Bilinen ve Bilinmeyen Yönleri ile Şamanlar

wol_error.gif
file.php




Kimi zaman doktor, kimi zaman büyücü; bazen doğanın koruyucuları, bazen ise huzur bozucu. Şaman ne abi? Hangi devirde yaşıyoruz demeyin.
smile.gif
Bu başlık altında Şamanların oluşumunu ve ilk şaman olan Atakam'ı, şamanların kullandıkları malzemeleri, şaman tedavilerini, astral seyahatlerini ve bu yolculukta kullandıkları varlıkları, cinler ve hayvanlar üzerindeki etkilerini, şaman ağacını, kadın şamanların koruyucusunu, şaman taşını ve son olarak da şamanların tanrısı Suğorun'u göreceksiniz.


Şaman Olacak Çocuk


Şamanları yeryüzüne ulaştıran dişi bir Tanrıça olan Bürküt Ana'dır. Şaman olacak çocuğun ruhu bir kartal tarafından yutulur ve bu kartal sıcak, güneşlik bir yere göç eder. Çayırların ortasına gelirler. Bu çayırların ortasında büyük bir kayın ile kara bir çam ağacı vardır. Yumurtasını bu ağaçlardan birine bırakan kartal onun çatlamasını bekler. Belli bir süre sonra çatlayan yumurtadan çocuk çıkar. Bu çocuk ağaçların altında bulunan bir beşiğe düşer. Buryatların bu şamanı Bürked adını alır. Canı istediği zaman hiç zorlanmadan dünyalar arası seyahat edebilir. Türk boyları kartaldan türediklerine inanır. Kötü şamanlar kara kayın üzerindeki kara yumurtadan, iyi şamanlar ise kızıl çam üzerindeki kızıl yumurtadan çıkar. Yumurtlayan bu kartal hayatı boyunca şamanı korur ve ona yol gösterir. Bu kartal çok büyüktür. Sağ kanadı ayı, Sol kanadı da güneşi kapatabilecek büyüklüktedir. Orta Asya insanlarına göre Tanrı insanlara yardımcı olması için kartalı göndermiştir. Fakat insanlar kartalın dilini anlamayınca da bir kartal tanrının emriyle ağacın altında uyuyan bir kadını hamile bırakır. Çocuk büyür ve şaman olur. Kartal, şamana yaptığı yolculuklarda yardımcı olur ve ona eşlik ederek yalnız kalmasını önler.

Türklerde kartallar ve onun gibi yırtıcı kuş türlerine (atmaca, laçın, sungur, doğan) Karakuş denir. Bu kuş türleri aynı zamanda diğer dünyalar ile olan bağlantıyı temsil eden ruhlar olarak görülür. Şamanlar onlara danışır, yardımlarını asla geri çevirmezler. Karakuş bazen kahramanları büsbütün halde yutar. Sonra kahramanlar Karakuş'un midesinden çıkmanın bir yolunu bulur.

Kamhan: Türk mitolojisinde efsanevi bir hükümdardır. Gamhan veya Kamgan diye de bilinir. Bayındır Hanın atası olan bu hükümdar güçlü bir şamandır. Eski Türklerde hükümdarlar aynı zamanda şamanların başındaki kam olarak da yer alırdı.

Porhan: Türk mitolojisinde şaman olarak bilinir. Şamanların en güçlü olanlarındandır. Diğer adı Porkan'dır. İnsan dışı varlıklarla iletişime geçebilen ilkel din adamıdır. Çeşitli cinler ile de bağlantı kurabilen Porhan onların hükümdarları ile de konuşabilecek kadar güçlüdür. Sözcük Farsça Peri kelimesinden türeyen Perihan ile bağlantılı gösterilse de, aslında Bur Han, Bura Han gibi Türkçe kökenli sözcüklerden gelmektedir.


wol_error.gif
file.php



Kamlar

Kamlar (şamanlar) insan dışı varlıklar ile iletişime geçebilirler. Dua ederek insanları iyileştirebilir ve değişik törenler ile kötü ruhani varlıkları uzaklaştırabilirler. Kamlar hem büyücü hem de doktorluk görevi görürler. Yılın belli zamanlarında değişik ayinler yaparlar.

Ayığ Han yeryüzüne üç şaman gönderir ve bu şamanların çadırlarının önüne birer adet ağaç dikmiştir. Söylenene göre Tanrı Ülgen ilk şamana "Kam" adını vermiş ve bundan sonra kam olarak hitap etmiştir. Göktanrı tarafından göreve getirilen kamlara üstün güç, ruhlar alemine seyahet, ve ruhlarla iletişim gibi özellikler ile bahşedilmiştir. Ruhlar alemi ile insan dünyası arasında geçiş yaparken çok gizli sırlar taşırlar. Kendinden geçme, ruhun göklerde yükselmesi, yer altına inmesi ve oralarda dolaşabilmesi gibi yeteneklere sahiptirler. Coşku halindeyken insan dışı varlıklar ile iletişim kurarlar. Bu coşku için müzük ve ritim çok büyük öneme sahiptir. Müzüik ve ritim eşliğinde dans edilir. Maddi dünya ile bağlar tamamen kopar ve ruhun bedenden ayrıldığına inanılır.

Aslında bu bir tür kendini kaybetmişlik halidir. Çoğu şamanın derin düş güçleri ve güçlü sezileri vardır. Coşkuya kapılarak kendinden geçen şamanın ruhlar gördüğüne, gizli alemlerde dolaştığına, göklere ve yer altı dünyasına seyahat ettiğine inanılır. Şamanlar ruhları kendi kontrolü altına alarak şeytanlarla, ölülerle ve doğa ruhları ile ilişki kurar. Şamanlar gerektiğinde kendilerine yardımcı olan ruhları dünyanın her yanına dağılmış olsa bile çağırabilir. Bu çağrıları ise kendilerine özel davul veya teflerini çalarak yaparlar. Şamanizmde tanrı - insan - doğa arasında hiç kopmayan ve sürüp giden bir bağ olduğu öngörülür.

Şamanın davul ve def çalarak coşkuya kapılması ve kendinden geçmesi sonucu farklı alemlere yolculuklar yaptığına inanılır. Şaman ayinlerinin hemen her kabilede farklı kuralları vardır. Ruhlar alemi ile iletişim, gelecekten haber verme, insan ömrünün çok ötesindeki geçmişi anlatma bu ayinde tanık olunabilecek durumlardır.

Şamanizm; tanrınlara tapmaya, ata ruhları ve doğa üstü varlıklar ile iletişime geçmeye dayalı eski bir dindir. Dinden öte temelinde geçmişten ve gelecekten haber almak için ruhlar, periler ve cinlere emir vermeye ilişkin sihirlerin hakim olduğu bir düşüncedir. Eski Çağlardaki yaygın olan kişisel sihir anlayışından farklı olarak kalabalık tören, merasimler yapılır. Şaman, ne kadar Türkçeye yakın bir kelime olsa da Türkçe karşılığı Bahşı ve Kam'dır. Türk tarihinde bu kavramlar kullanılmıştır. Azar adında doğa üstü bir ruhun seçtiği kişi saman olmaya zorlanır. Ona eziyet edilir, peşine düşülür, hastalandırılır. Bu olay üç ile on iki yıl sürebilir. Yorgun düşen şaman adayı yere düşer, bir müddet öylece kalır ve ağzından burnundan köpükler gelir. Kendine geldikten sonra Kopuz çalma yeteneği elde eder.


wol_error.gif
file.php



Süne: Türk, Altay ve Moğol mitolojisinde Hareketli Ruh. Sün veya Sin olarak da söylenir. Moğollar Sünesün veya Hünehe derler. İnsan ruhunun hareketli kısmıdır. Bedeni terketse bile geri dönebilir. Geceleri gezip geri gelebilir. Sulara girip çıkabilir. Şamanın bedenden çıkıp, trans halinde başka âlemlere gidip geri gelebilen ruhuna denir.

Coşa: Şamanların, evliyaların yaşayabileceği bir deneyimdir. Maddi dünya ile olan bağlar kopar. Deliliğin geçici bir türü olarak dahi görülebilir. Müzik ve ritim ile sağlanır. Bazen de tefekkür ve odaklanma sonucu bu kendinden geçme meydana gelir. Tanrısal ve metafizik bir sarhoşluk olarak da düşünülür. Bu nedenle tasavvufta esri (sarhoşluk) kavramı mecazi bir anlama sahiptir. Coşku halinde olanların anlattıkları veya anlatmak istedikleri şeyler mecazlarla ve simgelerle doludur. Derin anlamları vardır. Coşkuya gelme kavramı Şamanist inançlarda olduğu kadar tasavvufla bağlantılı pek çok anlayışta da mevcuttur. Sözcük, coşmak fiilinin çekimli halidir. Coşku sözcüğü ile aynı kökten gelir.

Şamanların diğer bir özellikleri ise edebiyata olan etkileridir. Orta Asya halklarından Buryatlar zengin sözcüklü destanları ile edebiyatın koruyuculuğunu da yapmıştır. Yakutlar’da halkın kullandığı sözcük sayısı 4000’i geçmezken şamanların sözcük dağarcığı 12. 000’dir.

Şaman Davulu Motifleri

Asya Şamanizm’ine, özellikle Altay, Yakut ve Uygur Türklerinin tradisyonlarına göre, insanların yaşadığı Yer, ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-alem) ve spiritüel anlamdaki Kutsal Gök’ten (Semavi Âlem) oluşan üç ortam ya da alem merkezlerinden geçen bir eksenle birbirlerine bağlanırlar ki, bu eksenin cismani alemdeki ucu Yer’in göbeği, Kutsal Gök denilen spiritüel alemdeki ucu ise Göğün göbeği olarak adlandırılır. Göğün göbeği spiritüel bir niteliğe sahip olmakla birlikte, bir yıldız olarak kabul edilir. Bu, Yakutlar’da Demir-Kazık yıldızı, Uygurlar’da ise Altın-Kazık yıldızı olarak adlandırılır.

Türk mitolojisinde, Orta Asya Şamanizm’inde Tanrı elçisi, “Göğün Direği ve Göbeği” sayılan bu yıldıza tünemiş bir kartalla simgelenir. Göğün göbeğindeki direğe tünemiş kartal kimi zaman 'çift başlı' tasvir edilir. (Buradaki çift başlılığın anlamı 360 derecelik bir alanı görmesi, yani gözünden hiçbir şeyin kaçmaması ve aynı zamanda her iki alemi algılayabilmesi olarak açıklanır.) Asya şaman davullarındaki resimlerde, kimi zaman bu yıldız, karşılıklı olarak çizilmiş üç çift yayın ortasında tasvir edilir ki, yay ve özellikle iki yay Sirius çift yıldızının en bilinen sembollerinden biridir. Usta bir şamanın uçuş denilen transı sırasında "Göğün göbeği"ne ulaşabilmesi için tüm gök katlarını aşması gerekmektedir.

Türk şamanları karakuşlara yardımcı ruhlar gözüyle bakarlardı. A. Divayev'in kâleme aldığı şaman şarkılarında bakşının "karakuş"tan yardım istemesine rastlanır. Teleğüt şamanlarının davullarında "demir tırnaklı karakuş" resmi yer alırdı. Manas destanında karakuş, Er Töştük'ü yutar. Karakuşun yavruları annelerine dev bir yılanın ağzından kendilerini onun kurtardığını söyleyince karakuşun karnından sağ kurtulur. "Karakuş" anlam olarak "Simurg'la aynı içeriği taşır.

Yek, kısa boylu ve güçlü bir varlıktır. Alemin karanlık güçlerini temsil eder. Yerin altında yaşar. "Yeg"in Tatar dilindeki anlamı "açgözlü, doymak bilmeyen ruh" demektir. Ayrıca bazı kaynaklarda Teleğüt şamanlarının davullarını süsleyen görüntülerden biri olan "Yeg Yılan" adına da rastlanır. "Yeg Yılan" şamana yardım eder ve insanların "Yula" denilen ruhlarını şamanın buyruğuyla diğer kötü ruhlardan korur.

Yılan iyesi: Yılan şaman davulunda yeraltı dünyasıyla bağlantıyı sembolize eder. Altaylara göre, Erlik'in vücudu baştan başa yılanlarla sarılıdır ve kırbaç yerine elinde yılan tutar halde tasvir edilir. Karanlık dünyayı, tek boynuzlu yılan şeklinde bir hayvan temsil eder. Azerbaycan halk inanışlannda Ev İyesi genellikle yılan şeklindedir. Bu nedenle yılan olan evde bereket olacağına inanılır. Ev İyesi, İnsanlann gözüne yılan şeklinde göründüğü zaman, ona dokunulmaz. "Ev Yılanı" denilen bu yılana zarar veren olursa o eve felaket gelir, kıtlık olur ve bereket gider.


wol_error.gif
file.php


Ayna

Azna Han. Yaygın olarak Ayna Han adıyla da bilinir. Adna Han da denir. Yeryüzünde kargaşa çıkarır. Kötülüğe dair tüm nitelikleri bünyesinde barındırır. Fırsat bulduğunda İnsanlara ve yeryüzüne zarar verir. Yeraltında yaşar.

Ayna Han’a bağlı kötü ruhlar vardır ve onlar da Aynalar (Aznalar) adıyla anılır. Yeryüzünde kötülük çıkarmak istediği zaman bu ruhları gönderir. Aynalar bu anlamda şeytan kavramı ile özdeşleşmişlerdir.1 İnsanların ruhlarını çalıp götürerek hastalık verirler. Bazen Ayna Han, çocukları çalar ve kaçırır. Bazı Türk boylarında Cuma veya Perşembe gününe Ayna Gün adı verilmiştir.2 Burada bu günlere yüklenen olumsuz bir anlamdan daha çok, yeraltındaki ruhların sadece o gün izin verilerek dünyadaki evlerini görmelerine izin verildiği için bu adı taşıdığı anlaşılmaktadır.

Aynalar halk inancında dikkat çekmiş bir nesnedir ve farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu dünya ile öteki arasındaki sınırı simgeler. Ruhlar âlemine açılan bir pencere gibi algılanır. Şaman aynaya bakarak gelecekten haber verir veya kendi ruhunu görebilir. Gözle görünmeyen varlıkları gösterir. Erlik Han yanında bir ayna gezdirir ve buna baktığında insanların işledikleri tüm günahları görür. Gece aynaya bakmak uğursuzluk getireceği düşüncesiyle hoş karşılanmaz. Ayna yere bırakıldığında bir denize dönüşür. Tarak da yere bırakıldığında bir ormana dönüşür.

Bazı şamanların anormal güçleri olan aynaları vardır. Öbür dünyada dorukları gökyüzün değen iki dağın arasında bulunan bir sandıkta duran ve tüm dünyayı gösteren bir ayna vardır. Gömülen cenazelerin üzerine ters bir ayna bırakmak eski bir Türk geleneğidir ve Anadolu’da uygulamaya devam eden yöreler vardır. Görme eylemi ve görüntülerin Türk kültüründe farklı bir önemi vardır. Görüntü gerçeğin en önemli parçası kabul edilir. Bu nedenle geriye dönüp bakma yasağı (arkaya bakma yasağı) veya kimseye bakmama yasağı şeklinde söylence motifleri vardır. Sınavdan geçen kahraman bu yasağa uymazsa taş kesilir (taşa dönüşür). Geriye dönüldüğünde tıpkı aynada olduğu gibi bir yansıma algısı ile ruhlar âlemine olumsuz bir yöneliş gerçekleşir. Masallarda sihirli aynalar gelecekten haber verir, uzak yerleri gösterir, insanlarla konuşur.

SPOİLER: Göster


Ayna, şamana ait önemli bir alettir ki elinde ayna olması durumunda giysisiz, hatta davulsuz bile Şamanlık yapabilir. Kasenin de çok önemli bir yeri vardır ve ayna gibi bunlar da İskitlerden bu yana tılsımlı nesnelerdir.

Şaman Ağacı

Göktanrı, ilk şamanı yarattıktan sonra evinin dibine sekiz dallı bir ağaç dikmiştir. Bu şaman ağacına Türk Mitolojisinde Turuğ denir, Moğollar ise Toruğ derler. Bu nedenle her şaman kendisini temsil eder bir ağaç diker. Turuğ, dayanıklı, ölümsüz, yerinde duran anl***** gelmektedir. Tör/Törü/Türe/Törö/Turo/Turu sözcükleri Moğolcada da emir, düzen ve bunun yanında evlilik ve doğum anlamlarını bünyesinde barındırır.

Dünyanın Bacası

Farklı alemleri ve gizli diyarları birbirine bağlayan geçitlerdir. Yer altı dünyasını yeryüzüne bağlayan kapılardır. Hun Devleti’nde kutsal sayılan ve büyük şamanlar ile devlet adamlarının ziyaret ettiği bir “Ata İni” vardır. Bir çeşit mabeddir. Göktürklerde ve başka Türk boylarında da yine aynı şekilde kurbanlar sunulan ata mağaraları vardır. Yer altı dünyasının bir parçasıdırlar. Kurttan türeme efsaneleri çoğu zaman bir mağarada gerçekleşir. Şamanlar yer altına giderlerken Dünyanın Bacası denilen bir kapıdan geçip yer altındaki mağaralardan oluşan tünellerde yolculuk yaparlar. Türklerin Aşına adı verilen kurt ataları böyle bir mağarada kurttan doğmuştur. Tapınakların çoğu mağaralardadır ve ata ruhları buralarda gezip dolanır.

Körmözler

Ataların ruhlarını ifade eder. Körmözler bazen ölmüş şamanların ruhlarıdırlar. Körmözler daima canlı şamanların yanında bulunur, onlara yol gösterip yardımcı olurlar. Körmözler birçok şaman kuşaklarının tecrübesine sahiplerdir. İyi ve kötü Körmözler vardır. Ayrıca Körmözler yeni ölen insanların ruhlarına yol gösterirler ve onları gitmeleri gereken yere götürürler.

Yıldırım

Eski Türk inançlarına göre, Tanrı'nın başlıca silahı ve gücünü gösterme biçimidir. Türkler, ilk yıldırımın düşmesini, yeni yılın gelişinin habercisi olarak kabul ederler. Türkler gökten inen silahların "Yıldırım İyesi" tarafından gönderildiğine inanırlar. Gökten gelen yıldırımın parçalarından hazırlanmış olan "Köroğlu" ve "Atilla"nın kılıçları kutsaldır. İnanışa göre, Yıldırım Tanrısı, yeryüzünü kötü varlıklardan ve kötülüklerden temizlemek için, kendi çocuklarını yeryüzüne gönderir. Türkolog Potanin'e göre Bozkurt, Yıldırım Tanrısı olarak düşünülürdü. Şamanların davula vurarak ses çıkarmalarındaki amacın bu sesi şimşek çakmasına benzetmek olduğu fikrini de yine ilk defa Potanin ileri sürmüştür.


wol_error.gif
file.php


Gök Katları

Asya Şamanizm’inde şamanlar “uçuş” denilen trans yolculuklarında, kimi zaman “yeraltı” dedikleri ortama iner, kimi zaman gök katları dedikleri ortamlara çıkarlar. Altay Türklerinin geleneğine göre gök katları çeşitli ilahi veya yarı ilahi varlıklarca meskun olup, şaman, yolculuğunda bunlarla irtibat kurabilir. Fakat “uçuş” denilen bu trans deneyiminde her şaman her gök katına çıkamaz; daha doğrusu şamanlar kudretleri oranında gök katlarına yükselebilir. Asya Şamanizm’inde, herhangi bir nedenle gök katlarını aşması gereken bir şamanın önce “yeraltı” denilen öte-aleme inmesi gerekir. Ural-Altay kavimlerinde gök katları genellikle ya 7 ya da Dante’nin İlahî Komedya’sındaki gibi 9’dur. Gök katlarının sayısı tüm şamanist toplumlarda aynı değildir. Kimi şamanist geleneklerde “yeraltı” denilen öte-alem de 7 kata ayrılır ki, bu durumda algılanamayan katların toplamı 14’ü bulur. Eski şamanların 13’üncü gök katını aşabilmiş oldukları söylenir. Altaylılar ise hem 7 ve 9 kat gökten, hem de 12,16 ve 17 kat gökten söz ederler. Altay, Yakut ve Uygur Türklerinin geleneklerine göre, insanların yaşadığı Yer, ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-alem) ve spiritüel Gök’ten oluşan üç ortam, merkezlerinden geçen bir eksenle birbirine bağlıdır ki bu eksenin iki ucu Yer’in Göbeği ve Göğün Göbeği olarak kabul edilir. Göğün katlarında yaşayan Tanrılar şu şekilde sıralanır:

1. KOÇA HAN, AK ANA, AK ATA ...
2. ZADA HAN, İYEHSİT HANIM ...
3. YAYIK HAN, TALAY HAN, ETÜGEN HAN ...
4. YAYUÇI HANIM, HOTOY HAN ...
5. KIZAGAN HAN, SUĞORUN HAN ...
6. AYZIT HANIM, AY ATA, AY ANA, UD ATA ...
7. MERGEN HAN, GÜN ATA, GÜN ANA, BÜRKÜT ANA ...
8. KÜBEY HANIM, ODIĞIN HAN, ÇINIS HAN ...
9. UMAY HANIM ...
10. ERDENEY HAN ...
11. ALTAN HAN ...
12. SUVOLTA HANIM ...
13. AYIĞ HAN ...
14. SUYLA HAN, KARLIK HAN ...
15. UTKUÇI HAN ...
16. ÜLGEN HAN
170. KAYRA HAN
18. GÖKTANRI

Cinler

Çor - Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe Cin demektir. Her yerde bulunabilirler fakat göze görünmezler. Koruyucu ruh değildirler. Başı boşturlar fakat bir yere bağlı olabilirler. Rusça'da "Çert" ise cehennemde yaşayan, kötü güçleri temsil eden doğaüstü varlık, Şeytan ve İblis" anl***** gelir. Belarusça'da kullanılan "Çort" kelimesi de yine aynı manayı içerir.

Dengeyi bozan, bedensel ve ruhsal hastalıklar getiren kötülük ruhlarıdır. Bazı Çor'lar ölmüş insanların, yeraltı âleminin yolunu bulamamış olan Süne-ruhlarıdır. Bu takdirde bir şamanın bu ruhu tekrar yola getirmesi gerekir. Diğer kötülük ruhları tekrar canlandırma çemberinin dışında dururlar ve sonsuza dek doğada dolaşırlar. Şamanlar bu ruhları etkileyip iyi bir yardımcı ruh haline getirebilirler.

Hayvanlar

Kıla, hayvanların koruyucu ruhudur. Her hayvan için farklı bir İye vardır. Kimi yerlerde bu ruh aynı zamanda bir şamana aittir. Vahşi bir hayvan görünümündedir. Şamanın sağlığını korur. Bu ruhların gerçek görüntülerini şamanların kendileri bile göremezler. Bu ruhlar dağlarda gizlenirler ve yerlerini kimse bulamaz. Bu ruhun başına ne gelirse şamanın başına da aynısı gelir. O yaralanırsa Şaman da yaralanır. Kimi söylencelere göre şamanı doğuran bu hayvandır. Ulu bir çam ağacının dallarında, kuluçkaya yatan İye Hayvanın koruduğu yumurtadan çıkar şaman. Bazı hayvanların ruhu bazı boylar için çok önemlidir. Çünkü o hayvanın soyundan geldiklerine inanırlar. Örneğin; at, karga, atmaca, kuğu, kartal, turna, kakım, tavşan, deve, koyun vs. Mesela Ku’lar kuğu soylu olduklarına inanırlar. Ku kelimesi zaten kuğu demektir. Bu kavimlerin şamanları kendilerini bu hayvanlara benzetecek biçimde giyinirler. Her şaman belirli bir hayvana bürünebilir.

Pura

Şamanların göğe çıkmak için kullandıkları atlara Pura (Bura) adı verilir. Sonraları İslamdaki Burak adlı binek ile özdeşleşmiştir. Bu hayvanlar kurt başlı olarak betimlenirler. Bu atları kendilerine Pura Han getirir. Pura Han ve Puralar şamanı kötü ruhlardan korurlar. Ülgen Han’ın oğludur. Şamanların gökyüzüne çıkmak için kullandıkları, kurt başlı atların adı. Bu atlar şamanları kötü ruhlardan korurdu.

Şaman Tedavileri

Tozlandırma: Büyümeyip zayıf kalan çocukların “avak” olduğuna inanılır ve bu hastalığı Şaman “tozlandırma” yöntemi ile tedavi eder. Bu tedavi yöntemi şöyledir:
Hasta tarafı yedi değirmene gidip, değirmenlerden topladıkları unları karıştırır. şaman, bu undan “avak” hastası olduğuna inanılan çocuğun vücuduna yedi hafta boyunca çarşamba günleri bir miktar sürer ve “tozlandırma” büyüsünü okuyup çocuğa üfler ya da bu unu hamur yapıp ince şekilde açar ve hasta çocuğun vücuduna sürer. Bu uygulamaya “tozlandırma” adı verilir.43 Bazı yerlerde ise cin-şeytanları kovmak için yedi değirmenden un alınıp Salı akşamı hasta çocuğun vücuduna yedi kez sürülür. Unun değirmenden alınış sebebi değirmenin cinlerin mekanı olarak düşünülmesiyle ilişkilidir.

Al Yapma: Bu tedavi işlemi, genellikle çocuğu olmayan kadınlar ve eli ayağı ağrıyan hastalar için yapılmaktadır. Hasta olan kişi, şamanın huzuruna gider. şaman fala bakarak bunun malum bir kötü ruhun zararından kaynaklandığını söyler ve hastaya “ak can” veya “kara can” (ak can; beyaz tavuk, beyaz koyun, beyaz güvercinlerde; kara can, kara tavuk, kara koyun ve kara güvercinlerde bulunur) bulup getirmesini söyler. Hasta, bunu getirdikten sonra, şaman onu hastanın bacağına veya eline beyaz bir iple bağlayarak “ruh geçirme” duasını okur. Şaman, duayı her okuduğunda elindeki doğan, şahin veya kırlangıç tüyünü hastaya baştan ayağa sürer. Tedavi bittiğinde, hasta “can”ı Şamanın gösterdiği mezarlıkta veya yalnız bir ağacın dibinde boğazlayarak oraya gömer.

Ruh Çağırma: Bu sihri-büyüsel işlem çoğunlukla çocuklar için yapılır. Çocuklar hırçınlaşır, birden bire korkmaya başlarsa çocuğun ruhunun korkup gittiği düşünülür ve ruh çağırma yöntemi ile çocuğun “ruhu” geriye döndürülür. Uygur Türklerinde bu işlemi çoğunlukla çocuğun ninesi yapar ve uygulama şöyledir: “Anne, çocuğu kucağına alıp evde oturur. Ninesi çocuğun kıyafetini süpürgenin altına koyup evden dışarı çıkarak çocuğu adıyla çağırır. Sonra eve tekrar girerek çocuğun ruhunun gelip gelmediğini sorar. Biri “Geriye döndü.” diye cevap verdikten sonra, çocuğa kıyafetleri giydirilir. Bu, çıkıp giden ruhu geri döndürmek manasına gelir.

wol_error.gif
file.php



Kadın Şamanların Lideri

Türk mitolojisinde yer altında yaşayan tanrıçadır. Diğer adı Şimiltey ve Sibildey'dir. Cehennem ve de yer altında bulunun bütün doğa üstü yaratıklar onun sorumluluğu altındadır. Dünya dışı alemlerle bağlantı kuran kadın şamanlara yardım eder. Uzun ve ince bir gagası bulunur. Gökyüzünde uçabilir ve bütün kadın şamanların lideridir. Ölüm ve diriliş durumundaki döngüsü evrenin düzenini temsil eder.

Şamanların Atası

Irkıl, ilk kam ve de kamların atası olarak kabul edilir. Çok güçlü olduğu söylenir. Körleri ve topalları iyileştirebilir, insan yaşamını uzatabilir, çok uzakları görebilir hatta ölüleri bile diriltebilir. O kadar güçlüdür ki tanrıları bile tanımaz. Tanrı Ayığ Han onu yanına çağırarak bu gücü nereden aldığını ona sorar. O da, hiçbir yüce güç tanımadığını ve yaptıklarının kendi gücü ile olduğunu söyleyerek tanrıya karşı saygısızlık yapar. Bunun üzerine çok sinirlenen Ayığ Han ilk şaman olan Irkıl'ı ateşe attırır. Irkıl yanar, ve bu ateş ondan sonra gelecek kamların (şamanların) ruhlarını oluşturur.

Şamanların Tanrısı

Türk, Altay ve Yakut mitolojisinde Şaman tanrısıdır Suhorun. Diğer adı Suvorun'dur. Gelecekte kimlerin şaman olacağını bilir. İyi veya kötü karakterli değildir. Türk mitolojisinde nötr olan tek tanrı olabilir. Tanha Han, Cılha Han, ve Toyon Han ile birlikte şaman olacak insanları belirler. Şaman olarak büyümesine, yaşamasına ve ölmesine hükmeder. Sinirlenip kızdığında dehşeti çok kötüdür. Bazı kaynaklarda Denizlerin ruhu olarak da bilinir.
______


Kaynaklar: Türk Mitoloji Ansiklopedisi, Wikipedia, Turkishstudies.ne, Şaman tedavi yöntemleri.​
 
Üst
Alt