Bir statü göstergesi olarak yoğunluk: “Canım yoğunluktan bakamadım” sendromu

Katre

New member
HanımZade
Katılım
27 Haz 2019
Mesajlar
226
Tepkime puanı
633
Puanları
0
Konum
...
Cinsiyet
Kadın
“Ayşecim, sana bi mesaj atmıştım ama cevap yazmadın. Her şey yolunda mı?”
“Canım yoğunluktan bakamadım ya, en kısa zamanda döneceğim sana.”


Arkadaşlar, samimi olalım. Hepimiz tuvalete telefonla gidiyoruz. Hatta işyerinde bazen bir değişiklik olsun diye telefonu kapıp tuvalette bir 5 dakika geçirenler biliyorum. O arada bir cevap yazmak, bir alo demek, 3 dakikanızı alacak işi yapmak ne kadar zor olabilir?
5301

Eğer mesajda son 15 yılın satış raporlarını analiz edeceğiniz bir rapor istenmiyorsa; hatta işle ilgili bir konu değilse ve yakın arkadaşlarınızdan biri bu mesajı gönderdiyse; üzgünüm ama yoğunluktan bakamama şansınız yok.

Ekranlar arası slalom yaptığımız şu dönemde; bir mesajı görmeme, bir aramayı duymama, bir e-maili okumama gibi bir durumunuzun olması; bir çay içecek ve hatta yemek yiyecek vaktiniz de olmadığı anlamına geliyor (Hmm yemek yoksa tuvalet de yok gerçi).

Oysa hepimiz öğle yemeklerinde şirket lokasyonunun izin verdiği ölçüde havalı yemek seansları yapabiliyor, bu yemeklerde konuşulmak üzere Game of Thrones ve/veya Fi’nin yeni bölümlerini kaçırmıyor, dönüş yolunda Starbucks/Nero/3. nesil marjinal kahveciye uğrayabiliyoruz. İşin sosyal medya paylaşımı yapabilme boyutu da tabii ki var, ama neslimiz dahilinde sosyal medyaya içerik üretebilmek konusunda üstün yeteneklerimiz mevcut olduğu için onu ekstra çaba harcanan bir aktivite olarak saymak istemiyorum.

Eğer gelen mesaj/arama cevap vermek istemediğiniz bir soru, katılmak istemediğiniz bir davet, çaba sarf etmek istemediğiniz bir aktivite içeriyorsa; hiçbir zaman ona verecek cevap için vakit bulamayacaksınız. Lütfen bunu fark edin. Çünkü insan istediği her şey için vakit yaratabilir. Beyniniz, onu kullandığınız ölçüde genişliyor.

Vaktiniz de onu doldurduğunuz sürece artıyor. Aynı anda hem spora gidebilir hem yüksek lisans yapabilir hem çalışabilir hem de ailenizi ve arkadaşlarınızı görebilirsiniz. Bu programa bir hobi kursu ekleyebilir, arada bir şehir dışı ziyaretleri yapabilirsiniz. Bunların hepsine zamanınız olduğuna inanın. Yeter ki bünyenizi ve ruhunuzu yıpratmadan her şeyi “istediğiniz ölçüde” dengede tutun.

Sadece çalışarak yoğunluktan dem vuran sevgili okurlar, potansiyelinizin farkına varın. 17.00’de paydos eden devlet memuru da 18.00’de mesaiyi bitiren bankacı da, 20.00’ye kadar mesaiye kalan da 23.30’a kadar mesaiye kalan da “bizim iş çok yoğun” diyor. İnanın daha yoğunu var, inanın daha gücünüz var. Bu gücünüzü “Aman Allah'ım ne kadar da yoğunum, şuralarım da çok yoğun, buralarım da çok yoğun” diye düşünerek harcamayın. Kendinizi zenginleştirin.

Kimsenin bilmediği bir gerçekle yüzleşmeye hazır mısınız:
Bütün işler yoğun!
Gece 4’te telefona uyanıp doğuma giden hekimleri düşünün. Mutsuz değiller! Çünkü yaptıkları işi, kalplerine yakın bir yerlere konumlandırmışlar. Siz de sahip olduğunuz meşguliyeti hayatınızın neresine koyduğunuzu tekrar düşünün. Sürekli şikayet halindeyseniz, arkadaşlarınızla her buluştuğunuzda yoğunluktan yakınıyorsanız, gerçekten kendinize ayıracak vaktiniz olmadığını fark ediyorsanız.
5304

LÜTFEN ARTIK HAREKETE GEÇİN.

İki seçeneğiniz var:
1- Size yoğunluk yaratan işi değiştirin. Yenilenin, denemekten korkmayın.
2- Değiştirme şansınız yoksa şikayet etmeyi bırakın. Kendinize ve etrafınıza bu eziyeti çektirmeyin.

-“Ayşe naber nasıl gidiyor?”
-“İyi ya yoğun, senin nasıl?”
-“Aynı bizim de yoğunluk devam…”
Kendini paralarcasına çalışmak, zayıflık göstergesidir. Kendinize değer vermeyi öğrenin. Çok çalışın, çok üretin ama parçalanmayın. Üstteki diyalogu hayatınızdan uzaklaştırın. Söylemleriniz hayatınıza dönüşür, bunu aklınızdan çıkarmayın.
Sevgiyle,
İronik not:
“Çok mu dertsiz duruyorum uzaktan bakınca? Çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca?” Candan Erçetin
Kaynak
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst
Alt