- Katılım
- 26 Eyl 2016
- Mesajlar
- 654
- Tepkime puanı
- 13
- Puanları
- 0
- Cinsiyet
- Kadın
Dedikoduyu sevmek, kişinin karakterinde asalet eksikliğini gösterir. Bu çok doğaldır, bununla birlikte başkaları hakkında konuşma eğilimini beslemek, karakterdeki büyük bir hatadır. İlk olarak, kişi birinin arkasından konuştuğu zaman büyük bir zayıflık gösterir. İkinci olarak, bu açıksözlülüğe karşıdır ve ayrıca eğer yargılanmak istemiyorsanız sizin de yargılamamanız gerekir.
Kişi, bu eğiliminin olmasına izin verdiği zaman başkaları hakkında konuşmayı sevmeye başlar. Bu yaygın görülen bir kusurdur. Ve aynı eğilime sahip iki kişi karşılaştığı zaman dedikoduyu yetkinleştirirler. Biri diğerine yardım eder, biri diğerini cesaretlendirir. Ve bir şey iki kişi tarafından desteklendiği zaman, sırf o an için bile olsa, mecburen bu bir erdem haline gelir.
İnsan biri yokken konuşsa bile Tanrı’nın huzurunda konuştuğunu ne kadar sık unutur. Tanrı her şeyi duyar ve bilir. Yaratıcı yarattıkları hakkında, onların erdemleri ve kusurları hakkında her şeyi bilir. Kulunun hatasını duymak Tanrı’nın canını sıkar, tıpkı bir sanatçının sanatı hakkında söylenen kötü sözleri duymaktan canının sıkılması gibi. Sanatçı sanatındaki kusuru anlasa bile, bunu başkasının değil, kendisinin bulmasını tercih eder.
İnsan birinin aleyhine konuştuğu zaman, sözleri o kişiye ulaşmayabilir, fakat duyguları ulaşır. Eğer duyarlı biriyse birinin kendi aleyhine konuştuğunu bilir. Ve aleyhinde konuşan kişiyi gördüğü zaman, eğer duyarlı ve keskin görüşlüyse, söylediklerini onun yüzünde okur.
Dünya bir aynalar evidir. Birinin yansıması bir diğerine düşer. Bu kadar çok şeyin gizli gibi göründüğü bu dünyada, gerçekte hiçbir şey gizli kalmaz; şu ya da bu zamanda yüzeye çıkar. Bu dünyada pek az kişi başkası hakkında kötü konuşmanın kişiliğinin üzerinde nasıl bir etki yaptığını, ruhunun üstünde nasıl bir tesirde bulunduğunu bilir.
Sadece kişinin içindeki özde bir kubbe gibi söylediği her şey yankılanmakla kalmaz. Kişinin özünün içinde söylediği her şeyin bir yankısı vardır, fakat bu yankı yaratıcıdır ve söylediklerini meydana getirir. Kişi yaşamdaki iyi ve kötü her şeyle ilgilenerek bunu doğasında geliştirir. Küçük olduğu sürece kişi sahip olduğu her hataya dikkat etmez ve böylece sonunda hayal kırıklığı ortaya çıkana dek bu hatayı geliştirir.
Yaşam son kerte değerlidir, kişi daha sağduyulu oldukça yaşam daha kıymetli hale gelir ve yaşamın her anı daha büyük bir amaç için kullanılabilir. Yaşam bir fırsattır ve kişi bunu ne kadar kavrarsa yaşamın sunduğu fırsattan o kadar iyi yararlanır.
( Hazret İnayet Han, 'Karakter Yaratmak')
Kişi, bu eğiliminin olmasına izin verdiği zaman başkaları hakkında konuşmayı sevmeye başlar. Bu yaygın görülen bir kusurdur. Ve aynı eğilime sahip iki kişi karşılaştığı zaman dedikoduyu yetkinleştirirler. Biri diğerine yardım eder, biri diğerini cesaretlendirir. Ve bir şey iki kişi tarafından desteklendiği zaman, sırf o an için bile olsa, mecburen bu bir erdem haline gelir.
İnsan biri yokken konuşsa bile Tanrı’nın huzurunda konuştuğunu ne kadar sık unutur. Tanrı her şeyi duyar ve bilir. Yaratıcı yarattıkları hakkında, onların erdemleri ve kusurları hakkında her şeyi bilir. Kulunun hatasını duymak Tanrı’nın canını sıkar, tıpkı bir sanatçının sanatı hakkında söylenen kötü sözleri duymaktan canının sıkılması gibi. Sanatçı sanatındaki kusuru anlasa bile, bunu başkasının değil, kendisinin bulmasını tercih eder.
İnsan birinin aleyhine konuştuğu zaman, sözleri o kişiye ulaşmayabilir, fakat duyguları ulaşır. Eğer duyarlı biriyse birinin kendi aleyhine konuştuğunu bilir. Ve aleyhinde konuşan kişiyi gördüğü zaman, eğer duyarlı ve keskin görüşlüyse, söylediklerini onun yüzünde okur.
Dünya bir aynalar evidir. Birinin yansıması bir diğerine düşer. Bu kadar çok şeyin gizli gibi göründüğü bu dünyada, gerçekte hiçbir şey gizli kalmaz; şu ya da bu zamanda yüzeye çıkar. Bu dünyada pek az kişi başkası hakkında kötü konuşmanın kişiliğinin üzerinde nasıl bir etki yaptığını, ruhunun üstünde nasıl bir tesirde bulunduğunu bilir.
Sadece kişinin içindeki özde bir kubbe gibi söylediği her şey yankılanmakla kalmaz. Kişinin özünün içinde söylediği her şeyin bir yankısı vardır, fakat bu yankı yaratıcıdır ve söylediklerini meydana getirir. Kişi yaşamdaki iyi ve kötü her şeyle ilgilenerek bunu doğasında geliştirir. Küçük olduğu sürece kişi sahip olduğu her hataya dikkat etmez ve böylece sonunda hayal kırıklığı ortaya çıkana dek bu hatayı geliştirir.
Yaşam son kerte değerlidir, kişi daha sağduyulu oldukça yaşam daha kıymetli hale gelir ve yaşamın her anı daha büyük bir amaç için kullanılabilir. Yaşam bir fırsattır ve kişi bunu ne kadar kavrarsa yaşamın sunduğu fırsattan o kadar iyi yararlanır.
( Hazret İnayet Han, 'Karakter Yaratmak')