Bu Parayı Tümüyle Fakirlere Dağıt

Basra, denize yakın bir mıntıkaydı. Sahilden yapılan nakliyatta ihtiyaçlarını kolayca te’min eder, pek yokluk çekmezdi. Buna rağmen bir sene Basra’da büyük bir buğday kıtlığı oldu. Kuraklık bütün bölgeyi kasıp kavurduğundan, halkın büyük kısmı buğdaysız kalmıştı.

İmam-ı A’zam Efendimiz de, o günlerde buğday alıp satıyordu. Basra halkının buğday sıkıntısı çektiğini duyunca deniz yoluyla oraya buğday göndermek istedi. Yüklediği bir motor dolusu buğdayı Basra’ya yollarken, ortağına da şu meâlde bir mektup yazdı:

– Muhterem ortağım. Basra halkının buğday sıkıntısı çektiğini işittim. Yüklediğim bir motor yükü buğdayı hemen yola çıkardım. Buğdayı teslim alır almaz toplanan halka saüver, ihtiyaçlarını karşılasınlar, daha fazla sıkıntı çekmesinler.

Buğdayla birlikte mektubu da alan ortak, malın başına toplanan müşteriler karşısında sevinmiş, buğdayı hemen saüvereeeğini düşünerek memnun olmuştu. Ancak o sırada pazar bekçisi geldi ve ona şu fikri telkin etti:

– Efendi, sen bu buğdayı bugün satıverme. Cumaya kadar beklet. Zira cuma günü hem çevre halkı cuma namazı için Basra’ya toplanır, hem de o gün buranın pazan kurulur, alıcılar çoğalır, fiyatlar da daha fazla yükselir Malum ya, buğday kıtlığı var. Ne kadar bekLersen o kadar ihtiyaç şiddetlenir, fiyat da yükselir.

Bu teklif ortağın aklına yatmıştı. Buğdayı bir hafta kadar beklettikten sonra, cuma günü pazara çıkardı. Kısa zamanda çok pahalı fiyatla sattı. Satıştan hâsıl olan büyük miktardaki kârla birlikte malın bedelini îmanı ı A zam Efendimize gönderirken, bu çok kân nasıl elde ettiğine dair bilgiyi de mektubunda anlattı.

Birkaç gün sonra İmam-ı Azam Efendimizden, tekrar bir mektup alan ortak, şu satırları dikkatle okudu:

– Muhterem ortağım! Buğdayı satmış, çok fahiş bir kâr sağlayıp bana göndermişsin. Ben bundan sevinmek şöyle dursun, tam aksine çok üzüldüm. Buğdayı aldığın gün piyasaya arzedecek, halkın ihtiyacını karşılayacaktın. Halbuki sen buğdayı saklamış, ihtiyacın şiddetlenmesini beklemişsin. Böylece fiyatları yükseltmiş, ihtikâr yoluyla fazla kâr elde etmişsin. Şimdi senden tek isteğim şudur ki: Kân sana geri gönderiyorum.

Eline geçer geçmez, derhal Basra fakirlerini bir bir gez, tümünü onlara dağıt. Böylece helâl kazancımıza haram kanştırmış olmayalım. Çünkü ihtikâr, yani istifçilik yoluyla sağlanan para helâl değildir.
 
Üst
Alt