Gördüm ki, kelime stokum, kelimeleri kullanışım bir hayli zayıf. Ara sıra çıkardığım özetleri birbirine karıştırdım; birkaç hafta sonra özetleri tekrar düzelterek metni meyden temel çıkarmaya çalıştım. Bu çalışmalar yazı yazma yeteneğimde büyük gelişmeler sağladı."
8. YAZININ OKUNMASI VE DÜZELTİLMESİ
Yazı tamamlandıktan birkaç gün sonra sanki bir başkasının yazısını okuyormuş gibi; sayfa düzenine, imlâya, noktalamaya, dil bilgisi kuralları ve iyi bir anlatımın niteliklerine uygunluk gibi ölçütlerle dikkatli bir biçimde yeniden okunmalı, var ise yanlışlar düzeltilmelidir. Yazı, herkezin doğru ve kolay anlayabileceği bir hâle getirilmelidir.
-Alinti-
Başarılı ve güzel bir yazı yazmak için bilinmesi gerekenleri, sırasıyla şöyle gösterebiliriz:
1. Bilgi birikimi
2. Konu seçme
3. Plân yapma
4. Başlık bulma
5. Paragraf bilgisi
6. Dilin kurallarını bilme
7. Yazma
8. Yazının okunması ve düzeltilmesi
1. BİLGİ BİRİKİMİ
Üniversite eğitimiyle bir meslek için hazırlık yapılır, o mesleğin gerektirdiği birikim aktarılmaya çalışılır. Aydın insanın bilmesi gerekenler ise yalnızca kendi mesleğiyle, ilgi alanlarıyla, çevresiyle ve dönemiyle sınırlanamaz. Kendisine yöneltilen hemen her soru için az çok söyleyecek sözlerinin olması beklenir. "Ben inşaat mühendisiyim, ülke sorunlarından, sosyal çevreden, spor faaliyetlerinden, trafikten ... Hiç anlamam" demek aydın insana yakışmaz. Kişinin çevresine karşı duyduğu sorumluluk; onu araştırmaya, incelemeye ve öğrenmeye yönlendirir. Böylece deneyimi için ilk adımlar atılmış olur.
Herhangi bir bilim ya da sanat dalıyla ilgili özel araştırmalar ve deneyimler sonunda elde edilecek uzmanlık bilgisini saymazsak genel bir kültür sahibi olmak ve (sözlü ya da yazılı) kompozisyonlar meydana getirmek için aşağıda sayılan etkinliklerin yapılmasında fada vardır:
A) Okuma
Yazılı ya da sözlü anlatım becerisini geliştirmenin en etkili ve en güzel yöntemlerinden biri, çok okumaktır. İlgi duyulan alanlar ile ilgili gazeteleri, dergileri, kitapları... Okumak insanı hiç şüphe yok ki, başkalarından daha bilgili kılacaktır. Bilhassa, sanat değeri taşıyan, okumaya değer, klâsik kitapları, yazıları okumakla yazarının bilgi birikiminden, deneyimlerinden de faydalanmak mümkündür. Kişi ne kadar çok okursa dil ve anlatım becerisi, düşünme becerisi, bilgisi, duygu ve hayâl gücü... O derecede gelişir.
Okuyan insan doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden daha kolay ve isabetli ayırt eder; kendini, çevresini, insanları, dünyayı ... çok daha iyi tanır.
B) Kütüphanelerden faydalanma
Herhangi bir konu da kapsamlı bilgiye sahip olmak; konuyu araştırmak, incelemek, öğrenmek, kısacası kendimizi çok daha iyi yetiştirmek için gidilecek yerlerin başında kütüphaneler gelir. "Ulusların kalkınmasında iki önemli kaynak başta gelir: Bunlardan biri, bilgi birikimlerinin toplandığı yer olan kütüphanelerdir; diğeri de yeni bilgilerin yöntemlerin araştırıldığı yer olan lâboratuvarlardır. Kütüphanelerin sayısı ne kadar çoksa, içerisindeki kitapların sayısı duyulan gereksinmeyi eksiksiz olarak karşılayabiliyorsa, bundanda önemlisi, oradan yararlananların sayısı ne kadar çok ise, o ülke o ölçüde kalkınmıştır."[1]
Günümüzün imkânlarıyla kütüphanelerden değişik şekillerde faydalanmak mümkündür: Klâsik bir yol olarak, kitabı okur, işimiz bitince yerine koyarız ya da kütüphaneye üye olarak kitapları ödünç alıp istediğimiz yerde okur, süresi içinde geri veririz. Yeni bir yol olarak internet kütüphanelerin web sayfalarına girerek bilgisayar ortamına aktarılan kitapları inceleyebilir, yararlanılacak yerleri kendi bilgisayarımıza kopyalayabilir ya da istediğimiz sayfaları yazdırabiliriz.
Okuyucuya daha kolay ve çok daha iyi hizmet sunabilmek için kütüphanelerde -imkânlar ölçüsünde- bilgisayarlardan ve bilgisayar programlarından yararlanılmaktadır. Bugün kütüphanelerde ağır ağır ayrı bölümler açılarak CD kütüphaneleri oluşturulmaya başlanmıştır.
C) İnternetten faydalanma
Akla gelebilecek hemen her alandaki ve her konudaki bilgiye internet sayesinde kolaylıkla ulaşmak mümkündür. Sanal kütüphaneler, on-line araştırma dergileri, internet ortamındaki kitaplar, dergiler, antoloji sayfaları... Meraklıları için yalnızca birkaçıdır.
D) Bilgisayar programları ve CD (VCD, DVD)'lerden faydalanma
Bilgisayar programları kullanılarak ciltlerlerce kitapta yer alan bilgi, harita, resim ya da belgeseller, filmler CD ya da DVD'lere aktarılabilmektedir. Etkileşimli (interaktif) olarak hazırlanan eğitim programlarıyla daha çok bilgiye, çok çabuk, çok ekonomik ve çok keyifli bir biçimde ulaşmak mümkündür.
E) Dinleme
Bir dersi, semineri, açık oturumu, tartışmayı, sohbeti vb. Dinlerken de çok şeyler öğrenmek mümkündür. Özellikle bir amaca yönelik yapılan dinleme; dinlemeye hazır durumda, dikkati konu üstünde toplayıp, kavramaya çalışarak, duyguları kontrol edip not tutarak yapılacak olursa dinlemeden elde edilecek yarar daha da artacaktır.
F) Gözlem yapma
Başarılı bir kompozisyon oluşturmanın temel şartlarından birisi de gözlemdir. Çevrede olup bitenleri, varlıkları, nesneleri, tabiatı duyular aracılığı ile (bir anlamda) fark etmek, bunlardan faydalı sonuçlar elde etmek ve deneyimler kazanmak iyi bir gözlemle mümkündür. Sanatçıları diğer insanlardan ayıran önemli özelliklerden biri, bunların iyi bir gözlem yeteneğine sahip olmalarıdır. Onlar, bizim göremediğimizi, önemsemediğimizi, fark etmediğimizi hemen görürler. Çünkü onlar bakma ile görmeyi birbirinden çok iyi ayırırlar.
Üzerinde iyi gözlem yapmadığımız konuları ya da eşyayı başkalarına anlatmak bir hayli güçtür. Ömründe deniz görmemiş birine denizin ne olduğunu anlatabilmek ancak iyi bir gözlem sonunda mümkündür.
Gözlem yolu ile yaşamdan dersler almak, deneyimler kazanmak da ihmal edilmemelidir. Meselâ, on dakika geciktiği için derse alınmayan arkadaşlarını gören öğrenciler, bundan kendileri için bir ders çıkarabilmelidirler.
G) Kesik (Kupür) biriktirme
Kesik (kupür); gazete, dergi vb. Yerlerden kesilen yazılardır. Okunan gazetelerde, dergilerde ilgi çeken, daha sonra kaynak olarak kullanılabilecek türden haber, makale, fıkra vb. Gibi yazılar kesilerek gereğinde konulara göre ayrı ayrı zarflarda ya da dosyalarda biriktirilerek bir arşiv oluşturulabilir. "Ünlü bir yazara kendini nasıl yetiştirdiğini sormuşlar, şöyle açıklamış: Okuduğum bir kitaptan beğendiğim sözleri not eder, bir zarfa koyarım; gazetelerden, dergilerden kestiğim yazıları bir başka dosyada saklarım. Zamanla bir hazine ortaya çıkar. Yazmaya oturduğum zaman benim için her şey artık hazırdır."
H) Şiir defteri tutma
Şiir kitaplarındaki şiirler güzeldir. Ancak bazı şiirler vardır ki bizlere göre daha güzeldir, en güzeldir. İşte bu şiirlerin bir defterde toplanmasıyla hem güzel yazılar yazarak yazma alıştırması yapılmış olacak hem de duyguları en güzel şekliyle ifade yolları konusunda birikim kazanılacaktır.
ı) Günlük yazma
Herhangi bir olay, haber ya da yorumla ilgili kişisel düşüncelerin sıcağı sıcağına, günü gününe bir deftere ya da ajandaya düzenli şekilde yazılması anlatım yeteneğinin geliştirilmesinde etkili yollardan birisidir.
I) Özlü sözleri derleme
Yazılı ya da sözlü anlatımda sözü uzatmamak, etkiyi artırmak, örnek vermek... Için özlü sözler başlığı altında topladığımız atasözleri ve özdeyişlerden yararlanılabilir. Bu sözlerde uzun yılların bilgi birikimi ve birikimi en veciz şekliyle ifadesini bulmuştur. Özlü sözlerin derlendiği kitaplar okunup (istenirse konularına göre) seçme yapılarak bir deftere yazılabilir. Böylelikle hem düşünce ufku genişletilmiş hem de yazı ya da konuşma için malzeme de toplanmış olur.
2. KONU SEÇME
Yukarıda sıralanan yollarla ve bunlara ilâve edilebilecek değişik etkinliklerle birikim kazandıktan sonra sıra, üstünde söz söylenecek ya da yazı yazılacak konuyu seçmeye gelir. Konunun araştırma yapmaya uygun, bol kaynağı olan ve kişinin ilgi alanına giren, sınırları belli olan bir konu olmasına özen gösterilir.
3. PLÂN YAPMA
Plânın olmadığı yerde düzensizlik, dağınıklık, güçlük, zevksizlik ve kabalık kendisini nasıl gösteriyorsa plânlanmadan ortaya konan yazılı ya da sözlü kompozisyonda da benzer aksaklıklar hemen kendisini gösterecektir. Esasen iyi bir yazı ya da konuşma plânsız olmaz.
4. BAŞLIK BULMA
Başlık, yazının ya da konuşma konusunun adıdır. Tabiatta adı olmayan, ismi konmayan varlık olmadığına göre yazıya da bir isim konmalıdır.
İyi bir başlık;
Kısa ve öz,
Dikkat çekici ve merak uyandırıcı,
Konuyla ilgili,
Ana düşünceyi etkili bir şekilde anlatan,
Kolay söylenebilen ve akılda kalıcı,
Yazının içeriği hakkında fikir verici,
olmalıdır.
Film adlarına, kitap adlarına, makale başlıklarına, haber başlıklarına... Dikkat edilirse bunların yukarda sayılan nitelikleri taşıdığı görülür.
Düşünce yazıları için konu, konunun maddesi ya da en temel düşünce uygun başlıklar olarak seçilirken olay yazıları için daha geniş bir yelpazeden başlık seçmek mümkündür: Olayın geçtiği yer; olay kahramanı; olayın adı; olay kahramanı ve olayın yeri; olayın özü olan eylem gibi. Nelerin başlık olarak kullanılabileceği hakkında bir fikir vermek için başlıklardan bazı örnekler aşağıda sıralanmıştır:
Bilim ve Teknik, Yurt Duyguları, Edebiyatımızın İçinden,Türkçenin Sırları, Osmancık, Atatürk Şiirleri Antolojisi, Türk Dili, Çoban Çeşmesi, İstanbul'u Dinliyorum, Bizim Duvarlar, Çile, Suç ve Ceza, Silâhlara Veda, Cemile, Kılıbık, Otuz Beş Yaş, Duvar, Küçük Kız, Mihriban, Düşünmek, Üç Nasihat, Kurumuş Ağaçlar, Bayrak, Karadeniz, Memleket Türküsü, Güle Yel Değdi, Sinekli Bakkal, Acımak, Sarnıç, Yaprak Dökümü, Türkçe Bilen Aranıyor.
Bölüm başlıkları ve en temel başlıklar satırı ortalayacak şekilde büyük harflerle kaleme alınır ve (ünlem ya da soru ifadesi yoksa) sonuna herhangi bir noktalama işareti konmaz. Alt bölümlere ait başlıklar ise küçük harflerle kaleme alınır.
Önce başlık konup yazının buna göre geliştirilebileceği gibi, yazıyı tamamladıktan sonra da uygun bir başlık seçilebilir.
5. PARAGRAF BİLGİSİ
Herhangi bir yazının bir satır başından öteki satır başına kadar olan bölümüne paragraf denir. Paragraf, geniş bir konunun belli bir bölümünü dile getiren düşünce birimidir.
Paragraflar, bütün bir konunun ayrı ayrı bölümlerini dile getiren, kendi bünyesinde de bütünlüğü olan birimlerdir. Bu bakımdan iyi düzenlenmiş bir paragrafta cümlelerin açık, etkili ve birbirine bağlı olması gereklidir.
Uzun bir yazının bölümlere ayrılmaması okuyucuyu yoracağı için yazıdaki çeşitli ana fikirlerin birbirinden ayrılması paragraflarla mümkün olur. Böylelikle yazının kolay okunması ve anlaşılması sağlanır. Yazıda ilk satırın biraz içeriden başlaması (paragraf şekli), bir düşüncenin veya konunun bir bölümünün tamamlanıp diğer bir bölümüne geçildiğini gösterir. Böylelikle okuyucunun ilgisi devam ettirilir, yazının daha kolay kavranması da sağlanır.
İyi bir paragrafın özellikleri
İyi bir paragrafta;
a) Temel cümle,
b) Yan cümleler (yardımcı fikirler),
c) Birlik,
d) Düzen,
e) Ölçü bulunur.
A) Temel cümle
Paragrafta, işlenecek düşüncenin özünü oluşturan bir cümle (temel cümle) muhakkak bulunmaktadır. Bu cümle, üstünde durulacak temel düşünceyi açıkça ya da dolaylı yoldan dile getiren bir cümle olabilir. Bu cümle paragrafın özeti olarak değerlendirilebilir; ancak paragraftaki diğer cümlelerde bulunan düşüncelerin hepsini kapsamaz.
Temel cümle yazarın üslûbuna göre, paragrafta değişik yerlerde bulunabilir: Önce temel cümle yazılıp yardımcı fikirlerle geliştirilebileceği gibi, açıklamalar yapıldıktan sonra, "işte burdan çıkarılacak sonuç budur" dercesine paragrafın sonuna yazılabilir ya da bir başka yol olarak temel cümle paragrafta direk olarak doğruya yer almaz, yazar bunu bizim bulmamızı ister.
B) Yan cümleler (Yardımcı fikirler)
Temel cümle, yardımcı fikirlerle uygun bir tarzda, değişik metotlarla açılarak geliştirilir. (Böyle olmasa, bütün paragrafların birer cümleden ibaret olması gerekirdi.) Paragrafta; ortaya atılan temel düşünceyi, aynı doğrultuda destekleyen yardımcı fikirlerle konu ve düşünce bütünlüğü sağlanır.
Paragrafta işlenen konunun, düşüncenin özelliğine göre en temel düşünceyi açmak, geliştirmek için aşağıda sıralen temeln metotlar kullanılabilir. Bu metotlara düşünceyi geliştirme yolları da denir. Bir paragrafta bunlardan yalnızca biri kullanılabileceği gibi, birkaçı aynı anda kullanılabilir:
Tanımlama: Bir kavramın ya da nesnenin ne olduğunu, ne işe yaradığını; belirleyici özellikleriyle anlatmaktır. Makale gibi fikir yazılarında ve giriş paragraflarında daha çok kullanılır. Tanımlama, kimdir, nedir sorusunun yanıtıdır.
"Yazıcılar, klavye veveyaha değişik giriş aygıtlarıyla bilgisayara girilen bilgileri ya da yazıları kâğıt üzerine aktarmaya yarayan aygıtlardır." örneğindeki gibi.
Örnekleme: Soyut niteliği olan düşünceyi (ya da görüşü), okuyanın ya da dinleyenin zihninde canlandırmak, onun kolay kavranmasını sağlamak amacıyla yapılan somutlaştırmadır.
Karşılaştırma: Birbiri arasında benzer ya da farklı yönler bulunan iki kavram ya da nesnenin ortak veya farklı yönlerini incelemeye karşılaştırma denir. Sık kullanılacak olan metotlardan birisidir.
Roman ve hikâye olay yazıları olduğu için benzer yönleri çoktur. Hikâyede olay, romanda olaylar vardır. Kahramanların ve çevrenin tanıtımına romanda çok yer verildiği hâlde hikâyede detaya girilmez...
Tanık gösterme: Fikir yazılarında, ortaya atılan düşünceye okuyanı inandırmak için tanınmış kişilerin görüşlerinden yararlanmaya tanık gösterme denir. Okuyucuya ya da dinleyiciye "ben bu konu da böyle düşünüyorum ancak bu alanın uzmanı ve sizin de tanıdığınız, itimat ettiğiniz falanca da aynı kanaattedir" mesajı verilerek inandırıcılık artırılmaya çalışılır.
Benzetme: Anlatıma güç kazandırmak için aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki kavram ya da nesneden zayıf olanı kuvvetliye benzetmedir.
"Şimdi, buz gibi soğuk su içmek istiyorum." cümlesinde su soğukluğu yönü ile buza benzetilmiştir.
Tasvir: Anlatılmak isteneni okuyucuların gözü önünde canlandırmak gerekli olduğu zaman başvurulan yollardan biri tasvirdir.
"Bu balçıktan insanlar, aralarında hiç konuşmadan yürürler. Kiminin sırtında bir tutam çalı, kiminin bir çuval saman vardır. Kimi bir keçi yavrusunu kucağına almıştır; kimi bir mandayı dürtüşleyerek önüne katmıştır. Boz eşek, İsmail'in ardından, başını önüne eğmiş, küçücük küçücük adımlarla yürür." ( Y. K. Karaosmanoğlu, Yaban)
Temel cümle, zıt fikirlerle de açılabilir. Bu metotta, önce karşıt düşünceler kaleme alınır sonra bunların yanlışlığı belgelerle ortaya konur.
C) Birlik
Paragrafta üstünde durulan temel düşünceden, işlenen konu dan uzaklaşmamaya birlik denir.
Her paragrafta konunun yalnızca bir yönü ele alınmalı, başka bir yönüne geçileceği zaman yeni bir paragrafa başlanmalıdır. Bağımsız olarak düşünüldüğünde, her biri işlediği konuyu mükemmel olarak dile getiren cümleler, arada ilgi olmadan bir paragrafta toplanırsa paragrafın konu bütünlüğü, birliği bozulmuş olur. Her cümlenin bir yönü ile temel cümleye bağlanmasıyla paragrafın birliği sağlanmış olur.
Meselâ bir yazıda sınıfın tanıtımı yapılacaksa; sınıfın konumu, ölçüleri, eşyası, öğrencileri... Her biri ayrı paragraflarda işlenmelidir.
D) Düzen
Paragrafı oluşturan temel cümle ve yardımcı düşüncelerin, işlenen konunun özelliğine göre bir sıraya konması gereklidir. İlginç fikirlerin ve ayrıntıların mantıklı bir düzene göre sıralanması, okuyucunun paragrafı daha kolay kavramasını sağlar.
Konunun özelliğine göre; zaman, bakış açısı, görüş tarzı ve mantıkî düzen ölçü olarak kullanılabilir. Zamana göre yapılacak bir düzenlemede olaylar ya da konu geçmişten bugüne ya da bugünden geçmişe doğru bir sıra izlenerek kaleme alınır. Zamana göre sıralama; hikâye, roman, hatıra, biyografi, öz geçmiş gibi yazılarda daha çok kullanılır. Görüş tarzına göre yapılacak düzenlemede; yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya; sağdan sola, soldan sağa; içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye; uzaktan yakına, yakından uzağa gibi bir sıra izlenir. Tasvir bölümleri genel olarak görüş tarzına göre düzenlenir. Mantıkî düzenlemede ise genel olarakn özele, özelden genele; parçadan bütüne ya da bütünden parçaya doğru bir sıra izlenir. Düşünce yazılarında bu metot daha çok kullanılır.
E) Ölçü
İyi düzenlenmiş paragraflar arasında düşüncelerin önemine göre bir ölçü bulunmaktadır. Basit konunun işlendiği bir paragrafın uzunluğu ile önemli bir düşüncenin işlendiği paragrafın uzunluğu aynı olmaz. Paragraflar arasındaki bu dengeyi koruyabilmek için şunlar yapılabilir:
Paragrafta işlenecek düşünceler, okuyucuya göre ayarlanmalıdır.
Önemli düşünceleri içermeyen paragraflar kısa yazılmalıdır.
Yazmaya başlamadan evvel konunun tamamı hesaba katılmalıdır.
Açıklama gerektiren, önemli düşüncelerin bulunduğu paragraflar, diğerlerine göre uzun olmalıdır.
Paragrafların uzunluğu ile alakalı bir sınırlama olmadığı için bu ölçüyü, yazar ayarlamalıdır.
Aragrafların, birbirine uygun bir biçimde bağlanması gerekli olduğu unutulmamalıdır.
Paragraf Çeşitleri
Herhangi bir konunun farklı bölümlerini oluşturan paragrafları, yerine ve özelliğine göre başlangıç paragrafı, giriş paragrafı, geçiş paragrafı, gelişme paragrafı ve sonuç paragrafı gibi çeşitlere ayırmak mümkündür:
Başlangıç paragrafı: Uzun yazılarda konuya girmeden önce, o konu ile direk olarak ilgisi olmayan fakat yine de onu aydınlatmaya yarayacak düşüncelerin bulunduğu paragraftır. Başlangıç paragrafı, yazının ilk paragrafı demek değildir ve her yazıda olmaz.
Giriş paragrafı: Okuyucuyu konuya hazırlamak, düşünceleri (ya da olay yazılarında yeri) tanıtmak, onu okumaya yönlendirmek amacı ile düzenlenen paragraftır. Bir anlamda yazının vitrini olan bu paragrafın dikkat çekici bir biçimde, iyi düzenlenmesi gerekir.
Geçiş paragrafı: Özellikle, uzun yazılarda paragraflar ya da bölümler arasında ilgi kurmak için düzenlenen paragraftır. Bir paragraftan diğerine geçildiğinde kimi zaman arada bir kopukluk hissedilir. İşte bunu gidermek için iki paragrafı birbirine bağlayan bir geçiş paragrafı düzenlenir.
Gelişme paragrafı: İşlenen konunun düşünceyi geliştirme yollarından istifadeyle, çeşitli yönleriyle açıklandığı, geliştirildiği paragraftır. Yazıda giriş bölümünden sonra yer alır.
Sonuç paragrafı: Giriş ya da gelişme bölümündeki düşüncelerin kısaca özetlendiği, en temel düşüncenin hatırlatıldığı paragraftır. Usta yazarların yazılarında genelde bu paragraf bulunmaz. Çünkü yazar söyleyeceklerinin hepsini daha öncesinden bitirmiştir. Ancak, değerlendirmeyi okuyucuya bırakmamak (onun yanılmasını önlemek) ya da etkili bir şekilde yazıyı tamamlamak anlayışı ile sonuç paragrafı düzenlenebilir.
Paragraflar, (istenirse) konularına göre olay paragrafı, tasvir paragrafı, tahlil paragrafı ...Gibi çeşitlere de ayrılabilir.
UYARI: Paragraf çeşitleriyle, yazının bölümleri birbirine karıştırılmamalıdır. Giriş bölümü yalnızca bir paragraftan ibaret olabileceği gibi birden çok paragraftan da oluşabilir. Dolayısıyla giriş bölümüyle giriş paragrafı aynı anlamda kullanılamaz. Benzer şekilde, gelişme bölümü de tek paragraftan ibaret değildir. Bu bölümde gelişme paragrafları birden çok olur. Sonuç bölümü ise bir paragraf olabileceği gibi birkaç paragraf biçiminde de düzenlenebilir. Düşünce yazılarındaki giriş, gelişme, sonuç bölümleri; olay yazılarında serim, düğüm, çözüm biçiminde adlandırılır.
6. DİLİN KURALLARINI BİLME
İyi bir yazı yazmak ya da başarılı bir konuşma yapabilmek için dilin (ses bilgisinden cümleye kadar bütün) kuralları, söz varlığı çok iyi bilinmelidir. Kelimelerin anlamlarını, bunlar arasındaki anlam inceliklerini ve dilin ifade kabiliyetini iyi bilmek, yazen temel (ya da konuşen temel) kolaylık sağlayacaktır. Bu konu daki birikimin bir anda oluşması elbette olanaklı değildir. Kişi, evvela konunun önemine inanır, bol bol okur, araştırır, yazma alıştırmaları yapar, sabırlı olur ve bunu zamen temel yayarsa bu birikimi kazen temelbilir.
7. YAZMA
Bilgi birikimden yola çıkarak konuyu tespit edip plânladıktan sonra (paragrafların fonksiyonları göz önüne alınarak) yazmaya başlanmalıdır. Ancak kişinin kendini hazır hissetmesinin yazının güzelliği ile direk olarak ilgisi olduğunu belirtmekte fada vardır.
Yazmaya önce, kısa yazılar yazarak başlamakta fada vardır. Hatta başlangıçta yatkınlık kazanmak için şiirler, kısa hikâyeler... Olduğu gibi yazılabilir. Sonra bir üslûp kazanıncaya kadar bol bol yazı denemeleri yapılmalıdır. Bu konu da Benjamin Franklin diyor ki "Güzel yazıları derleyen bir kitap elime geçti, satın aldım. Baştan aşağı okudum. Üslûbu çok hoşuma gitti. Bu üslûp yeteneğine erişme isteğini duydum. Taklitle işe başladım. Önce kitaptaki en güzel makaleleri seçtim. Her paragrafın önemli yerlerini özetledim. Kitabı bir kenara attım. Birkaç gün sonra bu makaleleri aslına uygun olarak, kitaba bakmadan yazmaya çalıştım. Gördüm ki, kelime stokum, kelimeleri kullanışım bir hayli zayıf. Ara sıra çıkardığım özetleri birbirine karıştırdım; birkaç hafta sonra özetleri tekrar düzelterek metni meyden temel çıkarmaya çalıştım. Bu çalışmalar yazı yazma yeteneğimde büyük gelişmeler sağladı."
8. YAZININ OKUNMASI VE DÜZELTİLMESİ
Yazı tamamlandıktan birkaç gün sonra sanki bir başkasının yazısını okuyormuş gibi; sayfa düzenine, imlâya, noktalamaya, dil bilgisi kuralları ve iyi bir anlatımın niteliklerine uygunluk gibi ölçütlerle dikkatli bir biçimde yeniden okunmalı, var ise yanlışlar düzeltilmelidir. Yazı, herkezin doğru ve kolay anlayabileceği bir hâle getirilmelidir.
-Alinti-