Hasâisü’n-Nebî Ne Demektir?

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) âlemlere rahmet olarak gönderilmiş, peygamberlerin efdali ve sonuncusudur. Kendisinden evvel gelip geçmiş olan peygamberlerden onun için misak alınmış, o peygamberler ümmetlerini Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)le müjdelemişlerdir. Kur’ân-ı Kerîm’den evvel indirilmiş olan semavî kitaplarda onun evsaf ve sıfatlarına dair malûmatlar yer almıştır.

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu faziletlere sahip olmakla beraber, Allah Te‘âlâ tarafından birtakım hususiyetlere de mazhar kılınmıştır. Husûs (hass), “bir şeye veya bir kimseye sadece onda bulunan bir özellikle üstünlük nisbet etmek” anlamına gelir ve çoğulu, ‘hasâis’tir.

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in kendisine has özelliklerinden bazıları Kur’ân-ı Kerîm’de beyan edilmiş ve bu hükümlerin büyük bir bölümü Ahzâb Sûresi’nde yer almıştır. Konuyla ilgili geniş malûmat ise bizlere hadîs-i şerîfler vasıtasıyla ulaşmıştır.

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e Mahsus Hükümler
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hasâisinden olan hükümlerden bazıları vardır ki, ümmet üzerine de yöneliktir; fakat ümmet için sünnet ya da mubah iken, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) için farz niteliği taşıyan hükümlerdir. Buna örnek olarak; kuşluk, vitir ve teheccüd namazlarının farziyyeti, kurban kesmeye yönelik mükellefiyeti, kötülükleri bertaraf etmeye yönelik sorumluluğu gibi hususlar zikredilebilir. Aynı anda dört hanımdan daha fazlasını nikâh altında bulundurabilmeye yönelik hüküm ise ümmete yönelik olmayıp Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e mubah kılınan hususlardandır. Harem bölgesinde savaşmasına yönelik hususî müsaade, bu bağlamda zikredilebilir.

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ayırt edici faziletlerini ifade konusunda, ümmeti için de rahmet olan hususları şöyle beyan etmiştir:
“Benden evvel hiç kimseye verilmedik beş şey bana verilmiştir: Bir aylık yola kadar korku (salmak) ile nusret olundum. Yeryüzü bana namazgâh ve temizlik sebebi kılındı. Onun için ümmetimden her kime namaz vakti erişirse, hemen namazını kılıversin. Ganimetler bana helâl edildi. Hâlbuki benden evvel kimseye helâl edilmemiştir. Bana şefaat verildi. Bir de benden evvel her peygamber, hassaten kendi kavmine gönderilirken, ben umum insanlığa gönderildim.”

Mûcizelerin En Büyüğü: Kur’ân-ı Kerîm
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e pek çok mûcize bahşedilmiş olup bu mûcizelerin en büyüğü, Kur’ân-ı Kerîm’dir.

“Her bir peygambere muhakkak iman edilen mucizelerin benzeri yahut insanların o yüzden iman ettiği mucizelerden verilmiştir. Hiç şüphesiz ki bana ihsan olunan (en büyük) mucize, Allah’ın bana vahyettiği Kur’ân’dır. Bu sebeple ben kıyamet günü bütün peygamberlerin en çok ümmetlisi olacağımı ümid ediyorum!”

Manasının yanında lâfzî yönden de büyük bir mûcize olan Kur’ân-ı Kerîm’in yanı sıra, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e verilen bir başka mûcize de cevâmi‘u’l-kelimdir. Bu terkib, az sözle çok şey anlatma anlamına gelmektedir. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu üstünlüğünü ve kendisine bahşedilmiş diğer bazı hususiyetleri şöyle ifade buyurmuştur:

“Ben camialı sözler ile gönderildim. Ben (düşman gönüllerine) korku salmak suretiyle yardım olundum. Bir de ben uyuduğum sırada kendimi gördüm ki, bana yer hazinelerinin anahtarları getirildi de benim elimin içine konuldu.”

Genel anlamda; dünyevî ve uhrevî üstünlükler olmak üzere iki grupta mütalaa edilen Hasâisü’n-Nebî, müstakil kitaplara konu olmuş hatta yazılan eserlerin çokluğu vesilesiyle müstakil bir edebî alan hâline gelmiştir.

Hasâisü’n-Nebî Alanında Kaleme Alınmış Olan Bazı Eserler
Hasâisü’n-Nebî alanında müstakil eserlere daha çok mütekaddimûn dönemden sonrasında rastlanır. Bununla beraber, İmam eş-Şâfiî (Rahimehullâh) gibi müctehidler de Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e mahsus olan özellikleri muhtelif eserlerinin bazı bablarında açıklamışlardır. Bilhassa nikâh bahislerinde, Hazreti Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in aynı anda dört kadından fazlasını nikâh altında bulundurabilmesine yönelik hususî hükme temas edilirken hasâise dair bilgilere yer verilmiştir.

Bazı Sünen sahipleri, müstakil bab açarak veya sünenlerinin fezâil bablarında bu konuya yer ayırmışlardır. Delâilü’n-Nübüvve alanında kaleme alınan eserlerde de yine bu bahis özellikle detaylandırılmıştır. Hasâisü’n-Nebî konusunda Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in özelliklerini cami bir şekilde ele alan Kâdî İyâz (Rahimehullâh)ın Şifâ-i Şerîf nâm eserinin de literatürde mühim bir yeri vardır.

Hasâisü’n-Nebî adıyla yazılan eserler arasında en meşhur ve en kapsamlı kitaplardan biri, İmam es-Süyûtî (Rahimehullâh)ın “el-Hasâisü’l-Kübrâ” adlı eseridir. Geçtiğimiz asrın büyük âlimlerinden Yûsuf en-Nebhânî (Rahimehullâh) da bu alanda birden fazla eser kaleme almıştır. Asrımızda eser telif eden müelliflerimiz de, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hasâisine dair hususları siyer alanında kaleme aldıkları kitaplarında yahut da bu alana hasrettikleri müstakil risalelerinde işlemeye devam etmektedirler.

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hakkında ne kadar çok çalışma yapılırsa yapılsın, onun fazîletlerini anlatma konusunda yeterli olmayacaktır. Zaten bu alanda çalışma yapanlar da bu ameliyeleriyle, müstefid olmayı ümit etmişlerdir. Bu durumu en açık şekilde İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû), Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in fezâilini beyân eylediği 1. Cildin 44. Mektûbunda ifade buyurmuş ve nakletmiş olduğu şu beyitlerle veciz şekilde ilân etmiştir:

“Sözlerimle Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i övmedim,
Bilâkis onunla sözlerimi övdüm.”

Dipnotlar

[1] Buhârî, Teyemmüm:3
[2] Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân:1
[3] Buhârî, İ‘tisâm:1
 
Üst
Alt