- Katılım
- 8 Eyl 2018
- Mesajlar
- 1,257
- Tepkime puanı
- 1,734
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
- Konum
- İstanbul
- Cinsiyet
- Kadın
Burcuna Göre Hangi Şiirin Dizelerisin ?
Koç – Gül Kokuyorsun / Edip Cansever
Hayata karşı tutkuludur ve onu coşkulu bir cesaretle kucaklar Koç. Neredeyse uykusunda bile hayalini kurduğu yaşamı yaratmak için uğraşır. Varoluşu sınırlarda yaşar, çoğu zaman sınırları da aşar cesur ruhu. Biliyoruz ki isterse sınırları yeryüzünden silebilecek kadar mücadeleci davranabilir. İşte bu olağanüstü yaşam tutkusu hayatının her alanında kendine muhakkak bir yer bulacaktır. Aşkta, savaşta ve barışta akla gelebilecek her alanda yaşamın, Koç tutkulu bir varoluşla kendini gösterecektir.
“Gül kokuyorsun bir de
Amansız, acımasız kokuyorsun
Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun
Hırçın hırçın, pembe pembe
Öfkeli öfkeli gül
Gül kokuyorsun nefes nefese.”
Boğa – Sarıl Bana / Metin Altıok
Boğa kadar sabırlısı var mıdır dünyada? Sabreder, ince eler sık dokur, gözlem yapar. Onun kalelerinden içeri girebilmek için kırk hendek atlamanız gerekebilir. Boğulmadan varmayı başarabilmişseniz artık onun sadakat ve sevgiyle örülü duvarlarının arkasındaki dünyayı seyre dalabilirsiniz. Bu dingin ancak güçlü dünyasıyla Boğa’lar sevgi ve merhametlerine en çok ihtiyaç duyulan insanlar listesinde üst sıralarda yer alır.
“Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.”
İkizler – Lavinia / Özdemir Asaf
Zihninin karmaşık yollarında dolaşmaktan yorulmaz İkizler. O kadar ki gerçek belki de onlarca kapıdan geçilince bulunacak bir olgudur onun için. Hayatı zihinsel yoğunluğu daha yüksek olarak yaşayan İkizler çoğunlukla duygularını arka plana atabilir. Evet, duygular oradadır ama önem sırasını beklemelidir, gerektiğinde en öne geçtiğinde kafa karıştırabilir ve karar verirken İkizler’i sıklıkla ikilemlerin girdabına sürükler.
“Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.”
Yengeç – Yağmur Kaçağı /Atilla İlhan
Duygu dehlizlerinin insanıdır Yengeç. O hissettiği her şeyi farklı bir fazda yaşar. Sonunda acı çekeceğini bilse dahi aşka, hayata karışır ve sonsuz bir teslimiyetle bırakır kendini. Bu teslimiyet onun anaç ruhunun ve merhametli yanının da bir dışavurumudur. Güvenmek ister ama bu acı verici deneyimleri de beraberinde getirebilir. İyi haber; sonunda sular durulduğunda, her ne olursa olsun Yengeç, kararının arkasında durur ve yanına deneyim olarak kattıkları ile yoluna devam etme gücünü kendinde bulur.
“Elimden tut yoksa düşeceğim
Yoksa bir bir yıldızlar düşecek
Eğer şairsem beni tanırsan
Yağmurdan korktuğumu bilirsen
Gözlerim aklına gelirse
Elimden tut yoksa düşeceğim
Yağmur beni götürecek yoksa beni”
Aslan – Karadut / Bedri Rahmi Eyüboğlu
Gözlerin hep üzerinde olmasını ister hayat dolu Aslan! Etkileyici yapısıyla da çoğunlukla bunda zorlanmaz. İnsanlarla çevrili bir ada gibidir ve bu mıknatıs etkisi ona doğuştan bahşedilmiştir. Odağı güzellik ve görkemdir. Dünyayı estetik bakış açılarıyla deneyimlenen ince zevkli aslanlar övgü almaktan da oldukça hoşlanır.
“Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.”
Başak – Sevgilerde / Behçet Necatigil
Düzenli ve detaycı yapıları, kılı kırk yaran mükemmeliyetçiliğiyle Başak’lar kusursuz hayatın peşindedirler durmaksızın. Bu kusursuzluk inancı, zaman zaman mutluluğu ertelemelerine dahi sebep olacak kadar baskın bir davranış düzeni yaratabilir. Sadece kendisi için değil çevresinde ki insanları da doğru yola getirmeyi ilke edinmiş Başak için bu sebeple de bazen işler daha da uzun sürebilir. Kusursuzluk inancının yarattığı durum insan ilişkilerinde de çeşitli aksamalara yol açabilir. Başak işlerin istediği gibi düzenli olmadığı durumlarda karşı taraftaki insanlara biraz baskıcı davranabilir ve sevgi arka planda kalabilir.
“Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı. “
Terazi – Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiir / Turgut Uyar
Doğanın dengesi ve ritmini ruhunda taşıyan, adaletli, uzlaşmacı ve dingin yapılarıyla Terazi’ler; adeta bir ağaç gibi doğayla ve insanla uyumlanmış, doğruyu yanlışı ayırt edebilecek farkındalık düzeyiyle bu ahengin olmazsa olmaz bütünleyici seslerini oluştururlar. Seslerini istedikleri şekilde duyuramadıklarında ise uzlaşma yolunu seçebilirler.
“Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük âmenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız”
Akrep – Ay Karanlık / Ahmed Arif
Tutkularını hayatının merkezinde ve her şeyden yukarıda tutar Akrep’ler. Gizemli oldukları kadar kararlı ve inatçı olmalarıyla da tanınırlar. Bir şeyi istemeleri sahip olmaları için yeterli bir sebeptir. Arzuları için sonuna kadar savaşır, bu yolda her şeyi de mubah görür ve hiçbir engel tanımazlar.
“Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgârda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık…”
Yay – Aşklar İçinde Herhangi Bir Kentin Herhangi Bir Kentin IV / İlhan Berk
Özgürlüğü hiçbir şeye değişmeyen, göçebe ruhlu, enerji dolu Yay için adeta dünyanın merkezinde daima macera vardır. O anda gibidir, gezer, dolaşır, yaşamın tadını belki de iliklerine kadar hisseden nadir insanlardandır Yay’lar.
“Senin bütün bir gün sokağı seyrettiğin olmuş mudur?
Bir kentin herhangi bir kentin
Şimdi bu kenti tepiyoruz ya
Her kent bir yaradır bende”
Oğlak – Yaşamak Telaşı / Edip Cansever
Sorumlulukları hayatlarının merkezinde öyle sağlam bir temel üzerindedir ki Oğlak’ları oradan çıkarmak biraz zorlayıcı bir uğraş olacaktır. Başarıya ulaşmak istedikleri alanlarda oldukça yoğun çalışan, saygınlığa azami önem veren bunlarla birlikte aşırı kuralcı olabilen Oğlak’lar, duygularının hayatlarını yönetmesine de izin vermezler.
“Hiç böyle ısınmamıştım;
Daldaki vişneye,
Vitrindeki aydınlığa,
Salça kokusuna mutfağımın,
Akan dereye, uçan buluta,
Hiç böyle ısınmamıştım yaşamaya.”
Kova – Bağlanmayacaksın / Can Yücel
Bireysel ve kendine yeterli alanıyla bir Kova, istediği zaman insanlardan uzaklaşıp kendi yarattığı konfor alanına çekebilir. İstediği kadar dış dünyayla bağını kapatabilir. Yardımsever ve yenilikçi oldukları kadar bağımsızlıklarına düşkündürler ve kişisel alanlarına kolay kolay başkalarını almazlar.
“Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
‘O olmazsa yasayamam’ demeyeceksin.
Demeyeceksin iste.
Yasarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.”
Balık – Hüznün Kuşları /Cemal Süreya
ki dünya içinde yaşayan Balık’lar günün uzun bir bölümünde farkında olarak ya da olmayarak hayal dünyasında yaşarlar. Hayatın tatsız yanından kaçma eğilimleri onları her şeyin mümkün olduğu bu ikinci bir evrene gönderir. Oldukça duygusal olmaları bu geçişi sağlayamadıkları için kırılmalarından kaynaklanır genellikle.
“Ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Bir bir denemişim bütün kelimeleri
Yeni sözler buldum seni görmeyeli”
Koç – Gül Kokuyorsun / Edip Cansever
Hayata karşı tutkuludur ve onu coşkulu bir cesaretle kucaklar Koç. Neredeyse uykusunda bile hayalini kurduğu yaşamı yaratmak için uğraşır. Varoluşu sınırlarda yaşar, çoğu zaman sınırları da aşar cesur ruhu. Biliyoruz ki isterse sınırları yeryüzünden silebilecek kadar mücadeleci davranabilir. İşte bu olağanüstü yaşam tutkusu hayatının her alanında kendine muhakkak bir yer bulacaktır. Aşkta, savaşta ve barışta akla gelebilecek her alanda yaşamın, Koç tutkulu bir varoluşla kendini gösterecektir.
“Gül kokuyorsun bir de
Amansız, acımasız kokuyorsun
Gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun
dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun
Hırçın hırçın, pembe pembe
Öfkeli öfkeli gül
Gül kokuyorsun nefes nefese.”
Boğa – Sarıl Bana / Metin Altıok
Boğa kadar sabırlısı var mıdır dünyada? Sabreder, ince eler sık dokur, gözlem yapar. Onun kalelerinden içeri girebilmek için kırk hendek atlamanız gerekebilir. Boğulmadan varmayı başarabilmişseniz artık onun sadakat ve sevgiyle örülü duvarlarının arkasındaki dünyayı seyre dalabilirsiniz. Bu dingin ancak güçlü dünyasıyla Boğa’lar sevgi ve merhametlerine en çok ihtiyaç duyulan insanlar listesinde üst sıralarda yer alır.
“Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hâlâ
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.”
İkizler – Lavinia / Özdemir Asaf
Zihninin karmaşık yollarında dolaşmaktan yorulmaz İkizler. O kadar ki gerçek belki de onlarca kapıdan geçilince bulunacak bir olgudur onun için. Hayatı zihinsel yoğunluğu daha yüksek olarak yaşayan İkizler çoğunlukla duygularını arka plana atabilir. Evet, duygular oradadır ama önem sırasını beklemelidir, gerektiğinde en öne geçtiğinde kafa karıştırabilir ve karar verirken İkizler’i sıklıkla ikilemlerin girdabına sürükler.
“Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.”
Yengeç – Yağmur Kaçağı /Atilla İlhan
Duygu dehlizlerinin insanıdır Yengeç. O hissettiği her şeyi farklı bir fazda yaşar. Sonunda acı çekeceğini bilse dahi aşka, hayata karışır ve sonsuz bir teslimiyetle bırakır kendini. Bu teslimiyet onun anaç ruhunun ve merhametli yanının da bir dışavurumudur. Güvenmek ister ama bu acı verici deneyimleri de beraberinde getirebilir. İyi haber; sonunda sular durulduğunda, her ne olursa olsun Yengeç, kararının arkasında durur ve yanına deneyim olarak kattıkları ile yoluna devam etme gücünü kendinde bulur.
“Elimden tut yoksa düşeceğim
Yoksa bir bir yıldızlar düşecek
Eğer şairsem beni tanırsan
Yağmurdan korktuğumu bilirsen
Gözlerim aklına gelirse
Elimden tut yoksa düşeceğim
Yağmur beni götürecek yoksa beni”
Aslan – Karadut / Bedri Rahmi Eyüboğlu
Gözlerin hep üzerinde olmasını ister hayat dolu Aslan! Etkileyici yapısıyla da çoğunlukla bunda zorlanmaz. İnsanlarla çevrili bir ada gibidir ve bu mıknatıs etkisi ona doğuştan bahşedilmiştir. Odağı güzellik ve görkemdir. Dünyayı estetik bakış açılarıyla deneyimlenen ince zevkli aslanlar övgü almaktan da oldukça hoşlanır.
“Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.”
Başak – Sevgilerde / Behçet Necatigil
Düzenli ve detaycı yapıları, kılı kırk yaran mükemmeliyetçiliğiyle Başak’lar kusursuz hayatın peşindedirler durmaksızın. Bu kusursuzluk inancı, zaman zaman mutluluğu ertelemelerine dahi sebep olacak kadar baskın bir davranış düzeni yaratabilir. Sadece kendisi için değil çevresinde ki insanları da doğru yola getirmeyi ilke edinmiş Başak için bu sebeple de bazen işler daha da uzun sürebilir. Kusursuzluk inancının yarattığı durum insan ilişkilerinde de çeşitli aksamalara yol açabilir. Başak işlerin istediği gibi düzenli olmadığı durumlarda karşı taraftaki insanlara biraz baskıcı davranabilir ve sevgi arka planda kalabilir.
“Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı. “
Terazi – Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiir / Turgut Uyar
Doğanın dengesi ve ritmini ruhunda taşıyan, adaletli, uzlaşmacı ve dingin yapılarıyla Terazi’ler; adeta bir ağaç gibi doğayla ve insanla uyumlanmış, doğruyu yanlışı ayırt edebilecek farkındalık düzeyiyle bu ahengin olmazsa olmaz bütünleyici seslerini oluştururlar. Seslerini istedikleri şekilde duyuramadıklarında ise uzlaşma yolunu seçebilirler.
“Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük âmenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız”
Akrep – Ay Karanlık / Ahmed Arif
Tutkularını hayatının merkezinde ve her şeyden yukarıda tutar Akrep’ler. Gizemli oldukları kadar kararlı ve inatçı olmalarıyla da tanınırlar. Bir şeyi istemeleri sahip olmaları için yeterli bir sebeptir. Arzuları için sonuna kadar savaşır, bu yolda her şeyi de mubah görür ve hiçbir engel tanımazlar.
“Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgârda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık…”
Yay – Aşklar İçinde Herhangi Bir Kentin Herhangi Bir Kentin IV / İlhan Berk
Özgürlüğü hiçbir şeye değişmeyen, göçebe ruhlu, enerji dolu Yay için adeta dünyanın merkezinde daima macera vardır. O anda gibidir, gezer, dolaşır, yaşamın tadını belki de iliklerine kadar hisseden nadir insanlardandır Yay’lar.
“Senin bütün bir gün sokağı seyrettiğin olmuş mudur?
Bir kentin herhangi bir kentin
Şimdi bu kenti tepiyoruz ya
Her kent bir yaradır bende”
Oğlak – Yaşamak Telaşı / Edip Cansever
Sorumlulukları hayatlarının merkezinde öyle sağlam bir temel üzerindedir ki Oğlak’ları oradan çıkarmak biraz zorlayıcı bir uğraş olacaktır. Başarıya ulaşmak istedikleri alanlarda oldukça yoğun çalışan, saygınlığa azami önem veren bunlarla birlikte aşırı kuralcı olabilen Oğlak’lar, duygularının hayatlarını yönetmesine de izin vermezler.
“Hiç böyle ısınmamıştım;
Daldaki vişneye,
Vitrindeki aydınlığa,
Salça kokusuna mutfağımın,
Akan dereye, uçan buluta,
Hiç böyle ısınmamıştım yaşamaya.”
Kova – Bağlanmayacaksın / Can Yücel
Bireysel ve kendine yeterli alanıyla bir Kova, istediği zaman insanlardan uzaklaşıp kendi yarattığı konfor alanına çekebilir. İstediği kadar dış dünyayla bağını kapatabilir. Yardımsever ve yenilikçi oldukları kadar bağımsızlıklarına düşkündürler ve kişisel alanlarına kolay kolay başkalarını almazlar.
“Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
‘O olmazsa yasayamam’ demeyeceksin.
Demeyeceksin iste.
Yasarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.”
Balık – Hüznün Kuşları /Cemal Süreya
ki dünya içinde yaşayan Balık’lar günün uzun bir bölümünde farkında olarak ya da olmayarak hayal dünyasında yaşarlar. Hayatın tatsız yanından kaçma eğilimleri onları her şeyin mümkün olduğu bu ikinci bir evrene gönderir. Oldukça duygusal olmaları bu geçişi sağlayamadıkları için kırılmalarından kaynaklanır genellikle.
“Ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Bir bir denemişim bütün kelimeleri
Yeni sözler buldum seni görmeyeli”