Kompozisyon Nasıl Yazılır? Başlığı altında kısaca özetlendiği gibi iyi bir konuşmanın, güzel bir yazının ortaya çıkmasında deneyimi, konu seçimi ve plânlama birinci derecede etkili olmaktadır.
Yazılı ya da sözlü kompozisyon için yapılacak plânlamada, hareket noktası konu olacağı için önce bunun incelenmesinde fada vardır. Başarılı bir kompozisyon yazabilmek için aşağıda sıralanan hususların iyice öğrenilmesi gerekiyor:
Konu
Konu, bir konuşmada, bir yazıda, bir eserde ele alınan düşünce, olay ya da durumdur. Üzerinde söz söylenebilecek ya da yazı yazılabilecek bir duygu, bir düşünce, bir haber, bir sorun, bir eşya, bir olay... Kompozisyon için konu olabilir.
Yazmaya başlamadan evvel konunun tespiti ve sınırlaması yapılmalıdır. Hakkında yazı yazmaya değer, enteresan, yazanın yeteneklerine ve geliştirilmeye uygun, bol kaynaklı konuların seçilmesinde fada vardır.
Plânlamanın daha kolay ve doğru yapılması, konunun iyi anlaşılmasına, sınırlarının iyi tespit edilmesine, anlatım biçiminin belirlenmesine bağlı olduğu için konunun üç yönü iyi bilinmelidir.
Konunun üç yönü:
a) Konunun maddesi: Konunun özünü oluşturan temel kavram ya da problemdir, konunun incelenecek yönüdür. Seçilen konu da "açıklanacak olan nedir?" sorusunun karşılığıdır.
"Hangi tür şiirlerden hoşlanırsınız?" biçiminde verilen bir konunun (sorunun) maddesi, şiirlerdir.
B) Konunun görüş noktası: Konunun rast gele işlenmesini önleyen, konunun maddesini de içerisine alan, onun hangi yönlerden işleneceğini belirleyen, sınırlayan yönüdür. Sınırları iyi çizilmeyen bir yazıyı plânlamak, dağınıklıktan kurtarmak mümkün olmaz. Bu nedenle konular belirlenirken genel konulardan ziyade özel konular seçilmelidir. "Konya'da tarım ve hayvancılık" biçiminde verilen bir konu, "Ilgın'da şeker pancarı tarımı" konusuna göre çok geniş ve genel bir konudur.
"Antalya'nın coğrafî konumu hakkında bilgi veriniz." biçiminde verilen konunun maddesi Antalya; görüş noktası coğrafî konumdur. Yazıda Antalya'dan bahsedilecek ama turizmi, nüfusu, tabiî güzellikleri... Değil yalnızca coğrafî konumu anlatılacaktır.
Konuların değişik bakış açılarıyla işlenmesi mümkündür.
C) Konunun biçimi: Kompozisyonda konuyu işlemeye, geliştirmeye uygun anlatım cinsine konunun biçimi denir. Konunun maddesi belirlenip sınırları çizildikten sonra anlatımda; hikâye, roman, tiyatro, deneme, makale, fıkra, mektup... Gibi türlerden hangisi kullanılacaksa o türün fonksiyonları iyi bilinmeli ve yazı buna göre kaleme alınmalıdır.
Buradaki konuyu, hemde, sınavlardaki soru olarak düşünmek de mümkündür. Sınav sorusunda neye cevap verileceğini, nerden başlanıp nerde bitirilmesi gerektiğini bilmeyen öğrenci, kimi zaman konu (soru) dışına çıkmakta, vakit kaybetmekte ve soruyu anlamadığını belgelemektedir.
Plan
Plân, herhangi bir eserde ya da yazıda işlenecek fikirlerin, duyguların, olayların... daha önce tespit edilmesi ve bunların en temel başlıklar hâlinde sıraya konmasıdır. Plânsız bir yazıda, anlatılmak istenenler daha önce belirlenip sıraya konmadığı için önemli konuların unutulması, yazıda kopuklukların ve anlaşılması güç yerlerin olması daima mümkündür.
Yazının ve fikirlerin dağınıklıktan, boş sözlerden kurtarılması, konu dışına çıkılmaması, konu da birliğin sağlanması, neyin nasıl yazılacağının bilinmesi... Plân sayesinde mümkündür. Kompozisyon bölümünde de bahsedildiği gibi, tek kelimeyle söylemek gerekirse plân, daima kolaylık sağlar.
Esas itibariyle bir inşaat mühendisinin yapmış olduğu plân ile bir yazarın yapmış olduğu plân arasında pek fark yoktur: Mühendis, yapacağı inşaatın ne olduğunu belirledikten sonra taslak plân çizer. Bu plân üstünde çalışarak eksiklerini tamamlar, fazlalıkları çıkartır, en hesaplı ve kullanışlı biçimiyle (bir anlamda) binayı kâğıt üstünde yapar, sonra uygulamaya geçer. Yazar da konusunu ve görüş açısını belirledikten sonra neleri yazabileceğini başlıklar hâlinde ortaya kor. Bu taslakta eksikleri tamamlar, fazlalıkları çıkartır; fikirleri ya da olayları bir sıraya koyar; sonra bunların her birini ayrı bölümlerde (ayrı paragraflarda) geliştirir, işler. Kitapların içindekiler bölümü o eserin bir plânı olarak değerlendirilebilir.
PLÂN YAPMA
Kısa bir yazının plânı gerçekleştirilirken konunun maddesi, görüş noktası ve biçimi belirlendikten sonra, her biri ayrı paragrafta işlenecek temel cümleler (en temel düşünceler) belirlenir ve bunlar kısa ifadeler (cümle değil) hâlinde Arap rakamları kullanılarak kaleme alınır; bu en temel fikirleri geliştirmede, açmada kullanılacak yardımcı düşünceler, (kısa ibareler biçiminde) küçük harflerle şıklar hâlinde belirtilir. Hazırlen temeln taslak üstünde görülen fazlalıklar çıkarılır, eksikler tamamlanır ve işlenecek fikirler düzenlenir. Yazar, eserini bu plâna göre kaleme alır.
Plân örneği
Konu: Uzaktan eğitimin faydaları
Konunun maddesi: Uzaktan eğitim
Konunun görüş noktası: Yararları
Konunun biçimi: Makale
PLÂN
1. Uzaktan eğitim
a) Tanımı
b) Özellikleri
2. Uygulama şekilleri
a) İnternet aracılığı ile
b) Televizyonla
c) Kitapla
3. Yararları
a) Zaman ve mekân sınırlamasının olmayışı
b) Farklı seçeneklerin sunulması
c) Geniş kitlelere ulaşması
Uygulama: Örnek olarak Mehmet Kaplan'ın Hisar dergisinin, 1972 Mayıs sayısında yayınlen temeln Kompozisyon adlı yazısı aşağıda verilmiş ve bu yazının plânı çıkarılmıştır.
Kompozisyon Örneği
KOMPOZİSYON
Öğrencilerin imtihan kâğıtlarını okuyorum. Çoğunda bir yığın bilgi var, fakat konuyla ilgisi yok ve karma karışık. Kompozisyon işte bunların zıddıdır. Çeşitli konularda düzensiz bir yığın bilgiye sahip olmak yetersizdir. Öğrenci herhangi bir konu da lüzumlu ile lüzumsuzu seçebilmeli, düşüncelerini bir sıraya koymasını öğrenmelidir.
Karışık bir taş, demir ve cam yığını bir araya geldi mi, bir mimarî eser vücuda gelmez. Yapı için elbette buna benzer malzemeye ihtiyaç vardır. Fakat mimarî, her şeyden önce, bir düzendir. Her taş bir plânın içinde yerli yerine konulunca bina göklere yükselir ve bir saadetin şarkısını söyler.
Batı dillerinden alınan kompozisyon kelimesi, çeşitli şeylerin düzenli şekilde bir araya getirilmesi anlamını taşır ve çeşitli sahalarda musikide, resimde, mimarîde ve edebiyatta kullanılır. Kelimenin çeşitli sahalara tatbiki de gösteriyor ki, kompozisyon muhtevadan, yahut malzemeden ziyade, onların bir araya getirilişi ile alakalıdir ve bu çok mühim bir şeydir.
Tabiat ve hayat, insanoğluna şekil vererek güzel ve yararlı eserler vücuda getirilebileceği muazzam bir malzeme deposudur. Resim mi yapmak istiyorsunuz? Dünyada renkten boyadan çok ne vardır? Hakikî bir ressam konu bakımından da bir sıkıntı çekmez. Bütün tabiat ve hayat işlenecek konuyla doludur. Mühim olan, herhangi bir konu etrafında bir renk kompozisyonu vücuda getirmektir.
Sanatçının tabiata ilave ettiği şey, yeni bir düzendir.
Sesler, taşlar, kelimeler ve fikirler için de durum aynıdır. Dünyada bir yığın çalgı aleti ve ses çeşidi vardır. Bunları gelişi güzel bir araya getirirseniz, yalnızca gürültü çıkarmış olursunuz. Musiki çeşitli sesler arasında güzel bir düzen kurmaktır. Yahya Kemal, şiiri bir "kelimeler istifi" olarak tarif eder. Güzel bir mısrada, kelimenin yerlerini değiştirdiniz mi, derhal büyüsü kaybolur.
Öğrencilere çeşitli örnekler vererek dizi, sıra, istif ya da düzenin emniyetini anlatmak lazımdır. Düşünce karşılığının önüne ancak böyle geçebiliriz.
Aslında her insan duyar, düşünür ve etrafında olanları fark eder. Fakat bunlar bizim içimize karma karışık olarak girer. Her insan bir duygu, düşünce ve intiba deposudur. Konuşur ya da yazarken, içinde bulunulan duruma göre, bu depolanan bazı şeyleri seçer, cümle haline getiririz. Eğer onlar arasında bir bağ kuramazsak, yazılan ya da konuşulan şeyler, başkalarına saçma gelir. Saçmak ile alakalı olan saçma kelimesi, düzenin zıddıdır. Nazım, nizam, tanzim ve muntazam kelimeleri de birbirinin akrabasıdır. Tanzim edilmiş her şeyde şiire yakın bir taraf vardır. Bir manav dükkanı ya da vitrin tanzim edilince göze güzel görünür.
Nizam deyince akla asker ya da ağaç dizisi gibi kolay bir düzen gelmemelidir. Tabiatın yarattığı canlı varlıkları, nebat ve hayvanları yakından incelerseniz, teferruatına kadar işlenmiş bir nizam görürsünüz. Çiçek, kelebek, kuş, balık, hatta bazı madenlerdeki renk ve şekil ahengi hayret vericidir. Bütün varlık açık ya da gizli bir nizama dayanır. "Güneş manzumesi", "yıldızlar cümlesi" deyimleri bir gerçeğe tekabül eder. İlim kainatın nizamını keşfe çalışır. Öğrencilerde nizam fikrini uyandırabilmek için, ilimlerden de faydalanılabilir.
Sosyal hayatta nizamın ehemmiyetini gösteren aktüel bir konu vardır: Trafik! Vasıtalar düzenli bir biçimde hareket ederse, caddelerde hiçbir karışıklık olmaz. Hayat canlı bir biçimde akar gider. Düzene uymayanlar tarafından yol tıkanırsa, herkezin canı sıkılır. Fakat İnsan, kafasının içinde bir nizam tesis edemezse, dışarıda onu nasıl kurabilir? Kompozisyon derslerinin gayesi öğrencilere kendi duygu ve düşünce dünyalarına bir çeki düzen vermektir.
-Alinti-
Yazılı ya da sözlü kompozisyon için yapılacak plânlamada, hareket noktası konu olacağı için önce bunun incelenmesinde fada vardır. Başarılı bir kompozisyon yazabilmek için aşağıda sıralanan hususların iyice öğrenilmesi gerekiyor:
Konu
Konu, bir konuşmada, bir yazıda, bir eserde ele alınan düşünce, olay ya da durumdur. Üzerinde söz söylenebilecek ya da yazı yazılabilecek bir duygu, bir düşünce, bir haber, bir sorun, bir eşya, bir olay... Kompozisyon için konu olabilir.
Yazmaya başlamadan evvel konunun tespiti ve sınırlaması yapılmalıdır. Hakkında yazı yazmaya değer, enteresan, yazanın yeteneklerine ve geliştirilmeye uygun, bol kaynaklı konuların seçilmesinde fada vardır.
Plânlamanın daha kolay ve doğru yapılması, konunun iyi anlaşılmasına, sınırlarının iyi tespit edilmesine, anlatım biçiminin belirlenmesine bağlı olduğu için konunun üç yönü iyi bilinmelidir.
Konunun üç yönü:
a) Konunun maddesi: Konunun özünü oluşturan temel kavram ya da problemdir, konunun incelenecek yönüdür. Seçilen konu da "açıklanacak olan nedir?" sorusunun karşılığıdır.
"Hangi tür şiirlerden hoşlanırsınız?" biçiminde verilen bir konunun (sorunun) maddesi, şiirlerdir.
B) Konunun görüş noktası: Konunun rast gele işlenmesini önleyen, konunun maddesini de içerisine alan, onun hangi yönlerden işleneceğini belirleyen, sınırlayan yönüdür. Sınırları iyi çizilmeyen bir yazıyı plânlamak, dağınıklıktan kurtarmak mümkün olmaz. Bu nedenle konular belirlenirken genel konulardan ziyade özel konular seçilmelidir. "Konya'da tarım ve hayvancılık" biçiminde verilen bir konu, "Ilgın'da şeker pancarı tarımı" konusuna göre çok geniş ve genel bir konudur.
"Antalya'nın coğrafî konumu hakkında bilgi veriniz." biçiminde verilen konunun maddesi Antalya; görüş noktası coğrafî konumdur. Yazıda Antalya'dan bahsedilecek ama turizmi, nüfusu, tabiî güzellikleri... Değil yalnızca coğrafî konumu anlatılacaktır.
Konuların değişik bakış açılarıyla işlenmesi mümkündür.
C) Konunun biçimi: Kompozisyonda konuyu işlemeye, geliştirmeye uygun anlatım cinsine konunun biçimi denir. Konunun maddesi belirlenip sınırları çizildikten sonra anlatımda; hikâye, roman, tiyatro, deneme, makale, fıkra, mektup... Gibi türlerden hangisi kullanılacaksa o türün fonksiyonları iyi bilinmeli ve yazı buna göre kaleme alınmalıdır.
Buradaki konuyu, hemde, sınavlardaki soru olarak düşünmek de mümkündür. Sınav sorusunda neye cevap verileceğini, nerden başlanıp nerde bitirilmesi gerektiğini bilmeyen öğrenci, kimi zaman konu (soru) dışına çıkmakta, vakit kaybetmekte ve soruyu anlamadığını belgelemektedir.
Plan
Plân, herhangi bir eserde ya da yazıda işlenecek fikirlerin, duyguların, olayların... daha önce tespit edilmesi ve bunların en temel başlıklar hâlinde sıraya konmasıdır. Plânsız bir yazıda, anlatılmak istenenler daha önce belirlenip sıraya konmadığı için önemli konuların unutulması, yazıda kopuklukların ve anlaşılması güç yerlerin olması daima mümkündür.
Yazının ve fikirlerin dağınıklıktan, boş sözlerden kurtarılması, konu dışına çıkılmaması, konu da birliğin sağlanması, neyin nasıl yazılacağının bilinmesi... Plân sayesinde mümkündür. Kompozisyon bölümünde de bahsedildiği gibi, tek kelimeyle söylemek gerekirse plân, daima kolaylık sağlar.
Esas itibariyle bir inşaat mühendisinin yapmış olduğu plân ile bir yazarın yapmış olduğu plân arasında pek fark yoktur: Mühendis, yapacağı inşaatın ne olduğunu belirledikten sonra taslak plân çizer. Bu plân üstünde çalışarak eksiklerini tamamlar, fazlalıkları çıkartır, en hesaplı ve kullanışlı biçimiyle (bir anlamda) binayı kâğıt üstünde yapar, sonra uygulamaya geçer. Yazar da konusunu ve görüş açısını belirledikten sonra neleri yazabileceğini başlıklar hâlinde ortaya kor. Bu taslakta eksikleri tamamlar, fazlalıkları çıkartır; fikirleri ya da olayları bir sıraya koyar; sonra bunların her birini ayrı bölümlerde (ayrı paragraflarda) geliştirir, işler. Kitapların içindekiler bölümü o eserin bir plânı olarak değerlendirilebilir.
PLÂN YAPMA
Kısa bir yazının plânı gerçekleştirilirken konunun maddesi, görüş noktası ve biçimi belirlendikten sonra, her biri ayrı paragrafta işlenecek temel cümleler (en temel düşünceler) belirlenir ve bunlar kısa ifadeler (cümle değil) hâlinde Arap rakamları kullanılarak kaleme alınır; bu en temel fikirleri geliştirmede, açmada kullanılacak yardımcı düşünceler, (kısa ibareler biçiminde) küçük harflerle şıklar hâlinde belirtilir. Hazırlen temeln taslak üstünde görülen fazlalıklar çıkarılır, eksikler tamamlanır ve işlenecek fikirler düzenlenir. Yazar, eserini bu plâna göre kaleme alır.
Plân örneği
Konu: Uzaktan eğitimin faydaları
Konunun maddesi: Uzaktan eğitim
Konunun görüş noktası: Yararları
Konunun biçimi: Makale
PLÂN
1. Uzaktan eğitim
a) Tanımı
b) Özellikleri
2. Uygulama şekilleri
a) İnternet aracılığı ile
b) Televizyonla
c) Kitapla
3. Yararları
a) Zaman ve mekân sınırlamasının olmayışı
b) Farklı seçeneklerin sunulması
c) Geniş kitlelere ulaşması
Uygulama: Örnek olarak Mehmet Kaplan'ın Hisar dergisinin, 1972 Mayıs sayısında yayınlen temeln Kompozisyon adlı yazısı aşağıda verilmiş ve bu yazının plânı çıkarılmıştır.
Kompozisyon Örneği
KOMPOZİSYON
Öğrencilerin imtihan kâğıtlarını okuyorum. Çoğunda bir yığın bilgi var, fakat konuyla ilgisi yok ve karma karışık. Kompozisyon işte bunların zıddıdır. Çeşitli konularda düzensiz bir yığın bilgiye sahip olmak yetersizdir. Öğrenci herhangi bir konu da lüzumlu ile lüzumsuzu seçebilmeli, düşüncelerini bir sıraya koymasını öğrenmelidir.
Karışık bir taş, demir ve cam yığını bir araya geldi mi, bir mimarî eser vücuda gelmez. Yapı için elbette buna benzer malzemeye ihtiyaç vardır. Fakat mimarî, her şeyden önce, bir düzendir. Her taş bir plânın içinde yerli yerine konulunca bina göklere yükselir ve bir saadetin şarkısını söyler.
Batı dillerinden alınan kompozisyon kelimesi, çeşitli şeylerin düzenli şekilde bir araya getirilmesi anlamını taşır ve çeşitli sahalarda musikide, resimde, mimarîde ve edebiyatta kullanılır. Kelimenin çeşitli sahalara tatbiki de gösteriyor ki, kompozisyon muhtevadan, yahut malzemeden ziyade, onların bir araya getirilişi ile alakalıdir ve bu çok mühim bir şeydir.
Tabiat ve hayat, insanoğluna şekil vererek güzel ve yararlı eserler vücuda getirilebileceği muazzam bir malzeme deposudur. Resim mi yapmak istiyorsunuz? Dünyada renkten boyadan çok ne vardır? Hakikî bir ressam konu bakımından da bir sıkıntı çekmez. Bütün tabiat ve hayat işlenecek konuyla doludur. Mühim olan, herhangi bir konu etrafında bir renk kompozisyonu vücuda getirmektir.
Sanatçının tabiata ilave ettiği şey, yeni bir düzendir.
Sesler, taşlar, kelimeler ve fikirler için de durum aynıdır. Dünyada bir yığın çalgı aleti ve ses çeşidi vardır. Bunları gelişi güzel bir araya getirirseniz, yalnızca gürültü çıkarmış olursunuz. Musiki çeşitli sesler arasında güzel bir düzen kurmaktır. Yahya Kemal, şiiri bir "kelimeler istifi" olarak tarif eder. Güzel bir mısrada, kelimenin yerlerini değiştirdiniz mi, derhal büyüsü kaybolur.
Öğrencilere çeşitli örnekler vererek dizi, sıra, istif ya da düzenin emniyetini anlatmak lazımdır. Düşünce karşılığının önüne ancak böyle geçebiliriz.
Aslında her insan duyar, düşünür ve etrafında olanları fark eder. Fakat bunlar bizim içimize karma karışık olarak girer. Her insan bir duygu, düşünce ve intiba deposudur. Konuşur ya da yazarken, içinde bulunulan duruma göre, bu depolanan bazı şeyleri seçer, cümle haline getiririz. Eğer onlar arasında bir bağ kuramazsak, yazılan ya da konuşulan şeyler, başkalarına saçma gelir. Saçmak ile alakalı olan saçma kelimesi, düzenin zıddıdır. Nazım, nizam, tanzim ve muntazam kelimeleri de birbirinin akrabasıdır. Tanzim edilmiş her şeyde şiire yakın bir taraf vardır. Bir manav dükkanı ya da vitrin tanzim edilince göze güzel görünür.
Nizam deyince akla asker ya da ağaç dizisi gibi kolay bir düzen gelmemelidir. Tabiatın yarattığı canlı varlıkları, nebat ve hayvanları yakından incelerseniz, teferruatına kadar işlenmiş bir nizam görürsünüz. Çiçek, kelebek, kuş, balık, hatta bazı madenlerdeki renk ve şekil ahengi hayret vericidir. Bütün varlık açık ya da gizli bir nizama dayanır. "Güneş manzumesi", "yıldızlar cümlesi" deyimleri bir gerçeğe tekabül eder. İlim kainatın nizamını keşfe çalışır. Öğrencilerde nizam fikrini uyandırabilmek için, ilimlerden de faydalanılabilir.
Sosyal hayatta nizamın ehemmiyetini gösteren aktüel bir konu vardır: Trafik! Vasıtalar düzenli bir biçimde hareket ederse, caddelerde hiçbir karışıklık olmaz. Hayat canlı bir biçimde akar gider. Düzene uymayanlar tarafından yol tıkanırsa, herkezin canı sıkılır. Fakat İnsan, kafasının içinde bir nizam tesis edemezse, dışarıda onu nasıl kurabilir? Kompozisyon derslerinin gayesi öğrencilere kendi duygu ve düşünce dünyalarına bir çeki düzen vermektir.
-Alinti-