Bilgisayar nedir? Bilgisayar ne zaman ve nasıl icad edilmiştir, gelişmesi, tarihçesi, Bilgisayarın temel çalışma ilkeleri nelerdir?
Bilgisayarın İcadı – Tarihçesi – Çalışma Prensibi
Bilgisayar; önceden hazırlanmış program dizileri yardımıyla, kullanıcıların verdiği komutları uygulayarak bu programlarda belirtilen işlemleri öngörülen sıraya göre yerine getirip istenilen sonuç bilgileri yazı, grafik (çizelge) ya da görüntü biçiminde açıklayan, temel yapısı karmaşık elektronik devrelerden oluşan otomatik aygıt. Bilgisayarlar girdi ve çıktılarının niteliklerine göre analog ve dijital olarak iki ana türe ayrılır. Bunların en yaygını, günümüzde mikro düzeyli yapılarıyla evlere kadar girmiş olanı dijital türden olanlardır.
Çağdaş bilgisayarların öncüsü olan çok amaçlı ilk elektromekanik bilgisayar Harvard Üniversitesi profesörlerinden Dr. Howard H. Aiken tarafından 1939’da tasarlandı. Harvard-IBM işbirliğiyle 1944’te gerçekleştirilen ve ASCC (Automatic Sequence Controlled Calculator) ya da Mark I olarak tanımlanan bu bilgisayar, elektromanyetik rölelerle çalışıyor ve girdi olarak delikli kartları kullanıyordu.
Otomatik bilgi işlem sistemleri alanındaki ilk büyük gelişme, Dr. John von Neuman’ın buluşundan yararlanılarak 1946’da gerçekleştirilen, yapısal bellekli kağıt şerit ya da kartlar üzerine geçirilip bilgisayara dıştan yüklenen program komutları doğrudan yapısal belleğe kaydedilerek anında erişim özelliği sağlanmış ve çalışma hızı artırılmış oluyordu. Aynı yılda Pennsylvania Üniversitesi profesörlerinden J.V. Mauchily ve J. P. Eckert, ENIAC (Elektronic Numerical Integrator and Calculator) adını verdikleri tümüyle elektronik ilk bilgisayarı gerçekleştirdiler. Ancak bu bilgisayarda programlar belleğe yüklenemiyor ve komutlar karmaşık bir düzenle dıştan veriliyordu. Bu tarihi izleyen yıllarda, büro makineleri üreten başlıca Amerikan firmaları çeşitli bilgisayarlar geliştirdiler ve 1951’de Remington Rand (daha sonraları Sperry Band) seri üretime geçerek UNIVAC adını verdiği bilgisayarları satışa çıkardı. Elektronik devreleri elektron tüplerinden oluşan ve bu nedenle çok büyük boyutlu olan bu bilgisayarların yerini sonraları transistörlü, entegre devreli ve en sonunda yonga (chip) ve mikro-yonga teknolojisiyle üretilen ve boyutları giderek küçülen çok amaçlı büyük, orta ve mini bilgisayar sistemleri aldı.
Çalışma Prensibi; Bilgisayar, kendisine verilen hammaddeleri temel bilgi ve komutları) bir makine ve önceden belirlenen yöntemler yardımıyla işleyerek bilgi üreten çok yönlü bir üretim aracıdır. Bu nedenle, her üretim aracı gibi, bir bilgisayarın çalışabilmesi ve üretim yapabilmesi için gerekli beş temel öğe vardır: Hammadde, makine, yöntem, insan ve ürün. Bilgisayarı normal üretim araçlarından ayıran başlıca özellikler; yüksek hız, çok yönlülük ve depolama kapasitesinin büyüklüğüdür. Örneğin, normal bir insanın yedi haneli on sayıyı güçlükle toplayabildiği bir dakikalık süre içinde yüksek hızlı .bir bilgisayar bir milyarı aşkın aritmetik işlemi kolaylıkla ve hatasız olarak yapabilir. Aynı bilgisayarın manyetik şerit ya da disk tipi veri saklama birimlerinden New York, Londra gibi büyük başkentlerin telefon rehberleri içindeki bilgilerin tümü saklanabildiği gibi, bir saniyelik sürede 15 bin abonenin numarasına bakılabilir. Ayrıca, yine aynı bilgisayar yardımıyla, en basit denklem çözümlerinden en karmaşık uydu yörünge hesaplarına, zamanlı verim çizelgelerinden büyük yapılan tasarım çizimlerine kadar çok çeşitli işlemler en kısa sürede gerçekleştirilebilir.
Örneğin 2°=1 olduğundan, birler hanesi 1×1=1 ya da 1×0=0 olur. Buna göre ikili düzende yazılmış,
örneğin,101 sayısı 2²+0+2°=4+0+l=5,
Program komutları, her biri belirli bir tanım kodu (adres) taşıyan dosyalardan birine yerleştirilir. Bilgisayar çalışır konuma getirilince adres kodu en küçük olandan başlayarak bu komutları dosyalarından çıkarıp okuyarak içlerinde yazılı işlemleri sırasıyla yerine getirir. İşlemler bitince sonuçlar benzer biçimde boş olan dosyalara yerleştirilir. Dosyalar içindeki bu veriler bir alfanümerik karakter byte ya da sözcük niteliği taşıyan ve uzunlukları buna göre değişen veri dizilerinden oluşur. Bu komutların istenildiği gibi ve kendi eylemleri sonucu değiştirilebilir nitelikte olmaları nedeniyle, bilgisayar olabildiğince ayrıntılı ve karmaşık işlemleri çok kısa bir sürede gerçekleştirebilir. Ancak, bir bilgisayarın yalnızca kendisine verilen komutları, nedenini, doğruluğunu tartışmadan yerine getirdiği unutulmamalıdır. Örneğin, telefonu aylarca kapalı kalmış bir aboneye 5 milyon liralık telefon faturası çıkaran bir bilgisayar, bu yanlışlığı kendi beceri eksikliğinden değil, programcının vermiş olduğu yanlış bir komut nedeniyle yapar. Bu nedenle programcılık kişilerin en küçük bir dikkatsizliğini bağışlamayan, her komutun bir başka komutla olan ilişkisini değişen koşullarda ayrı etkileşimler oluşturacağı bilincini taşıyarak üstlenilmesi gereken bir iştir. Özel bir amaca yönelik programlan, o amaca hizmet eden bilgisayarın kullanıcısı hazırlar ya da bir programcıya hazırlatabilir. Ancak, muhasebe hesaplan, ücret bordroları, stok kontrolü, fiyat ve satış analizleri gibi pek çok işyeri için ortak olan programlar çoğunluktadır. Yazılım (software) tanımlanan bu programlar, bilgisayar donanımı ve yazılımı üreten kuruluşlarca hazırlatılıp program paketleri olarak kullanıcılara satılır.
Bilgisayar; önceden hazırlanmış program dizileri yardımıyla, kullanıcıların verdiği komutları uygulayarak bu programlarda belirtilen işlemleri öngörülen sıraya göre yerine getirip istenilen sonuç bilgileri yazı, grafik (çizelge) ya da görüntü biçiminde açıklayan, temel yapısı karmaşık elektronik devrelerden oluşan otomatik aygıt. Bilgisayarlar girdi ve çıktılarının niteliklerine göre analog ve dijital olarak iki ana türe ayrılır. Bunların en yaygını, günümüzde mikro düzeyli yapılarıyla evlere kadar girmiş olanı dijital türden olanlardır.
Çağdaş bilgisayarların öncüsü olan çok amaçlı ilk elektromekanik bilgisayar Harvard Üniversitesi profesörlerinden Dr. Howard H. Aiken tarafından 1939’da tasarlandı. Harvard-IBM işbirliğiyle 1944’te gerçekleştirilen ve ASCC (Automatic Sequence Controlled Calculator) ya da Mark I olarak tanımlanan bu bilgisayar, elektromanyetik rölelerle çalışıyor ve girdi olarak delikli kartları kullanıyordu.
Otomatik bilgi işlem sistemleri alanındaki ilk büyük gelişme, Dr. John von Neuman’ın buluşundan yararlanılarak 1946’da gerçekleştirilen, yapısal bellekli kağıt şerit ya da kartlar üzerine geçirilip bilgisayara dıştan yüklenen program komutları doğrudan yapısal belleğe kaydedilerek anında erişim özelliği sağlanmış ve çalışma hızı artırılmış oluyordu. Aynı yılda Pennsylvania Üniversitesi profesörlerinden J.V. Mauchily ve J. P. Eckert, ENIAC (Elektronic Numerical Integrator and Calculator) adını verdikleri tümüyle elektronik ilk bilgisayarı gerçekleştirdiler. Ancak bu bilgisayarda programlar belleğe yüklenemiyor ve komutlar karmaşık bir düzenle dıştan veriliyordu. Bu tarihi izleyen yıllarda, büro makineleri üreten başlıca Amerikan firmaları çeşitli bilgisayarlar geliştirdiler ve 1951’de Remington Rand (daha sonraları Sperry Band) seri üretime geçerek UNIVAC adını verdiği bilgisayarları satışa çıkardı. Elektronik devreleri elektron tüplerinden oluşan ve bu nedenle çok büyük boyutlu olan bu bilgisayarların yerini sonraları transistörlü, entegre devreli ve en sonunda yonga (chip) ve mikro-yonga teknolojisiyle üretilen ve boyutları giderek küçülen çok amaçlı büyük, orta ve mini bilgisayar sistemleri aldı.
Çalışma Prensibi; Bilgisayar, kendisine verilen hammaddeleri temel bilgi ve komutları) bir makine ve önceden belirlenen yöntemler yardımıyla işleyerek bilgi üreten çok yönlü bir üretim aracıdır. Bu nedenle, her üretim aracı gibi, bir bilgisayarın çalışabilmesi ve üretim yapabilmesi için gerekli beş temel öğe vardır: Hammadde, makine, yöntem, insan ve ürün. Bilgisayarı normal üretim araçlarından ayıran başlıca özellikler; yüksek hız, çok yönlülük ve depolama kapasitesinin büyüklüğüdür. Örneğin, normal bir insanın yedi haneli on sayıyı güçlükle toplayabildiği bir dakikalık süre içinde yüksek hızlı .bir bilgisayar bir milyarı aşkın aritmetik işlemi kolaylıkla ve hatasız olarak yapabilir. Aynı bilgisayarın manyetik şerit ya da disk tipi veri saklama birimlerinden New York, Londra gibi büyük başkentlerin telefon rehberleri içindeki bilgilerin tümü saklanabildiği gibi, bir saniyelik sürede 15 bin abonenin numarasına bakılabilir. Ayrıca, yine aynı bilgisayar yardımıyla, en basit denklem çözümlerinden en karmaşık uydu yörünge hesaplarına, zamanlı verim çizelgelerinden büyük yapılan tasarım çizimlerine kadar çok çeşitli işlemler en kısa sürede gerçekleştirilebilir.
Kısaca, düşünebilme, içgüdüsel davranış, karar verebilme gibi insanlara özgü birtakım hareket ve iş eylemleri dışında, bilgisayarlar, gerekli öğeler sağlandığında, her türden işlemleri yapabilirler. Bilgisayarların hammaddesi bir denklemin bilinen sabit değerleri, ücret bordrolarıyla ilgili bilgiler, bilimsel deneylerden elde edilen sonuç değerler, adresler, ürün çeşitlerinin adları vb gibi alfabetik karakter ve kavramlarla belirtilebilen verilerdir. Ancak, bu verilerin girdi olarak kullanılabilmesi için bilgisayarın anlayabileceği bir biçime dönüştürülmesi gerekir. Bu kodlama işlemi bilgisayarın tipine (türüne) ve özelliğine göre kart ve şerit delici, sistem ve terminal klavyeleri, el yazısı karakter ve rakamları okuyup elektrik darbelerine dönüştüren optik okuyucu, ekran üzerinde gezdirilen ışıklı kalem gibi giriş (input) birimleriyle yapılır. Bu hammadde girdilerini işleyerek bilgi üreten makine bölümü bilgisayarın merkez işlem birimi (CPU) olup aritmetik ve mantık işlem birimi (arithmetic and logic unit, ALU) ve sistemin çalışmasını denetleyen kontrol biriminden (CU) oluşur. CPU kontrol ve işlem birimleri akım ve gerilim darbelerinin varlığı ve yokluğuna göre çalışan iki konumlu elektronik devrelerden oluştuğundan, veri girdi ve çıktıları 1 ve 0 rakamlarının değişik bileşimleriyle belirtilir. Bu nedenle de, aritmetik işlemlerde ondalık sayı sistemi yerine iki rakamlı ikili (binary) sayı düzeni uygulanır. Bu düzende akım darbesinin varlığı 1, yokluğu 0 olarak gösterilir. Sayı haneleri en sağdan başlayarak 2 sayısının üsleri kadar artırılır.Örneğin 2°=1 olduğundan, birler hanesi 1×1=1 ya da 1×0=0 olur. Buna göre ikili düzende yazılmış,
örneğin,101 sayısı 2²+0+2°=4+0+l=5,
1010 sayısı 2³+0+2¹+0=8+0+2+0=10 sayısına eşdeğerdir. Tek sayılarda birler hanesi 1, çift sayılardaysa 0’dır. İkili (binary) sayıların kuramını George Boole (1815-1864) ortaya koyup yayımladı. Boole Cebiri denilen ve simgesel mantık biliminin temeli olan ikili sayı işlemleri düzenini geliştirdi. Bilgisayarın üretim yöntemi, uygulanan programlarla belirlenir. İşte bir bilgisayarı bilinen mekanik ve elektro-mekanik hesap makinelerinden ayıran ve ona birden çok amaca yönelik çok yönlü bir aygıt özelliği kazandıran öğe üretilecek bilgi türüne göre değişik biçimlerde önceden hazırlanan sistem belleğine yüklenen yazılan bu programlardır. Bilgisayarın ya da CPU’nun bu programlarda yazılı komutlara uyarak nasıl çalıştığı bir benzetme yapılarak açıklanabilir. Sistem belleği, rafları içleri boş dosyalarla dolu bir dosya dolabı gibidir.Program komutları, her biri belirli bir tanım kodu (adres) taşıyan dosyalardan birine yerleştirilir. Bilgisayar çalışır konuma getirilince adres kodu en küçük olandan başlayarak bu komutları dosyalarından çıkarıp okuyarak içlerinde yazılı işlemleri sırasıyla yerine getirir. İşlemler bitince sonuçlar benzer biçimde boş olan dosyalara yerleştirilir. Dosyalar içindeki bu veriler bir alfanümerik karakter byte ya da sözcük niteliği taşıyan ve uzunlukları buna göre değişen veri dizilerinden oluşur. Bu komutların istenildiği gibi ve kendi eylemleri sonucu değiştirilebilir nitelikte olmaları nedeniyle, bilgisayar olabildiğince ayrıntılı ve karmaşık işlemleri çok kısa bir sürede gerçekleştirebilir. Ancak, bir bilgisayarın yalnızca kendisine verilen komutları, nedenini, doğruluğunu tartışmadan yerine getirdiği unutulmamalıdır. Örneğin, telefonu aylarca kapalı kalmış bir aboneye 5 milyon liralık telefon faturası çıkaran bir bilgisayar, bu yanlışlığı kendi beceri eksikliğinden değil, programcının vermiş olduğu yanlış bir komut nedeniyle yapar. Bu nedenle programcılık kişilerin en küçük bir dikkatsizliğini bağışlamayan, her komutun bir başka komutla olan ilişkisini değişen koşullarda ayrı etkileşimler oluşturacağı bilincini taşıyarak üstlenilmesi gereken bir iştir. Özel bir amaca yönelik programlan, o amaca hizmet eden bilgisayarın kullanıcısı hazırlar ya da bir programcıya hazırlatabilir. Ancak, muhasebe hesaplan, ücret bordroları, stok kontrolü, fiyat ve satış analizleri gibi pek çok işyeri için ortak olan programlar çoğunluktadır. Yazılım (software) tanımlanan bu programlar, bilgisayar donanımı ve yazılımı üreten kuruluşlarca hazırlatılıp program paketleri olarak kullanıcılara satılır.