- Katılım
- 4 Haz 2017
- Mesajlar
- 10,838
- Tepkime puanı
- 5,175
- Puanları
- 0
- Cinsiyet
- Erkek
KOKSİGODİNİ NEDİR?
Koksigodini veya kuyruk sokumunda ağrı, yaşam kalitesini ciddi bozabilen, çok ağrılı olabilen ancak tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Ağrı kuyruk sokumunda lokalizedir; oturma, otururken kalkma gibi aktivitelerde belirginleşir.
KOKSİGODİNİ NEDEN OLUR?
Koksiks omurganın en alt bölgesi olup, sakrum kemiğine bir disk ile eklem yapar. Sakrum ile koksiksin birleştiği bu eklem bağlar ile sağlamlaşmıştır ve son derece sınırlı hareket eder.
Ani bir travma ya da zorlanma ile bu sınırlı eklem hareketi zorlanırsa, eklem bölgesinde inflamasyon (reaksiyon) ve ağrı başlar. Travma ile oluşan koksiks kırığı da benzer tablo ve ağrıya sebep olabilirken nadir de olsa bu bölgedeki tümör ve enfeksiyon da ayırıcı tanıda akılda tutulmalıdır.
Kadınlarda erkeklere oranla çok daha sık görülür ve genellikle altta yatan bir travma ya da doğum hikayesi vardır.
KOKSİGODİNİ TANISI NASIL KONULUR?
Muayenede koksigs üzerinde lokal hassasiyet bakılır ve gereken hastalarda rektal tuşe ile kitle kontrolü yapılır. Koksigs üzerinde lokal hassasiyet olmaması durumunda lumbosakral bölgede disk problemleri yansıyan ağrı kaynağı açısından incelenmelidir.
Görüntüleme yöntemlerinden en sık röntgen ve MRG kullanılır. Röntgen ile kırık veya tümör varlığı araştırılırken, şüphe durumunda MRG ile bölgenin detaylı incelemesi yapılır.
KOKSİGODİNİ TEDAVİSİ
Öncelikle ilaç tedavisi ve aktivite kısıtlama denenir. Uzun süreli oturmalardan kaçınılması, otururken bölgeyi basınçtan koruyacak simit kullanımı ve sıcak yada soğuk uygulamalar yakınmaları azaltabilir. Ancak koksigodini ile başvuran hastaların çoğunda bu yöntemler kullanılmış ve tablo kronikleşmiştir. Koksigodini erken döneminde etken travmaya yanıttır ve yukarıda bahsedilen tedavi başarılı olabilir. Ancak travma etkisinin ortadan kalktığı ileri dönemde ağrı ve hastalığın sebebi o bölgenin aşırı hassaslaşması ve beyin hafızası gelişmesidir. Omurgamızın son noktası olan koksigs, beyine uzaklığı ile ters orantılı olarak en hassas bölgedir. Tedavinin amacı artık, oluşan bu aşırı ve gereksiz hassasiyetin ortadan kaldırılmasıdır.
Koksigodininin girişimsel ve cerrahi olmak üzere 2 farklı tedavi seçeneği vardır.
A) GİRİŞİMSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Ağrının süregenleştiği hastalarda ilk yapılması gereken tedavi girişimsel tedavi yöntemleridir. Dorsal root radyofrekans, impar ganglion blokajı gibi aşırı hassaslaşan bölgedeki sinir ağlarına uygulanan radyo dalgası veya kortizon tatbiki riskleri cerrahiye göre düşük, başarısı yüksek uygulamalardır.
B) CERRAHİ TEDAVİ
Koksigodininin cerrahi tedavisi koksigs kemiğinin çıkarılmasıdır. Cerrahi teknikler arasındaki temel fark koksigs kemiğinin ne kadarının çıkarılmasının gerekli olduğudur. Bazı cerrahlar koksigs’in bir bölümünü çıkarmanın yeterli olduğunu düşünürken bazı cerrahlar koksigsin sakrumla eklemleştiği alandan yani tümünü çıkarmayı tercih etmektedirler. Literatür bu konuda yetersiz olmakla birlikte cerrahi uygulanan serilerdeki başarı ortalama %80-90 arasında bildirilmektedir. Cerrahi basit olmakla birlikte; enfeksiyon, rektum yırtılması ve geçmeyen ağrı gibi ciddi riskleri de vardır.
Koksigodini veya kuyruk sokumunda ağrı, yaşam kalitesini ciddi bozabilen, çok ağrılı olabilen ancak tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Ağrı kuyruk sokumunda lokalizedir; oturma, otururken kalkma gibi aktivitelerde belirginleşir.
KOKSİGODİNİ NEDEN OLUR?
Koksiks omurganın en alt bölgesi olup, sakrum kemiğine bir disk ile eklem yapar. Sakrum ile koksiksin birleştiği bu eklem bağlar ile sağlamlaşmıştır ve son derece sınırlı hareket eder.
Ani bir travma ya da zorlanma ile bu sınırlı eklem hareketi zorlanırsa, eklem bölgesinde inflamasyon (reaksiyon) ve ağrı başlar. Travma ile oluşan koksiks kırığı da benzer tablo ve ağrıya sebep olabilirken nadir de olsa bu bölgedeki tümör ve enfeksiyon da ayırıcı tanıda akılda tutulmalıdır.
Kadınlarda erkeklere oranla çok daha sık görülür ve genellikle altta yatan bir travma ya da doğum hikayesi vardır.
KOKSİGODİNİ TANISI NASIL KONULUR?
Muayenede koksigs üzerinde lokal hassasiyet bakılır ve gereken hastalarda rektal tuşe ile kitle kontrolü yapılır. Koksigs üzerinde lokal hassasiyet olmaması durumunda lumbosakral bölgede disk problemleri yansıyan ağrı kaynağı açısından incelenmelidir.
Görüntüleme yöntemlerinden en sık röntgen ve MRG kullanılır. Röntgen ile kırık veya tümör varlığı araştırılırken, şüphe durumunda MRG ile bölgenin detaylı incelemesi yapılır.
KOKSİGODİNİ TEDAVİSİ
Öncelikle ilaç tedavisi ve aktivite kısıtlama denenir. Uzun süreli oturmalardan kaçınılması, otururken bölgeyi basınçtan koruyacak simit kullanımı ve sıcak yada soğuk uygulamalar yakınmaları azaltabilir. Ancak koksigodini ile başvuran hastaların çoğunda bu yöntemler kullanılmış ve tablo kronikleşmiştir. Koksigodini erken döneminde etken travmaya yanıttır ve yukarıda bahsedilen tedavi başarılı olabilir. Ancak travma etkisinin ortadan kalktığı ileri dönemde ağrı ve hastalığın sebebi o bölgenin aşırı hassaslaşması ve beyin hafızası gelişmesidir. Omurgamızın son noktası olan koksigs, beyine uzaklığı ile ters orantılı olarak en hassas bölgedir. Tedavinin amacı artık, oluşan bu aşırı ve gereksiz hassasiyetin ortadan kaldırılmasıdır.
Koksigodininin girişimsel ve cerrahi olmak üzere 2 farklı tedavi seçeneği vardır.
A) GİRİŞİMSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Ağrının süregenleştiği hastalarda ilk yapılması gereken tedavi girişimsel tedavi yöntemleridir. Dorsal root radyofrekans, impar ganglion blokajı gibi aşırı hassaslaşan bölgedeki sinir ağlarına uygulanan radyo dalgası veya kortizon tatbiki riskleri cerrahiye göre düşük, başarısı yüksek uygulamalardır.
B) CERRAHİ TEDAVİ
Koksigodininin cerrahi tedavisi koksigs kemiğinin çıkarılmasıdır. Cerrahi teknikler arasındaki temel fark koksigs kemiğinin ne kadarının çıkarılmasının gerekli olduğudur. Bazı cerrahlar koksigs’in bir bölümünü çıkarmanın yeterli olduğunu düşünürken bazı cerrahlar koksigsin sakrumla eklemleştiği alandan yani tümünü çıkarmayı tercih etmektedirler. Literatür bu konuda yetersiz olmakla birlikte cerrahi uygulanan serilerdeki başarı ortalama %80-90 arasında bildirilmektedir. Cerrahi basit olmakla birlikte; enfeksiyon, rektum yırtılması ve geçmeyen ağrı gibi ciddi riskleri de vardır.