Genel Olarak Türkü

  • Konbuyu başlatan Eqe
  • Başlangıç tarihi
E

Eqe

Guest
Genel Olarak Türkü


a) Karadeniz Türküsü
b) Teke zortlatması
c) Konya türküsü
d) Yozgat türküsü
e) Rumeli türküsü
f) Azeri türküsü

Müstezat
Zeybek
Maya
Bozlak
Gurbet
Barak
Hoyrat
Divan
Güvende takımı
Barana takımı
Müzikli öykü

Şimdi bu türleri biraz açıklayalım.

a) Karadeniz türküsü:Tümüyle halk müziğinin özelliklerini gösteren bu bu türün en belirgin özelliği, oyuna eşlik amacıyla üretilmiş olmalarıdır Türü belirleyen en belirgin en önemli öğe , 7/16, 7/8 ve 5/8'lik düzümlerin kullanılmış olmasıdır. Bunun yanın da karadeniz kemencesi ve tulum zurna bu türü belirleyen calgısal ögelerdir. Seslendirme sırasın'da kullanılan ağız ve özellikle bağlama türü calgılar la oluşturulan Karadeniz tezenesi 'de denilen tavır türü oluşturulan diğer Ögelerdir.
b) Teke zortlatması: Bu Tür adını teke yöresi olarakda bilinen bölgeden almaktadır.Bölgenin adı, Teke beyliğinden gelmektedir. 1277 yılında karaman oğlu mehmet bey'in izniyle, teke paşa bir beylik kurmuş ve bu beyliğe kendi adını vermiştir. Günümüzde teke yöresini kapsayan yerler şunlardır; Burdurun tamamı, Fetiye, ortaca(Muğla), Acıpayam, Kızılhisar, Honaz(Denizli), Dinar, Başmakçı (Afyon), Yalvaç, Şark-i Karaağaç (Isparta), Cevizli, Akseki, Manavgat, Alanya (Antalya). Türe adına veren Teke zortlatması deyimi ise şuradan gelmektedir: Yörede çok yaygın olarak beslenen keçinin erkeğine teke denmektedir. Bu hayvanların özellikle eşleşme zamanın da yaptığı sıçramalar ve haraketler bu türün oyunlarına yansımıştır. Ancak bazı araştırmacılar bu adın, yörenin adından da geldiğini söylemektedir. Türün en belirgin ögeleri usül, Bağlamadaki çalış tavrı ve oyunlara eşlik olarak okunmasıdır. 9/8'lik usülün sanat müziğindeki aksak ve raks aksağı olarak bilinen şeklinin 9/16 'lık türevi teke zortlatmasının en belirgin unsurudur. Muzaffer sarısözen Teke yöresinde özellikle ısparta cevresinde kullanılan 9/16'lık usüle Gakgili havası dendini belirmiştir. Hamit çine de Köy kadınlarının, tepsi, tencere kapağı, leğen çalarak teke oyunlarını oynamasına Dımıdım dendini söylemektedir.
c) Konya türküsü: Bu türü oluşturan öğeler, seslendirme sırasında sıkca yapılan tril ve konya tezenesi denilen tavır'dır
d) Yozgat türküsü: Bu türü belirleyen en önemli öge, bağlamadaki, yozgat tavrı olarak veya sürmeli olarak bilinen bir tavırla türkülerin çalınışıdır. Ayrıca seslendirmede yapılan tril ler ve gırtlak hareketleri ağız olarak da bu türe bir başka özellik kazandırır. Bağlamada ağır (andante) bir calış tarzı içinde, tezene ile uzun süreli seslerde ve senkoplarda triller yapılırken, klavye üzerindeki elin yeptığı çarpmalar da tavrı tanımlar. Yozgat tavrını radyolara getiren, tanıtan ve yaygınlaşmasını saglayan nida tüfekçi'dir. Türk halk müziği repertuvarı içinde, bazı türkülerin belirli yerlerinde yozgat tavrı kullanılmaktadır.Ancak bunlar kısa pasajlar yer yer olmaktadır. Yaptığımız araştırmalara göre gercek yozgat tavrını gösteren yozgat türküleri mevcut repertuvar icinde sekiz tanedir.

1) Asker yolu beklerim
2) Ali'min çamda buldum izini
3) Çamlığın başında tüter bir tütün
4) Dersini almışda ediyor ezber
5) Eğdim kavak dalını
6) Hastane önünde incir ağacı
7) Sabahınan eser seher yelimi
8) Yaz gelirse
e) Rumeli türküsü: Bu türkülerde, usul, agız ve bağlamadaki tavır türü belirleyen en önemli ögedir. Bu türkülerin bir kısmı oyunlara eşlik olarak okunur. Genelde 5/8'lik 7/8'lik 7/16'lık usuller kullanılmıştır. Seslendirmede , yöresel agız sive , baglama ile icrada tırakya tavrı görülür kentmerkezlerinde bağlamanın yanı sıra , keman, kanun, ud gibi sanat müziği calgılarıda kullanılmaktadır.
f) Azeri türkü: Türü belirleyen en önemli öge 6/8 ve 12/8'lik düzümlerin kullanılmış olmasıdır. bunun yanında yoğun olarak kullanılmış olan segah ve nihavend makamları, türü belirleyen makamsal ögelerdir. onyedili perde dizgesi'nin yanında tampere dizge'nin de kullanıldığı bu türü belirleyen diğer ögeler ise, tar ve akordiyon ve garmon türü çalgıların kullanılması yanın da , agız dır. Ayrıca seslendirme sırasında, uzun süreli seslerde tremola ve tril yapılması türü belirleyen bir başka ögedir.

Müstezad: Divan edebiyatında müstezat adı verilen şiir anlayışı , bu türü belirleyen sözel ögedir. Bunun yanın da, halk müziği içinde genel bir anlatımla müstezad olarak nitelendirilmiş rast,mahur ve acemaşıran makamlarından birinin mutlak suretle kullanılması türü belirleyen makamsal ögelerdir. Usullü yada usulsüz olabilir.

Zeybek: Oyunu, icradaki özel tavrı ve ağzı, usulü ile başlı başına bir tür olan zeybekler'in türsel özelliklerine geçmeden önce Zeybek kelimesinin kökeni hakkında bilgi verilecektir. gerek zeybek kelimesi, gerekse zeybek oyunlarının kökenleriyle zeybeklerin yaşadıları yerler hakkında yıllardır çok çeşitli ve farklı görüşler ileri sürülmüştür ve sürülmektedir. Orta asyadan, Balkanlara, Yunanistan'dan Ege denizi adalarına kadar birçok yerde zeybek kelime ve oyunlarına sahip cıkmaya çlışılmıştır. Bu konuda son yıllarda çok geniş araştırma yapan Onur Akdoğu türk kültür dergisinde yazdığı geniş acıklamaların sonun da kelimenin tamamen Türkçe kökenli olduğu çeşitli kaynaklar göstererek açıklamış tır En önemli ögeleri ; usul, tavır ve oyun eşlikli olmalarıdır. Dokuz zaman lı usulun değişik mertebeleri kullanılırken bu dokuz zaman lı9 usulün Evfer ve raks Aksağı dışın da kalanların olması şarttır. Daha basit bir ifade ile üç'lünün başta veya sonda olması gerekmektedir. Zeybeklerin (2+2+2+3) veya (3+2+2+2) şekilde olması şarttır Bazı istisna hallerde (3+3+3) tarzıda görülmektedir.örneğin Ah bir ataş ver cigaramı yakayım . Dört zaman lı olan zeybek tavrı ile calınıp oynana bilen parçalar ise zeybek çeşnisi olarak kabul edilirler. Zeybekler hız tempo olarak; çok ağır, ağır ve kıvrak olmak üzere çeşitli şekillerde, yani adagio, andante yada moderato veyaallegretto olabilirler. Kıvrak zeybeklerin çoğunluğu kadınların oynadığı zeybeklerdir. Ağır zeybeklere örnek : Kocaarap, Harmandalı, Kerimoğlu. Kıvrak zeybeklere örnek: Serenler, Damardı, Cemilem. Genellikle bir oktav icinde seyir etmelerinin yanın da oktavı aşan oniki, onüç ses içinde seyreden zeybeklerde çoktur. makamsal olarak; hüseyni, karcıgar, nikriz, hicaz, eviç en çok kullanılanlardır. Bağlamadaki icrasın da özel tavır özel bir tezene kullanımı vardır.

Maya: Usulsüz bir sözel tür olup, türü belirleyen temel öge mutlaka Hüseyni makamında ezgilendirilmiş olmasıdır. genlik bir oktavı aşmaz . Çok zaman, seslendirme sırasın da asıl sözlere yavri yavri , of , ah gibi katma sözler eklenir. Genellikle sözel bölmeden önce, usullü ve çalgısal bir bölme gerek girişte, gerek sözlerin arasın da seslendirilir. Söz konusu bu çalgısal bölmede hemen hemen yalnızca curcuna usulü kullanılmıştır. Küme ve motif sekilemesinin sıkca yapıldığı mayalarda, resitatif seslendirmeler yogun olarak yapılmıştır.

Bozlak: Usulsüz bir sözel tür olup, türü belirleyen ögelerden ilki kürdi dizisi icerisinde seslendirme yapılmış olmasıdır.Bunun yanın da muhayyer dizisinde bozlaklar görülmesine karşın, bu diziyle yapılan seslendirmelerde durak ve tiz durakta kalınacağı zaman, üst yeden olacak şekilde Si sesleri ters glisando'yla pestleştirilir. Dolayısıyle yine kürdi makamlarının etkisi oluşur. Ses genliginde en geniş olan bir türdür. Küme ve motif sekilemeleri sıkca yapılmıştır. Seslendirme, genel olarak durak sesinin bir küçük üçlü üzerindeki sesten , veya bu sesin bir oktav tizinden, yani tiz duraktan başlar. Sözel bölmeye başlamadan önce, tek calgı tarafın dan yol gösterme adı verilen bir usulsüz acış yapılır . Sözel bölümün seslendirilmesi sırasın da ise calgılardan biri dem tutabilir.

Gurbet: Sözel olarak keder , hüzün, sıla hasreti, ayrılık hatta ölüm gibi konuları içeren sözlerin, usulsüz olarak ezgilendirilmesi, türü belirleyen temel ögedir. Bunun yanın da, Gerdaniye ve gülizar makamlarının içiçe kullanılması, türü belirleyen makamsal ögelerdir. Seslendirme sırasın da cok sık kullanılan ters glisando, ayrıca (sol-mi) küçük üçlü aralığı, türün seslendirme ögeleri olarak karşımıza çıkmaktadır.Türü belirleyen calgısal ögeler sipsi, üctelli ve kabak kemane'dir.

Barak: Ses genligi bir oktavı gecmeyen, cok sık resitatif lerin, tril lerin ve zaman zaman ters glisando ların yapıldığı usulsüz bir sözel türdür. Motif ve küme sekilemesi türü belirleyen diger bir özelliktir.

Hoyrat: Cinaslı uyaklardan oluşmuş halk edebiyatına ait şiirlerin usulsüz olarak ezgilendirilmesi, türü oluşturan başlıca ögedir. Usüllü ve calgısal bir girişten sonra sözel bölmeye gecilir. Genel olarak, her dizeden sonraya aynı , yada , yeni bir calgısal bölme seslendirilir. Çalgısal bölmelerin sonun da yapılan puandork'luses, sözel bölmenin başlıyacagı sestir. Sözel bölmeler birer dizeden oluşur.

Güvende Takımı: Bursa ve balıkesir'de aynı adla anılan geleneksel güvende oyunlarına eşlik etmek amacıyla üretilmiş bir türdür.Güvendenin kelime anlamı , iddia edildiği gibi, kişinin güvendiği bir kişiyi oyuna kaldırarak birlikte dans etmenin verdigi güven'den kaynaklanmıştır. Güvende türü sanat müziğin'de kullanılan köcekce takımından esinlenerek oluşturulmuş bir eğlence müziği türüdür. Güvende takımlarında türü belirleyen en önemli ögeler 2/4, 4/4, 9/8 lik usullerin karışık olarak kullanılması, temponun agırdan hızlıya dogru akışı, birbirine yakın ve benzer makamların kullanıldığı türkülerin calgısal bölümlere geckiler yapmasıdır.Aslında oyuna yönelik bir tür eğlence müziği olup bir bakıma süit tir

Barana Takımı: Barana kelime anlamı olarak degişik yörelerimizde çok çeşitli olarak kullanılmaktadır. Derleme sözlügünde verilen acıklamaya göre; Fasulye sırığı veüzüm çubuklarını dayamaya yarayan catal ağaç , Deve hamudunun ön ve arka kısmı , demir tırmık , Baklava biçimi mayın , İnce döşeme, Lop yumurtanın üzerine sarımsaklı yogurt dökülerek yapılan yemek , Ispanak ve semiz otu gibi sebzelerin pirinçle pişirilip yapılan yemek gibi ceşitli anlamları verilmiştir. Ancak halk müziğinde barana kelimesi Özellikle balıkesir ve manisa illerimizin, Dursunbey, Soma, Tarhala yörelerinde özelbir tür olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanat müziğindeki Fasıl anlayışına benzeyen bu türde, çeşitli türdeki halk müziği ürünleri, solo koro icralarının yanı sıra zeybek karşılama gibi oyunlarla ard arda bağlanarak oluşturulur. Bu ezgiler, fasılda olduğu gibi aynı makamda değildirler. Ancak birbirine yakın ve gecki yapabilen makamlardan oluşur.

Müzikli Öykü: Günümüzde çok az kullanılan bu türün en güzel örneklerini Ferruh Arsunar'ın Gaziantep folkloru adlı kitabında görmek mümkündür. Bunda esas, nazım veya nesir şeklinde değişebilen metinlerin ezgilendirilmesidir. Bu seslendirmeler, uygun sahne düzeni icinde, bir kişi tarafından çeşitli jest ve mimiklerle yapılır. Ezgiler çeşitli makam ve usullerde olabilir

Not: Bu bilgiler Onur Akdoğunun türler ve biçimler isimli kitabından alınmıştır

Telli Çalgılar
Nefesli Çalgılar
Ritm Çalgılar

Olarak 3 gurupta taplamak mümkündür.bunlar kendi içinde;

Telli Çalgılar
a) Tezeneli - Mızraplı çalgılar
1. Tahta kapaklı (Bağlama Ailesi)
2. Deri kapaklı (Tar)


b) Yaylı çalgılar
1. Tahta kapaklı çalgılar (Karadeniz Kemençesi, tırnak kemane(heğit)
2. Deri kapaklı çalgılar (kabak kemane)

Nefesli (Üflemeli) Çalgılar
a) Direkt Üflemeli
1. Dilli (Kaval, çifte, çimon)
2. Kamışlı (Zurna, mey, sipsi, çığırtma, Çifte kaval)
b) Hava Depolu (Tulum)

Rtim Çalgıları
a) Vurmalı çalgılar
1. Bagetli (davul, debildek, koz)
2. Bagets
 
Üst
Alt