- Katılım
- 8 Eyl 2018
- Mesajlar
- 1,257
- Tepkime puanı
- 1,734
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
- Konum
- İstanbul
- Cinsiyet
- Kadın
Neden kıskanıyoruz?
Kıskanç bir insan mısınız? Peki sevdiklerinizi neden kıskandığınızı hiç düşündünüz mü? Sebep sevginiz mi yoksa sadece siz misiniz? Psikolog Cansu Yurtseven tüm bu soruları cevaplıyor...
Kıskanç bireylerin devamlı kendilerine bir rakip bulma ve onunla rekabet etme eğiliminde olduklarını belirten Psikolog Cansu Yurtseven, “Kıskançlık partnere atfedilen sevgiden çok, kişinin bireysel yetersizliği, değersiz ve kusurlu olduğuna dair beslediği inancıyla kendi kendine var ettiği rakiplerdir” dedi.
KISKANÇLIĞIN NEDENLERİ NELERDİR?
Kıskançlığın ilişkiyle birlikte kendini var eden ve toplum tarafından sevginin ayrılmaz bir parçası olarak görülen bir duygu olduğunu belirten Öğretim Görevlisi Psikolog Cansu Yurtseven, “Kıskançlık duygusunun altında, önemsenen bir kişinin kaybedilmesinden duyulan korku ve ilişkinin bozulmasına ya da yitirilmesine yönelik kaygı yer almaktadır. Aynı zamanda kişinin ilişkisini korumak ve sürdürmek amaçlı verdiği korku ve acı temelli de bir duygudur" diye konuştu.
“KISKANÇLIĞIN SEVGİYLE BAĞLANTISI YOK”
'Seven insan kıskanır' yargısının nesilden nesile aktarılan bir ön yargı olduğunu ifade eden Yurtseven, “Kişi, yaşadığı yoğun kıskançlık duygusunun makul açıklaması olarak sunar bunu. Peki gerçekten sevgiyle mi alakalı kıskançlık? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kıskançlığın sevgiyle bağlantısı oldukça düşük. Çünkü kıskançlık bünyesinde hem sevgiyi hem de nefreti barındırıyor. Böyle güçlü bir nefret barındıran bir duygu yalnızca sevgiyle alakalı olamaz. Yani diyebiliriz ki; kıskançlık sevginin göstergesi değil, gölgesidir” ifadelerini kullandı.
"KISKANÇLIK SOSYAL VE KÜLTÜREL BİR OLGU"
Kıskançlığı kökenlerinin, çocukluk ve ergenlik dönemine kadar dayandığını ifade eden Psikolog Cansu Yurtseven, “Kişinin bireysel dinamikleriyle alakalı bir duygudur. Yani bireyin küçük düşmüş, yetersiz ya da çaresiz hissettiği bir döneme gecikmeli bir tepki olarak da kendini gösterir. Kişinin bireysel kimliği ve benlik saygısıyla yakından ilişkilidir. Sosyo-kültürel yaklaşıma bakacak olursak; kıskançlık sosyal ve kültürel bir olgudur. Birey yaşadığı toplumda öğrendiği kurallara ve gözlemlediği tutumlara dayanarak kıskanmayı öğrenir. Bireyin seçici içselleştirme yoluyla, kendisine bakım veren kişileri model alarak da kıskançlığı öğrendiği ve bu tutumu geliştirebildiği gözlemlenmiştir” değerlendirilmesini kullandı.
“SADAKAT TEHDİTLE DEĞİL, SEVGİYLE SAĞLANIR”
Yoğun kıskançlık duygusu barındıran bireyler, kıskançlığı ilişkilerini korumanın ve sahip çıkmanın bir yolu olarak nitelendirdiklerini belirten Yurtseven, şunları belirtti:
Kıskanç bir insan mısınız? Peki sevdiklerinizi neden kıskandığınızı hiç düşündünüz mü? Sebep sevginiz mi yoksa sadece siz misiniz? Psikolog Cansu Yurtseven tüm bu soruları cevaplıyor...
Kıskanç bireylerin devamlı kendilerine bir rakip bulma ve onunla rekabet etme eğiliminde olduklarını belirten Psikolog Cansu Yurtseven, “Kıskançlık partnere atfedilen sevgiden çok, kişinin bireysel yetersizliği, değersiz ve kusurlu olduğuna dair beslediği inancıyla kendi kendine var ettiği rakiplerdir” dedi.
KISKANÇLIĞIN NEDENLERİ NELERDİR?
Kıskançlığın ilişkiyle birlikte kendini var eden ve toplum tarafından sevginin ayrılmaz bir parçası olarak görülen bir duygu olduğunu belirten Öğretim Görevlisi Psikolog Cansu Yurtseven, “Kıskançlık duygusunun altında, önemsenen bir kişinin kaybedilmesinden duyulan korku ve ilişkinin bozulmasına ya da yitirilmesine yönelik kaygı yer almaktadır. Aynı zamanda kişinin ilişkisini korumak ve sürdürmek amaçlı verdiği korku ve acı temelli de bir duygudur" diye konuştu.
“KISKANÇLIĞIN SEVGİYLE BAĞLANTISI YOK”
'Seven insan kıskanır' yargısının nesilden nesile aktarılan bir ön yargı olduğunu ifade eden Yurtseven, “Kişi, yaşadığı yoğun kıskançlık duygusunun makul açıklaması olarak sunar bunu. Peki gerçekten sevgiyle mi alakalı kıskançlık? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kıskançlığın sevgiyle bağlantısı oldukça düşük. Çünkü kıskançlık bünyesinde hem sevgiyi hem de nefreti barındırıyor. Böyle güçlü bir nefret barındıran bir duygu yalnızca sevgiyle alakalı olamaz. Yani diyebiliriz ki; kıskançlık sevginin göstergesi değil, gölgesidir” ifadelerini kullandı.
"KISKANÇLIK SOSYAL VE KÜLTÜREL BİR OLGU"
Kıskançlığı kökenlerinin, çocukluk ve ergenlik dönemine kadar dayandığını ifade eden Psikolog Cansu Yurtseven, “Kişinin bireysel dinamikleriyle alakalı bir duygudur. Yani bireyin küçük düşmüş, yetersiz ya da çaresiz hissettiği bir döneme gecikmeli bir tepki olarak da kendini gösterir. Kişinin bireysel kimliği ve benlik saygısıyla yakından ilişkilidir. Sosyo-kültürel yaklaşıma bakacak olursak; kıskançlık sosyal ve kültürel bir olgudur. Birey yaşadığı toplumda öğrendiği kurallara ve gözlemlediği tutumlara dayanarak kıskanmayı öğrenir. Bireyin seçici içselleştirme yoluyla, kendisine bakım veren kişileri model alarak da kıskançlığı öğrendiği ve bu tutumu geliştirebildiği gözlemlenmiştir” değerlendirilmesini kullandı.
“SADAKAT TEHDİTLE DEĞİL, SEVGİYLE SAĞLANIR”
Yoğun kıskançlık duygusu barındıran bireyler, kıskançlığı ilişkilerini korumanın ve sahip çıkmanın bir yolu olarak nitelendirdiklerini belirten Yurtseven, şunları belirtti: