Kolay mı İnsanları Tanımak Tanıyabilmek ?

Şiir

New member
HanımZade
Katılım
8 Eyl 2018
Mesajlar
1,257
Tepkime puanı
1,734
Puanları
0
Yaş
31
Konum
İstanbul
Cinsiyet
Kadın
Kolay mı insanları tanımak, tanıyabilmek?
4837


Yeni ortamlara girmek, yeni insanlar tanımak aslında en başta kişinin kendini de yeniden keşfetmesidir. Farklı ortamlar, farklı kişilikler bizim de pek çok yönümüzü zaman zaman ortaya çıkarmamızı sağlar. Karşılaştığımız her yeni birey yeni bir dünyadır çünkü.



Her birimiz ilk tanışma anında, o ilk 3-5 dakikada karşımızdakiyle ilgili bir öngörü oluştururuz. İlk andaki fikrimiz çoğu zaman yanlış da olabilir veya değişkenlik de gösterebilir. Fakat ilk karşılaşmada, hani deriz ya, “gözümüzün tutması olayı” birinci şarttır. Göz tutar, gönül ısınır. İlk anda hissedilen enerji büyük oranda ilişkinin en azından sonraki basamağı için fazlasıyla önem teşkil eder. Özel ilişki veya arkadaş ilişkisi, işveren-çalışan ilişkisi fark etmez. Hepimiz ilk tanışıklıkta karşımızdakinin saçına, başına, kaşına, el sıkışından oturuşuna kadar öncelikle beden diline dikkat eder, yorumda bulunur hatta kişiliğiyle ilgili analiz yapmaya çalışırız.



“Gözler yalan söylemez” sözü bir klişe değildir bana göre. Kişinin gözleri çok şey anlatır. Sıcak, canlı bakan, içi gülen gözler doğru yolda olduğumuzun işaretidir bazen. İçten, yapmacıksız gülümseme, samimi ses tonu ve kendine has tavırlar karşımızdakiyle ilgili net olmasa da bir profil çizdirir bize. Fakat tüm bunlar o kişiyi gerçek anlamda tanımamız için yeterli olmayacaktır. Eğer bir insanı analiz etmek, bir insanı okuyabilmek böyle birkaç özelliğe bakarak mümkün olsaydı herkes insan sarrafı olurdu, öyle değil mi? İnsan duygu, düşünce ve davranışlarıyla bütün bir varlıktır. Bu yüzden de tanımlanabilmesi zordur. Bir insanın derinine inebilmek, duygu dünyasına girebilmek belki de özel bir iletişim şekli gerektirir.



Bir kişiye ilk anda pozitif enerji duyarsanız bir süre durum böyle devam edecektir. Ancak bunun tam tersi de olasılıklar dahilindedir. Hayat, yaşanılanlar bize çoğu zaman en iyi tanıdığımızı sandığımız eşimizi, sevgilimizi, arkadaşımızı “hiç tanımamışım” da dedirtebilir. Duygular, fikirler, bakış açısı zamanla tamamen yön değiştirebilir. İlk anki duygularımızın sesine kulak vermekle beraber “birini tanıyorum” diyebilmemiz için zaman vermek gereklidir; salt zaman da yeterli olmayacaktır.



Tanımak istediğimiz kişiyle aslında paylaşımlarda bulunmak en doğrusudur. Vakit geçirmek, yaşanmışlıklar biriktirmeye başlamak... Kişinin olaylara verdiği tepkiler, en sevdikleri, sevmedikleri, duygusunu ifade ediş tarzı, zevkleri, öfkesi bunların hepsi birer belirleyicidir. Karşımızdakiyle ilgili tüm bu keşifleri yaparken öte yandan kendimizi de gözden geçirmiş oluruz farkında olmadan. Onun bir olaya verdiği tepki bizim tepkimizden çok farklı olabilir. Bu noktada kendimizi de değerlendirmeye alırız. Ayrıca o insanla ayrı yönlerimizin olması da anlaşamayacağımızın göstergesi olmaz. Zira bazen zıtlıklar beraberlikleri doğurur. Bir tabakta hep aynı meyveden yemeyiz değil mi? Farklı tatların karışımıdır damak zevkini oluşturan...



Tanımanın ilk evresinde birtakım yanlış anlaşılmalar, tartışmalar, kırgınlıklar yaşanabilir. Onu henüz tam çözemediğimiz için ister istemez davranışlarından, sözlerinden bir anlam çıkarmaya çalışırız. Kendi yargımıza varırız yanlış veya doğru.



Bir insanı tanımanın en iyi yollarından biri de zorda kaldığı anlarda nasıl tepki verdiğidir. İyiyken herkes iyidir; mühim olan kötü olunduğunda iyi kalabilmesidir. Çıkarların çatışması da bir insanı tanımanın en iyi yoludur. Ortak çıkarlar devreye girdiğinde mevcut maske varsa düşmesi kaçınılmazdır. Ve tabii en bilindik tanıma yöntemi de o kişiyle yolculuğa çıkmaktır. Tatil, seyahat bir insanın kendini belki de daha az gizleyebileceği ortamlardır. Ve şu durum da nettir ki; hiç kimseyi tam olarak tanıyabilmemiz garanti değildir. Birini tanımaya çalışırken en doğrusu iyi insan veya kötü insan olarak baz almamaktır. Kötü insan yoktur. Size uyan veya uymayan insan vardır. Kısacası tanımak için; biraz gözlem, biraz zaman, biraz sağduyu, biraz empati, biraz hoşgörü, biraz emek ve sabır biraz da iyi niyetli olmak ve bir parça akışına bırakmak, iç sese kulak vermek ve ilk görüşteki tılsıma tutunmak yeterlidir belki de...



Ferah Uzundurukan
 
Üst
Alt