- Katılım
- 4 Haz 2017
- Mesajlar
- 10,838
- Tepkime puanı
- 5,175
- Puanları
- 0
- Cinsiyet
- Erkek
İleri yaş psikolojisi
Yaşlılık oranı artıyor mu? Bazı yaşlılar neden giderek asabileşirler. Kendini değersiz gören iler, yaşlar ne gibi duygular yaşarlar? İçe kapanan yaşlıları bekleyen tehlikeler nelerdir? Fiziki rahatsızlıklarla beraber ne gibi ruhsal sorunlar oluşuyor?
Bakımevlerine verilen kişiler neler hissediyorlar? Uğur İlyas CANPOLAT Emeklilik sonrası ani çöküşlerin sebepleri, değişen davranışlar gibi yaşlılıkla ilgili pek çok konuyu Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Önen Unsalver ile konuştu.
İleri yaş psikolojisi nasıldır?
Son yıllarda tıp alanındaki gelişmeler insan ömrünün uzamasını sağlamıştır. 2000 yılında Avrupa'da yaşayan halkın %15'i 65 yaş ve üstündeyken, 2030 yılında bu oranın %24'e çıkması beklenmektedir. Bu, ileri yaşlardaki bireylere yönelik çalışmalara ivme vermiştir.
Yaşlılık psikolojisi (geropsikoloji) de bu çabaların bir parçası olan yeni bir bilim dalıdır. Geropsikoloji, hayat tarzında değişime neden olan tıbbi durumlar, aile ilişkileri, kronik ağrı, akıl hastalıkları ve yaşlı nüfusu etkileyen birçok değişik duruma yaşlı bireyin uyumuyla ilgilenir.
Yaşlılığın bir tanımı var mıdır?
Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üstündeki bireyleri yaşlı kabul etmektedir. Ancak bu sadece kronolojik yaşın sınırını tanımlar. Yaşlanma bireysel bir değişim olarak kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesidir.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte doku ve organlarda oluşan yaşlanma biyolojik yaşlanmadır. Öte yandan, toplumsal değerler ve kültürel yapı da yaşlının ve yaşlılığın yerini belirlemektedir. Kişi kendini hissettiği oranda yaşlıdır.
Yaşlılıkta gelişen ne gibi korkular vardır?
Yaşlılarda en sık görülen korkular arasında, yalnız kalma, düşüp bir yerini kırma, birilerine bağımlı kalma, parasız kalma, saldırıya uğrama, hastalanma önde gelir.
Emeklilik sonrası aniden çöken insanlara rastlıyoruz. Bu kişilerin yaşadığı duygular neler olabilir?
Emeklilik, hayat içerisindeki önemli değişim dönemlerinden biridir ve sıklıkla yaşlının karşılaştığı ilk büyük değişimdir. Emekli olan kişi öncelikle gelir kaybına uğrayacaktır, bunun yanında sosyal rol ve yetkileri de değişecektir.
Emeklilikle birlikte yaşanan bu kayıplara uyum sağlayamayan bireyler, kendilerini değersiz, önemsiz, yalnız, boşlukta, çaresiz hissedebilirler. Hayatlarının geri kalanını planlamakta güçlük çekerler. Yakınlarına yük oldukları hissine kapılır ve bazen de onlara karşı öfkeli tavırlar sergileyebilirler. Can sıkıntısı çekerler. Fiziksel sağlıkları bozulur.
Bu kişilerin çoğunda klinik depresyon görülmektedir. Oysa emeklilikle birlikte ortaya çıkan güçlü duygular tanınıp bu yeni duruma uyum sağlandığında, emeklilik bireyin kişisel gelişimi, büyümesi ve hayata yeni bir bakış açısı getirebilmesini sağlayacaktır.
Sağlıklı ve zinde bir yaşlılık için önceden yatırım yapılmalı diyebilir miyiz?
Yaşlılık kaçınılmazdır elbette. Bedendeki değişim ve beraberindeki fiziksel kısıtlılıklarla ancak "genç" kalan bir beyin sağlıklı bir biçimde başa çıkabilir. Çünkü bedenin geri kalanının aksine, plastik bir organ olarak tarifleyebileceğimiz insan beyni çalıştığı sürece kendini yenileyebilir ve "genç" kalabilir. Dolayısıyla kişinin ruhsal ve zihinsel gelişimine yaptığı yatırımlar yaşlılık döneminin rahat geçmesini sağlayacaktır.
Yaşlılarda sık görülen 'Yalnızlık korkusu'nun altında neler olabilir?
Amerika'da yapılan bir araştırma, yaşlıların üçte birinde yalnızlık korkusu olduğunu göstermiştir. Yaşla birlikte gelen bedensel hastalıklar ve fiziksel kısıtlılıklar yaşlı kişinin gündelik hayatın sorumluluklarını yerine getirmesini zorlaştırarak hayatla tek başına mücadele edemeyeceği hissine yol açabilir.
Ancak, gençliğinde bir başkasına bağımlı olmadan hayatını idare etme becerisine sahip olmuş kişi yaşlılığın getirdiği bu zorluklarla da başa çıkacaktır. Öte yandan, geçmişte de kendi hayatı konusunda başkalarının karar vermesine izin vermiş kişiler yalnız kalmaktan korkacaklardır. Annesinden ayrılmakta zorlanan bir çocuğun durumuna benzer bu.
Yaşlılıkta yapılan evliliklerin altında bu duygular mı var dersiniz?
Özellikle erkeklerin eşleri öldükten kısa süre sonra evleniyor olması, kendi kendine bakamayacağı korkusuyla ilişkili olabilir. Çünkü hayatı boyunca önce annesi daha sonra da eşi onun yerine birçok işi yerine getirmiştir. Ve şimdi hayatının sonuna yaklaşmaktayken her şeyi öğrenmesi gerekmektedir ki, bu durum korkutucu görünmektedir.
Tabii unutulmamalı ki, her durum kendine özeldir ve o bireye ait bizim bilemediğimiz birçok sebep olabilir. Bazen de tüm ailenin itirazlarına göğüs gerip evlenme kararı veren yaşlı kişi, aslında hayatında ilk defa tam bir erişkin gibi özgür seçimini yapıyor ve seçiminin sorumluluklarına sahip çıkıyor olabilir.
Yaşlılıkta yaşanan yeti kayıpları onlara kendilerini nasıl hissettiriyor?
Kendilerini kabul etmekte güçlük çekebiliyorlar ve benlik saygılarının düşmesi kolaylaşıyor, bağımlılık ve yetersizlik duygularına neden olabiliyor.
İleri yaştaki insanların çokça konuşma isteklerinin temel nedeni nedir size göre?
Yalnızlık duygusunu gidermek, yani sosyal ilişki ihtiyacını karşılamak ve böylece hayattan zevk alabilmek. Birikimlerini paylaşarak faydalı biri gibi hissetmek…
Yetişkinlik dönemlerinde mazbut ve düzgün olan kimi beyefendilerin ileri yaşlarda tamamen farklı bir kişiliğe bürünebildiklerine tanık olabiliyoruz. Bu yaşlarda neyi kontrol edemiyorlar ki bunlar oluyor?
Hayatın son dönemine girerken geçmişte bastırılmış bazı arzular yüz üstüne çıkıyor diyebiliriz. Özellikle yıllarca önemli pozisyonlarda çalışmış, yani bir iktidar sahibi olmuş bazı kişiler iktidarı ellerinde tuttukları sürece kendi varoluşlarını hissedebilirler.
Bu nedenle kendilerini iktidarda hissedebilmek için uygunsuz yolları deniyor olabilirler. Bunun yanı sıra, bazı organik beyin hastalıklarında da kişiler dürtülerini kontrol edemez ve toplumca kabul görmeyen davranışlarda bulunabilirler.
Yaşlılık dönemlerinde birden genç kızlar gibi giyinmeye başlayan normal zamanlarına göre çok abartılı makyajlar yapan tanıdık hanımlara rastlıyoruz. Bunun altındaki mekanizma nedir?
Bu kişiler kaybettiklerini düşündükleri gençliği somut bir şekilde yerine koymaya çalışıyor olabilirler. Yaşlanma, zihinlerinde güçsüzlük, değersizleşme, sevilmeme, ya da yalnız kalmayı temsil ediyorsa bu durumu tersine çevirip kendilerine duydukları saygıyı arttırmaya gayret gösteriyorlar denebilir.
Öte yandan, yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan demans (bunama) gibi bazı hastalıklar da kişinin normal algısını, doğruyu yanlışı ayırt etme becerisini değiştirebilir. Ya da bazı psikotik bozukluklar da abartılı giyim ve makyajla kendini gösteriyor olabilir.
Yaşlılık oranı artıyor mu? Bazı yaşlılar neden giderek asabileşirler. Kendini değersiz gören iler, yaşlar ne gibi duygular yaşarlar? İçe kapanan yaşlıları bekleyen tehlikeler nelerdir? Fiziki rahatsızlıklarla beraber ne gibi ruhsal sorunlar oluşuyor?
Bakımevlerine verilen kişiler neler hissediyorlar? Uğur İlyas CANPOLAT Emeklilik sonrası ani çöküşlerin sebepleri, değişen davranışlar gibi yaşlılıkla ilgili pek çok konuyu Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Önen Unsalver ile konuştu.
İleri yaş psikolojisi nasıldır?
Son yıllarda tıp alanındaki gelişmeler insan ömrünün uzamasını sağlamıştır. 2000 yılında Avrupa'da yaşayan halkın %15'i 65 yaş ve üstündeyken, 2030 yılında bu oranın %24'e çıkması beklenmektedir. Bu, ileri yaşlardaki bireylere yönelik çalışmalara ivme vermiştir.
Yaşlılık psikolojisi (geropsikoloji) de bu çabaların bir parçası olan yeni bir bilim dalıdır. Geropsikoloji, hayat tarzında değişime neden olan tıbbi durumlar, aile ilişkileri, kronik ağrı, akıl hastalıkları ve yaşlı nüfusu etkileyen birçok değişik duruma yaşlı bireyin uyumuyla ilgilenir.
Yaşlılığın bir tanımı var mıdır?
Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üstündeki bireyleri yaşlı kabul etmektedir. Ancak bu sadece kronolojik yaşın sınırını tanımlar. Yaşlanma bireysel bir değişim olarak kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesidir.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte doku ve organlarda oluşan yaşlanma biyolojik yaşlanmadır. Öte yandan, toplumsal değerler ve kültürel yapı da yaşlının ve yaşlılığın yerini belirlemektedir. Kişi kendini hissettiği oranda yaşlıdır.
Yaşlılıkta gelişen ne gibi korkular vardır?
Yaşlılarda en sık görülen korkular arasında, yalnız kalma, düşüp bir yerini kırma, birilerine bağımlı kalma, parasız kalma, saldırıya uğrama, hastalanma önde gelir.
Emeklilik sonrası aniden çöken insanlara rastlıyoruz. Bu kişilerin yaşadığı duygular neler olabilir?
Emeklilik, hayat içerisindeki önemli değişim dönemlerinden biridir ve sıklıkla yaşlının karşılaştığı ilk büyük değişimdir. Emekli olan kişi öncelikle gelir kaybına uğrayacaktır, bunun yanında sosyal rol ve yetkileri de değişecektir.
Emeklilikle birlikte yaşanan bu kayıplara uyum sağlayamayan bireyler, kendilerini değersiz, önemsiz, yalnız, boşlukta, çaresiz hissedebilirler. Hayatlarının geri kalanını planlamakta güçlük çekerler. Yakınlarına yük oldukları hissine kapılır ve bazen de onlara karşı öfkeli tavırlar sergileyebilirler. Can sıkıntısı çekerler. Fiziksel sağlıkları bozulur.
Bu kişilerin çoğunda klinik depresyon görülmektedir. Oysa emeklilikle birlikte ortaya çıkan güçlü duygular tanınıp bu yeni duruma uyum sağlandığında, emeklilik bireyin kişisel gelişimi, büyümesi ve hayata yeni bir bakış açısı getirebilmesini sağlayacaktır.
Sağlıklı ve zinde bir yaşlılık için önceden yatırım yapılmalı diyebilir miyiz?
Yaşlılık kaçınılmazdır elbette. Bedendeki değişim ve beraberindeki fiziksel kısıtlılıklarla ancak "genç" kalan bir beyin sağlıklı bir biçimde başa çıkabilir. Çünkü bedenin geri kalanının aksine, plastik bir organ olarak tarifleyebileceğimiz insan beyni çalıştığı sürece kendini yenileyebilir ve "genç" kalabilir. Dolayısıyla kişinin ruhsal ve zihinsel gelişimine yaptığı yatırımlar yaşlılık döneminin rahat geçmesini sağlayacaktır.
Yaşlılarda sık görülen 'Yalnızlık korkusu'nun altında neler olabilir?
Amerika'da yapılan bir araştırma, yaşlıların üçte birinde yalnızlık korkusu olduğunu göstermiştir. Yaşla birlikte gelen bedensel hastalıklar ve fiziksel kısıtlılıklar yaşlı kişinin gündelik hayatın sorumluluklarını yerine getirmesini zorlaştırarak hayatla tek başına mücadele edemeyeceği hissine yol açabilir.
Ancak, gençliğinde bir başkasına bağımlı olmadan hayatını idare etme becerisine sahip olmuş kişi yaşlılığın getirdiği bu zorluklarla da başa çıkacaktır. Öte yandan, geçmişte de kendi hayatı konusunda başkalarının karar vermesine izin vermiş kişiler yalnız kalmaktan korkacaklardır. Annesinden ayrılmakta zorlanan bir çocuğun durumuna benzer bu.
Yaşlılıkta yapılan evliliklerin altında bu duygular mı var dersiniz?
Özellikle erkeklerin eşleri öldükten kısa süre sonra evleniyor olması, kendi kendine bakamayacağı korkusuyla ilişkili olabilir. Çünkü hayatı boyunca önce annesi daha sonra da eşi onun yerine birçok işi yerine getirmiştir. Ve şimdi hayatının sonuna yaklaşmaktayken her şeyi öğrenmesi gerekmektedir ki, bu durum korkutucu görünmektedir.
Tabii unutulmamalı ki, her durum kendine özeldir ve o bireye ait bizim bilemediğimiz birçok sebep olabilir. Bazen de tüm ailenin itirazlarına göğüs gerip evlenme kararı veren yaşlı kişi, aslında hayatında ilk defa tam bir erişkin gibi özgür seçimini yapıyor ve seçiminin sorumluluklarına sahip çıkıyor olabilir.
Yaşlılıkta yaşanan yeti kayıpları onlara kendilerini nasıl hissettiriyor?
Kendilerini kabul etmekte güçlük çekebiliyorlar ve benlik saygılarının düşmesi kolaylaşıyor, bağımlılık ve yetersizlik duygularına neden olabiliyor.
İleri yaştaki insanların çokça konuşma isteklerinin temel nedeni nedir size göre?
Yalnızlık duygusunu gidermek, yani sosyal ilişki ihtiyacını karşılamak ve böylece hayattan zevk alabilmek. Birikimlerini paylaşarak faydalı biri gibi hissetmek…
Yetişkinlik dönemlerinde mazbut ve düzgün olan kimi beyefendilerin ileri yaşlarda tamamen farklı bir kişiliğe bürünebildiklerine tanık olabiliyoruz. Bu yaşlarda neyi kontrol edemiyorlar ki bunlar oluyor?
Hayatın son dönemine girerken geçmişte bastırılmış bazı arzular yüz üstüne çıkıyor diyebiliriz. Özellikle yıllarca önemli pozisyonlarda çalışmış, yani bir iktidar sahibi olmuş bazı kişiler iktidarı ellerinde tuttukları sürece kendi varoluşlarını hissedebilirler.
Bu nedenle kendilerini iktidarda hissedebilmek için uygunsuz yolları deniyor olabilirler. Bunun yanı sıra, bazı organik beyin hastalıklarında da kişiler dürtülerini kontrol edemez ve toplumca kabul görmeyen davranışlarda bulunabilirler.
Yaşlılık dönemlerinde birden genç kızlar gibi giyinmeye başlayan normal zamanlarına göre çok abartılı makyajlar yapan tanıdık hanımlara rastlıyoruz. Bunun altındaki mekanizma nedir?
Bu kişiler kaybettiklerini düşündükleri gençliği somut bir şekilde yerine koymaya çalışıyor olabilirler. Yaşlanma, zihinlerinde güçsüzlük, değersizleşme, sevilmeme, ya da yalnız kalmayı temsil ediyorsa bu durumu tersine çevirip kendilerine duydukları saygıyı arttırmaya gayret gösteriyorlar denebilir.
Öte yandan, yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan demans (bunama) gibi bazı hastalıklar da kişinin normal algısını, doğruyu yanlışı ayırt etme becerisini değiştirebilir. Ya da bazı psikotik bozukluklar da abartılı giyim ve makyajla kendini gösteriyor olabilir.