Doğru düzgün zikir nasıl yapılır?

Zikir hatırlamak, anmak ve düşünmek anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Zikir Müslüman hayatının her alanını kaplar. Bazen farkına varmadan, bazen de bilinçli olarak zikir halindedir. Öneminden dolayı, Kur’an’da 250 den fazla ayet, zikir kavramını farklı anlamlarla yer almaktadır.
Zikir unutulanları hatırlamak, unutulmayanı canlı tutmak için yapılır.
Zikrin önemi
Allah, müminleri kendisini çokça zikretmesini istemektedir ki mümin huzur bulsun ve kurtuluşa ersin:
“Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 13/28)
“Allah’ı çokça zikredin ki, felaha eresiniz.” (Enfal, 8/45)
“Beni anın, ben de sizi anayım.” (Bakara, 2/152)
"Sabah akşam, yalvararak ve ürpererek, sesini yükseltmeden, için için Rabbini an; sakın gafillerden olma.” (Araf, 7/205)
Allah Resulü de zikrin önemi ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı, düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu. Onlar da:
"Evet, söyle." dediler. Resûl–i Ekrem de:
“Allah Teâlâ’yı zikretmektir.” buyurdu. (İbn Mâce, Edeb 53)
Zikrin Çeşitleri
1. Lisan ile: Her an Allah’ı anma, esma-i hüsna telaffuzu, tesbih ve Kuran okuma dil ile yapılan zikirlerdendir.
2. Kalb ile: Allah’ı gönülde anma, yüceliğini ve nimetleri zihinde düşünmedir. Onun güzel isimlerinin manalarını tefekkür etmedir
3. Organlar ile: Allah’ın rızasını kazandıran, ona yaklaştıran hareketler ile Resulünün sünnetine uyan ve Allah’ı hatırlatan tutum ve davranış şeklinde olur.
Asıl olan kalbin zikretmesidir; dil buna sadece bir tercümandır. Zikir ile Allah’a olan muhabbet zuhur eder ve ibadetlerin lezzeti hissedilir.
Zikir nerede ne zaman ve nasıl yapılır?
Zikir, mümin hayatının her alanını kapsamaktadır, yeri ve zamanı yoktur, her an ve her durumda yapılır. Çünkü Allah’ı hatıra getiren her söz, her düşünce ve her davranış zikirdir.
Allah’ın azametini gösteren durumlar karşısında Allah-ü Ekber deyip tekbir getirmek bir zikirdir.
İnsanları hayrete düşüren Allah’ın cemal, kemal ve ihsanı karşısında Subhanellah demek bir zikirdir.
Allah’ın sayısız nimetleri karşısında Elhamdülillah demek hem zikir hem de şükürdür.
Bediüzzaman Birinci Söz’de, Allah’ın kuluna verdiği nimetlere karşı fiyat olarak üç şey istediğini ifade eder: Zikir, fikir ve şükür.
Başta Bismillah demek zikirdir. Sonunda Elhamdülillah demek şükürdür. Ortada nimetin Allah’tan geldiğini ve onun bir hediyesi olduğunu düşünmek ise fikirdir.
Bu durumda zikrin yeri ve zamanı yoktur.
Kuran her durumda zikrin yapılabileceğini bildirmektedir:
“Onlar ki ayakta dururken, otururken ve uyumak için uzandıklarında Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler: 'Ey Rabbimiz! Sen bunların hiç birini anlamsız ve amaçsız yaratmadın. Sen yücelikte sınırsızsın! Bizi ateşin azabından koru!' ” (Âl-i İmrân, 3/191).
Zikirlerin başında Kuran ayetleri gelmektedir, çünkü Kuran bir zikirdir: "İşte bu (Kuran), bizim indirdiğimiz bir zikirdir. Şimdi onu inkar mı ediyorsunuz?" (Enbiya, 21/50).
Her konuda bize örnek olan ve yol gösteren Allah Resulü, zikrin nasıl yapılacağı ve bu zikirlerin insana neler kazandıracağı konusunu da müminlere yol göstermiştir.
Resulüllah’ın tavsiye ve teşvik ettiği bazı zikir örnekleri şunlardır:
“Zikrin en üstünü lâ ilâhe illallah’tır.” (Tirmizî, Daavât 9)
Resulüllah (asm) Efendimiz bir gün Ashab-ı Kiram’a (ra): “İmanınızı tecdid ediniz (yenileyiniz)” dediğinde Ashab (ra): “Nasıl tecdid edelim Ya Resulallah (ssm)?” diye sordular. Resulullah (asm) Efendimiz de cevaben: “(Lâilâheillallah) zikrine devam ediniz. Çünkü buna devam etmek kalbi nurla doldurur ve müminin yakinini artırır.” (Ramuz el-Ehadis, s. 247, no: 2337)
“Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber.' demek, benim için, üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir.” (Müslim, Zikir 32)
“Allah’ın en çok hoşlandığı sözü sana bildireyim mi? Allah’ın en çok hoşlandığı söz, sübhânallahi ve bi–hamdihî demektir.” (Müslim, Zikir 85)
“Her namazdan sonra kim otuz üç defa sübhânallah, otuz üç defa elhamdülillâh, otuz üç defa Allâhü ekber der, yüze tamamlamak için de lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l–mülkü ve lehü’l–hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr: Allah’tan başka ilâh yoktur; yalnız Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter.” derse, günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile affedilir.” (Müslim, Mesâcid 146)
Sonuç olarak diye biliriz ki, herkes için sabit bir zikir kalıbı yoktur. Her mümin her zaman, bilinçli veya farkına varmadan bir zikir hali içindedir. Kişiden kişiye, kişinin ruh haline, düşüncesine ve önceliklerine göre değişir. Bunların içinde en değerli olanı, Allah’ın varlığı, birliği, ilim, kudret ve iradesini hissettirecek, Allah’ın güzel isimlerini anmak ve o isimlerin taşıdığı manalar üzerinde düşünmek olduğu ulema tarafından ifade edilmektedir.
Allah’ı anarak, düşünerek, Resulünü hatıra getirerek vakitlerini değerlendiren mümin, alışkanlıklarını, günlük davranış ve işlerini ibadete dönüştürür. Allah’la irtibatı canlı tutar ve gafletten kurtulur. Her iki alemde de güzel bir hayat yaşar.
 

vatan01

New member
Kullanıcı
Katılım
4 May 2019
Mesajlar
2
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
74
Cinsiyet
Erkek
;);) teşekkürler
 
Üst
Alt